..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İronik > Ömer Faruk Hüsmüllü




9 Şubat 2010
Ayda 15 Bin Lira Gelir Getiren Bir İşinizin Olmasını İster Misiniz?  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Bundan sonrasını dinlemeye gerek yoktu.Hemen bir dolmuşa atlayıp Sirkeci’deki adı geçen noterin önüne geldim.Boyacıyı bulmak hiç de zor olmadı.Karşı kaldırımda elinde sigarası, gelen geçene arayan gözlerle bakıyordu. Yanına gittim,taburesine oturdum.Ayağımı boya sandığının üzerine uzatmadığımı görünce elindeki fırçanın tersiyle sandığa vurarak:


:BEHI:
AYDA EN AZ 15 BİN LİRA GELİR GETİREN BİR İŞİNİZ OLSUN İSTER MİSİNİZ?

(1979-80'li yıllar)

“Gençsiniz,dinamiksiniz,iyi konuşmasını ve şık giyinmesini biliyorsunuz,sosyal ilişkilerde başarılısınız…Öyleyse bu yeteneklerinizi boşu boşuna ziyan etmeyiniz,gelin bizimle görüşün ve layık olduğunuz geliri elde edin!Gayretli bir çalışma sonucunda günlük kazancınızı en az 500 liraya çıkarabilirsiniz.”

Günlük gazetelerde bu veya benzeri ilanlara sık sık rastlarız.Abartılmış birtakım vaadlerle eleman sıkıntısını gidermek isteyen firmalara giden birçok genç eli boş dönmekte ve hayal kırıklığı yaşamaktadır.Çünkü bırakın günde 500 lira kazanmayı 50 lira bile kazanmaları mümkün değildir.
Öyleyse biz de sözünü ettiğimiz bu firmalardan birinin taklitçiliğini mi yapıyoruz? Kesinlikle hayır. İşimiz gır gır olmasına rağmen ayda 15 bin lira gelir getiren bir iş bulunduğu konusunda,hayret ama gayet ciddiyiz.
İsterseniz genç olun,isterseniz yaşlı.Çirkin olmanızın,giyinmesini bilmemenizin ,güzel konuşamamanızın hiçbir sakıncası yok.Sizden iki yabancı dil bilmeniz de istenmiyor.Üstelik kazancınızdan ne belediyeye, ne de devlete bir kuruş vergi vermeyeceksiniz.Evet tekrar ediyoruz: Kazancınız en az net 15 bin liradır…
Gazetemizin muhabiri Kulağı Delik Ali olmasaydı,bu kârlı işi sizlere duyuramayacaktık.Muhabirimiz bir kıraathanede otururken memur olduğu yüzünden okunan bir vatandaşın yanındaki arkadaşına ,okuma yazma bilmeyen yaşlı bir akrabasından vekaletname alabilmek için notere gittiğinde, nasıl keriz gibi açıktan 200 lira verdiğini yana yakıla anlatırken olayı öğrenmişti.Dilerseniz bundan sonrasını ve yaptığı röportajı muhabirimizden dinleyelim:
“Vekaletname için her şeyi hazırlayan,fakat bu iş için şahitler gerektiğini bilmeyen memurcağız ,noterde bunu öğrenir.Ayrıca noter ısrarla anasının, babasının, oğlunun, kızının, torununun,velhasıl hiçbir akrabasının bu tür

işlemlerde şahitlik edemeyeceğini anlatır. Memur,noterde bulunan vatandaşlardan bu konuda kendisine yardımcı olmaları için ricada bulunursa da kimse bu talebe olumlu bir cevap vermez.Çaresiz bir şekilde dışarı çıkıp birilerini aramaya başlar.Ama kimi?Noter çıkış kapısının önünde tabure üzerinde olan bir adam görür,ricasını iletir.Adam eliyle karşı kaldırımdaki Malatyalı Boyacı Murtaza’yı gösterir. Sevinçle boyacının yanına koşar,fakat o şahitlik için kendisine 100 lira,diğer şahit kahveci Rıza için de 100 lira olmak üzere toplam 200 lira talebinde bulunur.Saat öğlene yaklaşmaktadır,birazdan noterde öğle tatili verilecektir.Yani adamcağızın kabul etmekten başka çaresi yoktur;ama son bir umutla pazarlık yapma girişiminde bulunur ise de beş kuruş bile indirim sağlayamaz.Sonunda istenilen rakamı kabul eder.
Boyacı Murtaza’nın bir mektup zarfının kapağı üzerine yazılı adresini ve kullanmaktan yıpranmış nüfus kağıdını ve Kahveci Rıza’nın elden ele dolaştığı için yırtılmış ve yırtıkları bantla yapıştırılmış nüfus kağıdını alır ve koşarak notere döner.Bankoda kıza bunları verir.Kız gelenlere bir göz attıktan sonra okumaya bile gerek görmeden ezbere bilgileri yazmaya başlar.Çünkü yüzlerce ve belki de binlerce kez aynı bilgileri önceden girmiştir.
Tam vekaletin yazma işlemi bitince iki kefil birden gelir ve imzalarını atıp paralarını alırlar.Doğrusu zamanlama konusunda da çok dakiktirler.
Bundan sonrasını dinlemeye gerek yoktu.Hemen bir dolmuşa atlayıp Sirkeci’deki adı geçen noterin önüne geldim.Boyacıyı bulmak hiç de zor olmadı.Karşı kaldırımda elinde sigarası, gelen geçene arayan gözlerle bakıyordu. Yanına gittim,taburesine oturdum.Ayağımı boya sandığının üzerine uzatmadığımı görünce elindeki fırçanın tersiyle sandığa vurarak:
-N’o bey,bir durum mu var?diye sordu.Bir yandan da uzun simsiyah bıyıklarını buruyor,kurnaz kurnaz gülümsüyordu.
-Hemşerim be,şu notere bir işimiz düştü de,şahit istiyorlar.Sana bir sorayım dedim.
-Tam adamına geldin gardaş.Olur bu iş,yanlıııız 100 kâdını alırım.
-Bir dakikalık iş için 100 lira çok değil mi?
Üst perdeden,çıkışan bir sesle:
-İşine gelirse,piyasa bu!Daha aşağısı kurtaramaz.
-Sermayesi mi var da kurtarmayacak?Altı üstü bir imza atacaksın!


-Ben buradaki işimi bırakıp sena koşacam.Lâhavle,behey adam get başkasını bul sen de!İşim vardır benim.İn tabureden aşağı,müşterilerimi engelleme!
-Sana 50 lira,bulacağın adama da 50 lira olmak üzere toplam 100 lira vereyim.Ne yapalım ocağına düştük bir kere.
Kendinden emin bir şekilde ayağa kalktı,iri cüssesi yüzüme vuran güneşi kapatmıştı.
-Sana kesinkes cevap veriyom,adam başına 100 liradan kuruş aşağı olmaz.İşine yararsa ırazı olursun.
-Senin iki dakikalık iş için istediğini ben bir günde kazanamıyorum. Utanma, insaf yok mu sizde?
-Kafayı çalıştır,sen de çokça kazan!Gurbet ellerine neye geldik biz sanırsın?Hadi işine…
-Bak hemşerim,ben sana işin doğrusunu söyleyeyim:Ben müşteri filan değilim,noterde de işim mişim yok!
-Ya necisin?Pılis falan,ha necisin?
-Gazeteciyim.
-Gazatacı mı?Ne istiyon benden?
-Seninle röportaj yapmaya geldim.
-Löprataj falan anlamam ben,garip bir boyacıyık işte.Rızkımızı çıkarmak için çalışıyok gece gündüz.
Birden bire el kol hareketleriyle birlikte şivesini de değiştirmişti.Yine sordum:
- Söyle bakalım bana,bu işten günde ne kadar kazanıyorsun?
-Allah bin bir bereket versin 10-20 kazanıyoruz işte.
-Boyacılığı sormadım ben,şu şahitlik işinden ne kazanıyorsun onu söyle!
-Âbi,elini ayağını öpem,bu bir sırdır,sülenmez kimseye.
-Merak etme,kimse bilmeyecek.
-Kahveci Irıza benim hemşerimdir.Yani ikimiz de Malatyalıyık.O akıl verdi de girdik buna.Irıza anasının gözüdür,vesselam.Önce korktum,o bana “heç korkma, kanunen suç değel!” dedi.
-Kısa kes de günde kaç kişiye şahitlik ediyorsun onu söyle!
-Aşağı yukarı 5-10 arası değişiyor âbi!
-Yani şahsına en az günde 500 lira ek gelir temin ediyorsun ,ha? Ehh,hiçbir şey değilmiş canım,ben de çok zannetimdi!...
-He ya,ne ki…

Sevgili okuyucularımız muhabirimizin röportajı burada sona eriyor.Şimdi diyoruz ki:YARINDAN TEZİ YOK,HEMEN KENDİNİZE BİR NOTER KAPISI PEYLEYİNİZ.ALTINA DEĞİL,NOTERLERE HÜCUUUM!...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İronik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Deliden Mektup Var
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Dilsiz Fahişe - 8 (Son)
Korona Hikayeleri - 7
Korona Hikayeleri - 4
Korona Hikayeleri - 5
Korona Hikayeleri - 6
Korona Hikayeleri - 3
Bu Bir Futbol Klasiğidir

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Küçücük Hikâyeler - 2
Acayip Bir Hikaye
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Bir Ölünün Günlüğü - 8 Son Bölüm
Prostat
Bir Ölünün Günlüğü - 7
Hırsız Kim?
Bir Ölünün Günlüğü - 3
Bir Ölünün Günlüğü - 4

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.