En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey |
|
||||||||||
|
Muhammed CAN Frankfurt 22.02.2007 "(Peygamberi) mü'minlerden henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da göndermiştir. O, azizdir, hakimdir." 62/3 Bilgi kirliliği: " Bilgi güç demektir" kim ona sahipse onun hükmü geçerlidir ilkesi, Medeniyet'ten nasibini alamamış modern dünya'nın vazgecilmez temel prensibi olmakla birlikte bilginin tanım ve tarifi başlıbaşına bir konudur. Esasen "salt bilgi"yi kategorilere ayırmak ne denli sağlıklı bir yaklaşım olur? Haddi zatında ayrı bir konu olmakla birlikte konumuzu ilgilendiren asıl bilgiye etki eden Rahman'i ve şeytan'i bilgi kullanım metodlarıdır. Günümüz dünyası teknolojide kendi zamanının en doruk noktasına ulaşması hasebi ile; mevcut imkanların şer güçlerin elinde bir avantaj olarak kendi kategorisinde "simetrik-asimetrik savaş teknikleri" nden biri kabul edilerek...! Geçmişte var olan, bugün dorukta bulunan ve gelecekte de varlığını korumaya çalışan bir olumsuz olgu olmakla birlikte, bugünün dünya politik arenasının olmazsa olmazı olarak algılanmış, batı ve batıl kaynaklı politikaların asıl kaynağını oluşturmuştur. Bilgi kirliliği ne yazık ki; dolaylı yada direkt islam aleminin politikacılarını da kendi "girdap"ında boğmak istediği bir "metodoloji" halini almıştır. Bilgi kirliliğinin gerekliliklerinden biride kapalı kapılar ardında alınan kararların ötesinde farklı anlatımlarla toplumları (bu ister kendi, ister yabancı halklar olsun fark etmez) yalnış yöne yönlendirme ve tamamen çartıpıtılmış bilgilerin piyasaya sürülmesi entrikalarıdır. Yıllardır dünya gündeminden düşmeyen popüler bilgi kirliliklerinden en önemlisi denilebilir ki islami İran'ın "Barışcıl Nükleer projesi"nin hayata geçirilmesine engel olabilmek için malum ABD ve İsrail ile sözde islami ülkelerin "çift kimlik"li politikacılarının oluşturmak istedikleri yaygaralardır. Kaldı ki, olası teorileri pratikte ıpatlansa dahi bu argümanlar kendi bünyesinde taşıdıkları çelişkilerini gideremeyecektir. Zira halihazırda özellikle batılı ülkeler ve dünya'nın çeşitli devletlerinde Nükleer silaha ulaşmış nice güçlerin varlığı gün gibi aşikar ve herkesce de bilinmekle birlikte, özellikle Siyonist rejimli İsrail'in sahip olduğu yüzlerce nükleer silhlara (bizzathi Siyonist yöneticileri tarafından varlığı telafuz edilmiş) neden BM, AB, ABD ile diğer müsteşrik güçler ve asıl tehlike ye maruz kalan islam dünyasının maharetli yöneticileri sessiz kalmakta! Elbette bilgi ile ilgili konularda Kutsal mesajlarda müthiş şekilde kınama ve övgüye layık açıklamalar var. Nitekim kınama açısından Rahman'ın ayetleri şöyle buyurmakta: "Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez". 62/5 Herhangi bir olguyu bilmek pratik'e dönüştürülmedikce pek fayda sağlamamakta. Zira bu durum da bilgi, bilgiye sahip olana yük olmaktan öteye bir şey kazandırmamakla birlikte; sapma, zulüm ve ciddi anlamda cezaya müptela olma uyarısını da berberinde getirmekte. Oysa bu kınamalardan kurtulmanın ilkelerinden biri de, toplumsal dönüşlü ıslahat hareketi başlatma, bilgiyi var olan olgunun bünyesinde eyleme dönüştürme ve akabinde iyiliği emr ve kötülüğü nehy etme misyonunu yüklenmektir. Övgü olarak: "Çünkü ümmilere içlerinden, kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen o'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler". 62/2 İlah'i emir bugün içinde geçerliliğini korumakta ve yaşam denilen olgu var oldukca geçerlide olacaktır, şu farkla ki; ayet nazil olduğunda islam peygamberini muhatap almış ve o kutlu elçiden sonra o nun(s.a.a) gerçek varisleri muhataptır. Buna göre "bilginin temiz fıtrat sahiplerinin siynesinde anlam taşıyacağı unutulmamalı". Yine bilgiye ulaşabilmenin gerekliliği temiz fıtrat sahiplerinden eğitim ve teskiye ye tabi tutulunmalıdır. Nükleer Enerji : Nitekim İran'ın müslüman ve mücahid halkı Devrimden sonra kaçınılmaz olan ve mutlaka başarılması gerken devrimin bünyesinde taşıdığı evrimlerin aşaması ve uygulanması olan; temizlenme, kitab'ı ve hikmeti öğrenme, sapıklıktan Hidayete erme ve kısa bir süre sonra, ''Rahman'ın ikram sofrasına davet edilerek''. Barışcıl nükleer enerjiye ulaştı! Evet, ''cesaret inançtan gelir'' ve ''hiçbir millet de ölümsüz değildir''. Ne varki vizyonu olmayan yada cılız vizyonlu milletlerin varlığı daha tez yok olmaya mahkumdur. Tamamen tarih sahnesinden silinmeseler dahi silik bir hayatla yaşama tutunmaya çalışırlar, böylesi bir yaşamında pek fazla bir anlam taşımayacağı tartışma götürmez bir gerçekliktir. Öyleyse günümüz dünyasında "çekirdek" ve "çekirdek eksenli islami mukavemet" lerin haricinde gerçek vizyon'a haiz bütünsel anlamda temizlenmiş islami oluşumlar ne yazik ki yetersiz! dolayisi ile bir an... ABD'nin ortadoğu sendromu, komünükasyon, lazer ve uydu sistemlerine endeksli olup, Amerika açısından birinci derecede tehlike arz eden İran'ın, tehlikeli bir olgudan ziyade kendi rotasında olmayan farklı bir felsefeye mensup gücün bu saha (Komünükasyon,lazer ve uydu) da rakip olma sendromudur. İran'ın Barışcıl Nükleer başarısına engel neden? Neden? Dünya da var olan polisiye devlet mekanizması artık bir işe yaramayacaktır da ondan. Neden? Liberal ekonomi adı altında dünya mazlumlarının değerlerini sömüremeyecekler de ondan. Neden? Başka milletlere ait mahrem değerleri röntgenleyemeyecekler de ondan!!! Neden? Dünya yı şimdiye dek olduğu gibi kendi "Bahçe"si olarak göremeyecekler de ondan. Neden?... Nihayet Amerika emperyalizm'i ve militarizm'i tarihten gelen nice destansı kıyamların bizlere öğrettiği örğeti ile göstermiştir ki, mazlumların kan girdap'ında boğuldu boğulacak. Nitekim İslam Ümmetinin İftihar'ı Ümmeti İmam'in İlahi vasiyeti tecelli etmenin arefesinde kapitalizm miadını doldurdu! Tarih müzesinde yerini hazırlıyalım! Oligarşik gücün kanlı gerçeği ortadoğu da tarih boyunca (erdemli islam egemenliği dönemi müstesna) kendi varlığını göstermiştir. Ortadoğu sorunu sadece enerji yataklarına sahip olma sorunu değil! Sorun enerji sorunu ile birlikte yönetim sorunu da değildir! Zira bugünkü şartlar ve imkanlar uluslararası anlaşmalar ve ve bölgenin batı ile kardeş yöneticileri vasıtası ile bölge kaynakları batılı emperyalistlerce hoyratca kullanılmakta. Siyasal çatışma olgusu yeterince analiz edilmeden gündem başlı başına maddi fenomenlerle geçiştirilmeye çalışılmakta gibi geliyor! Ortadoğuda ki aşama Ortadoğu halklarının kontrolünün batı blokunun elinden çıkması olayıdır. Es'ef le söylemek gerekir ki, bu sonuca gelinmemesi için mevcut "meşru ve gayrimeşru" araçların hepsi kullanılmaktadır. Bölgenin batı yanlıları ve medya üstüne düşeni fazlası ile yerine getirirken, bölge halkına empoze edilmek istenen argüman İran'ın bölgedeki "hegemonya"sı iddiaları. Oysa islam medeniyetinin hegemonya kültürünü kendi içinde barındırmadığını bilinmezlikten gelmek ne denli ilkeli yaklaşımdır? Bu konu batı dan ziyade kendilerini islam inancına mensup kabul eden islami yöneticileri ve toplum öncülerine sunulur! Yeni oyun: Mekke de sağlanan anlaşma gereği İsmail Haniye'nin M. Abbaslı bir koalisyon hükümetini desteklemesi Filistin islami direnişinin raydan çıkartılması anlamını taşıma ihtimalini kuvvetle desteklemektedir. Ümmetin evlatlarının dökülen kanı hatırına konunun detayına inme uygun görülmemektedir! ABD ve İsrail'in HAMAS'lı hükümete sıcak bakmaması ne denli tutarlı bir yaklaşım dır? Zira; Mekke anlaşması ile Suudi arabistan islami ekolü! İslam dünyasında meşruiyetini kazanmakla birlikte ''İslami Nüve Devleti''ne karşı bir alternatif arayışını da bereberinde taşıma felsefesi gütmekte. Bu cümleyi şöyle de okuyabiliriz. Bakınız yıllarca islami İran'ın Filistin konusundaki hassasiyetleri bir çözüm getirmemekle birlikte var olan sorunu daha da girift bir hale getirdi, eger HAMAS eğilimlerini bir başka yöne yönlendirirse sorunlara çözüm üretmek daha bir seri ve daha bir kalıcı olabilir! İsrail ve Batı uygarlığının pekte rahatsız olmadığı islama kaydırılma anlayışı yüklenmek istenmektedir! Suudi Arabistan da HAMAS ve El-Fetih ikilisinin Suudi yetkililerinin himayesinde! geçici (zira ne zamana kadar devam edeceğini kavramak kehaneti gerektirmez!) anlaşmanın akabinde Yemen hükümetinin kendi vatandaslarına karşı birilerinin vermiş olduğu direktiflerle! başlattığı kıyıma askeri destek veren Suudi'lerin neye talip oldukları muamma olmaktan çıkmıştır. Malum ABD işgalcilerinin ayrılmaz partneri olan İngiltere'nin geçmişte Suudi hanedenlığına olan yakınlığı ve bu hanedanlığın otoritesinin kalıcılığı için vermiş olduğu mücadele yeniden aynı oyunun sahnede tekrarlanma endişesinide taşımayı bereberinde getirmekte. Nitekim HAMAS'ın 1967 sınırlarında kurulacak olan Filistin devletine sıcak bakması, HAMAS'ın islami özkıstaslardan uzaklaşma ve düşmana dolaylı ödün verme kompleksini beraberinde taşıma endişesini müslümanlara yüklemektedir! Oysa Tevhidi dünya görüşünde özelde islam, genelde insanlık düşmanı Siyonist İsrail'in varlığı dahi gündeme getirilmemeli! Sonsöz: Kapitalizmin miadını doldurması, Komünükasyon lazer ve uydu sistemlerinde yeni rakiplerin çıkması mevcut enerji politikalarının çürümesi, halkların bilinç seviyelerinin yükselmesi, adaletsiz paylaşımların getirdiği sonuçlar, ahlaki değer erozyonunun yol açtığı gedikler ve ilahi inancın yüklediği beklentinin gerçekleşmesi. Ve islam aleminin içine düştüğü bu girdap'tan öyle yada böyle kurtulabilmenin, kendisi olabilmek için kendi özdeğerleri ile beslenmiş özevlatlarına sahip olmak ve islami direktiflere tabi olmak, yeniden doğmak ve Huseyn gibi olabilmenin ötesinde başka bir alternatifi yoktur. Ve olamaz da!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |