Herkes ayný notayý söylediðinde uyum elde edilmiþ olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Bektaþinin biri kiraladýðý kayýk ile Eminönü’nden Üsküdar’a giderken, deniz dalgalanmaya, kayýk sallanmaya baþlar. Dalgalarýn, büyük bir fýrtýnanýn baþlangýcý olduðunu sezen Bektaþi telaþlanýr, bunu gören kayýkçý: -Ne korkuyorsun yolcu? Korkma. Allah büyüktür! Diye Bektaþi’yi sakinleþtirmek ister. Kayýkçýnýn bu sözüne içerleyen Bektaþi þu yanýtý verir: -Allah büyüktür amma, kayýk küçük! ** BELKÝ ALTI ÜSTÜNDEN ÝYÝDÝR Adamýn biri, sohbetlerinde gündelik yaþamdaki olumsuzluklardan örnekler vererek: -Böyle giderse kýyamet kopacak, dünyanýn altý üstüne gelecek..... diyerek hiç durmadan çevresindeki insanlarý karamsarlýða itiyormuþ. Bu konuþmalardan birisini duyan Bektaþi dayanamayýp cevap vermiþ: -Gelsin imaným demiþ, þu dünyanýn haline bak, belki altý üstünden iyidir. ** O BÝZE GELMEZSE BÝZ ONA GÝDERÝZ Sofunun birisi Bektaþi’yi denemek ister. -Baba Erenler, sizler için kerametli diyorlar. Ýsterse aðacý bile ayaðýnýn yanýna getirir diyorlar. Bize de gösterin de biz de görelim, der. Baba Erenler, kendisi ile alay edilmek istendiðini fark ederek, sofuya bir ders vermek gerektiðini düþünür ve aðacý çaðýrmaya karar verir: -Aðaç gel der, fakat aðaçta hareket yok. -Aðaç gel der, fakat yine gelmez. -Aðaç gel der, üçüncü çaðýrýþýnda da aðaçta hareket yoktur. Bunun üzerine, Bektaþi aðacýn yanýna gider ve der ki: -Eðer aðaç bize gelmezse biz aðaca gideriz. ** NE BÝLEYÝM SÝZ ÖYLE DEDÝNÝZ Vaktiyle iki medrese mollasý, bedavadan yiyip içmek için Ramazanda köylere cerre (toplamaya) çýkarlar. Bir akþam, bir Bektâþî köyüne konuk olurlar. Ev sahibi bunlarý nezaketle karþýlar. Biraz sonra mollalardan biri abdest tazelemek için dýþarý çýkar. Ev sahibi bundan yararlanarak, odada kalan Mollaya: – Molla, arkadaþýnýn ilmi var mý? diye sorar. O da: – Ne münasebet, eþþeðin biridir, yanýtýný verir. Giden molla döner, az sonra öteki molla dýþarý çýkýnca, ev sahibi bu defa ayný soruyu ona sorar: – Ne münasebet öküzün biridir, der. Ýftar vakti gelince sofraya otururlar. Bakarlar ki mollanýn birinin önündeki sahan arpa dolu, ötekinin önündekinde de saman.. – Bu ne biçim yemek erenler? Diye sorunca, Bektâþî Ne bileyim mollalar, sizlerden sordum, biriniz öteki için eþektir dedi, öteki: öküzdür dedi.. Yok insan gibi konuþup lokma edeceksek o da var, der ve ellerini çýrpar. Dýþarýda hazýrlanmýþ bir baþka sini ile, Bektâþî konukseverliðinin örneði denecek þekilde kýzarmýþ tavuklar, pilavlar, hoþaflar gelir, lokma ederler. ** ADAMINA GÖRE Erenlere sormuþlar: Ýçki haram mý, helâl mý? Ýyi mi, kötü mü? Erenler: -Vallah, demiþ, bu iþ adamýna göre, aðýza göre deðiþir. Kimileri içer içer, s...r. Kimileri de içer içer uçar... ** ONA SOR Ýçki yasaðý zamaný, tebdili kýyafet gezen padiþah, bir aðaç dibinde demlenmiþ ve orada uyuyakalmýþ Bektaþi derviþini uyandýrýr. – Bu ne hâldir? diye sorar. Erenler, yanýndaki þiþeyi göstererek: – Sultaným, yapan da bu, yaptýran da bu.. Bana sorma, ona sor… Göreyim bakayým, þimdi sana ne cevap verecek, der. ** OH NE ÂLÂ Bir camide Bekri Mustafa, vaaz dinliyormuþ: -Kim þarap içerse yarýn ahirette fitil fitil burnundan getirilecek, demiþ hoca. Bekri Mustafa bunu duyunca: -Oohh! demiþ, ne âlâ, biz de doldurup doldurup çekeriz. ** RIZKI DA MI KESECEKSÝNÝZ? Bekri'ye sorarlar: -Niçin bu kadar çok içiyorsun? Biraz az içsen olmaz mý? -Biz garip insanlarýz, demiþ. Aza çoða bakmayýz. Bu gün az bulur az içeriz, yarýn çok bulur çok içeriz. -Ýyi ama sen her zaman çok içiyorsun. Bekri kýzar -Allahýn verdiði rýzký da mý keseceksiniz be adamlar, demiþ. ** EÞEKLÝÐÝNDEN Bir gün bizim Bektaþi'yi zorla camiye götürmüþler. Ýmam o günkü vaazýnda alkolün kötülüklerinden bahsediyormuþ. Bir ara cemaate dönüp þöyle buyurmuþ: -Efendiler, eþeðin önüne bir kova su koyun, bir kova da raký hangisini içer? Cemaat hep bir aðýzdan: - Suyu hoca efendi, suyu... demiþler. Ýmam efendi kendini tutamayýp daha da ileri gitmiþ: -Neden peki efendiler? Neden rakýyý deðil de suyu içer? diye sormuþ. Cemaatten hiç ses çýkmaz olmuþ, imam da sinirlenmeye baþlamýþ. Bu arada bizim Bektaþi'nin de dayanacak gücü kalmamýþ ve imamýn sorusuna þöyle yanýt vermiþ: - Eþekliðinden imam efendi, eþekliðinden... ** NEDEN? Bektaþiyi ramazanda öðle vakti yemek yerken yakalayýp sýkýþtýrmýþlar: -Neden oruç yiyorsun? Diye sormuþlar. Bektaþi: -Ulan, demiþ. Aç gezerken kimse bir þey sormuyor bugün yiyecek bir þey buldum, hepiniz üstüme geliyorsunuz...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |