Normalde sevmiyorum bu konularda yazmayı… Ama toplum olarak aklınız ve fikriniz bu alanda diye biraz maya çalmadan da rahat etmeyeceğim. Merak etmeyin, ben eşeğe ters binmem… Adam gibi kara atımı gün batımı eşliğinde sürer, efendi gibi giderim. Şimdi… Eskilerin bir sözü vardır… Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz diye…

Günümüze bakıyorum… Hemen hemen herkes fiziksel olarak güzel… Yine hemen hemen herkes alımlı ve cazibeli… Baktığında herkes bir o kadar özgür ve en iyisini hak ediyor… Eee? Niye hala mutlu değilsiniz?

Siz ki… İyi paralar kazanıyor, pahalı ortamlarda bulunmayı, belki geçmişinizdeki eziklikten ötürü ‘’kalite’’ zannediyor ve kah daha iyi, kah ise mevkisel anlamda güçlü görünümlü birileriyle birlikte olmayı arzuluyor belki de oluyorsunuz da niye hala mutlu değilsiniz?

Cevabı çok basit… Çünkü bilmiyorsunuz… Dünya’nın sadece sizin ekseniniz etrafında döndüğünü sanıyor ve kendinizin sıradan, basit ve cahil cühela bir zat olduğunu, hele hele diğer millettekilerle karşılaştırıldığında; kah fiziksel, kah zihinsel, kah ise fedakarlık açısından sınıfta kaldığınızı kabullenmiyorsunuz.

Baktığında; kimi kimilerinizin isyanı belki bu yüzden… Bu yüzden, ne yaparsanız yapın olmuyor, olmayacak da… Her seferinde en baştan deniyorsunuz, yine olmuyor… Kaçıp gidiyorsunuz, sağa sola hikayeler anlatıyorsunuz, yine olmuyor… Belki tekrar tekrar, yeniden başlayacaksınız ama artık bir yabancı, bir arkadaş, bir yazar, bir dost olarak yazmakta da fayda görüyorum, yeni yeni seferlerinizde de olmayacak… Olamayacak.

Niye? İçinizde ışıltı yok… Siz istenilen değil, isteyensiniz… Bencilsiniz… Halbuki Ahu dediğin; dert ortağı olacak… Yaralar saracak… Yerini bilip, huzuru tercih edecek… Bu işin doğası bu… Kah kutsal kitaplara, kah tarihe de bakarsanız, bu işlerin kadim yollarla böyle yürüdüğünü göreceksiniz… Fakat bazılarınız belki de günümüzde çoğunuz, kah yaratılışınız, kah inandırılmışlığınız gereği, bu şekilde bakmayacak, kendinizi en değerli ve eşsiz sanacak, bu yüzden de tüketilip, gün sonunda yalnızlığınızda kedi besleyip, psikoloğa para yedireceksiniz.

Halbuki her şeyde olduğu gibi bu işler de okuma, sorgulama ve de sonrasındaki olabilecekleri öngörebilme ile alakalı… Zamana karşı fani vücutlarımızın yenileceğini bilip, her seferinde arkamızda olabileceklerin huylarını tanıma ile alakalı… Tabi bunları anlamak ve hissedebilmek için her yaşanılandan ders çıkaran, sorgulayabilen ve sonrası için daha iyi olmayı tercih eden bireyler olmalı… Var mı? Yok… O yüzden de herkes verdiği kararın sonucunu yaşayacak… Mantıklı olan planlarıyla daha iyi yerlere gelecekken, arzularıyla davranan en büyük acıları yaşayacak… Doğanın kanunu bu… Dedi dersin.