Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Otobüs şoförü, " Beyefendi, önemli değil. Geçin bir yere oturun," dedi. Adam başkalarının üç kuruşluk yardımını kabul edemeyecek kadar gurur ve kibir doluydu. Başını çevirip otobüsteki yolculara baktı. Aslında hiç kimsenin ona aldırdığı yoktu. Kart okuyucusunun yanından bir adım ilerleyip ilk sürücü koltuğunun yanında dikilmeyi sürdürdü. Şoför birkaç kez daha geçip bir yere oturmasını önerdiyse de aldırmadı. Beyefendi yüz elli kuruş bozuk paranız var mı ? Olacaktı," dedi ve adam elini pantolonunun cebine attı. Yüz elli kuruşu çıkarıp şoföre uzattı. Otobüste para geçiyor muydu?" diye sordu. Para geçmiyor ama otobüse binenlerden birine parayı verip sizin yerine kart çekmesini isteyeceğim," dedi. İyi giyimli adam nihayet rahat bir nefes aldı. Arka dörtlü koltuktaki boş yerlerin birine oturdu. Bütün yolculardan uzağa kaçıp gözden kaybolmak ister gibi bir hali vardı. Saat tam onda Gülcan Hanım Zübeyde Hanım Hastanesi'nin kadın doğum servisi önündeki kanepede oturuyordu. Saat tam onda hemşire onun adını haykırdı. Gülcan Hanım hem şaşkın hem de sevinçliydi. Çünkü hiçbir zaman hastanede tam randevu saatinde sıra kendisine gelmemişti. Yarım saat hatta bir saatlik bir gecikme olacağı ihtimaline hazırdı. Olmadı. Doktor adını, soyadını, kimlik bilgilerini hatta telefon numarasını bilgisayarına kaydettikten sonra yüzünü Gülcan Hanım'a dönerek; "Buyurun, rahatsızlığınız neydi?" diye sordu. " Kadın "Hasta değilim, sadece test yaptırmak istiyorum. Kanamam on, on beş gün gecikti" dedi. Doktor hemşiresine baktı, "Hanfendinin tahlillerini yapalım," dedi ve bilgisayarına geri döndü. Hemşire kadına koridora çıkan kapıyı gösterip "Benimle gelin lütfen,"dedi. Birlikte koridorda birkaç kapı geçip laboratuara girdiler. Tahliller yapıldıktan ve saatlerce koridorda bekledikten sonra doktor kadına altı haftalık hamile olduğunu söyledi. Ve Gülcan Hanım'ı çok bildik birkaç cümle ile kutladı. Gülcan Hanım doktora teşekkür ederken sevinçten deliye dönecekti. Ama bu sadece bir dakika sürebildi. Çünkü sekiz yıllık evli olmasına rağmen eşi çocuk istemiyordu. Eşinin bütün sülalesi, kendi ailesi, komşuları ve bütün dostları istiyordu ama eşi istemiyordu. Hapları bıraktığını da ondan gizlemişti. Eşinin neden çocuk istemediğini anlayamıyordu. O her zaman bir bebeğin sorumluluğunu yüklenemeyeceğini, ekonomik durumlarının uygun olmadığını, işi ile evi arasındaki dengeyi koruyamayacağını, ekmeğini kaybedeceğini söyleyip duruyordu. Bu konu ne zaman konuşulsa hep tatsızlıkla sona eriyor, uzun süren küskünlükler yaşıyorlardı. Belki hamile olduğunu öğrenirse Fehmi'de bu fikre alışabilirdi. Neredeyse bir aydır bütün umutları buna bağlıydı. Karnında gerçek hale gelen minnacık bir bebek kuru tartışmaları silip süpürebilirdi. Ama ya süpüremezse? Saat tam on bir de Merinos Atatürk Kültür Merkezi Osmangazi Salonunda bir seminer başladı. Konuşmacı bütün ülkede tanınan, televizyonlarda program yapan ünlü bir akademisyendi. Konuşma daha çok kendimize güven, başarılı olmak ve başarıyı istemek, kurumun çalışanları ile diğer paydaşları arasında sağlıklı ve etkili iletişim üzerinde yoğunlaşıyordu. Seyirciler arada bir gülüşüyor ve konuşmacının sorularına el kaldırıyorlardı. "Konuşmasında sürekli olarak şöyle yapan birini gördünüz mü? Bu konudaki görüşlere katılıyor musunuz?" gibi cümlelerle dinleyicilerle paslaşıyordu. Aslında işinde yükselmek ve başarılı olmak çok kolaydı. İşinizi seveceksiniz. Sürekli kendinizi geliştirecek eğitim etkinliklerine katılacaksınız. Kendinize gerçekçi hedefler belirleyeceksiniz. Kararlı ve inatçı olacaktasınız ve asla yorulmayacaksınız. İyi ama bu kadar basitse neden insanlar kariyer basamaklarını birer birer tırmanamıyor. Örneğin ben yirmi beş yıldır bu büroda çalışıyorum. Bir kere aylıkla ödül aldım. Bir kere de teşekkür… Hadi benden ne köy olur ne kasaba.Ama ya tanıdığım başkaları… Şu anda salon kapısından kaçamak gözlerle içeri bakan Bekçi Zihni'ye ne demeli? Fukara yirmi senedir ya kapıda güvenlik olarak bekler, ya da akşama kadar mermer zeminlerde paspas çeker. Bekçilikten paspasa geçmek için hiçbir şey yapmadı. Sadece belediye başkanı değişti. Kapıya kendi partisinden biri alınınca ona da paspas kariyeri kaldı. Konuşmacıya sözüm yok. Adamın ağzından bal damlıyor. Helal olsun yani, okumuş adam besbelli. Ama ben nerde hata yapıyorum? Saat tam on bir de Çuf çuf Bünyamin Kanal Boyu'ndaki evinden çıktı. Başında moru siyaha dönmüş bir beresi vardı. Ağzına tıka basa doldurduğu sakızı çiğneyerek Elektrikçi Osman'ın dükkânına gitti. Hava kapalı olmasına rağmen gözünde aynalı güneş gözlükleri vardı. Pantolonun arka cebindeki cüzdan parlak bir zincirle kemer köprüsüne bağlanmıştı. Yürürken sallanıp duruyordu. Postallarının bağcıklarını hiçbir zaman bağlamazdı. Bağlayamazdı… Kapıdan içeri girer girmez eliyle sigara işareti yaptı. Osman ona bir sigara uzattı ama vermedi. "Bak, baştan pazarlık yapalım. Sigarayı veririm ama sokakta içeceksin. Yasak kardeşim anlamıyor musun?" Bünyamin başını evet anlamında salladı. Ama sigarayı eline alır almaz çakmağını çakıp dükkânın içinde yaktı. Elektrikçi Osman tepesi attı. Yerinden kalkıp onun koluna girdi. Ağzındaki sigarayı saklamaya çalışan delikanlıyı dükkânın kapısından sokağa attı. Bünyamin bu işe fana bozuldu. Çuf çuf diye bağırdı. Bütün sokağı inleterek, Çuf çuf… Onlarca kez, hem de edepsiz el hareketi yaparak. "Çuf çuf işte sana Osman. Çuf çuf…" (Devam Edecek)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © seyfullah ÇALIŞKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |