|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
İsa Kantarcı
Öykü > Aşk ve Romantizm
AZM, BİR KADIN, BİR ÇOCUK, BİR BEBEK
41 yaşındaki Azmi, hayvan tüccarıydı mutlu hayatında, sığır üretip satardı, bu işlerin içinde büyümüştü, babasının işi buydu, kurbanlık için da et ve et ürünleri üreten şirketler için. Köyde bir çiftliği vardı, tarlaları vardı. Ondan sığır
satın almak için gelen bir baba ve iki oğlu vardı, kamyonla, dört sığır satın almışlardı, asmanın altında çay kahve içmişlerdi,
Azmi müşterisi şişman adamı ve iki gen
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Eleştiri > Dostluk ve Düşmanlık |
1
|
|
|
|
Türkiye Kuzey Iraklı Kürtlere dost elini uzatmalıdır. Kesinlikle eminim ki dostlukla karşılık alacaktır. |
|
2
|
|
|
|
O gün, ilk kez ziyaret ettiğim okul hakkında, burası da her zaman örneğini gördüğüm normal bir okuldur, diye aklımdan geçmişti. |
|
3
|
|
|
|
Hayat acısıyla tatlısıyla yaşamaya değer önemli olan hayatın acısını da tatlısını da sizinle aynı tadı alabilecek insanlarla beraber paylaşabilmektir...
|
|
4
|
|
|
|
Sosyal medyada ise, coğrafyamızda süregiden halkları birbirine kırdırma istemini, politikalarını hiç düşünmeden, adeta onlara hizmet edercesine yazılıp çizilen nefret ya da ölümü kutsama yazıları…
Ve gerçekleri görenlerin yılgın, korku dolu suskunluğu…
|
|
5
|
|
|
|
Biz çukurdan çıkmaya çalışırken yukarıda duran birileri tutunduğumuz ipi kesmekle meşgul. İnsanın ilkelliği sürüyor. |
|
6
|
|
|
|
Münafık matruşka gibidir. Baktığınızda üzerinde giysileri, cüsseli yapılı bir insan görürsünüz. Onun içinde boş, işe yaramaz kof bir kütük; daha içinde ise şeytan tarafından ele geçirilmiş bir ruh vardır.
|
|
7
|
|
|
|
Martin Heidegger’in, Kastner ile olan yazışmalarında kullandığı güzel bir sözü var. Söz aslında Paul Valéry’nin. Der ki: “Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.” Çok doğru ve yerinde bir söz. İnanın söyleyecek sözü kalmayanın yumruğu sıkılır, dili küfürlü konuşur ve nihayetinde son çare kavga etmeye başlar.
|
|
8
|
|
|
|
Konu mutsuz etme değil; mutlu edememek. Bir kelebek örümceyi nasıl mutlu eder: Ona yem olursa. Yem olmak istemiyorum kardeşim. Anlamıyor bu örümcek beyinliler. Oysa gökyüzü herkesin hem örümceklerin hem kelebeklerin. Nedir bu gökyüzü altında bana bunca düşmanlık çözmüş değilim. Ben örümcekleri hayatımdan çıkarmak da istemiyorum. Onların da güzel olduğunu düşünüyorum, tıpkı kelebekler gibi, tıpkı benim gibi. |
|
9
|
|
|
|
Başların yere eğildiği yerdeyim. Ben her gün selamsız ve sabahsızım. Saatlerim vefasızlığa, acımasızlığa, nankörlüğe kurulmuş. Her dakika insansızlığa uyanmaktayım. Kimseden şikayetim yok. Zaten kimsenin olmadığı bir dünyanın içindeyim. Sevmeler ısırık gibi. Her ısırık elmadan kurtçuk çıkarmakta. Elmalar ise ateş pahası. Hayatın gölgelerinde daha da siyaha çalan yüzler. |
|
10
|
|
|
|
Bir Şubat günü kasabada korkunç bir fırtına patlamış, çılgın gibi esen rüzgâr minareleri yıkmış, ağaçları kökünden sökmüş, çatıları uçurmuştu. Ama bu işin en anlaşılmaz tarafı fırtınanın Ermenileri de gökyüzüne uçurmasıydı. |
|
11
|
|
|
|
Geçenlerde doktora gittim; doktor bir rapor verdi…
“Sen yaz” dedi.
“Sen susma “ dedi.
“Haykır, bağır, çığlık at, çığlığın; sessiz çoğunluğun sesi olsun” dedi.
Doktor dedi ki; “sen hakir insanları kardeş sayan bir ruhsun.”
Dedi ki; “Paçavralar altındaki yoksul seni yaralar.”
Dedi ki; “Mazlumların intikamı almak için doğmuşun.”
Ve dedi ki; “Volkan söner, lâkin senin alevlerin eksilmez.” “Bora geçer, lâkin senim köpüklerin kesilmez.”
|
|
12
|
|
|
|
Yozgat Sorgunlu
Ozan Yıldız a vefa gecesi
düzenlendi |
|
13
|
|
|
|
Ne yazık ki bize hep hayıflanmalar, üzüntü, keder denk geldi.
Hayatımın olmayan geri dönüşümüne baktığımda başarısızlıklarım yok, şükür, kendimi başarılı görüyorum; içinden geldiğim tüm olumsuz koşullara rağmen dişimle, tırnağımla aşmaya çalıştım sarp yokuşları. Düşe kalka geldim, gelebildiğim yere… |
|
14
|
|
|
|
Düşman nerede ki?
Yoksa oğlum mu nişangâh?
Oğullarımız tanıyor mu düşmanlarını? |
|
15
|
|
|
|
Dostları olmalı insanın ağladığında değil
Güldüğünde de yanında olduğu
Seni kendi gibi görüp ışığıyla aydınlatan
Kan bağı gerekmez ki akraba olmak için
Sevmek için yürek olması gerektiği gibi…
|
|
16
|
|
17
|
|
|
|
Dost bildiklerime ince bir sitemimdir... |
|
18
|
|
|
|
“Sevdiğini ölçülü sev, günün birinde nefret ettiğin birine dönüşebilir. Nefret ettiğinden de ölçülü nefret et. Günün birinde sevdiğin birine dönüşebilir” şeklinde rivayet edilen bir Hadis var.
Ölçüyü neden kaçırdık?!
Acaba çok arkadaş canlısı olmakla hata mı ettik? |
|
19
|
|
20
|
|
|
|
Memlekette şans oyunları denen bir dolu oyun var. Sayısal Loto, On Numara, Şans Topu, İddia... Her na kadar adı şans oyunu olsa da, orada da şansın bir önemi yok bence... Şans diye bir şey yok zaten. Her şey Allah'ın bize takdir ettiği ilahi kader doğrultusunda akıp gidiyor... Kimileri de buna şans adını takmış, öyle zannediyor... |
|
|
|