İz Edebiyat’ta Sn Vildan Sevil’in “Tecavüz Meşru Mudur?” yazısına katkı olarak Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker’in sözlerine naçizane açıklık getirmeye çalışıyorum:

1) Prof. Orhan Çeker’in sözleri 15.2.2011 günü TBMM'ye sunulan ve kamuoyunda "HADIM YASASI" olarak yankı bulan "CİNSEL SALDIRI SUÇU İLE ÇOCUKLARA VE REŞİT OLMAYANA TECAVÜZDEN YARGILANANLARIN HADIM EDİLMESİNİ" öngören yasa tasarısıyla ilgilidir.

2) Bu “Tecavüz Yasa Tasarısı” İslami çevreleri rahatsız etmiştir. Çünkü yasa TECAVÜZCÜLERİ HADIM ETMEYİ ÖNGÖRMEKTEDİR. İşte bu nedenle O. Çeker sorunun odağında aslında “kadın” olduğuna vurgu yaparak "Sorunun odağında kim var? Kadın var. Kardeşim sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değildir. Öncelikle belirtmeliyim ki dinimizde böyle bir ceza yok. Bu siyasi otoritenin kararı ile uygulanan bir ceza yöntemidir" demektedir.

3) Yani aslında O. Çeker şuna işaret etmek istiyor: “Dinimizde tecavüzcüleri hadım etme cezası yoktur. Bu dine aykırıdır. Kadın açık saçık dolaştığından erkekleri tahrik etmektedir, kadın suçludur, örtünmelidir ! “

4) Çünkü, konuşmasının devamında, Prof. Çeker hem tecavüz suçunu işleyen erkeği, hem de bu suçun işlenmesinde erkeği tahrik eden kadını suçluyor: "Lakin bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyinen kadının da etkisi küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Bu konuda tabi ki erkek suçludur ama kadının da suçu gözardı edilirse meseleyi çözümde yanlış adım atmış oluruz. Bu olayda her iki taraf da suçludur." Yani, ona göre “tecavüze uğrayan kadın” da suçludur.

5) Peki, şeriata göre tecavüz eden erkeğe ve tecavüze uğrayan kadına verilen ceza nedir? İmdi, Kuran’da belirgin bir şekilde “cinsel taciz” veya “cinsel tecavüz”den söz edilmez, ancak, “zina”dan söz edilir. O halde, “cinsel tecavüz” ancak “zina” kapsamında mütala edilebilir ve suçu işleyen kadınla erkek teşhir edilerek yüzer sopa vurmak gerekir: “ Zinâ eden kadınla zinâ eden erkeğin herbirine yüzer sopa vurun ve Allah dinindeki bu hüküm husûsunda onları esirgemeniz tutmasın ve azaplarını da inananların bir bölüğü görsün.” (A. Gölpınarlı, Kuranı Kerim, Nur Suresi: 2)

6) Sopa cezası bekar olanlar içindir. Evli olanların cezası taşlanarak öldürülmektir. Bu bağlamda Gölpınarlı’nın ayetle ilgili açıklaması şöyle “Dayakta, üsteki palto, kürk gibi şeyler çıkarılır, diğer elbise çıkarılmaz. Sopanın, yalnız deriyi incitmesi, ete tesir etmemesi şarttır. Bunun için vuran kişinin, dirseğini bedeninden ayırmaması gerektir. Bu bakımdan dayak, adeta bir teşhir cezasından ibarettir. Zinada dayağın şartı, zina edenle zina edilenin evli olmamalarıdır. Aksi takdirde, bele kadar toprağa gömüp taşlayarak öldürme cezası tatbik edilir.” (A. Gölpınarlı, Kuranı Kerim Çevirisi, 217 no.lu dipnot)

7) Yahudi şeriatında ise, tecavüz kentsel veya kırsal alanda işlenmiş olmasına göre, ceza değişiklik gösterir: "Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı bakire bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa, ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı; adam da komşusunun karısıyla ilişki kurdu. "Eğer bir adam kırda nişanlı bir kızla karşılaşır, onu yakalayıp tecavüz ederse, yalnız tecavüz eden adam öldürülecek. Kıza hiçbir şey yapmayacaksınız. Çünkü kızın ölümü hak edecek bir günahı yoktur. Bu, komşusuna saldırıp onu öldüren adamın davasına benzer. Adam kızı kırda gördüğünde nişanlı kız bağırmışsa da onu kurtaran olmamıştır.” (Tevrat, Tesniye 22: 23-25)

8) Gördünüz değil mi? Ne kadar ilmi, fıkhi, seri ve adaletli cezalar var. Böyle adil cezalar var iken “Hadım Yasası” çıkartarak erkekleri hadım etmeye ne gerek var beyler, hanımlar?

(Not: Prof. O. Çeker ile ilgili alıntı www.8sutun.com internet sitesinden derlenmiştir.)