Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Siyasi sahada sürekli bir derin devletin varlığından söz ediliyor. Siyasete ve ülkenin gidişatına arka planda şekil veren bir ağ. Bu ağın kimler oluşturuyor, ağın işleyişi nasıl, ağı kuranlar kimlerdir bilinmez. Bilinen bir derin gücün varlığının varlığıdır. Derin devletin siyasi saha da varlığına dair yüzlerce kitap yazılır, ama derin devlet yine anlaşılmaz. Gizemli, anlaşılmaz ve kafa karıştıran bir görünmeyen güç vurgulanır, durur. Peki, devletin her mekanizmasına, derin devletin izini sürenlerin deyimiyle devletin sinir merkezini elinde tutan derin devlet acaba, sinemayı da kontrolünde tutmuyor mu? Sinema gibi toplumu ve kültürü elinde tutan bir sanat, derin devletin gözünde kaçmış olabilir mi? Derin devlet her yerde aranırken neden sinemada aranmaz? Bu sanatın diğer dalları içinde geçerlidir. Medya da derin devlet aranırken, sanatta neden derin devletin izi sürülmez? Halbuki toplumlara yön veren sanattır. Halkın yaşayışını belirleyen sanatta derin devletin parmak izleri olmaz mı? Kanaatimce 2000 yıllık bir derin devletten bahsediliyorsa 100 yıllık bir sinema derinlerinden de bahsedilmelidir. 100 yıllık derin sinema baronları masaya yatırılmalıdır. Sinema, başıboş yani devletin tekelinde görülmese de, devletin sinemayı kendi haline bırakması zordur. Sinemanın, askerlerin öncülüğünde Yahudilerin eliyle Türkiye’de temel atıldığı düşünülürse askerin ve Yahudilerin kenara çekildiğini düşünmek saflık olur. Sinemanın derin baronları nedense 100 yıldır görünmezler. Kimse de gündeme getirmemektedirler. Derinlerin, her yere süzerken, sinemayı unuttuğunu düşünmek pek mantıklı gelmiyor. Sinemanın tarihsel aşamasına bakıldığında sinemanın uzaktan uzağa devletle paralel hareket etmiştir. 1980 yılında pornonun işlevi bitince, nedense pornonun zirvede olduğu dönemde devlet baba müdahale etmezken, Vali ve Emniyet müdürü, porno filmlerini rahat rahat izledikten sonra makinist odasına giderler. Sormazlar mı yüzlerde seks ve porno film çevrilirken neredeydiniz? Sanki ilk defa haberleri oluyormuş da baskına gidiliyor. Türkiye’nin yer yerinde porno salgını varken devlet, nerdeydi. Bu filmlere çekenlere neden müdahale edilmedi. Porno’nun işlevi bitti. Devlet araya girmek zorunda kaldı. Devlet sektöre mesajını vali ve emniyet üzerinden verdi. Ve sözde porno dönemi bitti. Ama sanat adı altında erotik filmler devam etti. Böylece devlet sinema sektöründe yeni bir defter açmış oldu. Bu sadece küçük bir örnektir. Sinema devletin halkları kontrol altında tuttuğu bir mekanizmadır. Uzaktan sinemaya göz kırpıyor ya da görünmeyen baronlar sinemanın gidişatına yön veriyorlar. Sanatta ve sinema da devletin parmak izleri aranmalıdır. İhmal edilen, gözden kaçan bir konudur. Belki de bilinçli olarak değinilmeyen bir konudur. Osman Tatlı osmantatli@gmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |