Dünyada birbirinin eþi ne iki görüþ vardýr, ne iki saç kýlý, ne de iki tohum. -Montaigne |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() ![]() Deðerli edebiyat öðretmeni Hilal Erboyacý hanýmefendinin Maðaranýn Kamburu hakkýnda yapmýþ olduðu deðerlendirme aynen þöyle: *** Çaðdaþ Bir Yusuf Has Hacip ve Maðaranýn Kamburu Ýnsanoðlu var olduðu günden bu yana iyi ve kötünün ayrýmýný yapmaya, iyilik ve kötülük konusunda bir denge kurmaya çalýþýr. Nedense kendi dýþýndaki tüm varlýða yabancý olan insan, eþref-i mahlukat olmanýn tadýný hiç çýkaramaz. Ýyiyle kötü arasýndaki zýtlýkta sýkýþýp kalýr. Ýnsan karakterini ve düþüncelerini, birtakým etmenlerle öðrenme dediðimiz bilginin yaþama geçirilmesi belirler. Bunun gözlenebilen en çarpýcý yaný, karakteri belirleyen detaylarýn olaylar karþýsýnda gösterdiði doðal tepkilerdeki gizemidir. Aslýnda tüm düþünce ve davranýþlarýmýzda nesnel bir yüzleþme olmadan iyiye ve doðruya ulaþmamýz mümkün deðildir. Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ Maðaranýn Kamburu’nda çaðdaþ bir Yusuf Has Hacip rolü üstlenmiþ. Yüzyýllardýr filozoflarýn ortaya attýðý idealara yepyeni bir bakýþ açýsýyla kendine özgü bir argüman geliþtirmiþ. Gerek Kutadgu Bilig’de gerekse Atabetü’l Hakayýk’taki insaný oluþturan etik/ ahlaki deðerlere bir bilgenin ve bir serserinin farklý bakýþ açýlarýný ortaya koyarak, zaman zaman isyan ettiren zaman zaman düþündüren diyaloglarla özeleþtirimizi yapmamýz için bize fýrsat vermiþ. Yalýn bir dille felsefi bir içerik oluþturulmuþ romanda. Birkaç sözcüðün dýþýnda bilimsel sözcüðe rastlamýyoruz. Bu da romanýn akýcýlýðý ve anlaþýlabilirliði konusunda yardýmcý oluyor bize. Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ, roman boyunca yansýz/ nesnel davranýyor. Ýki kiþi arasýnda geçen konuþmalarýn akþam saatlerinde yapýlýyor olmasý kahramanlarýn ruhsal durumlarýndaki çalkantýlarý ve kaosu daha bir belirginleþtiriyor. Romaný elinizden býrakmak istememenize raðmen derinliði keþfe çýkmak, beyninize nakþetmek istiyor ve geriye dönüp bir kez daha okuma ihtiyacý duyuyorsunuz. Eser baþtan sona gizemini koruyor, sürükleyici ; sürükleyici olduðu kadar zaman zaman þaþkýnlýk, zaman zaman öfke ve kýzgýnlýk uyandýran bir üslup kendinizi bazen bilge bazen de serserinin yerine koymanýza neden olabiliyor. Eserde irdelenen konu önce çaðdaþlýða yapýlan alaycý vurguyla baþlýyor. Anlýyoruz ki çaðdaþ insanýn sancýlarý, çaðdaþlaþmanýn altýnda ezilen bireyin sorunlarý ele alýnacaktýr. Çünkü ‘ Ýnsan olarak doðmak bir ayrýcalýktýr ama insan olarak kalmak en büyük meziyettir ve oldukça da zordur.’ (sah:133) Ökült bilgilerle (saklanmýþ, gizlenmiþ olan bilgi) dolu bir kitap kötülükte birinci olana yani en kötüye verilecektir. Daha önceki zamanlarda olduðu gibi bu bilgi babadan oðula aktarýlan bir bilgidir. Burada bizi tereddüde düþüren ‘Maðaranýn Kamburu’nun bir taraftan ‘en kötü’ olduðu için bu bilgiye sahip olmasý, diðer taraftan söylemleriyle bilge bir kiþi portresi çizmesidir. Çünkü‘Karanlýk da ýþýk da insanýn ruhundadýr.’ (sah:8)Böylece iyilik ve kötülük kavramlarý sorgulanmaya baþlanýr. Ancak insanlarýn kötülük karþýsýndaki tutumlarý kötü olduklarýný kabul etmek yerine hayali bir iyilikle kötülüðü süslemek istemeleriyle farklý anlamlar kazanýr. Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ, çaðdaþ Pinokyo rolünü üstelenen insanýn Fatalist ( Kaderci) yanýný sorgularken bilgenin aracýlýðýyla bize þunlarý söyler: ‘Kendi özgür iradesiyle yaþamýný zindana çeviren bir insanýn sorumluluðunu yüce planlayýcý üstlenemez. O zaman insan deðil kurulmuþ robotlar yaratýrdý.’ (sah: 15) Böylece insan iradesiyle kadercilik arasýndaki ikileme açýklýk getirilmiþ olur. ‘Zýtlýklar evrenin ve dolayýsýyla yaþamýn kaçýnýlmaz olgularýdýr.’ ( sah:15) derken romanýn bizi oradan oraya savuracaðýnýn mesajýný verir Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ. Sonraki bölümlerde tüm insanlarý yaþamý boyunca etkileyen ‘aþk’ ve aþýk sorgulanýr. Karþýlýklý bir aþkýn beklentisinden, aþk karþýsýnda acizliðimize kadar her þey ele alýnýr. Yaþla, tecrübeyle, akýlla izah edilemeyen bir olgunun tanýmý yine bilgenin aðzýndan tek cümleyle özetlenir: ‘ Aþk, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalýktýr.’ (sah:16) Daha sonraki bölümlerde ise dost ve düþman kavramlarýna, ihtiraslarýmýza vurgu yapýlýr. Bencillik/ fedakarlýk , umut/ umutsuzluk, af ve hoþgörü, tecrübe,adalet/ haksýzlýk, vicdan/ vicdansýzlýk, dalkavukluk/ dürüstlük, cesaret/ korku, mutluluk/ mutsuzluk, önyargý, öfke, baþarý / baþarýsýzlýk , endiþe,sadakat/ ihanet üzerine baþlý baþýna bir yaþam dersi verir kitap Maðaranýn Kamburu aracýlýðýyla. Roman kurgu bakýmýndan olaydan çok düþünceye vurgu yapar. Ayrýntýlarla ilgilenmez. Pek çok kiþiye aðýr gelebilecek konu ve düþünce örgüsü böylece daha anlaþýlýr hale getirilir. Sadece felsefeyle ilgilenenler için deðil, her insan için okunma kolaylýðý saðlar. Maðaranýn Kamburu, ‘Düþündüðün kadar varsýn, düþüncelerin kadar zenginsin ve düþüncelerin kadar mutlu olabilirsin.’ (sah:32) der. Düþünme olgusunun güçlüðünün yaþama yansýmasý tembelliðimiz ve acizliðimiz nedeniyle çok zor ve yorucudur. Kitabýn ilerleyen sayfalarýnda ýsrarla altýný çizeceðimiz cümlelerden biri de þudur: ‘Acý, insanýn ruhsal baðýþýklýk sistemini güçlendiren ilaçtýr.’(sah:75) Belki de Maðaranýn Kamburu’nu bilgeliðe ulaþtýran geçmiþte yaþadýðý birtakým olumsuzluklar, yanlýþlar ve çirkinliklerdir. Ancak en önemlisi bu cümlesiyle anlatmaya çalýþtýðý acýdýr. ‘Ýnsanlarý övmekte aþýrýya gitme!’(sah:106) bir uyarýdýr. ‘Çünkü gerçek zannedip hemen benimserler ve de seni beðenmemeye baþlarlar. Bugünün yaðcýlarýnýn, yarýnýn aþaðýlýk adamlarý olarak görülmesinin nedeni budur.’ (sah:106) Eserin sonunu sizlere býrakýyorum. Çünkü Maðaranýn Kamburu ilginç ve ibret dolu bir sonla biter. ‘Nankör insanýn gýdasý kötülüktür.’ (sah:121)ancak ‘Feneri cebinde olan karanlýða kafa tutar.’ (sah:116) Zaman, yapýlan iyiliklerin de kötülüklerin de bedelini hak ve adalete uygun bir biçimde sonuçlandýracaktýr. Bugününü ve yarýnýný kaybeden insan yalnýzlýðýný ve piþmanlýklarýný sýrtýnda kambur olarak yaþadýðý sürece taþýyacak ve maddeden uzaklaþtýkça bilgeliðe ulaþacaktýr. Hilâl ERBOYACI
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |