Yanlýþ sayýsýz þekillere girebilir, doðru ise yalnýz bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
Üstelik onlarýn mutsuz olduðunu düþünürken bir de çeþitli senaryolarla o yaþama çözüm üretmeye çalýþýyormuþum. Önümde yürüyen kedinin, o köpeðin mutsuzluðundan bananeymiþ. Havada uçan martýlarýn, diðer kuþlarýn açlýðýndan sana ne diyordu doktor. Kamyonu kullanan o insana niye ayý gözüyle bakýyormuþum, o da bir insanmýþ. Dediðine göre bütün bunlar hayatýn olaðan akýþýymýþ. Sen de kendini o akýþa býrak, sal gitsin, nereye gidecekse gitsin be kardeþim, bu ilaçlarý kullandýðýmda da sorunlar yavaþ yavaþ azalýrmýþ" diyordu. O gün kendimi çok mutlu hissettim.... Koskoca bir ayýn sonunda nihayet evden çýktým. Semtte birkaç tur attýktan sonra þehir merkezinde dolaþmak iyi bir fikirdi. Aksaray, Sultanahmet, Eminönü falan filan diye düþündüm. Bu arada Sahaflarýn kutsal kitap çarþýsýnda birkaç dergi, roman almak da iyi bir fikirdi. Neþe içinde yürüyordum. Herkes gibi gökyüzünün maviliðine sevinçle bakýyordum. Aðaçlara, apartmanlara, balkonlara, asýlý çamaþýrlarý bir süre seyrettim. Ýþte martýlar yine çatýlarda uçuyordu. Haliç'ten buralara bazen dinlenmek için gelir zavallý martýlar. Bazende gagalarýnda ki ekmek parçalarý, simit artýklarý küçük bir yaðmur gibi sokaða, üstümüze yaðar, durur... Sokaðýn bir köþesinde duran çöp konteynýrlarýnýn baþýnda üþüþen kedilere, köpeklere büyük bir sevgiyle baktým. Ýþte hayat yine devam ediyordu. Sokaðýn arasýnda fýrlayan belediyenin çöp kamyonunu görünce durdum. Zavallý adamlar telaþ içerisinde koþturuyordu. Hýrpani tipli, kirli sakallý, fýrça býyýklý çöpçülerin görüntüsü hiçte iç açýcý deðildi. Ýþte emekçiler diye düþünürken bir ay sonra taksim meydanýndaki yerimi kesinlikle almaya karar verdim.... Ýnsan gerçekten dikkatli bakarsa yaþama çok þey görebiliyormuþ. Çöpçülerin gayretli mücadelesini görünce de gerçekten önemli bir mesleði icra ettiklerinin farkýna ancak varabildim. Üstelik kýrk yaþýndan sonra. Ýnsanlarýn pisliðini temizlemek gerçekten kutsal ve yüce bir görevdi. Semtin ana çarþýsýnda yürürken gülümsüyordum. Kahvehanenin kapýsýndan içeri girdiðimde bizim serseri Selim'i kaðýt oynarken gördüm. Yanýna oturduðumda morali çok bozuktu. Çayýmý içerken bana dert yanýyordu. "Yüz liradan fazla kaybettim, harbiden iþim çok zor, yandýk anasýný satayým. Sen ne iþ he uzun süredir gözükmüyorsun?" diyordu. Kýzgýnlýkla ayaða kalktým. "Bozuk plak gibi yaþamýmýz var Selim, tekrar tekrar çal dur.Benden uzak durun" derken ayaða kalktým yürüdüm. Selim arkamdan tuhaf bir þekilde bakarken kirli sakallarýný karýþtýrýyordu. Semtimizin en büyük marketinin önünden geçerken onu gördüm. Bana el sallýyordu. Ýlk sevgilim sayýlýrdý Muazzez. El iþaretiyle sonra uðrayacaðýmý belirtsem de ýsrarlarý karþýsýnda içeri girdim. "Hayrola gözükmüyorsun" derken bir eliyle bana personel panosunu gösterdi. Bak bu ay da ay'ýn en iyi elemaný ben seçildim diyordu. Kendisini öperek bu haklý baþarýsýný tebrik ettim. Takýldýðý sevgilileri arkadaþlarý olsa da onunla belli zamanlarda yine görüþürüz. Bu buluþmalarda da onu, ara sýra becerirdim. Tabii ki karþýlýklý sevgiliye dayanan bir iliþkimizdir bu durumlar. Yine yakýn bir tarih belirledikten sonra minibüs duraðýna geldim. Birkaç minibüsü es geçtim. Ýnsanlar sanki ayakta yolculuk yapmak için çýrpýnýyordu. Karamsar birkaç düþünce belki de buhranýmý tetikliyordu. Uzun yýllarýn minibüs yolculuðunun tecrübesi, üstelik çilesi belki de yýldýrmýþtý. Sakin, temiz bir minibüs geldiðinde adýmlarýmý attým. Arka dörtlüde üç bayan, diðer koltuklarda tek tük yolcu arasýnda bir bayanýn yanýna oturdum. Minibüs þoförü de eskilerin psikopatlarýna benzemiyordu. Orta yaþlý tombul, pembe yanaklý þoför gaza basarken dahi itinalýydý. Arka koltuðunda oturan iri yarý adamýn ara sýra öksürükleri rahatsýz etse de bu yolculuk, iyi bir yolculuk sayýlýrdý. Yanýmda oturan genç bayan ile haliyle karþýlýklý tebessümde bulundum. Boyu posu güzeldi. Þanslý sayýlýrdým. Bayan da çok mutluydu. Bir koltukta böyle uyumlu iki yolcu bulmak hele bu günlerde gerçekten bir mucizeydi. Bunun etkisinde olacakki o saða ben sola bakarken farkýnda olmadan birbirimize bakýyorduk. Ben onun saçlarýný incelerken, o da benim yeni aldýðým ayakkabýya bakýyordu. Kýlýk kýyafet, görüntü uygundu. Arkadaþ olma þansýmýz acaba olabilir miydi? Neden olmasýn ki? Bu konularda tabii ki medeni cesaret sayýlýrdý. Bir yakýnýmýz bunun en güzel örneði olmuþtu. Belediye otobüsünde tanýþtýðý bayanla evlenmiþti. Bu minibüste Allah göstermesin bir kaza olsa beraber ölmek varken madem beraber evlenmek neden olmasýn ki? Ýkisi de sonuçta kader gibi diye düþündüm. Sadece uyum meselesi. Gönül bu... Ara sýra ensemi tükürüðe boðan o insan, o hayvan herif ister istemez mutlu sahnemizi bozuyordu. Vatan caddesinde minibüs durduðunda çok yaþlý bir teyze iki yakýnýn yardýmýyla yürürken trafik kilitlendi.Bir karýnca misali yürüyordu zavallý teyze. Yolcularýn nefreti gözlerinden okunuyordu. Bir dakika sonunda üç dakikayý bulduðunda arkadaki onlarca araç da son gücüyle kornaya basýyordu. Zavallý teyze bu yaþlý haliyle bu ilkel toplumda hýzlý giden yaþamý farkýnda olmadan sabote mi ediyordu?Farkýnda deðil miydi? Birden kendime geldim. Baþýmý çevirdiðimde göz göze geldik. Yine o güzellik. Arkadaþlýk teklif etsem mi acaba diye yeniden düþündüm. Kesinlikle emindim o da bunu bekliyordu.Acaba onuda bir yerde becerebilirmiydim... Tüm cesaretimle düþünürken belki de korkudan titriyordum. "Beyefendi müsaade ederseniz inmek istiyorum" dediðinde yüz ifadesi sanki bir dramý yansýtýyordu. Adeta yirmi yýl süren bir aþkýn acýsýný okudum yüzünden. Niye o teklifi yapmadým diye benimi suçluyordu? Ayaðýný ayaðýma sertçe sürterken vücut dili de konuþuyordu. Üzgündüm tabii ki. Aksaray minibüs duraðýndan indiðimde þok geçirmiþ bir haldeydim. Demek ki mutluluk, sevinç, hüzün, keder hemen her þey insanýn elinde, bilakis hayallerindeymiþ. Ama bunlarýn gerçekleþmesi için de mutlaka bir insan gerekiyormuþ. Hele de bir erkek için böyle mükemmel bir diþi þartmýþ. Minibüs duraðýnýn yanýnda duran gazete bayisinin önünde dergileri inceledim bir süre. Spor, oto, pop, top 10 dergileri arasýnda bir türlü bulamýyordum. Adam "Ne arýyon gardaþ?" diye sorduðunda, "Edebiyat dergileri yok mu Notos falan filan" dedim. "Yok hemþerim Notos motos" derken kýzgýndý. Meydana yaklaþýrken birkaç bayiye daha sordum. Yoktu. Koskoca Aksaray meydanýnda hiçbir bayide edebiyat dergisi yoktu. Meydanda bir grup gördüm. Kýrmýzý, sarý bayraklý filamalar vardý. Özgürlük, eþitlik pankartlarý saða sola, direklere, aðaçlara asýlýyordu. Çeþitli sol örgütlerdi anladýðým kadarýyla. Büyük bir pankartýn önünde durduðumda yüzlerce isim okumaya baþladým. Çeþitli F tipi cezaevlerinde yatan siyasi mahkumlarýn hastalýk durumlarý, açlýk grevleri ve yaþadýklarý kötü þartlar, rakam olarak bir liste halinde yazýlýydý. Yoldan geçen insanlar ise deðil pankartlara bakmak, adeta yangýndan kaçarcasýna uzaklaþýyordu. Ýstanbul'un eski Topkapý Otogarý haline dönüþen Aksaray meydanýndaki insanlarýn görüntüsü de bir vahimdi.Geçmiþ yýllarda eski bir þarapçý abimiz söylemiþti...Aksaray da Beyoðlunda dolaþan har iki insandan biri mutlaka hýrsýzdýr diye uyarýda bulunmuþtu... Her zaman olduðu gibi seyyar satýcýlar, hamallar, yankesiciler, faili meçhul tipler karýnca misali kaynýyordu. Bu sefil yýðýnlar için bir diðerleri F tipinde ölmek üzere ama diðerlerinin umurunda bile deðildi...Üzüldüm... Kimin için devrim, kimin için mücadele yapýlýyordu bu meydanda. Nataþalar her zamanki halleriyle öðle uykusundan kalkmýþ otellerinden çýkýyordu. Akþam üzeride herhalde birçoðu bu azgýn kalabalýða hizmette bulunacaktý. Fen, Edebiyat fakültesinden öðrenciler çýkýyordu.Uzun saçlý, keçi sakallý tipler... Belki de bu F tiplerinde yatanlarý belkide, bu maganda yýðýnlarýný kurtaracak olan nesildi bunlar.Neden olmasýn? Bir anda gurur duydum...Maganda abilerinin yapamadýklarýný bunlar neden yapmasýn ki? Ýnþallah birbirlerinden, barlardan fýrsat bulurlar da bu memleketi kurtarýrlar diye birkaç dua okudum. Nihayet üniversite önüne geldim. Kuþlar simitçiler, tek tük satýcýlar ile ortalýk sakin sayýlýrdý. Sahaflarda birkaç dükkan dolaþtým. Ders kitaplarýnýn yaný sýra dini kitaplarýn arasýnda bazý bilim kurgu, polisiye romanlarý vardý. Bir öykü kitabý yoktu. Bir tezgahtar "Ömer Seyfettin uyar mý?" diye sordu. Bir üniversiteli fiyat sorunca adam kaç tane diye sorarken çevresini kontrol ediyordu. Bir tanesi on lira olur derken tezgah altýndan kitabý çýkardý. Yýllarýn meþhur kitapçýlar çarþýsý þimdilerde korsan kitap pazarýna dönmüþtü. Sultanahmet'e doðru yürüdüm. Geçmiþ yýllarda bir kitapevi vardý. Önünde durduðumda meþhur kebapçý tabelasýný ve vitrindeki kebap çeþitlerini gördüm. Turist yýðýnlarý ise vitrin önünde bir hazineye bakarcasýna gözleri açýk bir þekilde et parçalarýnýn resimlerini çekiyordu. Caðaloðlu dedim. Bab-ý Ali'de bulabilirim diye düþündüm. Buralarda terk edilmiþti. Diyanet kitapevleri ve dini kitapevleri ortalýða hakimdi. Sonunda vazgeçtim. Bir turistten beter bir halde, hala Ýstanbul'da bir þeyler arýyordum. Dönüþ için tramvaya bindiðimde o koku yine çarptý. Ýnsan yýðýnlarýnýn kokusu. Güçlükle bir yere tutunurken birkaç turistin burunlarýný tuttuðunu gördüm. Suratlarý, yüz ifadeleri çok acý bir þekilde ekþiyordu... Haliç'in bir zamanlar yarattýðý dehþet koku þimdi toplu taþýma araçlarýnda hakimdi. Aksaray meydanýna indiðimde polis yýðýnlarýný gördüðümde þaþýrdým. Az önceki grup Dtp'li vatandaþlarmýþ. Seçim kurulu protestosu varmýþ da haberimiz yokmuþ. Çevit kuvvet iki kordon halinde onlarý ablukaya almýþ. Az önceki grubun sayýsý da binleri aþmýþtý. Yaþlý köylü kadýnlar, 12 Eylül döneminin azýlý militanlardan beter bir halde baðýrýrken, poþulu kar maskeli gençler de sahnede yerini almýþtý. Büyükleri onlarý sakinleþtirmeye çalýþýrken kralýn askerleri de kalkanlarýný, miðferlerini takmaya çabalýyordu. Minibüs duraðý meðerse miting alaný olmuþ. Az önce yürüdüðümüz kaldýrým ise yasak bölge ilan edilmiþ. Ýnsanlar panik halinde yine yangýndan kaçarcasýna uzaklaþýyordu. Mitingcilerden bir grup kendi arasýnda tartýþýyordu. Biri arkadaþýna talimat verirken öfkeli. "Ara ulan þu korkak þerefsizi ara,bak buraya da gelmedi. Þimdi de iþim var der." diyordu. Sanki bir haber kanalýnda canlý yayýnýna katýlmýþtýk... Minibüse kazasýz belasýz binerken az da olsa rahatladým. Minibüs þoförü orta yaþlý, hacý sakallý bir adam. Baþka sakallý bir yolcuya dert yanýyordu. "Yahu görüyorsun bunlarýn yaptýðý da iþ mi? Ben de kürtüm kardeþim bana niye kimse bir þey demiyor." Minibüs hareket ederken güzelim varoþ semtimizi düþünüyordum...Yanýmda oturan ayý dikkatimi çekti...Ona tüm sevgimle bakmaya baþladým...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |