..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Emine Pişiren




2 Ağustos 2012
Ölüm Sessizliği Sarmaşık Gibi Sarmıştı Zeytinli Sahillerini  
Emine Pişiren
-“Bir kadın parçalandı dün, o nedenledir bu sessizlik ve tenhalık!” Kızımla olduğumuz yerde donmuş gibiydik, dudaklarımızdan aynı anda şaşkınlık nidası sözcük yuvarlanıvermişti: -“Nee!”


:AEHB:
-“Anne, hadi denize gidelim.”
-“Bugün evde kalsak iyi olur be kızım.”
-“Neden anne? Ama ben yanmak istiyorum, bak hala yüzüm bembeyaz.”
-“Pazar günü sahil çok kalabalık olur kızım. Yarın sabah erkenden gideriz, he ne dersin? Yarın yine yanarsın.”
Bu konuşma sonrası kızımla öğlene kadar evde kaldık, öğle sonrası nerede bir çınar ağacı gördüysek gölgesinde çay içip serinlemiştik. Pazar günü nedeniyle Edremit Halkı adeta sahillere akın etmişti. Önceden Akçay’a bağlı olan Zeytinli Çay’ının ayırdığı beldenin yeşil doğası yıllar geçtikçe bozulmaktaydı. Kesilen zeytin ağaçları ve yerlerine beton binaların dikilmesine üzülmekten öte gidemiyorduk.
Kızım ve torunumu senede bir kez görebiliyordum. Ana kız özlem giderirken arada tavla oynuyorduk. Torunum Sarp’ın özgürlük çığlıkları diğer masalarda oturan insanları şaşırttığında, 22 aylık torunum “bay bay” diyerek el sallayıp, yeşile çalan aksu mavisi gözleriyle her insana sevgiyle ve içten gülümsüyordu. Kısa zamanda sempatik tavırlarıyla tüm ilgiyi üzerinde topluyordu.
---
29 Temmuz’u oflaya puflaya geçirdik, İda’nın esintisi başlar başlamaz evlerimizin yolunu tutuyorduk. Gün boyu kızım ve ben bir gün ara verdiğimiz denizi özlemiştik.
Ertesi gün erkenden kalkmış, kahvaltımızı yedikten sonra doğru Zeytinli sahillerinde soluğumuzu almıştık. Anlayamadığımız bir sessizlikle karşılaşmıştık!..Mavi kıyılarımız ıssızdı…Plaj Kafeleri boştu. Orta Kafe’nin hemen yanındaki Dila Kafe’deki masamıza oturur oturmaz kızım garson çocuğa seslendi:

-“Bakar mısınız?”
-“Buyrun efendim.”
-“Bizim bilmediğimiz bir şey mi var, neden kimse yok plajımızda?”
Dalyan-Orcan-Ören-Pelitköy’e kadar sol taraftan uzanırken gözlerimiz, Güre, Altınoluk ve Küçükkuyu sağ tarafımızda yarımayın diğer kısmını tamamlıyordu: Bir Edremit Körfezi’ne bir de Kızım ve bana hüzünlü bir ifadeyle gölgeli bakan genç garson çocuk anlatmasına devam etti:

-“Bir kadın parçalandı dün, o nedenledir bu sessizlik ve tenhalık!”
Kızımla olduğumuz yerde donmuş gibiydik, dudaklarımızdan aynı anda şaşkınlık nidası sözcük yuvarlanıvermişti:
-“Nee!”
Ardından meraklı kızımın soru trafiğine takılmıştı garson.
-“Kim, nasıl öldü?”
-“Evet, denizde bir kadın öldü dün, herkes şokları yaşadı…”
Ve devam etti garson:
“Öyle bir ses çıktı ki, sürat teknesinin kadının başına vurduğu an, sanki bomba patlamıştı. Halen o ses kulaklarımın içinde.”
İçimiz kıyılarak dinliyorduk. Her yaz mutlaka sürat teknelerinin kurbanları olurdu. Kızım ve ben şaşkın bir vaziyette olduğumuzu görünce garson daha fazla bilgi aktarmaya başlamıştı.
-“Anne iyi ki gelmemişiz bak, bizde şok olacakmışız!”
-“Ya iyi ki, görmediniz kazayı. Ben böyle bir şey görmedim vallahi!..Kadının kafası ikiye yarıldı ve beyni dağıldı. Üstelik de 11 yaşındaki torunu az ileride yüzmekteydi. Çocuk anneannesinin feci ölümüne tanık oldu. Onu da kaldırdılar hastaneye. Allah’tan tekne ona çarpmadı.”
Kızım:
-“Tam nerede oldu kaza? Kadın ve torunu çok mu açılmışlardı?”
Garson:
-“Tam şurada, dubaların az ilerisinde yaşandı. Fazla da açık değildi.Ama teknedeki insanlar içkiliymiş ve şimdi serbestmiş…”
Kızımla ben bir ağızdan yüksek sesle sorduk:
-“Aa, olur mu öyle şey ya!”
-“Kıyı koruma kanununa göre 150 metreye kadar sorumluymuş işletmeler. Kaza 170. Metrede yaşandı. Yani ölen öldüğü ile kaldı.”
Ve garson bizi teselli etmek istercesine;
-“Merak etmeyin. Yakında bizde 150 metreye kadar dubalarla sınır koyacağız. Hiçbir tekne o zaman yaklaşamaz.”

O gün sahillerimiz tıpkı bir matem sessizliği içindeydi. Denize giremedik bile. Güneş banyosu yapıp, güneşlenmiştik.
Serinlemek için ne zaman denize girmek istesek vazgeçiyorduk. Zira aklımızda hep garsonun heyecanla anlattığı o kaza anı geliyor, ardından da 52 yaşındaki kadının ikiye yarılan kafatası ve akan beyni gelince yüzme iştahımız kayboluyordu. İkindinin zilleri midemizde çalınca eve dönüşümüzde kim olduğunu anımsayamadığım bir filozofun sözleri çalındı kulağıma:

“Dünü düşünüyorum. Dün geçti, yarına vakit var mı?”

Yüksek sesle mırıldanmıştım:
-”Vakit var mı?” diye.
Kızım sordu:
-“Neye vakit var mı annem?”
-“Yaşamaya…”
Ben bunları düşünürken şu üç günlük dünyada zamanın demliğinde demlenen asıl olan dün-bugün ve yarın vardı…

Evet, şu kısacık yaşamımızda zaman hızla, gürül gürül akmakta olan uzun bir nehre benziyor. Kimi zaman düşünürüm, o nehrin önüne bir set çekilse kim bilir neler neler birikirdi, diye…

Emine PİŞİREN
30.07.2012

Not: Kazada ölen kadının adı Belma Yılmaz’dır.

Bu haberle ilgili görsel ve yazıların link adresleri:

http://www.sabah.com.tr/Yasam/2012/07/29/edremitte-surat-teknesi-faciasi-1-olu

http://www.timeturk.com/tr/2012/07/30/surat-teknesi-kazasinda-olen-kadin-istanbul-da-topraga-verilecek.html



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Değerli Yazım Dostumuz Sayın...
Hadi Yıkayalım Ruhumuzu!..
Yoksa Öldüm de Cehennem de mi Yaşıyorum Ben Anne?
Sinerji... (- I - )
Ben Yaşarken Ölmüşüm de Haberim Yokmuş!..
Utandım İnsan Oluşumdan
Anasını Öpen Kadı Olursa...
Acıdan da Zevk Alırız
Yüzlerce Hayattan Biri...
Kadının Özü O Yasak Kelime

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yarım Somun Yemek İçin Orospuluk
Entellektüel Kadınlar Nasıl Bir Erkek Arar?
Yoksa Canınız Hoşaf mı Çekti?
Allah'ın Laneti Üzerlerine Olsun!..
Eh, Burası Türkiye
Her İkisi de Bir Şairin Asil Yüreğine Sahiptiler
Havada Bok Kokusu Var Baba
Atatürk'e Duyulan Bu Öfke, Bu Nefret Nedendir?
Siz Böyle Yanmıyor Musunuz? - 2 -
Kısa Kes Aydın Havası Olsun!..

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adamdan Saymışız [Şiir]
Ah Ulan Istanbul! [Şiir]
7. Didim Şiir ve Şairler Buluşması [Şiir]
Çekinme Söyle [Şiir]
Yağmur Kuşu Suskunluğu [Şiir]
Hangi Dua İle Sana Gelelim? [Şiir]
İsterdim [Şiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Şiir]
Madem ki... [Şiir]
Git Demene Gerek Yok [Şiir]


Emine Pişiren kimdir?

Yazmayı, okumayı ve birikimlerimi paylaşmayı seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köşe yazarıyım. Bazı web sayfalarında da edebiyat adına paylaşımlarım yayınlanmaktadır. Sevgi ve ışık sizle olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvın Yalom, Dale Carneige, Doğan Cüceloğlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.