Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov |
|
||||||||||
|
Devletler ya da sistemler geleceğin toplumunu inşa etmek için korku algısı oluştururlar. Korku algısıyla büyüyen nesiller, neden ne için korktuğunu bilmeden nedensiz bir korku ile yaşarlar. Sistem sürekli bu korkuyu diri tutar ki, kurulan sistem devam edebilsin. Korku algısı, sistemi sorgulamamayı sağlar ve sisteme uyumlu yaşamayı amaçlar. Korku algısının temelinde geçmiş vardır. Geçmişteki bir savaş, bulaşıcı hastalıklar, terörizm gibi faktörler sistemler tarafından kurgulanmasıyla korku algısı diri tutulur. Kurulan yeni, mutlu ve sorunsuz sistemin devamlılığı için ve halkın tekrar aynı acıların yaşanmaması için sistemin ayakta kalması halkın sisteme kayıtsız şartsız teslim olması gerekir. Uyumsuz filminde de, geçmişteki bir savaş sonrasında toplum yeniden tasarlanmış ve tekrar bir savaş halinin yaşanmaması ve toplumun varlığını devamı içinde kurulan sisteme uyumlu davranmak gerekmektedir. Toplum kendi için de bilgeler, korkusuzlar, barışçıllar ve adiller olmak üzere beş sınıfa ya da gruba ayrılmış, grup soydan üstündür anlayışı benimsenmiştir. Kan ve aile bağı ortadan kaldırılarak, kişilerin aitlik duygusu ortadan kaldırılıp, grupla bütünleşme amaçlanmış ve düzenin bozulmaması içinde bu önemli bir kural haline dönüşmüştür. Gelecek, yerini bilenlerindir sloganıyla, bireylere kendilerine ait grubun seçiminde yardımcı olması için bazı testler yapılmak da birey testin sonucuna göre ya da bireysel tercihine göre bir grup seçimi yapabilmekte ancak tercihten sonra grubunu değiştirme hakkı yok. Gruptan ayrıldığında birey grupsuz kalmak da grupsuzlar(kimsesizler) arasına katılmaktadır. Toplum arasında geçişler yasaklanarak şekillendirilen toplum kendi içinde kusursuz görünmektedir. Ancak, oluşturulan grup sistemine uyumlu olmayan, birkaç grubun özelliği birden taşıyan, bu farklı özellikleriyle sistem için tehlike arz eden uyumsuzlar vardır. Uyumsuzlar sistemin geleceği için tehlike arz ettiklerinden tespit edilip, öldürülmektedir. Uyumsuzlar öldürülmemek için kendilerince yöntemler geliştirdikleri gibi yönetimi elinde tutan Fedakârlılar da uyumsuzlara yardım etmektedirler. Film, bilgeler, korkusuzlar ve fedakârlar etrafında dönüyor. Filmde adiller ve barışçıllara yer verilmemiş ve filmin son karesinden filmin devamı geleceği anlaşılıyor ki ikinci filmde adiller ve barışçıl gruplar filme daha fazla müdahil edilecekler. Uyumsuzların oluşturduğu yeni bir topluluk karşımıza çıkmasına şaşırmamız gerektiği gibi uyumsuzlarla bilgeler arasında sonu belli bir savaş da bizi bekliyor… Şehrin etrafını saran duvar, dış dünyayla bağlantıyı kopardığı kadar şehri de dış dünyaya kapatmıştır. Böylece dışarıda sistemi tehdit edecek unsurların önüne geçilmiştir. Ancak duvar her ne kadar düşman saldırıları önlemek ve dışarıda gelecek zararlı düşüncelerin önünü kesmek olsa da duvarın varlığının önemli başka bir nedeni de halka sürekli korkuyu hatırlatması ve sisteme bağlılığı artırmasıdır. Şehrin dört tarafını kuşatan duvar, görkemli yapısıyla sürekli halkın gözü önündedir ve halk bu duvarlara baktıkça tehlikeyi hissedecek ve ürkecektir. Devlette daha çok sarılma ihtiyacı duyacaktır. Uyumsuzların, nereye gittiği belli olmayan trene -ama belli olan tek şeyin trenin duvarın dışına gitmesidir- binmeleri korkularıyla yüzleşme cesareti göstermeleri açısından önemlidir. Yüz yıldır uzak tutulan topraklara gidiştir bu. Film boyunca, korkusuzlara katılan gençlerin eğitimlerine tanık oluyoruz. Diğer gruba giren gençlerin hangi eğitimlerinden geçtiğini göremiyoruz. Korkusuzlar üzerinden diyebiliriz ki verilen eğitim sisteme itaati emretmekte ve sistemin doğruluğu ve yanlışı tartışmaya kapatılmıştır. Herkes sisteme tabii olmalı ve çizilen yol haritası dışına çıkılmamalıdır. Tam bu nokta uyumsuzların varlığı sistemi huzursuz etmektedir. Uyumsuzlar, grubu sorgulamak da ve sistemi kusurlu bulmaktadır. Sistem de kusurunu farkında olduğundan bunun önüne geçmenin derdine girmiştir ki ilk işi uyumsuzları tespit edip öldürmek, sonrasında ise sistemin tehdit eden yönetimi ellerinde tutan Fedakarlardan yönetimi almaktır. Bilgeler, tehlikeleri önlemek için yönetime ele geçirme hesabı yaparlar. Tek başlarına bunu yapamayacaklarını bildiklerinden Korkusuzlarla iş birliğine giderler. Bir devletin askeri gücü hiçbir neden yokken halkına silah çevirmez. Devrimler için kaos gerekir. Yani nedenler gerekir. Nedenler olduktan sonra askeri güç olaylara müdahale eder. Ama ortadan nedenler yokken askerler halkına silahı doğrultmaz. Bilgeler, bunu bildiklerinden askerlerin beyinlerini uyuşturan ve iradeyi devre dışı bırakan bir ilaçla askerleri uyuştururlar. Birer robot haline dönüşen askerler Fedakarların bulunduğu bölgeyi işgal eder ve teslim olmaya yanaşmayanları öldürmeye başlarlar. Bilgeler, kurdukları sistemin devamını sağlamanın en iyi yolu, düşünmemek ve merhametsizliktir, diye düşünürler. Yani tek tip insanlar topluluğudur. İnsanı bir kalıba sığdırarak, insanın farklılığını ortadan kalmakla mümkün olacağına olan inançları nedeniyle sürekli panik halindedirler. Çünkü insanın doğasını farkındalar ve bunun önüne geçmenin zor olduğunu bilmektedirler. Tek tip grupların varlığının yetersizliği gün gelecek ortaya çıkacak, uyumsuzların ve grupsuzların sayısı artacaktır. Grupsuzlar da bir çeşit uyumsuzdur. Tek farkları grupsuzların eğitimden geçmemeleri ve dışlanmalarıdır. Uyumsuzlar, gruplar arası geçişin gerekliliğini bize gösterirler. Bir insanın birkaç grubu içine alacak özellikleri olabileceği mesaj alt metin ve dövme yoluyla bize anlatılmak istenir. Tek tip insana karşı bir başkaldırı vardır. Osman Tatlı osmantatli@gmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |