..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Hülya Kırklaroğlu




11 Ocak 2025
Erzurum Balı 2. Bölüm  
İlk bölüme 1. bölüm…..

Hülya Kırklaroğlu


Günlerden kareler ve ağaçlar sevgili günlüğüm✍🏻 Bizi ayakta tutan ağaçlar!


:BG:
ERZURUM BALI 2. bölüm

İlk bölüme 1. bölüm demeyi unuttuk sevgili günlüğüm görüyor musun ✍🏻?
Hay Allah neyse artık.
Ve çok önemli bir şey söylemek istiyorum yazımıza kaldığımız yerden devam etmeden önce!
Yazılarımı okuyan, yorum yazan veya yazmayan, mesaj gönderen veya sessiz kalmayı tercih eden tüm okurlarıma gönülden teşekkürler ediyorum.
He birde ilk bölümün sonunda, kahve yapmaya gideceğimi belirtmiştim. Türk kahvesiydi yapmak istediğim fakat tabii sağolsun doktorlarımızla şaşırtmacalı bir kaç gün geçirince birde duygu karmaşası derken bir gğn önce kavanozunda bitmiş olan ve alışveriş listesinde sanırım beşinci sırada olan kahveyi almayı unutmuşum, bundan da az evvel haberim oldu tabii diğer ilk dört eksiği almayı unuttuğum gibi sevgili günlüğüm✍🏻
Neyse ki evde fitre kahve vardı böyle zamanlarda kahve ihtiyacıma cevap veriyor.
Çok düşkünlüğüm yok ama severim.
Biz çocukken rahmetli büyüklerimize kahve yapardık ve biz özellikle kuz çocuklarına vermezlerdi bunun cevabını rahmetli Melahat hanımın gülerek meraklı çocuk gözlerime bakarak “çocuklar kahve içmez kararır” sözünü eklemişti. Bizler dinleyici çocuklardık; neden demek soru sormak yoktu huyumuzda. Büyüklerimiz ne derse oydu! İyimiydi kötümüydü bilemem halimden memnunum sevgili günlüğüm✍🏻
Allah razı olsun tüm büyüklerimizden, öteki aleme gittiler rahmetler olsun her birine. Melahat Hanım ise anılmak istedi ona ayrıca rahmetler diliyorum.
Bir yudum filtre kahve bir cümle olsun mu sevgili günlüğüm?
Sonra işte sahile bakan hastanenin endokrin bölümü doktoru karşısına oturmuştum hatırladın değil mi sevgili günlüğüm ilk bölümde…
Güzell aferin sana devam edelim. Ne şikayetiniz var dedi. Şikayetim var mı bilmiyorum doktor hanım rutin muayeneye geldim dedim tebessümle… Önündeki bilgisayardan geçmişteki tahlil ve sonuçlarımı inceledi. Çok genç doktor dedim içimden maşAllah fakat sanki orta yaşlı doktorlar olsaydı diye içimde bir diretme ve memnuniyetsizlik hissettim.
Hey Allahım dedim içimdeki bu sese. Gazze’de doktor mu var bombalar hastaneleri hedef aldı insanlığın bitmiş olduğu bu devri gözlerin görmüyor mu? Bu ne şımarıklık dedim. Gözlerimdeki hiddeti görünce ya korktu veya çekindi. Sus dedim elimi ağzıma götürerek sus. Gazzeye bak ve yüreğime fısıldadığın bu sözleri derhal geri al ve özür dile!
Sus! Doktoru dinleyeceğim dedim hışımla!
Şaşılacak şey sustu, fakaattt gözümden kaçmadı ve de dikkatimden de. Özür dilemedi yaptığı tek şey susmaktı. Eh bu da bir şey dedim kendi kendime.
İlaç kullanıyor musunuz dedi. Evet 50 mglık dedim. Tamam şu kanları verin birde ultrason çekilin bakalım dedi. Peki teşekkürler dedim ve içimde garip bir huzursuzlukla çıktım odadan
sevgili günlüğüm ✍🏻 oradaydın işte biliyorsun…
Bir şeydi bu huzursuzluk, anlam veremediğim bir şey. O sabah bile bile lades oluşum gibi kahvaltı yaparak gidişim ve aç karnına tahliller isteyeceğini bilmem gibi bir şey değildi!
Garip bir şeydi hoşlanmadığım bir hissin ta kendisiydi…
Ultrason için gün ve saat sırası almak için yürüdüm eski yapı koridorlar arasında. Denize yakın olması sebebiyle iyotun kokusu ile hastane kokusu birbirine girmiş uğultulu sesler arasından geçiyordu bu ikili…
Numaratör tuşuna bastım sıramı bekledim. Yanıma sinek kaydı traşı ile emekli ve yaşlı bir bey oturdu. Temiz ve eski tabirle jilet gibi ütülü pantolonu göz alıcıydı buna ilaveten siyah deri ayakkabısına yeni tozlar konmuş gibiydi.
Diğer yanıma bir hanım oturdu benden bi on yaş falan büyük olma ihtimali olasılığı ile sürekli bana bakıyordu…
Hastanelerde konuşmayı pek tercih etmiyorum sevgili günlüğüm…
Nedeni ise; neyin var? Niye geldin diye başlayan soru her nasıl oluyorsa bilmiyorum birden kendimi onların hastalıklarını dinlerken buluyorum ve bunu reddediyorum.
Kaç kişinin derdini bu şekilde dinledim bilmiyorum fakat artık soruyu duymazdan gelmeyi yeğliyorum.
Efendim?
Efendim? Efendim?
Bak sen !
Sen de benim derdimi mi dinliyorsun?
Şikayetçi misin konumundan!?
Bu durumu ciddiye alırda bir düşünürsem bak özlersin ve merakta edersin beni!
Tehdit etmiyorum olabilecek ihtimalleri gözlerinin önüne seriyorum; madem kılınçlar çekildi! Benden söylemesi, senden düşünmesi.
Aa aaa şuna bakın hele birde sitem.
Tabii tabii suç bende diyerek devam edeceğimi ve de yukarıda söylemiş olduğun cümleyi ciddiye dahi almıyorum sevgili günlüğüm✍🏻
Çünkü biz her açıdan birbirimize muhtacız!
Dur hele bir sen; önce şuna cevap ver veya cevabını düşünedur!
Sadece dert mi yazıyorum?
İncittin beni bak!
Varya birde sevgili günlüğüm✍🏻
bazen düşünüyorum da günlük tutmayan insanlar acaba neler düşünüyor bu satırları okurken ve peşine tebessüm ediyorum bu düşüncenin…
Düşünce bulut gibidir. Eğilip, bükülmeyen ise gökyüzüdür. Yani gökyüzü olamazsan aleni oynamaz kalemin!
Halimize bin şükür. Hadi gidelim hastane koridorlarına. Beyefendi efendi efendi arasıra kıpırdayarak dik bir oturuşla duruyordu. Hanım ise ufaktan soru soruyor minik cevapla geçiştiriyordum. Ayy aman ne yapayım insanız hepimiz sanki çöp kamyonu gibi çöpümüzü dökecek beyinler mi arıyoruz. Yok anam yok istemiyorum. Kimseyi dinleyemem senden başka günlüğüm✍🏻
Bak sana verdiğim değeri görebiliyor musun?
Sana değer verdiğim için saygı duyuyor; bir kimliğin olduğunu ve kah yanımda, kah karşımda kahta kalbimde bir duruşun olduğunu söylemekten onur duyuyorum.
Sen kalemimi aldın nerden, nerelere getirdin yol arkadaşım…
Sonra rahatsızlık hissettim ve ayağa kalkarak yakın iki ötedeki duvara yaslanmadan sıra numaramı bekledim hemde sabırla!
Önümden sağlı ve sollu geçen insanları seyrediyordum böylece zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun.
Mimikleri, konuşmaları, vücut dilleri anlatıyor bir şeyleri. Yüzeysel olmaz biraz derin bakışla görmek mümkün.
Sonunda beyaz levhada kırmızı ışıkla elimdeki kağıttaki birbiri ile aynı sayıda olunca kapısı geriye doğru açık kapıdan girdim içeri.
Görevli hanımlar sırası gelmeyen kişilerin içeri girmesini hoş görmeyip, azarlayan ses tonuyla dışarı çıkardı ki haklı görevliler.
Küçücük yer ve havasız bir penceresi bile yoktu ve hastane olmasına rağmen maskesiz gezen kimi öksüren, kimi elini ağzına kapatmadan esneyen insanların nefesleriyle doluydu.
Kimliğimi verdim randevumu alıp teşekkür ederek büyük ve uzun adımlarla bir an önce hastaneden dışarı attım kendimi.
Bugün Anadolu yakasında yağmur var sevgili günlüğüm ve şimdi ikindi ezanları okunuyor.
Dinleyelim okunan ezanı, ruhumuzun ihtiyacını karşılayalım öncelikle..
Hastane çıkışı ağaçların sağlarından ve sollarından geçtim: durdum dallarını izledim arasından gökyüzüne göz kırptım. İlkbahar veya yaz olsa gökyüzü yapraklar arasından nadir görüyorum ışıldayan güneş karşısında. Rüzgar çıkmasa hani o yapraklar oynamaz ve ağaçların altından gökyüzünü görmemizde o kadar kolay olmazdı. Rüzgarın önemine borçluyuz bu durumu. İlk işim maskeyi çıkarmak oldu ve ağaçlara dokunarak birer ikişer dakika gövdeleriyle, kökleriyle hasbihal etmek iyi geldi.
İskeleye yürümek için adımlarım ağaçlardan uzaklaşırken, sağ tarafımda kalan deniz yüreğimi olanca kuvvetiyle kucaklıyordu. Ben ise gözlerimle dalıyor ve kulaçlar atıyordum uzaktan, uzağa…







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Erzurum Balı Son Bölüm
Erzurum Balı
Erzurum Balı 4. Bölüm
Erzurum Balı 3. Bölüm
Bal 5. Bölüm
İngilizce Sınavımız
Ne Zaman? 2’nci Bölüm
Tarih Kitabım
Kalem Zerreler ile Özlenir
Ayna Bu Olanı Gösterir

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
B On İki
On Günlük Hedefin İlk Günü
İspat
Satırları Çınlasın Ganimet’in
Gidiyorum
İsmim Çıkar Celallenir Bu Soruya
Atatürk ve Satı Kadın 2... Bölüm
Kalemi Tutan Bu El
Köşeye Çekilmek
Doğum

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yirmibir Aralık [Şiir]
Tuzdan Yana [Şiir]
Katîp [Şiir]
Hasbelkader [Şiir]
Itır Mavisi [Şiir]
Göremezsiniz Beni [Şiir]
On Beş Saniye [Şiir]
Yorgunluk [Şiir]
Kendime Kadar (Sevgili Günlüğüm) [Şiir]
Mimar [Şiir]


Hülya Kırklaroğlu kimdir?

1970 Erzurum merkez doğumluyum. 1972 yılından bu yana İstanbul da ikamet etmekteyim. 5 yıllık konfeksiyon deneyimimden sonra 10 yıl hizmet sektöründe çalışan olarak yer aldım. 2016 yılından itibarenaktif olarak yüzme sporuyla ilgilenmeye başladım. Master yüzücü olarak bir çok birincilik ve derecelerim bulunmaktadır. Yüzme sporu dışında, okçuluk ve taekwondo ile de ilgilendim. Keman dersi aldım. Diğer ilgi alanlarımın içinde Fransızca ve keman bulunmaktadır.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Hülya Kırklaroğlu, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.