Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Maestronun ilk hareketiyle başlayan, Amati ailesinden kim bilir kaçıncı kuşaktan kalan stradivarius kemana ait tedirgin arşenin ürkek tellerle buluştuğu an, tutulan nefesler ve valsın kuş tüyü hafifliğindeki nağmeleri arasında uçuşan kelebekler gibi zarifçe el ele tutuşmuş mutlu bir çift salonun ortasında oradan oraya savruluyor. İkinci kemancı arada bir baktığı notalar dışında kapalı gözleri, müziğin ritmine yetişmek ister gibi hareketli kaşları, kıvrak dudakları ve tuse üzerindeki uzun, ince parmakları ile sahnedeki çiftin dansına eşlik ediyor. Kalın camlı gözlükleriyle miyop kemancı İstanbullu sevgiliyi andırıyor. İpek kozalaklar içerisinde yerlerinde sessizce oturan dinleyiciler birazdan kristal avizeden yayılan ışıltıların altında dans etme sırasının kendilerine geleceği anın heyecanıyla yürekleri kıpır kıpır. Arkada Tuna Nehri, nasılda bir telaş, Karadeniz’e ulaşmak için hızlı hızlı akıyor. Yüksek pencerelerin ötesinde artık iyice yerleşen karanlığın içinde yüzlerce göz kırpar gibi yanıp sönen parıltılardan biri ikinci kemancıya kayıyor. Kayan yıldız kutsal parlak bir taç olup şimdi de mağrur, duygulu kemancının üzerinden parıltılarını saçmaya devam ediyor. Şıp sevdi gönülden gözle görülmeyen duygu halatları, bir peri masalındaymış gibi yıldız taçlı kralı sarıp sarmalıyor. Biraz önce içilen bir kadeh şampanyanın fitillediği ateş, pervasız düşünceler, havada ahenkle dolaşan sihirli allegretto notaların arasında dans eden ikilinin bedenlerinin içine yerleşerek dönmeye başlıyor. Somon rengi perdeler, kabartmalı duvarlar, devasa avizenin çakmak çakmak ışıldayan kristal su damlaları, kozalaklar içerisinde uçmak için bekleyen sabırsız ipek böcekleri, başındaki halesiyle ikinci kemancı ve alkışlar havada uçuşuyor. Arka sokakta ise çağıl çağıl serin sularıyla Tuna, hiç durmadan aynı yöne doğru akıyor. Gecenin sihrini bir parça daha uzatabilmek için gökyüzüne asılı sayısız yıldızın parıltılı koridorunda nehir boyu yürüyüşü nafile, mavi Tuna’nın soğuk suları, yüreği acımasızca yakıp kavuran Temmuz gecesinin ateşini bir kez daha söndürüyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |