Ýçine koyabileceðin bir karanlýðýn olmadan, bir ýþýðýn olamaz. -Arlo Guthrie |
|
||||||||||
|
“Mârýz ki asâ-yý kef-i Musâ’da nihanýz Mâr anlama mûruz ki teh-i pâda nihânýz.” Yani, “Biz yýlanýz; Musa’nýn elindeki asada gizli bir yýlan… Belki yýlan da deðiliz; ayak altýnda ezilen bir karýncayýz biz.” Allah Musa’ya “Asaný yere at!” buyurdu. Sihirbazlarýn yýlanlarýný yutan bir ejderha oldu asa. Ardýndan, “Asaný eline al!” emri geldi ve eþya aslýna döndü. Tuva vadisinde yed-i beyza ile birlikte kendisine verilen bu asa, Allah elçisinin mucizesi oluvermiþti bir anda. Cennette Hz. Adem’in þeytan tarafýndan iðvasýnda da yýlan vardý ve bir sopa olarak onunla birlikte cennetten dünyaya indirilmiþti. “Sopa (1) cennetten çýkmadýr” sözünün gerçek anlamý da bu idi zaten, yoksa can acýtan sopa deðil. Yýlan soðuk ve çirkin bir yaratýk olarak girmiþtir dünyamýza oldum olasý. Doðrudur; ama bir peygamber elinde de mucizedir o. Bu açýdan bakýldýðýnda yýlan nefistir; insanýn masivaya ait isteklerine zemin teþkil eden benliði yani. Þeytanî bir yan vardýr onda, Rahmanî olan gönle karþýlýk ve insan, kendisini aldatan nefsi öldürmek için çalýþýr daim. Nefis, yalnýzca insanda vardýr ve bu yönüyle nefis sahibi insan Allah’ýn bir mucizesidir. Yýlan nefsiyle birlikte yaratýlmýþtýr insan, eþref-i mahlukât olabilmek için. Yýlan olmasaydý içinde, insan melek olurdu zahir. Nitekim nefsi olmadýðý için iyilik ve kötülükle savaþý yoktur meleðin. O hâlde baþarý, yýlaný öldürmekten ibarettir. Nailî yukarýdaki beytinde “Mârýz..” derken aslýnda “Biz nefis sahibi insanýz” demek ister. Musa’nýn elinde bir mucize olarak varýz ve bu mucize gereði nefis ile savaþýrýz. Ýyi de bir sonraki dizede þair sözünden rücu ile “bizi yýlan sanma, karýncayýz” diyor. Bu dahi doðrudur. Zehirli, büyük ve tehlikeli yýlana karþýlýk küçük, güçsüz ve aciz karýnca da insaný temsil eder. Týpký insanýn da kainat içinde her türlü tehlikeye ve güçlüðe karþý savunmasýz ve aciz oluþu gibi. Kimi yýlan gibi, kimi karýnca gibi olan insan… Kimi zaman yýlan oluveren, kimi zaman karýncaya benzeyen insan… Yýlan nefsini yenince karýnca kadar sakin ve zararsýz; karýnca kadar üretken ve ictimaî beþeriyet… Týpký karýncalarýn en azgýn yýlanlarý bile yenmeleri gibi. Karýnca olmayý kibrine ve mizacýna yediremeyenler, acziyeti unutanlar ve benliklerini besleyenler yýlanlaþýr gitgide ve nefisleri emrinde kývrýlýr dururlar; þekilden þekile, renkten renge. Karýnca ki Süleyman’ýn cinler, emre itaat eden ifritler ve insanlardan oluþan ordularý yaklaþýrken bir vadide, arkadaþlarýna “Yuvalarýna girin.” demiþti, “Süleyman’ýn ordularý sizi bilmeden ayaklarý altýnda ezmesin”. Sonra da Süleyman ile konuþmuþ, davetine bir karýnca buduyla gitmiþti. Sultan ve peygamber olan Davud oðlu Süleyman, karýncadan öðütler almýþtý o gün; eþref-i mahlukat sýrrýyla dolu. Yýlaný öldürmeye azmederek. Çünki akýl sahibiydi karýnca, aklýyla biliyordu hakikatleri ve Yaratýcý karþýsýnda aczini idrak edebiliyordu. Bilmeden, farkýna varmadan üstüne basýp ezdiðimiz karýncalar gibi deðil mi insan o Ýlahî irade karþýsýnda. Üreten, yardýmlaþan, ikram eden, akleden bir karýnca, elbette büyüktür yeryüzüne korku salarak dolaþan yýlandan. Çirkinlik yýlana, güzellik karýncayadýr o hâlde. Kötülük nefse, iyilik gönledir. Çünki gönülde ancak bir karýnca boyunda süveyda taþýr o. Ýdrakin merkezi olan süveyda… Ve bütün güzellikler oradan yansýr gönül aynalarýmýza; bütün sevinçler, sevmeler… Ýnsan… Yýlan ile karýnca arasýnda gidip gelen yaratýk. Her ikisi ile de bir öz ve özet… Varlýðýn gerçeði, amacý, hedefi. Hani Galib Dede’nin dediði gibi: “Hoþça bak zatýna kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” Yani: Ýbret nazarýyla bak kendine ey kiþi! Ve anla ki sen âlemlerin özüsün. Sen, yaratýlmýþlarýn gözbebeði olan “insan”sýn. Yýlanlar ve karýncalar… Tercih bize býrakýlmýþ… (1) Bu sözün “Dayak cennetten çýkmadýr.” þeklinde ki dayak kelimesi de yine “baston, dayanýlacak þey, dayanak” demektir.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |