..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Hülya Atakan




20 Mayıs 2005
Haremden Boğaz Manzarası  
Çerkez kızı

Hülya Atakan


...zaman ilerledikçe narin ellerini süsleyen parlak pembe tırnakları ve inci tanelerini andıran dişleri, kıskançlık duygularıyla beslenen içinde zaptedemediği bir canavarın kimliğine bürünüyor.


:BFEH:
Uzun bir koridorun sonunda boğaza bakan küçük bir oda, yirmili yaşlarının ortasında genç bir kadın, gecenin karanlığı içerisinde arada bir bulutların arasından süzülüp gelen ay ışığının, hatlarını hayal meyal ortaya çıkardığında, donanma gemisi olduğu ancak anlaşılan bir karaltıya gözleri takılı, saatlerdir dışarı bakıyor. Yazın bile kolay kolay ısınmayan tavanı yüksek odanın duvarlarına asılı Ekim gecesinin iç titreten soğuk ayazına rağmen, halen saatler önce gördüğü kabusun etkisinde, ter içinde yatağında oturuyor. Narin ince bedenini örten atlas gecelik her an kayıp yere düşecekmiş gibi duruyor üzerinde. Bir kedininki kadar pırıltılı gözbebeklerinde ağırlaşan kocaman damlalar, yanağında akşamdan kalmış izi sürüyor.

Işıkları çoktan söndürülmüş odalarda hüküm süren sessizlik, içindeki sessizliği büyütüyor. Tenine sığmayan acının sıcak dalgaları yüreğini kasıp kavuruyor. Çok değil daha bir gece öncesine kadar güçlü kollarıyla kendisini sarıp sarmalayan erkeğin, aralarına yeni katılan on beşlik Rus güzeli ile birlikte gördüğü bu kabusun er geç gerçekleşeceğini, kendisinden önce Perinaz hanımefendiye olanlardan dolayı gayet iyi biliyor.

Parıltılı taşlara boğulan kadın efendiliğinin yerine, bir erkeğin ilk ve son eşi olabilmeyi, kimseyle onu paylaşmak zorunda kalmamayı, sıkıcı odaları çocuksu neşeleriyle güzelleştiren içleri umut dolu tazecikleri kendisine rakip görmemeyi nasıl da tercih edeceğini düşünüyor. Oysa zaman ilerledikçe narin ellerini süsleyen parlak pembe tırnakları ve inci tanelerini andıran dişleri, kıskançlık duygularıyla beslenen içinde zaptedemediği bir canavarın kimliğine bürünüyor. Odalardan dışarı taşan güzelliklerin ve neşenin tıpkı bir zamanlar Perinaz’a olduğu gibi kendi sonunu hazırladığını görüyor.

Tüm heybetine rağmen dalgaların üzerinde bir beşik gibi sallanan savaş gemisi, Boğaza demir attığı o günden beri mutsuz Gülbeyaz. O böyle bir gemiyle yıllar önce, kimsesiz küçük bir kız olarak İstanbul’a geldiğini unutacak kadar İstanbullu. Ne annesini ne de babasını hatırlıyor. Ailesi olarak kabul ettiği bu büyük hanede geçmişinden kalan tek şey ona Çerkez dedikleri. Uçsuz bucaksız hayallerini sınırlayamayacak kadar güçsüz kalın taş duvarlarla çevrili yüksek tavanlı küçük odalarda yeni bir dilde konuşmayı, kuran okuyup, namaz kılmayı, ut çalıp, şarkı söylemeyi, gergefle nakış işlemeyi ve kadınlığın tüm püf noktalarını yine kendisi gibi Çerkez olan bir hanımefendinin yanında yetişerek öğreniyor Çerkez kızı.

Esaretten hanedanlığın zirvesine ulaşmışlığın ayakları yerden kesen sarhoşluğunu yaşamadan, öncesinde hep ordaymış ve oradan sonsuzluğa kavuşacakmış gibi kendinden son derece emin bir asaletin güvenliğindeki hoşgörüsünün umutsuzca azaldığını hissediyor. Yakarışlarının Tanrıyı bezdirdiğini düşündüğünden çoktan terk ettiği dualara yeniden başlamanın göz boyacılığı umutlarını kırıyor.

Boğazın koyu karanlık sularına gömülen yıldırımın ateş kolları, art arda çakan gürültülü şimşekler, savaş gemisinden atılan bombalar gibi gök yüzünün perdesini al aşağı ediyor. Yeni bir alemin göksel şöleni perdenin arkasında yer alıyor. Çerkez kızı kanatlanarak o gece onların yanına çıkıyor. Dudaklarında kalan zehrin son tozları ise gökyüzünden Hareme dökülüyor.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Çok özel
Gönderen: Murat M. UĞURLU / İstanbul/Türkiye
24 Mayıs 2005
Harem ve Kızkulesi.Birçoğumuzun yaşamında önemli izleri vardır. Yılan zehirinden ölen bir prensesin mezarı var sanırdım Kızkulesi'nde. Ziyarete açılır açılmaz uçup gittim. Otobüsten iner doyumsuz bir merakla seyre dalardım kabristan sandığım yapıyı. Yoğun duygularınız hep akıp gitsin satırlara ve ulaşsın bizlere.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hiç mi Değerleri Yok?..
Arka Bahçeli Ev…
Karafatmaya Karşı Gelin Böcekleri
Batıdan Doğuya Ilık Esintiler
Küçük Dostum
Serin Sıcak Bir Ağustos Gecesi
Bir Konserden Kalanlar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bacon, Montaigne, Russel ve
Marguerite Duras ve Karasineğin Ölümü
Charles Köprüsünden Notlar
Gerard Tepesinden Budapeşte

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Karlovy Vary'de Bir Gün... [Öykü]
Beyaz Sessizlik [Öykü]
Salih Ustanın Düşü [Öykü]
Zor Yıllar [Öykü]
Benimle Uğraşma Kızım! [Eleştiri]
Türkçe Nereye Gidiyor? [Eleştiri]
Türkülerle Kimlikler [Eleştiri]
Katar; "Doha Tartışmaları", Hamas [Eleştiri]
Ağaçlar Konuşur Mu? [Eleştiri]
21. Yy'da Savaşlar Nasıl Değerlendirilir Ki? [Eleştiri]


Hülya Atakan kimdir?

-

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hülya Atakan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.