..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İyi bir aşk mektubu yazmak için, neler yazacağını bilmeden oturman, kalktığında da ne yazdığını bilmemen gerekir. -Rouesseua
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Sanat ve Sanatçılar > Seval Deniz Karahaliloğlu




4 Nisan 2015
Commedia Dell"arte İşliği : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar  
Commedia dell’Arte çok sıra dışı, imkansız, beklenmedik bir şey anlatmaz. Maskelerin büyük gücüyle ve maskelerin abartılı yorumlarını kullanarak “yaşamdaki basit gerçekleri anlatır”.

Seval Deniz Karahaliloğlu


“Bulutlarda yürüyormuşçasına, uçarcasına, mutlu yürüyün. Vücudunuz hafiflesin. Öylesine mutlusunuz ki, yüzünüzde gülümseme, ayaklarınız kanatlanmış gidiyor. Güzel…Şimdi Zanni olun. Mutlu bir Zanni gibi yürüyün” Geniş sahnede yüzlerinde kocaman gülüşlerle, uçarcasına yürüyen bir grup genç insan. Kollar havada, hoplaya zıplaya koşturuyorlar. Bir sanat merkezine dönüştürülmüş olan tarihi İzmir Havagazı Fabrikasındayız.


:BHAE:
Commedia dell’Arte İşliği : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar

Seval Deniz Karahaliloğlu

“Bulutlarda yürüyormuşçasına, uçarcasına, mutlu yürüyün. Vücudunuz hafiflesin. Öylesine mutlusunuz ki, yüzünüzde gülümseme, ayaklarınız kanatlanmış gidiyor. Güzel…Şimdi Zanni olun. Mutlu bir Zanni gibi yürüyün” Geniş sahnede yüzlerinde kocaman gülüşlerle, uçarcasına yürüyen bir grup genç insan. Kollar havada, hoplaya zıplaya koşturuyorlar. Bir sanat merkezine dönüştürülmüş olan tarihi İzmir Havagazı Fabrikasındayız.

Michele Guaraldo, bir atmaca gibi işlik çalışmasına katılanların hareketleri izliyor. İtalyan “La Paranza del Geco” tiyatrosunun oyuncusu ve genel sanat yönetmeni. İtalyan Commedia dell’Arte tiyatrosu konusunda hazırlanan ve bir hafta süren işlik çalışmasında geleneksel İtalyan doğaçlama halk tiyatrosu karakterlerini uygulamalı olarak gösteriyor.

İzmir Tiyatro Günleri kapsamında, tarihi Havagazı Fabrikasında gerçekleştirilen Commedia dell’Arte tiyatrosu işlik çalışmasındayız. İzmir sokaklarında sergiledikleri “Korsan” oyunu ile büyük ilgi toplayan İtalyan Sokak Tiyatrosu “La Paranza del Geco” oyuncuları Michele Guaraldo ve Simone Campa deneyimlerini tiyatroya gönül vermiş gençlerle paylaşıyor. 15. yüzyıl sonunda doğaçlama halk komedisi olarak başlayan geleneksel tiyatro anlayışı, aktörlerin profesyonel olarak para kazandıkları ilk çalışmalardan biri olarak biliniyor. Michele Guaraldo sahnede karakterlerin özelliklerini, duruşunu ve hareketlerini uygulamalı olarak gösterirken, Simone Campana ile Commedia dell’Arte üzerine konuşuyoruz.

SDK – Commedia del’Arte sanatçısı olmaya nasıl karar verdiniz?
Simone Campa – Çok küçükken, dokuz yaşlarındayken, geleneksel İtalyan folk müzik, folk dansları ve tiyatrosu ile ilgileniyordum. İlk önceleri müziklerle ilgilendim. Daha sonra ileri yaşlarda tiyatroyu yeniden keşfettim. Altı yıl önce kendi topluluğumu kurdum ve Commedia dell’Arte gösterileri yapmaya başladım. Üç yıl önce Commedia dell’Arte karakterlerini derinlemesine incelemeye başladım. Mesleğe başladığım ilk yıllarda, İtalyan oyuncuların geleneksel tiyatro konusunda açtıkları çok sayıda işlik çalışmasına katıldım. Sonra, Commedia dell’Arte karakterlerinin hikayelerini temel alan “Sonata Mascarata” isimli oyunu sahneye koymaya başladık. Ben aslında sokak tiyatrosu oyuncusuyum. İlk provalardan iki ay sonra 2011 Aralık başında, ilk defa yaşadığımız şehirde Torino’da Commedia dell’Arte oyuncusu olarak kapalı bir tiyatroda sahneye çıktım. Sahnede, oyunculuğun yanı sıra müzisyen, folk dansçısı olarak da yer alıyoruz.
SDK – Commedia dell’arte oyuncusu olabilmek için nasıl bir eğitim aldınız?
Simone Campa – Commedia dell’Arte için özel bir okul yok ama çok sayıda Commedia dell’Arte konusunda ustalaşmış oyuncuların açtığı çok sayıda işlik çalışmasına, sınıflara katıldım. Çok sayıda usta sanatçı, yüksek lisan düzeyinde profesyonel tiyatro sanatçıları için açılan özel kurslara devam ettim, Mıchele Guaraldo gibi usta oyuncularla ve yönetmenlerle birlikte çalıştım. Commedia dell’Arte çok uzun ve yorucu bir çalışmayı süreci ve deneyimi ile zaman içinde öğreniliyor. Bu tiyatro tarzı daha çok usta çırak ilişkisine dayanıyor.

SDK – Hiç tiyatro eğitimi aldınız mı? Simone Campa – Üç yıl boyunca Torino’da “Scuola Di Teatro Fısıco”’da okudum.

SDK – Neden Commedia dell’Arte oyuncusu olmayı seçtiniz? Klasik bir tiyatro oyuncusu da olabilirdiniz. Simone Campa- Bu durum, Commedia dell’Arte tiyatrosunu içinizde çok derinlerde hissetmekle ilgili bir konu. İtalyan kültürünü ve geleneklerini yansıtan bu tiyatro geleneğini ben içimde hissediyorum. Bu tiyatro türünü ilk seyrettiğimde işte benim yapmak istediğim şey dedim. Bu tiyatronun araçları masklar, grotesk tavır ve komedidir. Bütün bu özellikleri kullanarak, seyirciyi eğlendirirsiniz. Hayatı yansıtan karakterlerin duygularını, güçlüklerle mücadele edişlerini ve hayatta kalma çabalarını anlatabilirsiniz. Maskların kullanımı ise sahnede bir büyü yaratır. Commedia dell’Arte sanatçıları müziği ve folk danslarını da bilmelidir. Birkaç tane müzik aleti çalabilmeli, geleneksel danslardan anlamalı, şarkı söyleyebilmeli ve dans etmeyi bilmelidir.

SDK – Neden tiyatroyu seçtiniz? Başka bir mesleğe yönelebilirdiniz.
Simone Campa – Çocukken daha çok piyano, gitar, flüt gibi bir müzik aleti çalmak beni daha çok ilgilendiriyordu. Klasik Müzik ve Caz Müziği dinlemeyi seviyordum. Ve uzun süre müzikle yakından ilgilendim. Bu nedenle, kendimi ilk önce bir müzisyen olarak tanımlıyorum. Çocukluğumda kukla tiyatrosunun beni çok çektiğini anımsıyorum. İtalya’da çok sayıda kukla tiyatrosu ve çok çeşitli kukla oynatma geleneği vardır. Mesela, Pulcinella, Napolitane gibi geleneksel İtalyan halk kukla tiyatrosu karakterleri vardır. Çocukluğumda sokakta gösteri yapan bu kukla tiyatrolarının gösterilerini hipnotize olmuş gibi izlediğimi anımsıyorum. Özellikle yaz mevsiminde, deniz kenarındaki şehirlerde kurulan sokak tiyatrolarının gösterilerini izlersiniz. Sokakta yürürken kuklaların çıkardıkları acayip, insanı çeken, o ince, tiz sesleri duyarsınız. Çılgın kukla karakterlerinin aralarında geçen sıra dışı konuşmaları, birbirlerine bağırmalarını, aralarındaki şakalaşmaları, insanların kahkahalarını dinlersiniz. Kukla oynatıcıları gösteri sırasında hem bir müzik aleti çalarlar, hem de şarkı söylerler. Bu izleyenleri eğlendirdiği kadar büyüleyen bir atmosfer yaratır. Bu aynı zamanda insanın hayal gücünü besleyen bir yaratıcılığı da ortaya çıkarıyor. Büyürken bir fantezi dünyası içinde büyüdüğünüzü de hissediyorsunuz. Geleneksel sokak kukla tiyatroları benim yaratıcılığımı ve hayal gücümü besledi. Bunlar çok küçük yaşlarda hissettiğim şeylerdi. 10 yaşından sonra birden ciddi biçimde ağırlıklı olarak müzikle ilgilenmeye başladım. Sokak tiyatrosunu, 20 yaşından sonra tekrar yeniden keşfettim. Sonra sokak tiyatrolarında, oyuncu olarak oynamaya başladım. Tiyatro okuluna gittim. Daha sonra çeşitli işlik çalışmalarına ve özel tiyatro sınıflarına katıldım. Bütün bu süreçten geçtikten sonra, bir oyuncu olarak Commedia dell’Arte tiyatrosunun kendimi ifade edebildiğim en iyi yer olduğunu anladım.

SDK – Tiyatro konusunda kendinize örnek aldığınız özel bir sanatçı oldu mu?
Simone Campa – Kendime örnek aldığım özel bir sanatçı olmadı ama güçlü bir şekilde beni etkileyen, ilham aldığım sanatçılar oldu. Mesela çalıştığım topluluktaki oyuncu arkadaşlarım beni her zaman çok iyi yönde etkilemişlerdir. Daima meslektaşlarımı izlemek, oyuncu arkadaşlarımla sahne üzerinde birlikte çalışmak daima çok öğretici bir deneyim olmuştur. Oyuncuların, müzisyenlerin, dansçıların hep birlikte uyum içinde iyi yönetilmesi de oyuncuya çok şey kazandırır ve öğretir. Mesela çalıştığım topluluğun sanat yönetmeninden de çok şey öğreniyorum. Birlikte çalıştığınız oyuncu arkadaşlarınıza saygı duyduğunuzda ve onları izlediğinizde, mükemmel bir biçimde sahnede yeteneklerinizin geliştiğini görürsünüz. Sonuç olarak, sahnede üzerinde çalıştığım bütün oyuncu arkadaşlarımı örnek alıyorum.

SDK – Sahne üzerinde hangi Commedia dell’Arte karakterini oynamak size daha çok çekici geliyor?
Simone Campa – Mesela geçen yıllarda oynadığımız Sonata Mascarata oyununda müzisyeni ve Dottore rolünü oynuyordum. Şu anda işlik çalışmasında öğrencilere karakterleri uygulamalı olarak tanıtan Michele Guaraldo topluluğun sanat yönetmeni ve oyuncusu. Benden sahnede Dottore rolünü oynamamı istedi. Dottore rolü Commedia dell’Arte’nin en önemli karakterlerinden biri. Ama ben Napoli’den gelen Pulcinella isimli bir çeşit uşağı canlandırmayı çok isterim. Pulcinella bir uşak ama çok güçlü detaylara sahip bir karakter. Diğer uşak karakterlerinden farklı olarak, vücut dilini çok güçlü kullanan, kendini farklı yönlerden çok geliştirmiş bir karakter. Kuzey İtalya’dan gelen bir Ariecchino karakteri var. O da kendini çok geliştirmiş bir karakter. Pulcinella, oynanması çok güç bir rol. Gerçekten iyi bir Pulcinella oynayabilmek için oyuncunun çok uzun yıllar bu karakteri sahnede defalarca oynamış olması gerekiyor. Napoli kaynaklı bu karakter konuşurken farklı bir lehçe ile Napoli’ye has kıvrak bir dil konuşur, o yöreye ait özel kelimeler kullanır ve Napoli yöresine has özel bir vücut dili vardır. Oyuncunun bu rolü oynarken bütün bu özellikleri çok iyi bilmesi gerekiyor. Gelenekleri, kültürü hem çok iyi bilmeli hem de karakteri çok iyi taklit edebilmelisiniz. İyi bir Pulcinella oynamak için bir sanatçının en az 10 yıllık bir sahne deneyimi olması gerekiyor ve ben gelecekte Pulcinella oynamak istiyorum.

SDK – Dottore karakteri hakkında biraz bilgi verebilir misiniz ? Özellikle karakterin duruşu, karakteristik hareketleri sahneye nasıl yansıyor?
Simone Campa – Dottore’nin en belirgin fiziksel özelliği kocaman göbeğidir. Dünyayı bu göbeği üzerinden görür. Çünkü çok fazla yer. Diğer karakterlere nazaran zekidir. Dottore’nin maskesinden etrafına doğru bakışları çok önemlidir. İşte bu nedenle, Dottore’nin maskesinde yanaklar yoktur. Etrafına “fel fecir bakışlarla” bakar. Para kazanmak için sürekli ağına düşürecek birilerini arar. Havalı bir yürüyüşü vardır. Dottore’yi göbeği yönlendirir. Dottore’yi oynayan aktörler göbeklidir. Yoksa, bu karakteri canlandırmak için takma göbekler kullanılır. Gördüğünüz gibi benim takma göbek kullanmama gerek yok. Dottore rolü için çok uygun bir göbeğim var. (Hep birlikte kahkahayı basıyoruz) Dottore yürürken kolları açıktır, ayaklarının dışa doğru açarak ve topuklarını birleştirerek yürür. Çok yediği için düşük ve hantal bir göbeği vardır ve dönerken ilk önce göbeği döner. Sahneye ilk girdiğinde uzun bir monolog yapar. Commedia dell’Arte’da monolog yapan tek karakterdir. Kendini tanıttığı, özelliklerini anlattığı konuşmasında kendini över. Aslında çok saçma sapan şeyler söyler ama sözde bir entelektüel gibi davranır ve girdiği her ortamda bilgisini satmaya çalışır.

SDK – Commedia dell’Arte karakterlerini canlandırırken, her karakter için çok özel bir vücut dili kullanıyorsunuz. Bunların eğitim süreci hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Simone Campa – Vücut dilini kullanmak ilk önce deneyimden geçiyor. Sonra teknik disiplin geliyor. Oyuncunun çok uzun çalışma saatlerine dayanıklı olması, rolünü defalarca çalışması ve canlandırdığı karakterin hareketlerini taklit edebilecek yeteneğe sahip olması lazım. Bunun için oyuncu ilk önce kendi vücudunu eğiterek işe başlıyor. Esneklik kazanmak, oyuncunun kendi vücudunu tanıması, vücudunu bir enstrüman gibi kullanarak duygularını ifade edebilmesi için çok gereklidir. Özellikle deri maskları yüzünüze taktığınızda, yüzünüzdeki duygular anlaşılmayacaktır. Bu durumda, duygularınızı ifade edebilmek için vücudunuzu kullanmak zorundasınız. Bütün vücudunuzu, ellerinizi, ayaklarınızı, duruşunuzu duygusal olarak besliyorsunuz. Vücudunuzun her bir parçasına o duyguyu nasıl yansıtacaklarını tek tek öğretiyorsunuz. Bu çalışarak, deneyerek, teknik bilgi kullanarak, taklit ederek, sahnede oynayarak zamanla öğrenilen bir durum. Bunu öğrenmenin tek bir yolu var. Tekrar tekrar bıkmadan usanmadan, çalışmak, çalışmak, çalışmak. Tıpkı şu anda içerde, Michele ve işlik çalışmasına katılan öğrencilerin yaptığı gibi.

SDK – Şu anda içerde işlik çalışması yapılıyor. Sizin de katıldığınız bu işlik çalışmaları ne işe yarıyor. Katılan oyunculara ne gibi bir getirisi oluyor?
Simone Campa – Bu çalışmalar insana çok şey kazandırıyor. Sahneye çıkıp oynamaya başladığınızda, sahnede oynadığınız karakterin gücünü hissediyor ve vücudunuzu kullanarak neler yapabileceğinizi görüyorsunuz. Oyunculuğunuzu ortaya çıkarmak için duyguları ifade etme şeklini bir araç olarak kullanıyorsunuz. Vücudunuzu mükemmel bir şekilde kullanmak burada en önemli noktalardan biri. İtalya’da gündelik hayatta aramızda konuşurken elimizi kolumuz sallayarak, büyük ve geniş hareketler yaparak kendimizi ifade ederiz. Bana göre, Commedia dell’Arte tiyatrosunda da aynı prensip geçerli. Karakterler, ellerini kollarını, vücutlarını büyük ve geniş hareketler yaparak kullanıyorlar. Bütün bunların karışımı olan bir teknik söz konusu. Oyuncunun içindeki duyguları dışarı vurabilmesinin yolu, fiziksel çalışma, vücudunu disipline etme, anlatmak istediği duyguyu mümkün olduğu kadar güçlü ifade etme isteğinden geçiyor.

SDK – Michele ile nasıl çalışmaya başladınız?
Simone Campa – Michele ile altı yıl önce çalışmaya başladık. Kendi topluluğum ile Commedia dell’Arte üzerine bir gösteri hazırlıyorduk. Sokak Tiyatrosu Festivallerinde sahnelemek için müzisyenlerden ve dansçılardan oluşan bir kadroyla birlikte bir oyun hazırlamıştık. Bu gösteriye Commedia dell’Arte karakterlerini eklemeye karar verdim. Çok sayıda oyuncuyla çalıştık. Bu oyunculardan beri de Michele’ydi. Beraberce çok iyi çalışabileceğimizi gördük. Profesyonel ilişkimiz altı yıl boyunca gelişti. İngiltere, Almanya, Fransa, Türkiye gibi ülkelerde bir çok sokak tiyatrosu festivaline birlikte katıldık ve sokaklarda gösteriler yaptık. Birlikte çok sayıda ülkelerde işlik çalışmaları gerçekleştirdik.

SDK – Sokak tiyatrosu geleneğinden geldiğinizi söylediniz. Commedia dell’Arte oyunlarını sokakta ya da kapalı tiyatro sahnesinde sergilemek nasıl farklılıklar gösterir? Simone Campa – Sahneleme bakımından tamamıyla farklı bir yaklaşım. Çünkü bir oyunu sahneye koyarken çok sayıda detayı göz önüne almak zorundasınız. Zamanlama, oyuncuların diyalog akışları gibi çok önemli ayrıntılar sürekli kontrol altında olmalıdır. Seyirciler, sessizlik içinde bütün dikkatlerini oyuna vererek oturup oyunu seyrederken siz de yaptığınız işe odaklanmak durumundasınız. Sokakta oyunu sahnelerken çok sayıda zorlukla karşılaşıyoruz. Kişisel deneyimime dayanarak oyunu sokakta, kapalı tiyatro sahnesinden çok daha farklı şartlarda sergilediğimizi söyleyebiliriz. Oyunu oynarken çocukların çığlık atması, beklenmedik yerlerde kahkahalarla gülmeleri gibi oyuncuların dikkatini dağıtan problemlerle karşılaşıyoruz. Çocuklar ya da yetişkinlerin aralarında yüksek sesle konuşması, sohbet etmeleri, ambülansı sirenlerini çalarak geçmesi, trafik gürültüsü, arabaların sürekli korna çalması ilk aklıma gelen etkiler. İşte bu dışardan gelen etkileri duymazdan gelmeye çalışarak oyunu sergilemeye çalışıyoruz. Dikkatinizi oyuna verip dağılmamak için çok güçlü olmak zorundasınız. İşte bu nedenle sahneye çıkmadan önce defalarca prova alarak, kendi bedenimizi disipline ediyoruz. Bazen gürültü o kadar çok yoğun oluyor ki, dikkatimiz dağılıyor, repliğinizi atlıyorsunuz, vücut dilinizi kaybediyorsunuz. Yani, sokak sahnelemeleri daima daha zordur. Tiyatro binasına oyun izlemeye gelen izleyiciler oyuna geldiklerinin bilinciyle hareket ederler. Büyük bir sessizlik içinde, dikkatlerini oyuna vererek bizi izlerler. Bu izleyicilere ulaşmak ve onları yakalamak daha kolaydır.

SDK – Ama sokak oyunları doğaçlamaya daha açıktır. Öyle değil mi?
Simone Campa – Evet, kesinlikle sokak tiyatrosu doğaçlamaya daha açıktır. Her dakika beklenmedik bir şeyler olur. Bazen seyirciler sokakta oynayan oyuncuya laf atabilirler. Bu durumda, hemen seyirciye çok hızlı esprili bir cevap vermek zorundayız. Bu şaka yoluyla olaya hakim olma fırsatıdır ve bu yolla seyircilerin dikkatini tekrar oyuna çekebilirsiniz. Bu şakalaşmalar seyircileri güldürür ve eğlendirir. Sokaktan tesadüfen geçen insanların dikkatini bir tiyatro oyununa çekmek ve oyuna konsantre olmalarını sağlamak gerçekten zordur. Çünkü sokaktaki insanlar o tiyatro oyununu görmek için kendilerini önceden hazırlamamışlardır, tesadüfen sokakta oyunla karşılaşırlar. Tiyatroyu sevmek zorunda değiller, tamamen ilgisiz kalabilirler. Burada önemli olan bu seyirciyi yakalayıp onların beğenisini kazanabilmek. Sokakta seyircileri yakalayabilmek için herkesin anlayabileceği kolay espriler, şakalar yaparız. Bazen bu insanların içinde hiç tiyatroya gitmemiş insanlar bulunabiliyor. Bu tip seyircilere keyifli anlar yaşatıp, tiyatroyu sevdirebilmek bizi mutlu ediyor. Ayrıca sokak tiyatrosunda her şey sabit ve belirgin değildir. Her şey değişkendir. Oyunun farklı bölümünden itibaren oyunu izlemeye başlayanlar ilk önce konuyu anlamaya çalışırlar. Öylesine bakıp gidenler vardır. Kalabalıklar, gelirler ve giderler. Oyuncuların seyircilerle yaratıcı ilişkiler kurması açısından sokak tiyatrosu açık bir yapıya sahip. Oyunu dikkatle izleyen, konsantre olan ciddi seyircilere oynamak daha farklı bir hava yaratıyor. Seyircinin değişken yapısına bağlı olarak sokakta sergilediğimiz oyunun kalitesi de değişiyor. Küçük çocukların çoğunlukta olduğu seyirciler, aileler, yetişkinler, tiyatroyu seven izleyicilerin hepsi farklı bir izleyici profili oluşturuyor.

SDK – Oyunu sahneleme bitince seyircilerin tepkisi nasıl oluyor?
Simone Campa – Özellikle çocuklar, çok meraklıklar. Oyun biter bitmez, yanımıza gelip maskelerimize, elbiselerimize ve müzik aletlerimize dokunmak istiyorlar. Sorular sormaya çalışıyorlar ve öğrenmek istiyorlar. Belki de evlerine döndükten sonra bu oyundan parçaları kendilerine göre taklit ediyorlardır.

SDK – Yetişkinlerin sokak tiyatrosu ve Commedia dell’Arte tepkisi nasıl oluyor?
Simone Campa – Commedia dell’Arte temel olarak komik bir yapı içinde grotesk bir oyunculuk içerir. Fiziksel özelliklerin ön plana çıktığı bir tiyatrodur. Büyük, abartılı, gösterişli hareketler, tuhaf bir duruş, acayip sesler çıkararak konuşan oyuncular, alçalıp yükselen tiz seslerle dolu ayrıntılar. Ayrıca müziğin, şarkının, dansların ve farklı diyalektiğin kullanıldığı bir hikaye örgüsü vardır. Aşk, insani tepkiler, yanlış anlaşılmalar üzerine kurulmuş hikayelerde evrensel bir dil yakalanır. Yetişkinler de tıpkı çocuklar gibi tepki gösteriyorlar. İnsanlar oyunu izlerken tamamen kendilerini hikayenin akışına kaptırıyorlar. Bazen hikayenin hem komik olması, hem de izleyenleri derinden etkileyecek duygusallığı yakalaması bakımından her yaştan seyirciyi kendi içine çekiyor. Bu da Commedia dell’Arte’nin büyüleyici atmosferini oluşturuyor, bu tiyatro türünü zamansızlaştırarak, Commedia dell’Arte’yi evrenselleştiriyor.

SDK – Oyunlarda her karaktere göre özel olarak tasarlanan ve kullanılan masklar hakkında neler söylenebilir? Simone Campa – Masklar olmadan Commedia dell’Arte düşünülemez. Bu her karaktere uygun özel olarak tasarlanmış deri masklar bu tiyatro türünün bel kemiğini oluşturur. Ama maskları sahnede oynarken kullanmak çok zor. Çünkü masklar yüzümüzü kapatırken görüş açımızı da daraltıyorlar. Burnumuzu kapattıkları için nefes alıp vermek çok zor. Çok sıcak olduğu için sürekli terliyoruz. Sahne üzerinde, maskların kullanımı fedakarlık istiyor ve kesinlikle bu konuda profesyonel olmak gerekiyor. Masklar oyunumuzda kullandığımız araçlardan biri. Maskları takarken şarkı söyleyip, dans etmek, bir müzik aleti çalmak, canlandırdığımız karakteri oynamak ve konuşmak çok zor ama masklar aynı zamanda canlandırdığımız karakterin duygularını yansıtan araçlar olarak çok önemli. Maskları kullanırken bütün bu ayrıntıların hepsini düşünüp ona göre vücudumuzu kullanıyoruz.

SDK – Mesela geçen yıllarda sahnelediğiniz ve çok beğenilen Commedia Del’Arte’nin en güzel örneklerinden biri olan “Sonata Mascarata” oyunu vardı. Biraz da bu oyundan bahsedebilir miyiz?
Simone Campa – Kızını zengin bir adamla evlendirmeye çalışan yaşlı bir kadın, kadının kızı ve müzisyen bir uşak var. Kızı Caterina bu evlilik ayarlamalarına kesinlikle karşı. Çünkü yıllar önce annesinden korktuğu için kaçıp giden genç bir adama aşık. Bu genç savaşta İspanyol savaşçılara karşı savaşırken esir düşer. Aradan uzun yıllar geçer. Kente zengin Dottore yanında genç uşağı ile birlikte gelir. Dottore gelir gelmez kentin meydanında hemen bir sanat festivali düzenlemeye karar verir. Amacı zengin insanları meydana çekmek ve onların paralarını bir şekilde ellerinden almaktır. Caterina’nın annesi de çok zengin olduğuna inandığı Dottore ile kızını evlendirmeye karar verir. Böylece kızından kurtulacak ve Dottore sayesinde zengin olacaktır. Öte yandan Dottore yaşlı kadının çok zengin olduğunu zannetmektedir. Yaşlı kadının parasına konmak için kızı Caterina ile evlenmeye karar verir. Yaşlı kadın hemen bir evlilik ayarlamaya çalışır. Dottore’nin yanındaki genç uşak ise aslında yıllar önce yaşlı kadından kaçan Caterina’nın sevdiği genç adamdır. Sürekli maske taktığı için kimse onu tanıyamaz. Bundan sonra bir sürü yanlış anlamalar ve komik olaylar olacaktır. Sonuçta aşıklar bir araya gelirler. Bu hikaye ilk Commedia dell’Arte hikayelerinden biridir. Bu oyunda sadece canlı müzik kullanılır. Danslar, şarkılar, çalınan müzik enstrümanları ve oyunculuk hepsi birbiri içine geçer ve büyüleyici bir birliktelik oluştururlar.
Bu sırada işlik çalışmasına ara verildi ve Michele Guaraldo yanımıza geldi. Verilen kısa arada sorduğumuz birkaç soruyu yanıtladı

SDK – Commedia dell’Arte ile nasıl tanıştınız?
Michele Guaraldo – Torino’da “Teatranza Artedraiya” tiyatro okuluna gittiğimde, Commedia dell’Arte ile tanıştım. Bu tiyatro türünü çok sevdim ve profesyonel olarak yapmaya karar verdim.

SDK – Commedia dell’Arte oyuncusu olmak için sizi çeken etken ne oldu?
Michele Guaraldo – Maskeler takarak oynamak bana çok çekici geldi. İtalyan usulü tiyatro, grotesk oyunculuk ve karakterlerin duygularını çok derinden hissetmek beni çok etkiledi. Bütün bunlar Commedia dell’Arte’ye aşık olmama ve bu oyunculuğu meslek olarak seçmeme neden oldu.

SDK – Commedia dell’Arte karakterlerinin hepsinin kendine özgü bir duruşu ve hareket dili var. Her birinin vücut dilini ustalıkla kullanmayı nasıl öğrendiniz?
Michele Guaraldo – Sürekli prova alarak, karakterin özelliklerini sahnede canlandırmaya çalışarak, bıkmadan usanmadan deneyerek bir yere varabiliyorsunuz. İşe ilk başladığımda, işlik çalışmalarına katıldığımda, nasıl bir sonuç alacağımı ben de bilmiyordum. Sonra, deneyim kazandıkça, o karakteri canlandırmak için çaba harcadıkça bir şeyler oluştu. Sahnede karakterin duruşunu öğrenerek işe başlıyorsunuz. O karakter bu duyguyu nasıl hisseder diye düşünüyorsunuz? Bu deneyimle elde ediliyor. Bu karakterin tepkisinin anlamı nedir diye düşünüyorsunuz. Bu karakterin kullandığı maskenin anlamı nedir? Bu maske burada neden kullanılıyor? Oyuncu canlandırdığı karakterin duruşunu ve hareketlerini çözebilmek için sürekli kendine canlandırdığı karakterlerle ilgili olarak sorular sormalı ve bu soruların yanıtları üzerine düşünmelidir.

SDK – Maske neden bu kadar önemli?
Michele Guaraldo – Maske olmadan Commedia dell ‘Arte düşünülemez. Çünkü sahnede çok abartılı, büyük bir oyunculuk tarzı var. Maske takmadan bu oyunculuk tarzı çok saçma olur. Commedia dell’Arte inandırıcılığını yitirir. Bu nedenle, oyunlar maske ile oynanıyor. Maske olmazsa, Commedia dell’Arte olmazdı. Maskenin varlığı abartılı ve büyük oyunculukla uyumludur.

SDK – İşlik çalışmasına katılan öğrenciler sahneye çıkarak uygulamalar yaptılar, çeşitli karakterleri canlandırmaya çalıştılar. Sizin bu öğrencilere temel olarak önerileriniz ne oldu?
Michele Guaraldo – İşlik çalışmasına katılan öğrenciler, uygulamalar sırasında bazen olayı açıklamaya çalışıyorlar. Onlara, “çalışma sırasında bir şey açıklamaya çalışmayın, bırakın vücudunuz konuşsun. Mesela, dişinizi fırçalıyorsanız, diş fırçalama sesi çıkarın” diyorum. Commedia dell’Arte’de çok fazla sözcüğe yer yoktur. Bir tek hareketle, bir tek duruşla, sayfalar boyunca anlatabileceğiniz bir şeyi, “bir anda ifade edebilirsiniz”. Bu duruşlar, o karakterin duygusunu ve düşüncesini anlatır.

SDK – Mesela iki gün süren işlik çalışması boyunca çok bilinen bir uşak karakteri olan Zanni’yi hep birlikte sahnede çalıştık. Öğrenciler tek tek sahneye gelip Zanni üzerinden küçük parçalar canlandırmaya çalıştılar. Sahnedeki öğrencilere Zanni karakterinin ruhunu yansıtabilmek için neler söyleyebilirsiniz?
Michele Guaraldo - Zanni karakteri düşünmez, yapar. Zanni’nin karakterinde çok fazla düşünmeye, analize, kafa yormaya gerek yoktur. Zanni karakteri biraz “delidir”. Mesela, bir Zanni o kadar çok acıkır ki, parmaklarından itibaren yemeye başlar, sonra elleri, kollarını sonra da bütün vücudunu yer. Geriye sadece ağzı kalana kadar yer. Öğrencilerden bunu sahnede hayal edebilmelerini ve canlandırmaya çalışmalarını istiyorum. Bu çok delice bir şeydir ama Zanni için bu çok “normal bir durumdur” ve Zanni’nin deliliği de buradan gelir. Komiğin nasıl trajik bir yanı varsa, trajiğin de komik bir yanı vardır. Öğrencilerin sahnede bunu içlerinde hissetmelerini istiyoruz. Ancak o zaman Zanni karakterini anlayıp, çözebilirler.

SDK – Commedia dell’Arte karakterlerinden bazıları sizin söylediğinize göre, Fransız yazar Molleire’e de bazı eserlerinin kahramanları olarak esin kaynağı olmuş. Öyle değil mi? Michele Guaraldo – Fransız komedi yazarı Molliere’in Commedia dell’Arte’nin karakterlerinden etkilendiği hatta esinlendiği ve bu karakterlerden bazılarını eserlerinde kullandığı doğrudur. Mesela zengin, yaşlı, daima çıkarını gözeten Venedikli tüccar rolündeki Pantolene karakteri Moliere’in “Hastalık Hastası” oyunundaki Argan karakteriyle büyük benzerlikler taşır. Pantolene çok yavaş hareket eder. Enerjisini kullanmayı öğrenmiştir. Ensesi akbaba gibidir, sırtında bir kamburu vardır, çok küçük hareketler yaparak ve çok küçük adımlar atarak yürür. Omuzları çöküktür ve kapalı bir duruşu vardır. Küçük köşeli hareketler yapar. Mesela kollarını dirseklerden kırarak ve dizlerini bükerek dolaşır. Pantolone kadınlardan hoşlanır ama yaşlıdır. İçinde hala bir yaşama isteği vardır. Gençliğe özenen bir yaşlıdır. Sahnede Pantolene karakterini canlandırmak için ilk önce bu karakterin sahnede nasıl durduğunu öğrenmek gerekiyor. O nedenle, öğrencilere bu hareketleri uygulamalı olarak tek tek göstermeye çalıştık.

SDK – Çocuklar Commedia dell’Arte’yi çok seviyorlar. Özellikle, İzmir’de sokaklarda yapılan gösteriler çocuklar tarafından çok büyük ilgi gördü. Maskeleri, kostümleri, sanatçıların abartılı oyunculuğunu, söylenen şarkıları, dansları, çalınan müzik aletlerini büyük bir merakla izlediler. Aslında konusuna ve yapılan esprilerin niteliğine bakılırsa bu tiyatro daha çok yetişkinlere hitap ediyor. Peki, çocuklara uygun olarak tekrar yorumlanması mümkün olamaz mı?
Michele Guaraldo – Çocuklar için bir Commedia dell’Arte yoktur, olamaz. Bunu çocuklar için yapmaya kalkarsanız, bir çok şeyden ödün vermeniz gerekir. O zaman da Commedia dell’Arte’nin ruhundan çok şey kaybeder, alır, götürür. O nedenle, yapılan şey çok tuhaf bir şey olur ve Commedia dell’Arte olmaz.

SDK – İşlik çalışmasında bazen öğrenciler sahnede dağılıyor. Özellikle gürültünün ve dikkat dağıtıcı olumsuz etkilerin çok yoğun yaşandığı sokak sahnelemeleri sırasında oyuncular dağılmamak için ne yapmalı?
Michele Guaraldo – Oyun sırasında oyuncunun sahne hakimiyetini kaybetmesi çok kötü bir durum. Çünkü o zaman oyuncunun sahnede kalması için bir nedeni kalmıyor. Böyle bir durumda, oyuncu sanki elinde karpuz tutan bir Hamlet’e dönüşüyor. Bunu önlemek için oyuncunun sürekli çalışarak, “kendi içinde bir oyunculuk disiplini” oluşturması gerekiyor.
SDK – Seyircilerin tepkileri nasıl?
Michele Guaraldo – Her zaman çok farklı. Bu tiyatronun kapalı ya da açık alanda sergilenmesine bağlı olarak değişiyor. Seyirci bazen oyuna son derece sıcak yaklaşıyor ya da hiç tepki vermeden soğuk ve mesafeli olabiliyor. Bu da oyuncuların performansını etkiliyor.

SDK – Peki oyunun sonu daha önceden halk tarafından bilindiğine göre, Commedia dell’Arte neden hala insanlara bu kadar çekici geliyor?
Michele Guaraldo - Yüzyıllardan beri oynanan Commedia dell’Arte hikayelerinin konuları ve sonları hep aynı, hiç değişmiyor ve halk tarafından çok iyi biliniyor. Ama oyunlar hala çok büyük ilgi görüyor. Çünkü insanlar yanlış anlamalar üzerine kurulu olan bu hikayelerin nasıl çözüleceğini merak ediyorlar. Yani, oyunun yönetmeni bu karmaşayı nasıl çözecek ve aşıklar nasıl bir araya gelecek diye merak ettikleri için tiyatroya gidiyorlar.

SDK – Commedia dell’Arte’nin sizin için anlamı nedir? Michele Guaraldo – Commedia dell’Arte çok sıra dışı, imkansız, beklenmedik bir şey anlatmaz. Maskelerin büyük gücüyle ve maskelerin abartılı yorumlarını kullanarak “yaşamdaki basit gerçekleri anlatır”. İşte, Commedia dell’Arte bence budur !

İşlik çalışması tekrar başlıyor. Michele Guaraldo öğrencilere uygulamalı olarak karakterleri göstermek, karakterlerin inceliklerini açıklamak için Tarihi Havagazı Fabrikası binasından içeri giriyor. Simone Campa ve ben de onu izliyoruz. Michele Guaraldo’nun da dediği gibi bütün detayları ayıkladığınızda geriye “yaşamdaki basit gerçekler kalıyor”.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sanat ve sanatçılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
'Kafkas Tebeşir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararası İzmir Festivali 20. Yaşını Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düşlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasını Taşıyan Onurlu Bir Sanatçı : Rengim Gökmen
İlhan Berk"in Şiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Ağır Abla Cecilia"nın Müridinden Faydalı Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoğlu
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsın" : Hakan Gerçek
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baş Yapıt : Fırtına
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operası
Tiyatro Soluyanlardan "Koca Bir Aşk Çığlığı"

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Varmış Hiç Yokmuş
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Şensoy
Ermişler Ya da Günahkarlar, İyilik Ya da Kötülüğün Dayanılmaz Lezzeti…
Sineklidağ"ın Efsanesi : Keşanlı Ali"nin İbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanılmış "İkinci El" Stratejiler
Tek Kişilik Oyunların Efsane İsmi : Müşfik Kenter
Yağmur Yağıyor, Seller Akıyor, Kral Übü Camdan Bakıyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüğü İlkesi'
Tanrıların Takıları
Ruhi Su"nun İzinde : Köy Enstitüleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Komşu Çocuğu [Şiir]
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… [Şiir]
İhtiyaçtan [Şiir]
Deli mi Ne? [Şiir]
Sakız Reçeli Seven Yare Mektuplar [Şiir]
Bir Nefes Alıp Verme Uzunluğunda… [Şiir]
Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti... [Şiir]
Pimpirikli Hanımın, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Şiir]
Yere Göğe Sığamıyorum… [Şiir]
Tanrı"nın İşi Gücü Yok… [Şiir]


Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir?

Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.

Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.