Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand |
|
||||||||||
|
Yazmak lazım. Yazmam lazım. Artık yazmalıyım. Sanki niye taktımsa, niye taktınsa... Onca takılacak şey varken... Yani diyorum ki, illa takmak istiyorsan kredi kartı borçlarını tak, havanın yağmurlu olmasını, tepende sürekli dolaşan gri lanet olası bulutları tak, en iyi arkadaşının erkek arkadaşı ile olan problemlerini, bütün gün masa başında oturmaktan sıkılan ruhunu, bakımsızlıktan kırılan tırnaklarını, ilk aldırdığın zaman ki şeklini unuttuğun güzelim kaşlarını, kız kardeşinin mezuniyette ne renk giyeceğini tak. Tak oğlu tak o kadar çok şey var ki takacak. Senin ruhunda var biliyorum takmadan rahat edemezsin birşeyler batar, beynin havada kalır uçan balon gibi süzülür durur boşlukta... Tamam takmana birşey demiyorum, desem de takarsın biliyorum ama niye bu kadar taktın şu yazma işine anlamıyorum. Yani bir öykü yazacaksın da ne olacak. Hem bu kadar zor olmamalı öykü yazmak. Baksana herkes birşeyler yazıyor. Bu kadar çok yazar olduğunu bilmiyordun değil mi çevrende... Rüyalarında herkes elinde kendi kitabı üzerine üzerine geliyor biliyorum. Senin ise hala bir basılı kağıdın bile yok noterden tasdikli. Öykü yazacaksın da ne olacak? Valla o bile zor değil bu devirde... Önce elinle koymuş gibi bir konu bulman lazım. Tamam zaten hep elinin altında değil miydi? Tam orada işte sağ elinin baş, işaret ve orta parmaklarını yavaşça kaldır; “Aşk” oraya biryerlere sıkışmış olacak. Sen böyle konuları çamaşır dolabının en dip köşe kısımlarına kaldırmazsın. Aşk her zaman yanıbaşında durur. Arasıra gider, gelir bir yerlere. Kimi zaman, “Bıktım; bundan sonra evde bırakacağım öyle heryere gelemez benimle” dersin ama sonra kalbin o kadar yumuşamıştır ki, bir iki dakika önce söylediğin sözü gerisin geri tepersin. Konuyu buldun daha sonra karakterlere ihtiyacın var tabii. Öyle bol malzemeli bir salata yapacak değilsin. Şöyle iki karakter yeter. Konumuz aşk olduğuna göre, bir kız - bir erkek, bir erkek- bir erkek, bir kız – bir kız gibi çiftlere ihtiyacın olabilir. Yok, insanlarla uğraşmaktan sıkıldım diyorsan, Tanrı aşkını tasavvufi konuları işle ama sana göre değil o konular biliyorum. Tasavvuf hakkında ne biliyorsun ki yazacaksın? Haa, “Aşk hakkında biliyor muyum? diye sorarsan herkesin bir çift lafı vardır, şu aşk denen şey hakkında, ilişkiler hakkında... Konumuzu bulduk, karakterleri de seçtiğine göre, boşlukları doldurmak kalıyor. Mekan, duygular, tasvirler, hüzün, mutluluk, heyecan boşlukları doldurmada birebir... Eee, en baba konuyu bulmuşsun işte, yazsana... Yürü be koçum kim tutar seni! 29.04.2004 Perşembe
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömür İsfendiyaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |