En bilge insanlar bile arasıra bir iki zırvadan hoşlanırlar. -Roald Dahl |
|
||||||||||
|
Başta muhalefet lideri, çok sayıda milletvekili, askeri erkan ve kalabalığın bulunduğu törende imam cenazenin kaldırılabileceği yönünde işaret verince herkes şaşkın bir biçimde bakakalmış, bir kadının " Atatürk ve silah arkadaşlarına, şehitlerimize bir Fatiha’yı bile çok mu görüyorsun, yazıklar olsun!.. " diye bağırması üzerine Teşvikiye camisindeki insanlar imamı yuhalamış, bunun üzerine imam hızlı bir biçimde Fatiha okutup camiden ayrılmış… İyi de ben bu olayı bir “skandal” olarak göremiyorum nedense. Olması gereken olmuştur. Yanlış anlaşılmasın: İmama destek veriyorum veya cemaatin tepkisine katılıyorum demiyorum. Gerçek olan şu ki imam özgürce inandığı şeyi yapmış, cemaat de özgürce tepki göstermiştir. İmdi, işin aslına bakarsak, aslında ölmüş olan biri için Fatiha okunmasına gerek yoktur. Çünkü Fatiha suresi içeriği itibarile bir dua olup, ölülerle değil yaşayanlarla ilgilidir. Kuran’ın başında yer alan ve 7 ayetten oluşan surede insanların doğru yola iletilmesi için dilekte bulunulur. “Hamd, alemlerin rabbi Allah'a: Rahmandır, rahîmdir, din gününün sahibidir. Ancak sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım dileriz. Bize doğru yolu göster, nimetlendirdiğin kişilerin yolunu; gazaba uğramışların da değil, sapıkların da.” (Fatiha 1-7, çev: A. Gölpınarlı) Görüldüğü gibi duada “bize doğru yolu göster” denmektedir. Bu durumda ölmüş olan biri zaten doğru ya da eğri yolu çoktan bulmuş ve hayatını ona göre yaşamış, tamamlamış durumdadır. O halde, Fatiha ölülerin arkasından okunması gereken bir dua, ağıt veya mersiye olamaz. Bu nedenle cenazede okunmasına gerek yoktur. Her halükarda, öyle veya böyle cenazelerde Fatiha okumak bir gelenek olarak sürmekte ve günümüzde bu tür benzer olaylar sıkça yaşanmakta ve gerginliğe yol açmaktadır. Bu gelecekte de sürecek gibi görünmektedir. Aslına bakarsak cenazeler illa camiden kalkacak diye bir kural yoktur. Ülkemizde cem evleri, kiliseler, sinagoglar ve çok çeşitli tapınma yerleri vardır. Her isteyen yurttaş herhangi bir dine veya din adamına danışmaya mecbur kalmadan cenazesini istediği şekilde, kendi inanışına veya ölmüş olan kişinin vasiyetine göre özgürce kaldırabilmelidir. Bu nedenle cenazelerde dini ve camiyi referans almaktan vazgeçmekte fayda vardır. Bunun yerine laik statü taşıyan ve her tür inanca hizmet verecek olan “cenaze hizmet evleri” kurulabilir. Böyle bir uygulama dinin bu konudaki tekelini de kaldıracak, insanlar kendini daha özgür hissedecek ve gereksiz gerginlikler önlenmiş olacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |