Yaşam başlangıcı olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
sevgili ve biricik günlüğüm✍🏻 İstanbul’un bugünkü havasıda yardımcı oldu evde kalmamıza… Bugün günlerden sen ve zaman da sensin benim için… Seni çok özlediğimi hatta satırlara işlerken ruhum cümleleri, burnumun kemiği sızlıyor. Ne kadar anlamlısın benim için. Ne kadar kıymetli. Bende en az bu kadar anlamlı olmayı diliyorum senin gözünden bakınca kalemin sahibine… Devam edelim mi hadi gel otur şöyle sağıma, ola ki elimdeki telefondan peş peşe bunca yazıyı yazarken boynum ağrıyacak olursa, sana yaslanırım olur mu? Sonra işte kahvaltı yapınca tabi kan veremedim ilk gün…Sanki böyle olmasını istemiş gibiydim. İki gün üst üste aynı güzergahta farklı otobüs yolcuları ile kısa süren yolculuk etmiş oldum nihayetinde… Kadıköy rıhtıma inerken sükunetle, sağ tarafta tarihin derinliklerine inen arkeoloji kazıları demir teller arasından seyrediyorum iyi geliyor bana. Dinlendiriyor her defasında ruhumu… Ardından engin denize ve Avrupa yakasına bakmak sürprizleri donatıyor yüreğime. Avrupa yakasından, Anadolu yakasına bakarken sanki daha dün; bugün kum saati çevrilmiş gibi hayat sürprizlere gebe bize düşen doğuma kucak açmak, sevince, hüzne kucak açtığımız gibi… Aklımın ucundan bile geçmezdi günün birinde Anadolu yakasında oturacak olmam. Çok büyük bir şey değil belki fakat artık karşıdan karşıya nasıl baktıysam tuttu getirdi beni, ardımda çocukluğumu bırakarak. Konuyu dağıtacağız yine sevgili günlüğüm ✍🏻 farkında mısın yazıyı bitirmeye odaklanmışken tam da… İşte böyleyken böyle ne çok yazacak hikayeler var insan ömründe. Tüm bu duyguları yazabilmek için ise kalemin seni seçmesi lazım. Oradan Caddebostan’a kadar yürüdüm bir kitap vardı yanımda her zaman olduğu gibi. Ellerimi cebime sokarak önce denizi sahilden izledim. Toprak üzerinden yürüyerek cafeye girdim ve yine denizi seyrettim. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum fakat seyretmeye doyabilmek için denize girmem gerektiği kanısına vardım. Bu yıl soğuk suya henüz girmedim niyetim olmasına rağmen heyecan bekliyorum sanırım. Müsilaj varmış birde o sıktı canımı erteliyorum bakalım gireriz nasıl olsa mevsim kış… Çayımı alıp kitabımı çıkardım her zamanki gibi başladım okumaya, dalmışım içindeki konuya bir baktım kitap bitti. Başımı kaldırdım ki masmavi gelinliğiyle alabildiğine mavi deniz kıyıya vuruyor kendini sudan çıkmış balık misali. Kayalıklardan yukarıya köpüklü sular yükseldikçe meditasyon gibi geldi.. Meditasyon yapar mısın sen sevgili günlüğüm benden ayrı kaldığın günlerde? Ben yapıyorum ama senden ayrılmadan, seni de yüreğimde meditasyona dahil ediyorum, belki hissi ulaşır gönül yurduna, huzur yayılır. Hızlandıralım hadi buraları sana olan özlemim dillenecek şimdi şiir gibi dile gelebilir konuda güme gidebilir hadi gayret! Ertesi sabah aç karnına hastane yoluna koyulup kan vermek için sıraya girdim. Sıram gelince sağ kolumu hazır ettim, hep sağ kolumdan kan veririm. Daha çabuk acısı diniyor gibime geliyor. Ultrason randevusuda bir gün önce almıştım, kanıda verdik mi seke seke çıkarım dedim hastaneden. Ömrümde ilk kez bir hemşire ikinci kerede damarımı buldu canımı acıttı. Sonrasında morarmada oldu, içim gitti bakarken yaaa biz ne kadar ölümlü insanlarız sevgili günlüğüm✍🏻 Yüzerken ne havalı pozlarımız var sorma; elimize kalemi aldığımız an anlaşılıyor bu durum. Ölümlüyüz, ölümlü. Bir morarma gününü zehir ediyor. Sonra içsel bir söyleyişle eli iyi değilmiş hemşirenin diyorsun ve ezbere bağlamışlar yüzlerce insandan kan almayı diyorsun. Ama yüzlerce insan olsakta numaratörde, hepimiz farklı dünyalara sahip insanlar değil miyiz? Mesela biraz daha özen gösterilse daha hoşnut kalkılır o koltuktan. Seke seke inemedim sahile giden yokuşta, aşağı doğru yürüyorum aklım minikten büyükçe moraran kolumda. Canım kolum acını paylaşıyorum dedim. Vay arkadaş insan olmak ne zor cık cık diye diye bindim sahil kenarından kalkan otobüse.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Hülya Kırklaroğlu, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |