Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Dolayısıyla "Benim, onlardan ne eksiğim var! Hatta fazlam var ve ondan kurtulsam iyi olacak!" şeklinde düşünen canlılar, kendilerini evrime vermişlerdir. Elbette söz konusu canlılar biraz salak oldukları için bazıları saçma sapan değişimler geçirmişler ve dolayısıyla hayatta kalma savaşından sağ çıkamamışlardır. İşte bizim konumuz bu beceriksiz canlılardan olan NEONDERTHAL ADAM... Yanlış okumadınız. NEANDERTHAL adlı ilkel insansı türün alt kollarından birine ait bu canlı, mağaranın karanlığından kurtulmak için fosforlu bir deri geliştirmiş ve neon ışıklarıyla bezenmiş gazino tabelalarına dönüşmüşlerdir… Neanderthallerin aksine, ateş yakmayı zahmetli bulan bu tembel tür, ışık ihtiyacını kendi vücudundan karşılamaya çalışmıştır ama geleceği, kendisi kadar parlak olmamıştır. NEON-DERTHAL adam, fosfor bazlı bir deri pigmenti ile sağladığı bu parlaklık sayesinde geceleri de toplayıcılık yapmayı ummuştur. Yakın akrabaları Neandertahler ise sadece gündüzleri toplayıcılık yapabilecek şekilde evrimleşmişlerdi. Geceleri ise mağarada yaktıkları ateşin etrafına toplanıp, sanki bir şarkı söyleyeceklermiş ama sözlerini bilmiyorlarmış gibi yapmaktaydılar. Fakat mağaradaki hesap ormana uymadı. Geceleri etrafta deniz feneri gibi dolaşan NEON-derthaller, gece avlanan bu nedenle tam olarak teşhis edilemeyen, utangaç avcı hayvanlarca avlandılar. Ayrıca ateş yakmadıkları için sık sık üşütmekteydiler ve ateşleri yükseldiği için titremeye başlayan NEON-dertahlerin titrek ışıkları, yaşadıkları yere 1800`lerin gece saatlerinde Paris sokağı ambiansı vermekteydi. Yine bu durumun bazı sosyal etkileri olmuştu. Gerek Neandertahler gerekse Homo-Erectuslar tarafından "Parlak Çocuk" lakabı takılan bir çok NEON-derthal, kendi hayatına son vermiştir. Gerçi Homo-Erectuslar`a "Naber HOMO!" diyerek cevap yetiştirebiliyorlardı ama Neandertaller için lakap bulacak kadar gelişmemişti beyinleri... Tüm bu olumsuz etkiler nedeniyle, türleri kısa sürede dünyadan silinen bu zavallı insanımsı yaratıklar için söylenecek tek bir şey var; "Rise but don’t shine” The End
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © ömer kırat, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |