Gerçeğin dili çok yalın. -Euripides |
|
||||||||||
|
Önemli değil hiçbir şey sevgilim; takma kafana. Nasıl olsa çürüyecek tüm yeşilcikler. Tüm çocuklar da büyüyecek. Nasıl olsa bir dilenciye birileri bir şeyler verecek. Ben de yaşayacağım yani bir şekilde, biçilen son ana kadar... Zaman biraz daha aktı ben bu paragrafı yazarken... Ve boş vermişlik biraz daha doldu yüreğime. Hayatı, insanları, binaları, arabaları, tırnak makasımı, berberi, banyoyu; bana bu dünyayı anımsatacak her şeyi, biraz daha savmış gibiyim sanki... Şimdi ölümü üşütmekteyim masam üzeri. Her bağırışında sirenlerin, biraz bana daha yakın, biraz da, daha sıcak sanki. Ölümün ellerinde kalem, ölümün koynunda ben vardım bu sabah; yaz dedi, yazdım sevgili. Beni kuyudan çeken ipi kes dedi, kestim. Ama ağlamadım hiç! Ve hiç titremedi dudak altlarım. Burnumu da çekmedim. Pencereden de tükürmedim bu sabah. Her şeyi içime... Bu sabah, o mendilci çocuğu gördüğümde, o bana mendil satmaya çalıştığında yine dilsiz numarası yaptım; kandırdım, acıdı bana, gitti yanımdan. Zaman biraz daha aktı ben bu satırı yazarken... Ve pişmanlıklarım vardı, defter aralarında. İnsanlar... Ne tuhaf canlılardı böyle. Gülmek, ağlamak, bağırmak, susmak, dinlemek. Yerinde değildi bir çok şey. Kaf dağını arıyordu hep bir yerlerim. Bir yerlerim Yusuf kuyusunda, bir yerlerim Hira’da, bir yerlerim Kızıl Deniz’de... İmkansız değil hiçbir şey bilirdim, imkansız olmadı hiçbir şey. Belki de tek özlemim annemdir... Nasırlı ellerinde tuttuğu çapa kadar tutamadım ellerini. Sokak kedimizin gördüğü kadar göremedim annemi. Bu bir dramdı belki, belki bir hezeyan. Sen kader de, ben ölüm... Bir serçe olmalıydım, söğüt ağacının en hırçın dalında. Bir avcının, eski çiftesinden çıkma saçmalarıyla dağılırdım belki ama, bir serçe olsaydım hiç boyun eğmezdim avcıya. Ölme pahasına, geçme her şeyinden. Zaman biraz daha aktı ben bu cümleyi yazarken... Ve her aklıma geldiğinde sen, indirdim kepenklerini gündüzün. Gündüz geceydi, gündüz yoktu. Bu kuru bir aşk değildi belki, belki aşka saklanmış bir kaçış. Belki, boş veriş her şeyi. Belki aşk yoktu hiç! Koca bir yalandı. “Fena fellah” olmalıydı insan insanlığından geçerken, yedilere, kırklara karışmalıydı, birşey yaşarken. Yazılmış içi boş bir yazı daha... Oku sevgili, sılayı da öldürdüm bu sabah, vuslatı da... İyi bir insan olmak için çalışmak yok! Ya da çok kazanmak için yorulmak... İçimdeki tüm “Desinler”i de öldürdüm. Siyah beyaz, ikinci hamur bir gazete sayfası arasında olacak ölümüm. Yaşlı matbaacının, beyaz bıyıkları arasında, bir kalıp içerine sıkışacağım, yıkanacağım, katlanacağım, dağıtılıp sarılacağım. Okunduktan sonra gömüleceğim. Sarı saçlarından güneşi koparışım boşunaydı belki, deniz gözlerin arasında kavruluşum. “Şu hayat” diyordun ya, “Hiç çekilmiyor” diyordun, dalım yok tutunacak, sarılacak bir dost! Zaman biraz daha aktı ben bu yazıyı yazarken... Ve ölüm biraz daha yaklaştı enseme, köşe başlarına pusu kurmuşçasına, şakaklarımda ölüm tohumları, beyaz renkli; ak ak olmuş saçlarımda gizledim seni... Gelip kondu bir serçe ellerine dün gece, mavi deniz yolu, yüreğimdeki tüm kelepçeler. Bir haşin rüzgardır esen; üşür soğuk bile! Anlatır sana aşkı, hırçın sesiyle... Hep beklemek her şeyi; bu ömrün bitişidir! Umut bağlamak her şeye; bu yılların... Mutlu olmak, ayların! Geri gelmek için günlerin! Yaşamak için saniyelerin... Hep beklemek her şeyi... Önemli değil hiçbir şey sevgilim; takma kafana. Nasıl olsa çürüyecek tüm yeşilcikler. Tüm çocuklar da büyüyecek. Nasıl olsa bir dilenciye birileri bir şeyler verecek. Ben de yaşayacağım yani bir şekilde, biçilen son ana kadar... Zaman bitti ben bu kelimeyi yazarken...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |