"Usun ve deneyimin aksaçlılarınki gibi, ama yüreğin masum çocuklarınki gibi olsun." -Schiller |
|
||||||||||
|
Yoldan geçen arkadaşı hocayı bir kediyi yıkarken görüp seslenmiş: -Hocam kediyi yıkama ölür. Hoca aldırış etmemiş ve yıkamış. Arkadaşı dönüşte hocayı tekrar yolun kenarında ölmüş kedinin başında otururken görmüş. adam: -Hocam ben sana kediyi yıkama ölür demedim mi? demiş. Hoca: -Ben kediyi yıkarken ölmedi ki sıkarken öldü, demiş. ** NERESİNDE GİTMELİ Aralarında tartışan bir grup insan Nasreddin Hocaya sormuşlar: “Hocam, biz bir türlü anlaşamadık. Siz iyi bilirsiniz; cenaze töreninde bir tabutun neresinde gitmek gerekir?” Önünde mi arkasında mı ya da sağında veya solunda mı? Nasreddin Hoca biraz düşünür gibi yapmış ve vermiş cevabı: -“İçinde gitme de neresinde gidersen git. ** NASIL BELLİ OLACAK Nasreddin Hoca'nın, ailece oruç tutmayan bir komşusu varmış. Ama adam hep sahur yemeği hazırlattırır, çocuklarını da sahura kaldırır, beraber yerlermiş. Sonunda adamın karısı dayanamamış. Hocaya danışmaya gitmiş; - "Bizde ne kocam, ne ben ne de çocuklardan oruç tutan kimse var. Kocam ısrarla bana güzel yemekler yaptırıyor, hep beraber sahurda yiyoruz. Oruç tutmadığımıza göre ne diye her gece sahura kalkalım ?" - "Öyle konuşma hanım" demiş Hoca , "Namaz kılmıyorsunuz, oruç tutmuyorsunuz, sahur da yemezseniz Müslümanlığınız nasıl belli olacak !" ** TARHANA ÇORBASI Hoca’nın canı şöyle bir tarhana çorbası çekmiş. Başlamış ağzı sulana sulana hayal kurmaya.O sırada kapı çalınmış ve komşunun oğlu: – Hocam,annem hasta,bir tas çorba istiyor, demiş. Hoca,söylenmiş kendi kendine: – Hey Allah’ım,bizim komşular hayalin bile kokusunu alıyor! ** YA VAZGEÇ YA DA Nasreddin Hoca, eşeğini mahkeme kapısına yakın bir yere bağlayıp pazara alışverişe gitmiş. O sırada kadı, hilekâr bir satıcıyı yargılamış, Merkebe ters bindirerek şehirde dolaştırılma cezası vermiş.Suçluyu, kapının yakınındaki Hoca'nın eşeğine bindirip gezdirmeye başlamışlar. Hoca çarşı içinde mübaşirin gezdirdiği suçlu adamı görmüş, ses çıkarmamış. Mübaşir eşeği aldığı yere götürüp, aynı şekilde bağlamış. Birkaç saat sonra Hoca ellerinde pazardan aldıklarıyla eşeğinin yanına doğru giderken, bir de bakmış ki aynı suçluyu bir daha eşeğine ters bindirmek üzereler. Bu sefer "yeter artık" demiş ve müdahale etmiş. Suçluya dönüp sinirli ve yüksek bir sesle : - "Ya hilekâr esnaflıktan vazgeç, ya da yanında bir eşek getir" demiş. ** OĞLU DA BABASI GİBİ HAZIR CEVAP Hoca kürsüye çıkmış hutbe verecek ama aklına bir şey gelmiyor. Bir müddet belki gelir umuduyla beklemiş, gelmeyince de halka dönerek : -Ey ahali, siz benim söz söylemekten aciz olmadığımı bilirsiniz ama aklıma bir şey gelmiyor, demiş. O arada kürsünün önünde oturan oğlu, babasına seslenir: -Baba aklına bir şey gelmiyorsa, kürsüden inmekte mi gelmiyor ? ** BAL İLE SİRKE UYUŞMAZMIŞ Bir gün Nasrettin Hoca'ya; - Hocam bal ile sirke uyuşmaz derler. Öyle midir? Diye sorarlar.Hoca: - Neden uyuşmasın? der ve gider yarım okka bal yer, yarım okka da sirke içer. Yüzünün yemyeşil olduğunu görenler sorar: - Bal ile sirke birbiri ile anlaşamadı değil mi Hocam? Hoca hiç mertliği elden bırakmaz: - Yoo, onlar anlaştılar anlaşmasına da, şimdi beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar. ** GİTMEMEK İÇİN DİRENDİ Adamın biri ölmüş, Nasreddin Hoca'ya yıkamaya getirmişler. Hoca kapıyı kapatmış, herkes beklemeye başlamış. Aradan 15 dakika geçmiş ses yok, yarım saat geçmiş ses yok, 1 saat geçmiş ses yok. İki saat sonra hoca kapıdan çıkmış. Merakla sormuşlar: -Hocam ne oldu, iş neden bu kadar uzadı? -Ne olacak? Adam öbür tarafa gitmemek için çok direndi. Ondan iş bu kadar uzadı. ** BEN SENİN GENÇLİĞİNİ DE BİLİRİM Hoca Nasreddin, bir gün at binmek istemiş. Hayvanın boyu epey yüksekmiş. Hoca, bir türlü atın üstüne zıplayamamış. Etrafına toplanan insanlar merakla Hoca'yı izliyorlarmış. Hoca yanındakiler duyacak şekilde sesini yükselterek serzenişte bulunmuş: -Ah gençliğim ahh! Gençliğimizde böyle miydik? Sonra sesini alçaltarak kendi kendine mırıldanmış: -Ben senin gençliğini de iyi bilirim Nasreddiiin! ** MANDALAR YESİN Nasreddin Hoca, devrin üst seviyedeki bürokratlarıyla bir yemeğe katılır. Biri hocaların çok yemek yemesiyle ilgili bir fıkra anlatır: "Hoca ile manda bostana düşmüş. Görenler, hangisini çıkaralım demişler. Kimileri mandayı çıkarın o çok yer demiş, kimileri de yok hoca daha fazla yer onu çıkarın demiş." Fıkrayı dinleyen Nasreddin Hoca masadan kalkmış, bir kenara oturmuş. Masadakilerden biri Nasreddin Hoca'ya: "Hocam niçin kalktınız" diye sormuş. Nasreddin Hoca şu cevabı vermiş: "Hoca çıktı mandalar yesin."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |