..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumbilim > Hulki Can




4 Nisan 2009
Kürt Aşiretleri ve Yakın Tarih Üzerine Notlar (I)  
Tarih diye bize ve yeni kuşaklara boş gurur ve hamasetten başka bir şey öğretmemiş, öğretmeyen ve asla öğretmeyecek olan bilgesiz ve bilgisiz tarih hocalarımıza ithaf olunur...

Hulki Can


Güçlü ulusların arasına sıkışmış olan etnik kümeler tarihsel gelişim ve evrimsel aşamalara ayak uyduramadan günümüze kadar kabileler veya aşiretler halinde geldiler. Bunun böyle olması ve etnik grupların geri kalmışlığının başlıca nedenleri çok katı gelenekler ve şeriatçı törelerle korunan sınırlı bireysel ve toplumsal ilişkiler, tarım, avcılık ve hayvancılık düzeyinde sürdürülen kapalı ekonomik feodal yapı, büyük toprak sahipleri, beyler, aşiret reisleri, şeyhler, pirler, tarikatlardır Bu tür kapalı kümelerde sanayi ve maden üretimi yoktur. En önemli emtia arazi, toprak, hayvan sürüleri ve tarım alanlarıdır.


:CJBA:


GENEL TANIMLAR
İlk insan toplumlarının oluşumu eşya, araç ve gereçlerin üretimiyle başlamıştır. İş ve el aletlerinin gelişimi, tarım ve hayvancılığın ilerlemesi, aile ve soyun büyümesiyle ilk toplum düzeni doğmuş, zamanla aileler büyük ailelere, büyük aileler de kabilelere (boy) dönüşmüştür. Kabileler de aşiretlere (oymak) dönüşmüştür.

Kabile, boy, klan eşanlamlı olup bir soydan türemiş ortak bir atadan geldiklerine inanan, aralarında kan bağı olan bir kaç büyük aileden meydana gelen göçebe veya yerleşik topluluktur.

Aşiret, oymak, tribü de bir çok kabileden oluşan, aralarında din, dil, kan, evlilik bağları bulunan göçebe veya yerleşik topluluktur.

Kabile yönetimi başlangıçta fiziksel olarak en güçlü, en savaşçı ve en becerikli olanların elindeyken sonradan, ekonomik olarak en üstün olanların elinde toplanmaya başladı. Kabileler aşiretlere dönüşmeye başlarken mal, mülk ve eşyaların korunması ve devredilmesi sorunu ortaya çıktı; mülkiyet ve yönetimin aktarımı babadan oğula geçmeye başladı. Toprak çok önemliydi. Çünkü herşey yakılıp yıkıldıktan sonra geriye hiçbir zaman yok edilemeyecek bir değer kalıyordu: Toprak.

Gelecekte malların sahibi olacak mirasçının net bir şekilde belirlenmesi tüm aşiretin gözleri önünde tanıklarla pekiştirilecek evlilik kurumu sayesinde mümkündü. Evlilik töresinin asıl amacı kadının doğuracağı çocukların babasını önceden bilmek, mal, mülk ve soyun geleceğini güvence altına almaktı. Çok eşlilik, dolayısıyla çok çocuk, malın mülkün gelecekte korunması için elzemdi. Evlilik dışı ilişki soy ve sopun karışmasına yol açacağından kesinlikle hoş görülmüyor ve cezası ölümdü.

Aşiret düzeninde ensest (anababa ve kardeşler arası aile içi evlilik) ile endogami (aşiret içi evlilik) genelde yasaktır. Bazı durumlarda kuzen veya amca çocukları evlenebilir. Geleneğe göre aşiret üyesi ancak başka bir aşiret üyesiyle evlenebilir. Bunun ahlaki bir temeli yoktur. İç evliliğin yasaklanmasının nedeni salt maddi ve ekonomik nedenlere bağlıdır. Çünkü kızlar gözü açılmadan diğer komşu aşiretlere mal, arazi, servet veya hediye karşılığı pazarlanacak değerli birer emtia konumundadır.

Hiç kullanılmamış, el değmemiş olmaları, dolayısıyla bakirelik çok önemliydi. Bunun için kızlar çok küçük yaşta bile olsalar dış evlilikler için pazarlanabiliyordu. Çünkü kızın büyüyüp yaşı ilerledikçe kullanılmış olma olasılığı yükseliyor, değeri azalıyordu. Böyle bir ticari ilişkiyle hem aşiretin serveti artıyor, hem de aşiretler arası bir değiş tokuş ticareti başlıyor, dayanışma güçleniyordu. Bu gelenek ve töre günümüzde hala sürmekte olup doğuda görülen genç kız intiharları, cinayet ve ölümlerinin arkasında töreler vardır.

Özel mülkiyetin güçlenmesi, ekonomini gelişmesi, kölelik ve toplumsal sınıfların ayrışmasıyla kabileler aşiretlere, hanedanlıklara, beyliklere, sitelere, site devletlerine, feodal derebeyliklere dönüşmeye başladı.

KÜRTLER NİYE AŞİRETLER HALİNDE KALDI?
Güçlü ulusların arasına sıkışmış olan etnik kümeler tarihsel gelişim ve evrimsel aşamalara ayak uyduramadan günümüze kadar kabileler veya aşiretler halinde geldiler. Bunun böyle olması ve etnik grupların geri kalmışlığının başlıca nedenleri çok katı gelenekler ve şeriatçı törelerle korunan sınırlı bireysel ve toplumsal ilişkiler, tarım, avcılık ve hayvancılık düzeyinde sürdürülen kapalı ekonomik feodal yapı, büyük toprak sahipleri, beyler, aşiret reisleri, şeyhler, pirler, tarikatlardır Bu tür kapalı kümelerde sanayi ve maden üretimi yoktur. En önemli emtia arazi, toprak, hayvan sürüleri ve tarım alanlarıdır.

Buna en somut örnek günümüzde hala geleneksel düzenlerini sürdüren Afrika zenci kabileleri, Avustralya Aborjinleri ve Ortadoğu bölgesindeki Kürtler gibi çeşitli etnik kümelerdir. Hemen belirteyim ki Kürt diye tanımlanan gruplar kendi aralarında da çeşitli etnik birimlere bölünmüş durumdadırlar.

Oysa, örneğin, boylar, oymaklar halinde yaşayan Türkler Ergenekon'dan çıktıktan sonra devletçikler kurmaya başlamış, Anadolu Türk beylikleri önce birbiriyle çatışmış daha sonra Osman Beyin önderliğinde birleşerek devlet kurmaya yönelmişlerdir.

İmparatorluklar yıkılınca küçük krallıklara, ya da, devletçiklere dönüşürler. İskender'in kurmuş olduğu Yunan (Helen) İmparatorluğu yıkılınca yerine 7 krallık kurulmuştur. (Pontus, Selevkus, Part, Pergamon, Ptoleme, Lisimakos, Makedonya krallıkları). Roma ve Osmanlı İmparatorluğu da yıkıldıktan sonra bir çok yeni devlet ortaya çıkmıştır. SSCB de yıkıldıktan sonra birçok bağımsız cumhuriyet kurulmuştur. Ama bu imparatorlukların hiçbiri aşiretleşmemiştir.

Dolayısıyla, Kürtçü çevrelerin ileri sürdüğü gibi Ortadoğunun etnik kümelerden biri olan Kürtlerin eski çağlarda bağımsız devletler, hatta bir imparatorluk kurdukları, şanlı bir geçmişe sahip oldukları yönünde iddiaların tarihsel gerçeklerle hiç bir ilgisi yoktur. Çünkü eğer öyle olsaydı, herşeyden önce, bugün hala aşiretler halinde yaşamayı sürdürüyor olmaları mümkün olamazdı. Yani Kürt devletleri tekrar aşiretlere mi dönüştüler? Bu eşyanın tabiatına, maddenin doğasına aykırıdır.

Bu nedenle Kürtlerin "milletleşme evrimi geçiren dünyanın en eski halklarından biri olduğu, Kürdistan uygarlığı ve Media adlı bir imparatorluk kurdukları, ama bu imparatorluğun yıkılışından sonra böyle büyük bir devlet kuramadıkları, ancak Karduk adıyla tarih sahnesine çıktıkları" yolundaki hamasi ve düzmece iddiaların bilim ve tarihle hiçbir bir ilgisi olmadığı anlaşılmaktadır.

Yoksa aşiretleri derleyip toplayarak, yapay bir şekilde birbirine yamayarak bir halk oluşturulamaz. Kargaşa çıkar. Böyle bir bohça da yama tutmaz. Aşiretler bibiriyle çatışmaya başlar. Bu bağlamda Tevrat'ta Babil Kulesini yapımıyla ilgili anlatılan öykü bir hayli ilginçtir. Bir kule ve kent oluşturmak için bir araya toplanan çeşitli insanlar sonunda birbirlerinin dilini anlayamaz hale gelirler. Kulenin yapımı yarım kalır ve hepsi oradan yeryüzünü dağılır. Çünkü paylaştıkları ortak bir kültür ve dilleri yoktu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yahudi Soykırımı Gerçek mi, Abartı mı? (3. Bölüm)
Yahudi Soykırımı (Holokost) Gerçek mi Abartı mı? (1. Bölüm
Yahudi Soykırımı (Holokost) Gerçek mi, Abartı mı? (2. Bölüm)
Maher Şalal Haş Baz

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çağdaş Gagavuz Şiiri
Mevlana'nın Tesettür ve Kadınların Örtünmesine Bakışı
Yahudi, Hristiyan ve İslam Teolojisinde Şeytan ve Şeytanlar (1. Ci Bölüm)
İslamlıktaki Cinselliğin Psikopatolojisi (2. Bölüm)
Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlıkta Kutsal Savaş ve Ganimetler
Yahudi - Hristiyan ve İslam Teolojisinde Cincilik ve Cinlere İnanış
Omega Melancholia (Omo) Sendromu
İslamlıktaki Cinselliğin Psikopatolojisi (1. Bölüm)
Yeni (!) Anayasayı Kimler İstiyor?
İslamlıktaki Cinselliğin Psikopatolojisi (3. Bölüm)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elsa'nın Gözleri [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan - II [Şiir]
Albatros [Şiir]
Yeryüzü Rüzgarları [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan [Şiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Şiir]
Malta Şahinlerine [Şiir]
Uçan Ayakkabı [Şiir]
Havanın Ölümü [Şiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Şiir]


Hulki Can kimdir?

Başlıca yapıtları: Eski Kule Müziği (şiir) Geometrik Aydınlık (şiir) Havanın Fen Noktası (şiir) Tartaros Paradigması (eleştiri) Teslis Sendromu (eleştiri) Nano Kutsallık (eleştiri) Sevgili Kutlu Yaşam (öykü) Kuşku Bilinci ve Eleştiri (eleştiri)

Etkilendiği Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulki Can, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.