..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > seyfullah ÇALIŞKAN




1 Ocak 2011
Zaman, Mekan - Patates, Soğan 3  
Yaşam 24 Saat Durmadan Konuşur

seyfullah ÇALIŞKAN


Zurnacı Metin Bursa’daki Kamberler Mahallesindeki evinden saat tam onda çıktı. On gündür hiç iş çıkmamıştı. Her yıl kış gelince böyle olurdu. Sadece kış mevsimine denk gelen seçimlerde bu durum tamamen değişirdi. Akşam kahvede Davulcu Hüseyin “Yarın işe çıkıyoruz, sipsileri akşamdan suya bırak, yumuşasınlar ” demişti.


:AIJB:
ZAMAN, MEKAN-PATATES, SOĞAN 3
Saat tam dokuzda hükümet konağından bulvara inen sokaktaki kiralık araba bürosun kapısı içerden açıldı. Bir haftalık sakallarıyla Göbekli Rahmi büronun kapısını açıp duvardaki saate baktı. Düofonun düğmesine basıp çay ocağına seslendi. Elini yüzünde gezdirdi. Sakalları kaşınmaya başlamıştı. Artık birkaç dükkan ilerdeki berbere gidip kendine bir çeki düzen vermeliydi. Son günlerde her şey ters gitmeye başlamıştı. Kimse araba kiralamak istemiyordu. Borçlarını ödeyemiyordu. Bir de üstüne üstlük karısı ile kavga edip evden ayrılmıştı. Tam bir haftadır arkada bulunan mutfak kanepesinde yatıyordu. Ve tam bir haftadır sadece kendi karısından değil dünyadaki bütün kadınlardan nefret ediyordu. Sırf bu yüzden yıllardır izlediği kadın programlarını bile açmaz olmuştu. Yeter ki işler ters gitmesin. İlk tekmeyi önce karısından yiyordu. Yıllar önceki olayları pişirip pişirip yeniden gündeme getiriyor. Sudan bahanelerle basit bir tartışmayı kavgaya çeviriyor, sonra da dargınlık yaratıyordu. Ama bu kez kararlıydı. Kesinlikle o eve bir daha geri dönmeyecekti.
Meydandaki saat kulesi on kez çaldığında heykelin etrafındaki bütün güvercinler telaşla havalandı. Hayvanlar yıllardır her gün duydukları saat kulesinin sesine bir türlü alışamıyorlardı. Köşedeki pastaneye saat kulesinin vuruşları sona ermeden bir delikanlı girdi. Kendine bir porsiyon kıymalı ve peynirli börek ısmarladı. Yanında da bir fincan çay… Tam üç gündür bu pastaneye aynı saatte geliyordu. Sonra böreğini yiyor ve çayını içip bekliyordu. Pastaneye girip çıkanlara, yoldan geçenlere bakmadan tam yarım saatini böyle geçiriyordu. Sonra çantasından telefonun çıkarıp birini arıyordu. Telefonla konuşurken sürekli saçlarını karıştırıyor, yeniden düzeltiyor ve dudaklarını ısırıyordu. İşin iç yüzüne gelirsek bu gencin adı Gürkan’dı İnternetten tanıştığı Selma’yı görmek için Mersin’den kalkıp Bursa’ya gelmişti. Bunun için aylarca para biriktirmişti. Patronundan bir haftalık izin kopartabilmek için kırk tane yalan söyleyip kırk takla atmıştı. Üç gün önce bu kente gelip kentin göbeğindeki bu otele yerleşmişti. Selma ile internet aracılığı ile tam bir buçuk senedir yazışıyorlardı. Yaklaşık beş aydır da haftada bir iki kez telefonla görüşüyorlardı. Selma internette çok iyi bir kız iken telefonda her şeyden kıllanan biri oluyordu. Gürkan tam üç gündür kızın bu pastaneye gelmesini bekliyordu. Tam üç gündür Selma değişik mazeretle bu buluşmayı erteliyordu. Birinci gün çok yağmur yağdığı için Soğanlı’daki evlerini su basmıştı. İkinci gün çalıştığı anaokulu müdiresi izin vermemişti. Bu gün de büyük ihtimalle teyzesi kalp krizi geçirip hastaneye kaldırılacaktı. İnternetten tanıştığı ve MSN’den aşık olduğu kızı görmek için Mersin’den gelen Gürkan bu pastaneye sadece randevu saatinde gelmiyordu. Gün içinde hatta akşamları bile gelip oturuyordu. Bu pastaneyi adres olarak verdiğine göre belki de Selma bu caddeden geçip evine gidiyordu. Belki buraya yakın bir yerde oturuyordu. Umut aşığın ekmeği….
Zurnacı Metin Bursa’daki Kamberler Mahallesindeki evinden saat tam onda çıktı. On gündür hiç iş çıkmamıştı. Her yıl kış gelince böyle olurdu. Sadece kış mevsimine denk gelen seçimlerde bu durum tamamen değişirdi. Akşam kahvede Davulcu Hüseyin “Yarın işe çıkıyoruz, sipsileri akşamdan suya bırak, yumuşasınlar ” demişti. Zurnacı Metin işe giderken yanına iki tane zurna alırdı. Biri uzun, öteki kısa. Kısa zurnayı kapalı mekânlarda, uzunu açık alanlarda üflerdi. (Orta ve cura zurna) Metin kolunun altındaki siyah bez torbayla kahveden içeri girdiğinde saat onu biraz geçiyordu. Kahveci Pontik çay ocağında çamaşır suyuna akşamdan batırdığı bardakları yıkıyordu. Metin’in tahta zemindeki ayak seslerini duyunca kapıya baktı. Hınzırca sırıtarak “Hadi ulan yine iyisin. Keneyi kavurdunuz desene,” diye Metin’e takıldı. “Keşke,” dedi Metin. “Kısmet…” Asker uğurlamalarında kazanç belli olmazdı. Otobüs terminalinde öğleden sonra başlayıp gece yarısına kadar çalarlardı. Asker babalarının, akrabalarının gönlünden ne koparsa... Peşin paraya değil, bahşişine çalarlardı. Şimdi Bursa’daki bütün davulcular ve zurnacılar oraya üşüşürdü. Kalabalık olurlarsa bu işten kimse ekmek yiyemezdi.
Saat tam onda B 44 otobüsü Uludağ Üniversitesinden hareket etti. İzmir yolundaki ilk durakta otobüse kravatlı takım elbiseli orta yaşlı bir adam bindi. Giyimine bakılırsa ya okumuş biri yada varlıklı biri olmalıydı. Cüzdanını ceketinin cebinden çıkardı kart okuyucuya tuttu. Okuyucu alet kesintisiz bir zıtttt sesi ile yolcuyu uyardı. Bu kartın içinde hiç para kalmamıştı. Adam utanıp otobüsten geri inmeye çabalarken sürücü eliyle kal diye işaret etti. Ön kapının merdivenlerindeki adam yerine mıhlanmış gibi kaldı. Zaten otobüsten inse bile İzmir Yolu üzerinde kartına para yükleyebileceği bir merkez yoktu. (Yaşam yirmi dört saat hiç susmadan konuşur)
Seyfullah
Bursa Aralık 2010



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın deneysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sokarım Seni Şalvarıma Çıkarırım Tozpembe
Öyle Pat Diye de Ölünmez ki
Daldır Kaşığı Yahniye, Sorma Etini Bahri"ye - 2 (Son)
Gelincikler Ağlar mı?
Yağmur, Kar, Değermen Çöreği ve Orçun Abi
Selver
Rakı Şişesinden Ejderha Olduk –ıı -
Daldır Kaşığı Yahniye, Sorma Etini Bahri"ye - 1
Gökçeada 3
Öyküler Sokaklara Yağar

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tabanca
Saman Altından Aşk Yürürse
Rakı Şişesine Ejderha Olduk
Gökçeada 3
Ben İşin Kitabını Yazmıştım
Nataşa, Mavra ve Rakı
Güvercinli Yazı - 1
Emekleye Emekleye Emekli
Çaki, Çakmak, Bıcak, Tarak
Acemi Çapkın

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Başka Türlü Bir Şey [Deneme]
Canan [Deneme]
Aşkı Anlatmak Haksızlıktır [Deneme]
Zaman Sen Yalansın [Deneme]
Nisan"ın Şuçu [Deneme]
Bahar, Badem, Çocuk [Deneme]
Sonbaharı Hüznün Rekleri Boyar [Deneme]
Mevsim Türlüsü 2 [Deneme]
Bir Fırtına Tuttu Bizi [Deneme]
Delikanlıyı Bozan Yazılar [Deneme]


seyfullah ÇALIŞKAN kimdir?

Ben yazar falan değilim. Yazma eğilimli biriyim. Durumum henüz tedavi gerektirecek kadar kronik hale gelmedi. .

Etkilendiği Yazarlar:
Bilmiyorum,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © seyfullah ÇALIŞKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.