06 Þubat 2001

Akþamýn karanlýðýna aldýrmayan yaðmur, kaldýrýmlara kendine has bir aydýnlýk katmýþ.
Hava bir kaç gün öncesine göre yumuþak...
Ýstanbul’un tam göbeðinde olmasam mutlaka alýrdým yaðmur kokusunu...
Kýrmýzý ýþýkta bekleyen otomobiller, karþýya geçmeye çalýþan kalabalýk, dönerciler,
Beþiktaþ motor iskelesindeki çýðýrtkanlarýn sesleri, deniz, hepsinin kokusu birbirine karýþmýþ. Bense karþý kýyýya geçmek üzere, kalabalýklardayým.

Akbilimi metal bölmeye dokundurduðumda ortaya çýkan ses çok hoþuma gidiyor.
Ýskeleden denize açýlýyorum. Vapurun kýç tarafýndan dýþarýdan bir akordeon sesi geliyor. Yýllar yýlý dinlediðim çok tanýdýk bir parça beni çok daha farklý etkilemiþ olsa da hava dýþarý çýkamayacak kadar soðuk. Elimdeki kitabý çantama yerleþtirip dýþarý çýkýp çýkmama konusunda kararsýzlýða düþtüðüm bir sýrada, hemen karþýmdaki üzerinde iki yuvarlak cam olan tahta kapý açýlýveriyor. Çalan enstrümanýn güzelliði dýþýnda, akordeonu küçük parmaklarýna göre büyük bir kabiliyetle çalan kýzýn güzelliðinden gözlerimi alamýyorum.

Okuduðum satýrlarýn o an hayatýmda hiç bir ehemmiyeti yok artýk.

Tüm dikkatim vapurun içerisine dolanan müziðin týnýsýnda...

Akordeon çalsam ne güzel olurdu...


06 Þubat 2004

Bu büyülü rastlantýnýn sebebi belki, akþam, belki yaðmur , belkide kýþ...
Daha önceden ben bu aný yaþamýþtým dedirten, tüm þartlar, hiç deðiþmeden yeniden karþýmda.
Gece, yaðmur,aydýnlýk, karanlýk, kalabalýklar...

Bir kez daha karþý kýyýya geçmek üzere Beþiktaþtayým.
Ve insan üzerinde anlam veremediðim bir huzur yaratan büyülü insanla karþý karþýyayým. Yann Tiersen, rahatlatýcý müziklerin bestekarý...

Gün içerisindeki stresten kurtulmam için gönderilmiþ...

Yine kalabalýklar arasýndayým, ayaklarým her ne kadar parlayan asfaltý arþýnlýyor gözükse de, zaman zaman zýplýyorum, bir çift kanat takmýþ uçuyorum. Parçalardaki geçiþlerle birlikte bende duygusal geçiþler yaþýyorum.


Bir parçada, bir balkan ülkesinde yaþayan yaðmurlu sokaklarda dolaþan akordeon çalan küçük kýzým; bir diðerinde çimlere huzur içinde uzanmýþ genç bir adam. Bedenim günlük rutininden sýyrýlmasa da ruhum ani iniþ çýkýþlar yaþýyor. Avrupa’dan, Asya’ya, hüzünden, sevince, çoþkulu yolculuðumda bana Tiersen eþlik ediyor. Kendisi ile bu kadar geç karþýlaþmýþ olmaktan dolayý kendime kýzarken, bir yandan da tüm sevdiklerimin ruhunun Tiersen’le dolmasýný istiyorum. Herkese dinletmeliyim.
Ruhumu kýskançlýkla kasýp kavuran, yaratýcýlýðýn gerçekte nasýl bir olgu olabileceðinin farkýna varmamý saðlayan eþsiz melodileri herkes duymalý.
Þu kýrmýzý ýþýkta bekleyen, üzgün, mutsuz, býkkýn, aceleci insanlar, karþýdan kahkaha atarak gelen öðrenciler, iskelede sevgilisinin dudaðýna tutkulu bir veda öpücüðü konduran genç kýz hepsi Tiersen’i tatmalý.

Müzik kritikleri tarafýndan Nino Rota, Eric Satie ve Penguin Cafe Orchestra ile kýyaslanan, tüm dünyada olduðu gibi Türkiye’de de “Amelie” filmi için bestelediði parçalar ile ün kazanmýþ, sevilen Fransýz besteci Yann Tiersen. Piano, melodika, akordeon, viyolonsel eþliðinde, bana geçmiþten akordeon çalarak gelen küçük kýzý anýmsatan çoþkulu bir müzik yolculuðuydu o akþam yaþadýðým. Tek kelimeyle buradaydý.

Tüm dikkatim içime dolan o muazzam müziðin týnýsýnda...

Dünyada böyle müzik yapan insanlar varken,

Akordeon çalamamam ne iyi oldu.

Daha önce dinlediðiniz müziklerin artýk hiçbir ehemmiyeti yok aslýnda...

Birazdan tüm dikkatiniz Tiersen’de olacak. Ve ruhunuz tüm kötülüklerden arýnacak...



Ömür Ýsfendiyaroðlu