Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Bunlar yağmacı, fırsatçı, vampir bir kültürü benimsemiş çok acayip ve tehlikeli bir yaşam formudur. Bulaştıkları yerde bir virüs gibi zayıf bünyeleri kısa sürede hasta edip öldürürler. Bunların bulunduğu yerde başka bir yaşam türünün barınmasına olanak yoktur. Ya bu sülük-emici-yokedici yaşam formuna dönüşeceksiniz ya da yok olacaksınız.. Aslında bu dönüşüm zaten bir yokoluş olduğu için geriye kalan tek mantıklı alternatif bu virüs yaşam formunu ve onu besleyen kültürü yok etmektir.. Bu yaşam formu tırsak ve çekingendir ve sadece sırtlanlar gibi çok kalabalıklaştığında gücü bir şeylere yeter. Avrupa tarihin bir döneminde bunlardan çok ama çok çok çekmiştir. Bunlar yüzünden Avrupa kıtası uzun yıllar kardeş kavgasında boğuşmuş ve sokaklarda dere gibi kan akmıştır.. İnsanlar şeytana tapıyor diye yakılmıştır. İnsanlar GÜNAHKAR diye yakılmıştır. İnsanlar kilisenin din adamlarıyla ters düştü diye yakılmıştır. İnsanlar sevmeyen komşuları sadece basit iftira ettikleri için şeytan-günahkar diye yakılmıştır. İnsanlar bilimle uğraşıyor ve diğerlerine düşünmeyi öğretiyor diye YAKILMIŞTIR. Ve bunları yapan dinadamlarının tanrısı BAĞIŞLAYICILIĞI ile ÜNLÜdür. Alevlerle yakarak insanların ruhunu arındırmak ve öldürmek cidden büyük bir merhametlilik göstergesi midir? Aynı din adamları Avrupa hastalık ve açlık ile boğuşurken CENNETTEN ARAZİ SATMIŞ ve kendilerine bu dünyada Bazilikalar, saray yavrusu evler, dünyada cennet bahçeleri inşa etmişlerdir.. İşte bu nedenlerden DİNi ama hangi dini olursa olsun ağzına alan ve DİN DİN DİN TANRI PEYGAMBER diyerek ortalığı birbirine katan bu fırsatçıların kalabalıklaşmasına asla izin verilmemelidir.. Sayıları sürekli iyi izlenmeli gerektiğinde müdahale ile süratle karantinaya alınmalı izole edilmelidir.. Bu yaşam formları insan gibi görünür. Dünyanın her yerinde ve insan ırkının görüntüsünde, dilinde, renginde, ırkında bunlardan olabilir. Bunları tanımanın ilk temel ölçütü; Bunlar bir kere çok dindar ve iyi insanlar GİBİ GÖRÜNÜRLER. Bu yaşam formu en iyi saklanma yönteminin en az bakılacak yere saklanmak olduğunu çok iyi bilmektedir. Temiz, pak, dindar, iyi bir insan gibi görünmek elbette iyi bir maskedir. Kusursuza yakın bir maskedir.. Lakin endişe etmeyin. Bu maske kusursuza yakın olsa da bu tehlikeli yaşam formunu tanımanın yolları var.. Bu yaşam formu parazittir ve en iyi huylu görüneninden en saldırganına kadar hepsi etrafımndaki insanlardan beslenir.. Bunu aşırı nezaket ve aşırı tevazunun, aşırı iyi olma çabasının ardında hırsla dişlerini ve pençelerini sizin ruhunuza geçirerek yaparlar. Buna engel olamazlar. Özleri bununla doludur yani BOŞLUKLA.. Açlıkları kocamandır. Hiç bitmez. Boş bir sonsuzluğa açılan bir kuyunun okyanusları emmesi gibi ruhları doymamacasına açtır.. Bunlar kibirlidir. Bunlar herşeyin en iyisini bilir. Bunlar sizin yanlış yaptığınızı, kötü yolda olduğunuzu, isterseniz size yardım edebileceklerini söyler. Kendi ışıklarıya gözleri kamaşmış ve körleşmiş bağnaz bir ruh haliyle, yobazca bir kibirle etraflarına vaaz okurlar. Kendileri en adi ve karanlık günahların kollarındayken kalkıp çevrelerindekileri günahkarlar diye kınarlar. Çünkü onların temiz giysileri, ak sakalları, gülümseyen yüzlü nazik sözleri vardır ve çünkü bazıları bu masala inanıp kendini bu rezil istismarcıların kollarına atacak kadar SAFtır. Adam ak sakallıdır. Hacca bileme kaç kere gitmiştir.. Günde beş vakit namaz kılar. Senede 3 ay oruç tutar. Cumaları ve bayram namazlarını kaçırmaz. Hanımı da ondan aşağı kalmaz. Tepeden tırnağa örtülüdür ve elinden kuranı eksik etmez o yasinden bu okumalara gezer durur.. Bunların ağzından tanrı ve peygamber adı düşmez.. Buraya kadar ne kadar iyi değil mi? Cidden iyi yahu. Dalga geçmiyorum. Yaşayan inandığı dini böyle yaşamak istiyorsa yaşasın.. Ama iş burada bitmiyor. Dahası var.. Bu aynı adamın, bu bizim HACI Abi'nin esnaflığı tam bir curcuna.. Hacılığına ve saçına başına, yaşına, konuşmasına bakıp da onunla iş yaptıysanız yandınız. Hileli tartıdan borç takmaya bütün hilelerin daniskasını bilir-uygular. Dedikoduyu pek sever. Haramdan göbeği kocaman şişmiştir. Tanıyanlar gördüğünde zaten içinden bir küfrü savurup en hızlı biçimde yol değiştirir. Saçı açıklara demediğini bırakmaz ama 14 yaşındaki kıza s..ecek gibi gözlerle-gözünü kırpmadan bakar-gözden kaybolana kadar.. Hayır işlemeyi sevmez, bir yaralı parmağa işediği görülmemiştir. S..meyeceği eşeğin önüne ot koymaz. Size iyilik yapıyorsa arkanıza bakmadan koşarak uzaklaşın. Yüzünüze gülüyorsa bilin ki o an tam işte o an size içinde en büyük küfürleri saydığı bir andır. Eline düşmeye görün, kafanıza hemen bir mermi sıkmazsanız daha sonra bunu bile yapamayacak hale getirir-canınıza okur.. Bunun ailesi de farklı değildir. Oğlu da babası gibi dindar ve iyiaileçocuğu tipindedir.. Ama ne eli, ne dili, ne de şeyi haramdan çıkmaz. İşin can alıcı yanı; Bu haliyle hala ahkam keser, eser de eser vay babam din, vay babam kitap, vay babam peygamber.. Hanımları ayrı bir dedikoducudur. Başı açıklara demediklerini bırakmazlar ama öte yandan kendileri elin adamlarına yiyecek gibi bakıp kaş göz etmesini bilirler.. Kızlarını sarıp sarmalarlar ama o kadar sıkı sarılmıştır ki kızın sadece yüzü görünmesine karşılık, saçlarından başka vücudunun bütün hatları hayal gücüne hiç iş bırakmayacak şekilde göz önündedir. Hele yüzündeki o ifade, gözlerindeki o bakış ise başı kıçı en açık kızlarla yarışacak kadar baştan çıkarıcıdır.. Buyrun burdan yakın.. Efendim günahmış, efendim böyleymiş, şöyleymiş.. Öyle miymiş? Cidden mi? Yapmayın yavv.. Habire atarlar dedik ya.. Kendileri çok iyi, çok dindar(artık bulundukları yerde hangi kutsal varlık Tanrı ise onun mürididirler) çok temiz insanlarmış da diğerleri bu huzura ve güzelliğe, iyiliğe erişip onlar gibi olsunlar istiyorlarmış da.. Laf.. Bu laflara toplumda inananlar çoktur çünkü cehalet ve bağnazlık, yobazlık adeta bir erdemmiş gibi pazarlanıyor. İğrenç ve korkunç.. Ne korkunç bir zaman bu böyle. Sanki cehennemin kapıları dünyanın üzerine açılmış ve bütün iblisler bir din adamı cüppesine bürünüp insan kanı emmek için aramıza karışmış.. Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir. En büyük günah kibirdir. Din, kullanmaya kalktığınızda, çok tehlikeli bir siyasi ve toplumsal araçtır. Sahte dindarlar ile gerçek dindarlar arasında ayrım yapabilmek için bakacağınız yer dini nasıl yaşadığıdır. Din kişinin en mahrem, en kutsal, en özel, en kişisel kıymetidir. Din kişinin en kıymetli dayanağı ve ruhunun temelidir. Bir kişi bu mahremini günün 24 saati diğer insanların gözüne sokarcasına koca bir bayrak direği gibi sallıyorsa bu kibirdir. Bu diğerlerine hakarettir. Bu aşağılamadır. Diğerlerini rahatsız etmektir.. Din özel yaşanır. Dinin sana özeldir. Bunu kalkıp bir bayrak gibi sallamaya başladığında çizgiyi aştığının resmidir. Hele bunu çevrene bir hastalık gibi ZORLA yaymaya kalkıyorsan ve insanları korkutup sindirerek kendinleştirmeye çalışıyorsan.. İyi niyetle yapılan işten zarar gelir mi? Aptalca yaparsan elbette gelir. Araba kazaları sonucu ülkemizde kötürüm kalanların büyük bölümü kaza esnasında değil, kazadan sonra kötürüm kalıyor.. Yani birileri adamı karga tulumba çekip sürükleyerek araçtan çıkardığı için 6 ay sonra eskisi gibi olacak yaralılar ömür boyu felç oluyor.. Aklı ve gerçekleri gören, bilgili, farkında bir bakış olmadan en iyi niyetli hamlelerin bile sonu felaketle bitebilir. Ne yazık ki Türk insanının en yumuşak karnı dini.. Lütfen bir kez daha ve bir kez daha düşünün. Din, din, Tanrı, kitap, peygamber diye ortalığı inletenlerin maskelerinin arkasını da görün. Din kimseye dokunulmazlık vermez. Gözünüzdeki şu bağı çıkartın ve din sömürücüsü yalancı sülüklerin HER SÖZLERİNİ VE HAREKETLERİNİ SORGULAYIN, gerçek yüzlerini görün. Sakallı sülüklere, sulugözlü ağlak iblislere, kibirli vampirlere, kutsal adam cüppesi giyen canavarlara sesleniyorum. Bakın Mevlana ne diyor: Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.. Not: Bu kavga bitmez.. Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz.. Bunlar en iyi günleriniz.. "Bir daha asla.. Bir daha asla.."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |