|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
23 Ekim 2003
Lukacs
Lukacs
Anıl Gökpek
"Lukacs diye bir Macar köylüsünü getirip burnumuzun dibine dayadılar, estet diye." /
|
|
-Örnek aldığımız parçada da rahatlıkla görebildiğimiz gibi Bay Defoe romanını gereksiz görünebilecek birçok ayrıntının da yardımıyla daha gerçekçi kılıyor... Bir adada yalnız kalan bir insan yüksek fikirlere kapılmaktansa, doğal olarak, kıyıdan uzakta inşa ettiği salını denize ulaştırmayı düşünecektir, ve bu düşünce de onun düşünce yaşamının büyük bir kısmını işgal edecektir...
-Affedersiniz Bay Burke...
-Evet Bay Ilgaz, sizi dinliyorum.
-Benim bu romanın oluşumu hakkında sizinkilerden bir parça farklı fikirlerim var.
-Sizi dinliyorum, lütfen devam edin.
-Dönemin toplumsal özelliklerini göz önüne alırsak... Yani eğitim durumu, yaşam standartları açısından olaya bakarsak, yaptığımız bu tahliller bir parça havada kalıyor gibi... Acaba Bay Defoe bahsettiğimiz romanı oluşturan öyküyü simgesel bir anlamda kullanmamış olamaz mı?
-Bir parça daha açıklayıcı olabilir misiniz Bay Ilgaz?
-Şunu demek istiyorum: Acaba Bay Defoe ‘Beyaz Adamın Mitosunu’ ya da ‘Birey ile Toplum Arasındaki Boşluğu’ simgesel bir dil ile anlatmamış olamaz mı? Acaba bir adaya düşen beyaz adamın hikayesi, bu en basit haliyle, onun ilgisini çekmiş ve bu anlamda hikayenin okuyucu tarafından da beğenileceği düşünülmüş olamaz mı? Bir deniz kazası, macera dolu bir öykü... Sizce de...
-Bay Ilgaz, bu fikri ortaya atarak Bay Defoe’yu küçük düşürdüğünüzün farkında mısınız?
-Neden küçük düşsün ki? Daniel Defoe öleli çok uzun zaman oluyor... Hem bir yazarın içinde yaşadığı toplumu önemsemesinde anlaşılmayacak bir şey yok.
-Bir yazar, bir müzisyen, bir ressam... En kısa anlatımıyla bir sanatçı her zaman içinde yaşadığı toplumun ilerisinde olmak zorundadır.
-Evet efendim, Nietzsche de bu yüzden delirmişti...
-Bakın genç beyefendi. Sanat toplum ilişkisi asla sizin düşündüğünüz gibi olmamıştır ve asla olmayacaktır da. Yine olaylara Marksist perspektiften bakmaktasınız.
-Bay Burke, ben bir Marksist değilim. Ne var ki olaylara sağ perspektiften bakmaktansa, örneğin Lukacs’ı, sırf Marksist olduğu için aşağılamaktansa olaylara Marksist perspektiften bakmayı yeğlerim. Bence Defoe ilgi çekici bir roman yazmak istemiş ve başarılı olmuştur, ayrıca Lukacs iyi bir kuramcı ve Orwell de onlarca İngiliz yazarın ölümüne sebep olmuş ispiyoncu bir salaktır.
-Bay Ilgaz, sizinle her şeyi açıkça tartışabilirim ama küfür etmenize izin veremem.
-Bay Burke, bir şairin dediği gibi, ‘Ben göte göt derim.’
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Kayıp kuşak gerçek mi? Yoksa sadece bir efsaneden mi ibaret?
Etkilendiği Yazarlar:
Oğuz Atay, James Joyce, Sabahattin Ali
|
|
|