..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Kent > Şenol Durmuş




1 Mart 2010
Güzel İstanbul  
Şenol Durmuş
Balat sahil yolunda, Eyüp istikametine doğru yürüyorum. Eski tarihi binaların arasında görünüyor bazı karanlık yüzler. Sanki insanlar çevresine çok fena bakıyor. Dua ediyorum. Allahtan hava karanlık değil. Ellerim cebimde,olduğu halde ıslık çalarak yürüyorum.


:DACG:
Güzel İstanbul.

Seni çok seviyorum. Yağmurlu günlerde ise daha bir başka seviyorum. Trafiğin kilitlenmesini, insanların perişan halde koşuşturmasını, hayranlıkla izliyorum.

Balat sahil yolunda, Eyüp istikametine doğru yürüyorum. Eski tarihi binaların arasında görünüyor bazı karanlık yüzler. Sanki insanlar çevresine çok fena bakıyor. Dua ediyorum. Allahtan hava karanlık değil. Ellerim cebimde,olduğu halde ıslık çalarak yürüyorum.

"Sevemez kimse seni, benim sevdiğim kadar" adlı şarkıyı mırıldanıyorum.

Çevre binalarda, pencerelerde, balkonlarda asılı duran rengarenk çamaşırları seyrediyorum. Çoraplar dahi ahenk içerisinde dizilmiş. Tarihi surları seyrederken, bir ses duyuyorum. Dönüp bakıyorum.

"Abi Allah rızası için birazcık tiner parası verir misin?" diyor bir ses.

Şaşırıyorum ama kendimi toparlıyorum. Büyük bir mutlulukla cebimden beş lirayı çıkartıp gülümseyerek uzatıyorum.

"Ne demek sevgili kardeşim, buyur afiyet olsun." diyorum.

Tinerci de gülümsüyor, avucunun içinde saklı duran bıçağını kapatarak cebine koyuyor.

"Abi senin gibi delikanlı adam görmedim harbiden." diyor.

El sıkışarak ayrılıyoruz.

Denizin temiz havasını biraz daha çekmek için kıyı şeridinde yürüyorum. Kayıkçıları görüyorum. Saçı, sakalı dağınık tipler her zaman olduğu gibi şarap parasını toplamak için aralarında tartışıyor. İçimi huzur kaplıyor. Hayat devam ediyor işte. Yağmurlu bir gün olmasına rağmen okuldan kaçan liseliler, gençler ortalıkta arı kovanı gibi kaynıyor.Bir kaçı ellerinde ki esrarlı sigaraları neşe içinde içiyor.Sarılıp öpüşenler var.Çok rahatlar..

İşte istikbal gençlerde, diyorum.

Karşımda bana doğru gelen yüzü görünce şaşırıyorum. Kaç senedir görmediğim bir dost. Hasretle sarılıyoruz, şapur şupur öpüşüyoruz.

"Ne yapıyorsun Ahmet?" diye soruyorum.

"Sağol iyilik sağlık.Bir iş için gelmiştim, misafirim var, birazcık kokain alacaktım. Senin emlak işlerin nasıl gidiyor?" diye soruyor.

"İdare eder." diyorum. "Kokaini İsmet'ten mi alıyorsun?" diye soruyorum.

"Yok" diyor, "Kepçe Hasan'dan alıyorum. Malı da iyi, haberin yok mu İsmet'i geçen hafta öldürdüler." dediğinde şaşırıyorum.

--Diyarbakırlı satıcılarla kapışmış, sonrada İsmeti baltayla yedi parçaya bölmüşler.Yani sonu feci oldu---diyor..

İyi bir insan rahmetli olmuş, birazcık üzülüyorum. İkimiz de şaşkınız. Arkadaşım:

"Zaten iyiler hep erken gidermiş, Allah sevdiğini çabucak yanına alırmış." diyor.

Ölenle ölünmezmiş derler, boşuna söylenmemiş bir söz. İsmet'in acısını bir kaç dakikada atlatıyorum.

Ayrılıyoruz.

Eyüp Sultan camisinin avlusuna giriyorum. Dilenciler, simitçiler, yankesiciler, yem satanlar telaş içerisinde. Hasılat telaşındalar. Ateist olmama rağmen,bir kaç türbeye yanaşıp, bildiğim bazı duaları okuyorum. Sorunlarımın, içimdeki sıkıntının, birden azaldığını, hafiflediğini hissediyorum.

Cenaze araçlarının sayısını görünce ürküyorum. Pierre Loti mezarlık yolu adeta E-5 karayoluna dönmüş. Merakla mezarlığa yürüyorum. Ellerinde kazma küreklerle onlarca kazıcının beklediğini görüyorum. Mezar kazıcıları da koşturuyor. Mezarlık inşaat şantiyesine dönmüş gibi. Habire çukur kazıyorlar.

Birden korkuyorum, geri dönüyorum.

Eyüp çarşısında yürürken esnafları, insanları seyrediyorum. Esnaflar hazırlanıyor, günlük kazıklarını atmak için. İnsanları seyrediyorum, bu esnafların önünden geçerken bir çoğu ürküyor. Balıkçısı, manavı, dönercisi durmadan bağırıyor. Kahvehane önünde dikilen bazı eski simaları farkediyorum. Tanınmamak için montumun yakalarını kaldırıyorum ve boynumu bir kuş gibi saklıyorum.

Gaspçı Kenan ve arkadaşları tesbihlerini çekerken şaka yapıyorlar. Az sonra işe çıkacaklar.

Kumarhaneci Vedat'ın gözleri kıpkırmızı. Şarapçı İsmet'in elindeki poşette iki şişe şarap var. Koşar adım içmeye gidiyor.

Semtimizin eski dillere destan güzeli lastik Sevim orta yaş civarında bir adamla kol kola yürüyor. Sevim'in eski güzelliğinden eser kalmamış. Çaktırmadan yanlarından geçiyorum. Bir ekip otosu gece soyulan dükkanın önünde rapor tutuyor. Çöp kamyonunun şoförü, taksiciyle kavga ediyor.

Bir kamyonun kasası ağzına kadar patates dolu ve adam dana gibi böğürüyor:

"Patates, soğan, patates, soğan."

Börekçi bağırıyor, demirci haykırıyor.

Birden duyulan ezan sesleri çıkan bütün sesleri bastırıyor. Çeşitli camilerden ayrı ayrı çıkan ezan sesleri gökgürültüsü etkisi yapıyor. Çıkan ses ortalığa hakim oluyor.

Mutluluğum, sevincim ikiye katlanırken, Gaziosmanpaşa meydanına doğru yürüyorum.



.Eleştiriler & Yorumlar

:: Güzel İstanbul ha...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
10 Mart 2010
Evet size katılıyorum,bütün pisliklere.rezilliklere daha doğrusu her şeye rağmen güzel İstanbul...Saygılarımla.

:: Merhaba!
Gönderen: Cahit KILIÇ / , Türkiye
9 Mart 2010
Şenol Bey Kardeşim, Burada olduğunuzu bilmiyordum.Görmekten çok büyük mutluluk ve memnuniyet duydum. Selam ve saygılarımla...Değerli HOCAM çok teşekkür ederim..Sizi takip ediyorum..SAYGIMLA..Şenol DURMUŞ.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın kent kümesinde bulunan diğer yazıları...
Lastik Sevim
Açık Hava Tımarhanesi
İstanbul

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kurtarın Beni
Hırsızlar Kralı
Sarıgöl Roman Mahallesi 2
İdam İsteriz
Pavyon Sokakları
Dilenciler Köyü
Gel Abi...
Emret Başkanım
Düttürü Düüüttt
Cafer Kalfanın İsyanı 2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kurtlar Sürüsü [Şiir]
Ego - [Şiir]
Çingeneler Zamanı [Şiir]
Açım Ben [Şiir]
Olmalı [Şiir]
Hani [Şiir]
Zaman Geçsin [Şiir]
Konstantin Ağlıyor... [Şiir]
Kuyu [Şiir]
Sen Gidersen [Şiir]


Şenol Durmuş kimdir?



Etkilendiği Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.