Hata! Klavye baðlý deðil. Devam etmek için F11'e basýn... |
|
||||||||||
|
2011 yýlýnýn Nisan ayýnýn ortalarýnda bir gün, internetten gelen bir mesaj beni, çok etkiledi. Çünkü mesaj, bu öykü ile ilgiliydi. Gerçi bugüne kadar ayný konuda onlarca mesaj almýþtým, ama sanýrým bu farklý. Evet, “Bir Aný Defteri Buldum” baþlýklý öyküm çok sayýda okuru çeþitli açýlardan etkilemiþ ve bazýlarý da duygularýný mesaj yazarak anlatmak istemiþlerdi: “-Defteri bana gönderir misiniz?” “-Merhaba, ben Sibel. Yýllar sonra defterime kavuþacaðým için çok sevinçliyim. Lütfen, defteri götürdüðünüz kitapçýnýn adresini veriniz!” “-Baþkasýnýn özel yaþamýný deþifre etmenizi kýnýyorum.” “-Bu öyküdeki olaylar gerçek mi, yoksa hayal ürünü mü?” “-1970’li yýllarda bu tür olaylarýn yaþanmýþ olmasýný hayretle karþýladým.” “-Defteri ben bulmuþ olsaydým, götürüp kitapçýya býrakmazdým. Belki bir gün sahibi çýkar ve defterini alýrdý.” Þeklindeki ifadeler, gelen bazý mesajlarýn içinde yer alýyordu. ** Üç-dört gün hiç durmadan yaðmur yaðmýþtý. Nisan ayýnda yaðmurun bol olmasý olaðan bir þeydi belki, ama bu kadarý da fazlaydý. O gün, yaðmurlu havada dýþarýya çýkmak istemedim. Ýnternetle oyalanmaya karar verdim. Bir ara gelen mesaj var mý diye gmail adresime girdim. Bir tane vardý. Tanýdýk birisinden deðildi. O nedenle okumadan silip silmeme konusunda kýsa bir tereddüt yaþadým. Ancak, o sýrada yapacak pek iþim olmadýðý için okumaya karar verdim ve mesajý açtým. Ýyi ki açmýþým, çünkü belki de tam kýrk sene sonra Sibel ile ilgili bir ipucu yakalamýþ olabilirdim. Bu öyküyü internet sitelerinde yayýmlamaya baþlayalý ne kadar oldu, tam olarak hatýrlamýyorum. Galiba yaklaþýk 7-8 sene olmuþtur. Önce Oruç Yýldýrým takma adýyla sitelere eklemiþtim, son 5-6 senedir de kendi adýmla. Az önce de söylediðim ve bazý örneklerini verdiðim gibi mesajlar da almýþtým. Bu mesajlarýn içinde Sibel olduðunu iddia eden çok sayýda kiþiye de rastlamýþtým, ama hiç birisinin iddiasý, inandýrýcý gelmemiþti. Ancak son mesaj bana “Acaba bunca yýl sonra, Sibel ortaya mý çýkacak?” sorusunu sordurmuþtu. Lafý uzatmadan mesajý aynen veriyorum: “Ömer bey merhaba. Ben öykünüzde söz ettiðiniz Sibel. Tabii gerçek adýmýn Sibel olmadýðýný siz de biliyorsunuz, ben de. Size defterimdeki anýlarý yayýmlarken gerçek adýmý kullanmadýðýnýz için teþekkür ederim. Bu öyküyü, ilk defa internette dört sene önce okumuþtum. Bu zaman zarfýnda size yazýp yazmamak hususunda defalarca karar deðiþtirdim. Yazýp da göndermediðim mesajlarýn sayýsý oldukça fazladýr. Bugün ise bütün cesaretimi toplayarak yazmaya karar verdim. Önce neden yazmaktan çekindiðimi açýklayayým: Geçen hafta onsekiz yaþýna basan bir kýzým var. Onun benim geçmiþimi bilmesini istemiyorum. Etkilenebilir, belki de utanabilir. Hâlâ size yazmakla iyi mi, kötü mü yaptýðýmý o yüzden düþünüyorum. Her þeye raðmen neden yazdýðýmý da þöyle anlatayým: Bu öykünün yarým kalmasýna gönlüm razý olmadý. Yaþanan olaylar geride birçok soru iþareti býrakmýþ gibi duruyor. Bu öyküyü okuyan insanlarýn bu sorularýn cevaplarýný da bilmeleri gerektiðini, dahasý buna haklarý olduðunu düþünüyorum. Öykünün devamýný size anlatacaðým. Sýrrýmý kimseye vermeyeceðinizden eminim. Lütfen yanlýþ anlamayýn, size bir güvensizlik olarak da yorumlamayýn; ama içimdeki kuþkuyu bir türlü tam olarak atamýyorum. Kendimden emin olunca size tekrar yazacaðým. Selamlar. Sibel” Mesajý okuduktan sonra beþ dakika kadar zihnimi toparlayamadým. Aklým karýþmýþtý. Bitti diye noktaladýðým bir öykü, zorla devam etmek istiyor gibiydi. Sibel olduðunu iddia eden kiþinin söyledikleri doðru olmayabilirdi, ama gerçek adýný kullanmadýðýmý nasýl bilmiþti? Bir cevap yazdým. Söylediklerini inandýrýcý bulmadýðýmý, daha önce de benzer türden iddialarla karþýlaþtýðýmý, daha ikna edici deliller ortaya koymasý gerektiðini belirttim. Tam onüç gün Sibel olduðunu iddia eden bu kiþiden bir haber çýkmadý. Nisan ayýnýn son günlerinden birinde ise þöyle bir mesaj aldým: “Ömer bey, gene ben. Yani Sibel! Sizin kuþkularýnýzý çok iyi anlýyorum. Üstelik bu konuda birçok olay yaþamýþsýnýz. Tabi ihtiyatlý davranacaksýnýz. Ama ben sizi asla aldatmýyorum. Görüþtümüzde –ki bu konuda kesin bir karara varmýþ deðilim- size Sibel olduðumu kesin olarak kanýtlayacaðým. Sizden ricam, bana telefon numaranýzý bildirmeniz. Telefon numaranýz gelince bu mesaj adresini kapatacaðým, çünkü sadece sizinle bu yazýþmalarý yapmak için açmýþtým. O nedenle artýk bu adresten bana mesaj atmayýn, sadece telefonumu bekleyin. Görüþmeye kesin karar verirsem, sizi mutlaka arayacaðým. Selamlar. Sibel” Sibel’in isteðini yerine getirdim, yani sadece telefon numaram yazýlý olan bir mesajý gönderdim. Bundan sonrasý için yapabileceðim bir þey yoktu. Bekleyecektim. Bu bekleyiþ, öncekinden daha uzun sürdü. Bir aydan fazla bir süre Sibel’den hiç ses çýkmadý. Görüþmemeye karar verdiðini düþünmeye baþlamýþtým. Bu kararýna saygý duymaktan baþka yapacak bir þey yoktu. Üstelik böyle bir karar beni biraz da sevindirdi; çünkü baþkalarýnýn sýrlarýný öðrenmek ve bu sýrlarý saklamak zorunda olmak gerçekten büyük bir yüktü. O nedenle bu suskunluk beni rahatlattý. Haziran ayýnýn birinci günü telefonum çaldý. Baktým, arayan numara gizlenmiþti. Açtým telefonu. Tanýmadýðým bir bayan sesiydi duyduðum. Sibel olduðunu ve ayýn beþinde Pazar günü saat 12’de Moda’daki bir çay bahçesinde buluþup konuþmak istediðini söylüyordu. Konuþmamýz çok kýsa sürdü ve “iyi günler” bile dilemeden telefonu kapattý. Sibel topu bana atmýþtý. O yüzden çok sýkýntýdayým. Ne yapacaðýmý, nasýl davranacaðýmý bilemiyorum. Bu 2-3 gün çok zor geçeceðe benziyor! ** Öykünün diðer bölümleri için týklayýnýz: http://www.izedebiyat.com/yazar.asp?id=18058&secilenkategori=2
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |