..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Sürrealizm > Hulki Can Duru




19 Temmuz 2010
Büyük Babil'in Yükü  
“Din, ruhun dışlandığı toplumsal koşulların ruhu olduğu gibi, baskı altındaki yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın canıdır. Din halkın afyonudur.” (K. Marx - F. Engels, Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi)

Hulki Can Duru



:AFHE:
et sustulit unus angelus fortis lapidem quasi molarem magnum et misit in mare dicens
hoc impetu mittetur Babylon magna illa civitas et ultra iam non invenietur
quia in veneficiis tuis erraverunt omnes gentes
et in ea sanguis omnium qui interfecti sunt in terra
Apocalypsis 18: 21, 23, 24

Apeninlerdeki mermer tapınak
Pontifex Maximus
Deve tüyü renkli fellah
Her iğrenç kuşun yuvası
Çöllerdeki kara küp sunak
Cinlerin meskeni
Kanlı şehir Büyük Babil!
Bir zamanlar sen büyüktün ve ismin her yerde anılırdı.
Sana gelirdi hastalar şifa bulmaya.
Senin egemenlerin dünyanın en büyükleriydiler.
Senle büyüledi halkları
Dünyanın bütün kralları!
Vay koca şehir Büyük Babil, vay başına!

Artık
Yüzün solmakta
Ve sevdiklerin seni terk ediyor.
Dünyanın zenginleri seni unuttu.
Ve kıymetli mallarını, ince keten ve ipekleri, altın, gümüş, safir, kırmızı akik, gök yakut, mür, pelesenk, baharat, süleymani taşı, mor yakut, lacivert ve erguvani ince kumaşları, koç derileri, buhur yağı ve şarabını, yedi kollu şamdan ve akasya ağacını, hamursuz pide ve antikalarını ve kurbanlıklarını
kimse almıyor artık.
Gelin ve damat sesi de artık sende yok!
Çoktan gittiler kudüm ve ney çalanların, raks eden gılmanların ve musiki kızların!
Kirli ellerin döndürüyor dua çarklarını ve tespihleri.
şeytanın rahipleri ve cinli imamlar boşluğa dua ediyorlar ve karanlıkta yakarıyorlar bilmedikleri Tanrıya!
Vay, vay, vay! vay sana! Vay sana büyük şehir, büyük fahişe!

Senle sürükledi halkları
Dünyanın tüm atamanları!
Ve sende bulundu kanları
Savaşlarda tüm ölenlerin!

İşte bunun için avarızların
Kıtlık, açlık, matem ve ölüm
Bir günde üzerine gelecek
Ve ateşte yakacaklar seni!
Ve artık asla bulunmayacaksın!
KAPILARDADIR YIKILIŞI, KAPILARDADIR YIKILIŞI BABİLİN, BÜYÜK BABİLİN!
(1968)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Kapılardadır, kapılardadır...
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
7 Mayıs 2011
I.BÖLÜM : Babil’in büyük Tanrısı Marduk, tek tanrılılığa geçişte, Aton ve Yehova’nın öncülüdür. Pontifex Maximus ise Romalıların tek tanrılığa geçişinde ara dönemi, sonra da papayı simgeler. Sunak, Vatikan, “Kara küp=Kabe”dir. Kabe İslamlık’tan önce Lat, Menat, Uzza adı verilen, Tanrı’nın kızları olarak tanınan putların eviydi. Baş ilah ise simgesi hilal olan Hubal (Baal) idi. Orada da sunak vardı, kurbanlar adanırdı. Oysa, ne Pagan dönemde, ne de sonrasında, gerçek Tanrı’nın bunlara gereksinimi yoktur. Sahte inançlarla, sembolik yapılarla, Tanrı için hareket ettiklerini savlayanlar (Papa, deve tüyü renkli fellah) gerçekte Tanrı’ya ihanet edenler, insanları kandıranlardır. (Günümüzde altları ticarethane olan ibadethaneleri anımsayalım) Babil... O ünlü yüksek kulesiyle, gücü ve görkeminden kaynaklanan ünüyle Tanrı’ya ulaşmayı hedefleyen büyük şehir!..Göksel bilgiye ulaşmaya çalışan saf ve salt inançken sen, ey Büyük Babil, hastalar sana gelirdi. Tanrısal El'e yakınken sen, şifa dağıtırdın onlara. Çıkar ve güç amaçlamayan, salt bilgiyi simgeleyen egemenlerin saygı görürdü o zaman. Onun yerine, önüne gelenle yatan nam salmış bir fahişe gibi, sonradan ortaya çıkan, inancı kullanan bu güçlerle ve bu güçleri kendi zenginlikleri için kullanan tacirlerle, krallarla birleşip kötülüklerin anası oldu o Büyük Babil. Tanrı’dan uzaklaştı. “Vay koca şehir Büyük Babil, vay başına!” diye, acıyla yazıklanırken ozan, bu acı değişimin sancısı bize de vurur. Geçmişte Tanrı’ya yakın, ona sadık bir eş gibi olduğu için “Büyük” olan Babil, şimdi, sahte dinler-para-iktidar bileşkenleriyle düşüp kalkan, cinsel gücü ve oyunlarıyla hepsini parmağında oynatan Büyük Fahişe’dir. Bu nedenle Tanrı’yı kızdırır. Tanrı’nın öfkesi; dinleri, dilleri karıştırıp karşı karşıya getirip insanların arasında düşmanlığın doğması biçiminde kendini gösterir. Sevgili okur, şiirin/ozanın öfkesi, saflığı arayan sesi, içerdiği alegoriler, bizi bilgiye doğru yönlendiriyor. Soruyoruz: Neden Büyük Babil, fahişe kim ve neden, krallar vb...Teolojiye, dinler mitolojisine doğru bir yolculuğa koyuluyoruz. Ozanımız, kılavuzumuzdur. Burada, Babil için kullanılan “fahişe” alegorisini/imgelemini (Yahuda’nın düşü/Apokaliypsis) ve diğer göndermeleri daha iyi kavramak için Hulki Can’ın “Tartaros Paradigması” adlı yapıtını okumanızı öneririm. II.BÖLÜM: Kadim Babil’den yola çıkıp günümüze doğru yürüyor ozan. Biz de peşine düşüyoruz. Yaa...İşte böyle olur, kadim bilgiye, yüce güce ihanetin sonu. Artık, etleri pörsümüş, dişleri, saçları dökülmüş bir fahişedir Babil. Kullanılıp atılıveren, sürünen...(Yahuda’nın düşünde, yani ta ozamanlardan beri, neden kadındır hep kötülüğün simgesi? Gerçekten kötü olduğu için mi?/Meraklı) Din-ticaret-erk işbirliği; insanları kandırarak, kan dökerek, can alarak yayılmıştır. Babil tüketilmiştir. Şimdi, yeni güç merkezleri oluşturmaktalar...Oraları tüketince aynı işbirliği ve aynı yöntemlerle yeni yerlere...Ve sonra...Nereye kadar?.. Hani nerede şimdi, binbir çeşit malın alınıp satıldığı görkemli günlerin Büyük Babil? Hani nerede, ayinlerin, ibadetlerin, ritüellerin salt Tanrı için, onunla bir olmak için düzenlendiği, sanatın, dansın, müziğin, en naif, en arı biçimiyle yaşamı zenginleştirdiği kadim günler? Şimdi tüm ibadetler, ayinler, dualar, şeytanın çoktan unutturduğu, gerçeği ile ilgisi olmayan bir Tanrı içindir... “Vay, vay, vay! Vay sana! Vay sana büyük şehir, büyük fahişe!” Yazıklanmadaki acılı müziği duyuyor musunuz? Ağıt... “ataman/kan/kıtlık,açlık,matem ve ölüm”...Dünyamızın dünkü ve bugünkü manzaraları gözümüzün önünde...Ve acının çığlığı kulaklarımızda...Duyuyor musunuz?.. Ama umut...İlle de umut...Ozan/şair, birikmiş öfkesiyle umudu haykırıyor ağız dolusu, gürlüyor Wagner’in müziği gibi... İhanet ettiğin gerçek Tanrı cezalandıracak seni...Ateşte yanacaksın, ateşte yaktıkların gibi...Yok olacaksın Büyük Babil... “Kapılardadır/kapılardadır”(Yakındadır/yakındadır)...Yıkılışı, yıkılışı... İşte şiir...İşte şiir...ŞİİR... Dün, bügün, acı, öfke, görsellik, resim, müzik, dans, sanatsal bilgi ve oyunun envaisi... Tarihsel bilgi, öykü, düş gücü, düşlem, bir garip coşku... Sonra güzelim Türkçem...Söz düşmesin ozanının diline.. O zaman ayrı bir aşktır benim dilim, ayrı bir aşk... Okumaya doyamam, konuşmaya doyamam, yazmaya, öğrenmeye, öğretmeye doyamam...Doyamam... Onunla doğarım, onunla çoğalırım, ozanımla birlikte...Ölür de yine doğarım, çoğalırım... İşte ŞİİR...

:: güzel
Gönderen: Aysu / , Türkiye
19 Temmuz 2010
hep sevmişimdir mezopotamya şiirlerini ,ve yazdığım bir çok şiirim var babilin asma bahçeleriyle ilgili dut çürükleri geriye kalanların şarkısı

:: ...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
19 Temmuz 2010
Zevkle okudum üstadım. Selam ve saygılarımla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Elsa'nın Gözleri
Kraliçe ve Bahçıvan - II
Albatros
Yeryüzü Rüzgarları
Kraliçe ve Bahçıvan
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg
Malta Şahinlerine
Uçan Ayakkabı
Havanın Ölümü
Her Ocak Hiddetle Tütüyor…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kağıttan Kaplan ile Sivrisinek [Öykü]
Sürüngenlerin Şöleni [Öykü]
Türk Savaş Uçakları Diyarbakır'ı Bombalıyor! [Öykü]
Filizkıran [Öykü]
Balkondaki Adam [Öykü]
Soytarı Zaman [Öykü]
Patigül [Öykü]
İki Eski Kayakçının Son Mektupları [Öykü]
Dağları Delen Budala İhtiyar [Öykü]
Ampulistanya Gözlemleri (Bir Uzaylının Gözüyle) [Öykü]


Hulki Can Duru kimdir?

Başlıca yapıtları: Eski Kule Müziği (şiir) Geometrik Aydınlık (şiir) Havanın Fen Noktası (şiir) Tartaros Paradigması (eleştiri) Teslis Sendromu (eleştiri) Nano Kutsallık (eleştiri) Sevgili Kutlu Yaşam (öykü) Kuşku Bilinci ve Eleştiri (eleştiri)

Etkilendiği Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.