..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Barýþý bulacaðýz. Melekleri duyacaðýz, göðün elmaslarla parladýðýný göreceðiz. -Çehov
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Parça > Anýl Gökpek




15 Mart 2004
Büyük Yazardan Okurlarýna Açýk Mektup  
ÝnTiHaRýN En EdEbÝ YoLu

Anýl Gökpek


Benim þiþelerim suyun üstünde kalmayý baþardýlar hep. benim için bu büyük bir mutluluktur.


:CHJB:
     Öncelikle yukarýdaki baþlýðý açýklayarak yazýya baþlamamda fayda var sanýrým. Beni yakýndan takip eden okurlarým bilirler ki, ben her zaman alçakgönüllü ve oldukça çekingen bir insan olmuþumdur; ve yine okurlarýmýn bildikleri gibi yazmaya baþlamamýn sebebi de bu çekingenliktir. Ýnsanlarla yüz yüze görüþmek size zor geldiðinde onlara ulaþtýrýlmasý için ufak bir not ya da bir mektup kaleme alýrsýnýz; karþý cinsle birebir iliþki kuramadýðýnýzda ise, bir rumuzun ardýna saklanarak, birkaç kelimeyle kendinizi ifade etmeye, ruh ikizinizi bulmaya çabalarsýnýz.
     Benim yapmaya çalýþtýðým da buydu: Size açýkça söyleyemediklerimi yazýya döküyor, mesajýmý bir þiþeye yerleþtirerek okyanusun kucaðýna doðru fýrlatýyordum. Kimi þiþeler vardýr ki (belki içlerindeki mesajlarýn aðýrlýðýndan ya da yersizliðinden dolayý) hemen su alýr, okyanusun dibinde, güneþ görmeyen dehlizlerde kaybolur giderler. Kimi þiþeler de vardýr ki (mesaja bel baðlayan umudun umarsýzlýðýndan olacak) azgýn dalgalara, fýrtýnalara ve hortumlara raðmen suyun üstünde kalýr, sonsuza dek yüzerler. Benim þiþelerim de suyun üstünde kalmayý baþardýlar hep. Benim için bu büyük bir mutluluktur. Üstelik sadece civar sularda gezinmekle kalmadýlar; bir çok deniz gezdi eserlerim, bir çok dile çevrildiler.
     Bu bir yazarýn yaþayabileceði en büyük mutluluktur kanýmca: Bir baþka dile çevrilebilmek, bir baþka kültür tarafýndan beðeniyle karþýlanmak müthiþ bir his. Yolladýðýnýz mektuba hiç tanýmadýðýnýz, dilini bile bilmediðiniz bir insandan cevap gelmesi ya da en umutsuz anýnýzda dünyanýn öteki ucundan size bir yardým elinin uzanmasý gibi bir þey bu. Umursanýyor olduðunuzu hissediyor ve deri deðiþtiriyorsunuz.
     Ne var ki benim için bu mutluluk fazla uzun sürmedi. Hepsi ‘En Çok Satanlar’ listelerine girmiþ beþ roman, sayýsýz çeviri, öyküler, ülkesinde baþarýnýn ölçütlerinden birisi olmuþ bir yazar ve sonu böyle bir mektupla biten hazin bir öykü. Son öyküm bu.
     Her þey takip ettiðim aylýk yayýnlardan ve kimi fikir kitaplarýndan edindiðim bilgi kýrýntýlarýnýn beynimde birleþmesiyle, kendime ait bir sonuca varmamla baþladý sanýrým. Onun ardýndan tehlikeli bir oyuna giriþtim. Sonumu getiren de bu tehlike oyunun kendisi oldu.
     Yukarýda da bahsettiðim gibi beynimde bir takým fikirler dolaþmaktaydýlar bir süredir; bir bütün oluþturamayan, birbirlerinden baðýmsýz, ancak bu halleriyle bile tehlikeli parçacýklardý bunlar. Doðruya ve onun nasýl oluþtuðuna iliþkin kimi fikirler… Ufak bir örnek vermem gerekirse size þu soruyu yöneltebilirim: Balýðýn ya da fýndýðýn kalbe yararlý olduðunu nereden biliyoruz? Benden bu soruyu duymak garibinize mi gitti yoksa, büyük yazarýn bunlarla ne iþi olur mu diyorsunuz? Ama beni rahatsýz ediyordu bunlar, düþünmeden edemiyordum. Siz de lütfen kendi kendinize bir sonuca varmaya çalýþýn; yaðý çýkartýlan bir besin maddesi nasýl olur da kolesterole iyi gelebilir? Ýsterseniz bunu geçelim ve bir baþka soruyu cevaplandýrmaya çalýþalým: Açtýðý yolu göz önünde bulundurmaksýzýn yalnýzca fikirleri baðlamýnda ele alýndýðýnda Platon’un insanlýða faydadan çok zarar getirdiðini düþünseydiniz bunu kaç kiþiye kabullendirebilirdiniz? Zor bir soru deðil mi? Peki günümüzde en prestijli bilim adamlarýnýn dünyanýn yýkýmý için çalýþtýklarýný iddia etseniz ne gibi tepkiler alýrdýnýz? Þu an kimilerinizin aklýndan geçen cümleyle, yani “Delirmiþ bu adam!” cümlesiyle dosyanýz kapanýrdý muhtemelen.
     Kendi baþlarýna oldukça anlamsýz görünebilen, ancak bir araya geldiklerinde çirkin bir gerçeði gösteren bu sorular bitmek tükenmek, durmak bilmiyor, beynimi rahatsýz ederek havada uçuþuyorlardý. Tümüyle doðrularý sunan bir gazete görebilmek mümkün müdür? Müþterilerini müþteri olarak deðil insan olarak gören, kendisini hizmete adamýþ bir þirketin varolabilmesi mümkün müdür peki? Hangi deterjan gerçekten beyazlatýyor ya da gerçekten beyazlatan bir deterjan var mý? Gerçek beyazlýk var mý? Böylece bu liste sonsuza dek uzatýlabilir. Birkaç bin yýllýk kendini tanýma sürecinin ve ‘Mutluluk nedir?’ ve benzeri sorularýn kovalanmasýnýn ardýndan insanlýk þu soruyla karþý karþýya kalmýþtýr: Paramýn tümünü en kaliteli ürüne mi vermeliyim yoksa tasarruf yapmaya çalýþýrken bir yandan da çekeceðim rezilliðe mi katlanmalýyým? Bu soruyu yaþamýnýzýn her anýna rahatlýkla uygulayabilirsiniz.
     Bunlarýn sonunda, herhangi bir konuda, sadece tek bir gerçeðin deðil milyarlarca gerçeðin bulunduðunu, bunlardan bir tanesinin, dönem dönem, genel olarak kabul gördüðünü, iþlevini yitirdiðindeyse süratle yerine yenisinin getirildiðini düþünür oldum. Bundan on yýl sonra, en zararlý yiyeceklerden biri kabul edilerek, yumurtanýn kolektif bir çalýþmayla tüm sofralardan uzaklaþacaðýný görecek olsam gerçekten de þaþýrmam sanýrým; týpký zamanýnda pek de sevilmeyen kimi isimlerin günümüzde birer efsaneye dönüþmeleri ya da yýllar önce ‘üstat diye anýlan kimi isimlerin bugün çoktan unutulmuþ olmalarý karþýsýnda asla þaþýrmadýðým gibi.
     Bugün insanlarýn, bir þekilde kabul gören, ‘logo’laþan, markaya dönüþen bir ismin, ürünün ya da fikrin peþinden onu tüketene dek koþtuklarýný görüyorum. Tüm bu dökümünü aldýðým fikir parçacýklarý kimilerine göre hiç de yeni olmayabilir, belki de bunlarý demode bulabilirsiniz; sizin fikrinize saygý duymaktan baþka bir þey yapamam. Elimden gelen tek þey buydu ve böylece, pek de ihtimal vermeden kendi sonumu hazýrladým.
     Markalaþan bir þey, kalitesini düþürse bile, artýk genel olarak kabul görüldüðü için sevilmeye, tüketilmeye, baþarýlý bulunmaya devam ediyordu ve benim korkum da bu noktada beliriyordu. Markalaþmak istemiyordum. Þiþedeki mesajý suyun altýnda kaybolmaktan alýkoyan, onu yýllarca göz önünde tutan samimiyeti hala korumaktaydým; bu yüzden kitaplarý hala kapýþýlan ama yazdýklarý pek de okunmayan bir yazar olmaktansa bir hiç olmayý tercih etmeye karar verdim. Bu Rus ruletinin en edebi biçimiydi sanýrým. Bana gönüllü yardým edecek birkaç kiþiyle beraber mermiyi yuvasýna yerleþtirdim. O andan itibaren bu oyun çok sevdiðiniz bu yazar için bir ölüm-kalým sorunuydu.
     Kimi okurlarýma saçma gelebilecek bu intihar oyununu hazýrlamak tam iki senemi aldý. Önce bir karakter yarattým; kendi ismimi bozarak ona ‘Kaan ILGAZ’ ismini verdim. Kendi halinde, samimi, akýllý, garip, ama asla acýmayacaðýnýz bir gençtir Kaan. Kýsmen benim ‘alter ego’m kýsmen de olmayý düþlediðim ama olamadýðým adam. Hem benim gibi utangaç hem de benim asla olamayacaðým kadar giriþken. O da bir sanatçýdýr; arada sýrada yazsa da gönlü müzikten yanadýr. Aslen Ýzmir’lidir ama öykülerinde bir Akçay’da görünür bir Ýstanbul’da. Hevesli bir edebiyat öðrencisidir. Ýnsanlarý kendi evinde aðýrlamayý severdi ve bunun için de en çok ailesinin Akçay’daki yazlýk evini kullanýrdý. Arada sýrada ailesinden olumsuz tepkiler alsa da bu huyunu uzun süre devam ettirdi. Bizim gözümüzün önünde Kaan’ýn öyküsü bir yýla yayýlýr. Bir 2 Temmuz sabahý baþlayan öykü bu olaylý günden tam bir yýl sonra, bir 2 Temmuz gecesinde sona erer. Olaylý günün sabahý arkadaþlarýyla Akçay’daki evde toplanma planlarý yapan Kaan, sonu karakolda biten bu günü, sembolik bulduðu için, ölümsüzleþtirmek ister. Sadece bu özel günü anlatan bir roman ya da öykü derlemesi yazmaktýr aklýndaki plan. Ne var ki tümünü kendisi yazmayacak, herkesten kendi öykülerini ya da seçtikleri kiþilerin öykülerini anlatmalarýný isteyecektir. Ortadaki çok sayýda gerçek üst üste konulduðunda yeni bir gerçek, Kaan’ý aradýðý bir þey belirecektir. Daha sonra kitaba, onu daha da karmaþýklaþtýracak kimi bölümler ekledim; bunlarýn bazýlarýnda Kaan ya da arkadaþlarý yine beliriyor, bazýlarýnda da bu karakterler ortadan kaybolarak yerlerini baþka karakterlere býrakýyorlardý. Bu karýþýklýðý gidermek için öyküleri, sadece benim anlayacaðým bir þekilde, tasnif ettim. Artýk onu kategorize etmek size kalýyordu; eðer bu gerekliyse elbette.
     Ýþte kendi idamýmý infaz etmek üzere kendi celladým olmaya karar verdiðimde yüzümü örtecek maskem de hazýrdý. Kaan’ýn bu müthiþ planý sayesinde ben hem yazarýn ta kendisi hem de ortaya çýkan eserle hiçbir ilgisi olmayan sýradan bir insan oluyordum. Ancak asýl ölümcül vuruþ bu deðildi. Bu sadece kafalarý karýþtýrmaya yarayacaktý. Birden fazla ana karakter ve bir o kadar da üslup ile benim biçimim perdelenecek, büyük yazarýn üslubu dikkatsiz gözlerin önünde birden yok olacaktý. Bunlarý yazan elbette ki bendim, hassasiyetle korumaya çabaladýðým samimiyet hala oradaydý ama ortaya çýkan bu kitap görüntü itibariyle benim deðildi.
     Ve tetiði çektim.
     Altý adet kopyasýný çýkarttýðým ve Kaan Ilgaz adýyla imzalayýp ‘27’ baþlýðýný verdiðim bu romaný -ya da öykü kitabýný- arabamýn arka koltuðuna atýp yakýn arkadaþlarýmdan Turgut’un evine doðru yola çýktým. Ben onun evinde biraz ‘hava deðiþimi’ yaparken o da þehirde benim yerime bu oyunun son perdesini oynayacaktý.
     Bakalým benim yazdýklarýmýn üzerinden ismim silindiðinde geriye ne kalacaktý? Þansýmý bir bacaðý kýsa bir taburenin üzerinde, boynumda oldukça saðlam bir iple denemekte olduðumu görememiþtim.
     Turgut Haziran ayýnýn sonlarýna doðru benim arabam ve son kitabýmýn altý kopyasýyla beraber þehre indi. Kendisini Kaan Ilgaz olarak tanýtacaktý. Her seferinde yanýna yalnýzca bir kopyayý alacak, diðerlerini araçta býrakacak, görüþmeye gittiði yayýnevlerinde kitapla ilgilenilmemesi halinde bu kopya asla yayýnevine býrakýlmayacaktý. Ve tesadüfe bakýn ki bu macera Kaan’ýn sembolik olarak yeniden doðduðu o tarihin yýldönümünde, Temmuz ayýnýn ikinci gününde sona erecekti. Turgut elinde Kaan Ilgaz imzalý kitap ile son görüþmesine gittikten sonra boðucu sýcaða ve korkunç trafiðe karþýn öðlene doðru evime varacak ve acý sonucu telefonla bana bildirecekti.
     Elbette ki sevgili Kaan’ýn kitabý asla yayýnlanmadý.
     Böylece ben sözümde durdum ve içimdeki umut kýrýntýlarýna raðmen bir markaya dönüþtüðümü kesin olarak anladýðým için geri dönmemek üzere bu mesleði býraktým.
     Bunu buradan açýklamak acý olduðu kadar da gülünç bir durum. Kim bilir, belki bu istifa mektubu da yayýnlanma þansýný bulamaz; belli mi olur?
     Bu elbette yazdýðým son yazý; bir mektup, bir öykü, bir idam fermaný ya da bir veda busesi. Ýsmini siz verin. Bunun birer kopyasý, Turgut’un Kaan Ilgaz adýyla görüþtüðü ve ret cevabý aldýðý tüm yayýncýlara ve editörlere gönderilecek. Size ulaþabilecek mi bilemiyorum. Ama sayýn dostlarým bunu bir saldýrý olarak kabul eder ve yayýnlamaya yanaþmazlarsa belki de bir 2 Temmuz sabahý, okuduðunuz gazetede size hitaben yazýlmýþ, biraz da sitem dolu olan bu mektubu görebilirsiniz.
     Þaþýrmayýn.
     Can’ýn da dediði gibi, “Olur mu olur… Belli olmaz!”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn parça kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Aslan'ýn Hikayesi
Kim Kiminle Nerede Ne Zaman
Dýþýmýzdaki Þeytan
Ada
Lukacs

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kaan Ilgaz Bilmecesi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nasýl Zengin Oldum [Öykü]
Metin Þentürk'e Açýk Mektup [Öykü]
Et Suyuna Bulgur Pilavý - II [Öykü]
Belli Olmaz [Öykü]
Et Suyuna Bulgur Pilavý [Öykü]
Her Þey Güllük Gülistanlýk [Öykü]
Müptela [Öykü]
Kapý - 2 - [Öykü]
Kapý - 1 - [Öykü]
Þehrin Ýstenmeyen Tüyleri [Öykü]


Anýl Gökpek kimdir?

Kayýp kuþak gerçek mi? Yoksa sadece bir efsaneden mi ibaret?

Etkilendiði Yazarlar:
Oðuz Atay, James Joyce, Sabahattin Ali


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Anýl Gökpek, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.