..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Türkiye > Hulki Can Duru




29 Ocak 2013
İngiltere'nin Kürt Politikası  
"Asıl düşmanımız Mustafa Kemal'dir" (Amiral Sir John de Robeck, İngiliz İşgal Kuvvetleri Yüksek Komiseri, 11 Aralık 1919)

Hulki Can Duru


“Pantürkizm’e karşı ağırlık olarak Kürt milliyetçiliğini çıkarmak gerekir. Coğrafi durum dikkate alındığında, Kürt milliyetçiliği Türk kovanına önemli bir etmen olarak sokulabilir” (İngiliz İstihbarat Subayı Albay F. R. Maunsell’in Londra’ya yazdığı rapordan, 5 Aralık 1917)


:BAJC:
İngiliz Albayı Maunsell’in raporu doğrultusunda I. Dünya Savaşının sonunda Kürt aşiretlerine özerklik ve toprak vadeden İngiltere – bir satranç oyuncusu ustalığıyla- o tarihte SSCB yönetiminde olan Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin Türkiye ile olan toprak bağlantısını Büyük Ermenistan ve Kürdistan duvarı ile kesmeyi ve Türkleri Musul ve Kerkük gibi petrol bölgelerinden uzak tutmayı planlıyordu. Osmanlı idaresinde yüzyıllarca uyumuş Anadolu halkının uyanışı, devrimci Kuvayı Milliye’nin petrol bölgelerini eline geçirme olasılığı Avrupa ülkelerinin politikasını ve paylaşım planlarını alt üst edebilirdi.

Bu nedenle, Anadolu’daki aşiretleri kışkırtmak amacıyla Nisan 1919’da Binbaşı Noel ile Yüzbaşı Woolley’i görevlendiren İngiltere İstanbul’da Seyit Abdülkadir’in başkanlığında kurulan “Kürt Teali Cemiyeti” ile de yakın ilişki içindeydi.

Bu arada 18 Ocak 1919da toplanan Paris Barış Konferansında Osmanlı delegesi Şerif Paşa ile Ermeni delegesi Bogos Nubar Paşa Doğu Anadolu vilayetlerinin Ermeniler ve Kürtler arasında bölüştürülmesi konusunda uzlaşmaya varmış, Şerif Paşa kurulacak olan yeni devletin de başına geçmeyi umarak kendisini “Kürt Heyeti Başkanı” ilan etmiş ve destek için İtilâf devletlerine başvurmuştu.
Ancak, görüşmeler sırasında İtilâf devletlerinin Kürtlere özerklik projesi ile Büyük Ermenistan projesi çakışmış, Kürt bölgelerinin Ermenilere vaat edilmesi, itirazlara ve aşiret liderleri arasında fikir ayrılığına yol açtığı gibi, bölgedeki aşiretlerin tepkilerine de neden olmuştur.

Paris Konferansından sonra -bugün olduğu gibi- kapalı kapılar ardında sürdürülen pazarlıklar sonucunda 10 Ağustos 1920’de, Ermenistan ve özerk Kürdistan kurulmasını öngören Sevr Antlaşması Osmanlı Devleti tarafından kabul edilerek imzalanmıştır. Böylece Osmanlı Devleti Güneydoğu Anadolu bölgesinde Kürdistan’ın kurulması projesini kayıtsız şartsız resmen onaylamış oluyordu.

Antlaşmanın imzalanması Avrupa’da büyük sevinçle karşılanmıştı. Ancak, bu tatlı barış (!) ortamını bozan, süreci tıkayan tek olumsuz gelişme Atatürk önderliğinde Milli Mücadelenin başlaması ve Kuvayı Milliyecilerin Sevr Antlaşması’nı yok sayması oldu. Böylece, Avrupa ülkeleri ile Osmanlı hükümeti ve sözde barış yanlılarının projeleri suya düşmüş, 1 Mart 2003 tezkeresinin reddinde olduğu gibi çok fena bir şekilde çuvallamışlardı.

Kısaca özetlersek, Türkiye’de siyasal Kürtçülük projesi başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletlerinin ilk aşamada “Şark meselesi” çerçevesinde Osmanlı devletini federatif bir yapıya indirgeyerek bölgeye egemen olmak amacıyla uyguladıkları taktik ve politikaların sonucunda doğmuştur. İkinci aşama ise, Osmanlının yıkıntılarından doğan Türk direnişini Doğuda Ermeni saldırısı , Güneydoğuda etnik ayrımcılık ve Batıda ise Yunan işgali ile üçlü kıskaca alarak daha doğmadan yok etmek amacını taşıyordu.

Bunda da başarı olamadılar. Analar ağladı, binlerce şehit verildi, ama İstiklal Savaşı ile Türkiye işgal güçlerini yenerek özgürlüğüne kavuştu. Böylece “etnik ayrıştırma” projesi sekteye uğradı, ertelendi, ancak, tasarımcılar ve yapımcılar projelerinden asla vazgeçmediler. Paris Barış Konferansı ile Sevr Antlaşması “Büyük Ortadoğu Projesi”nin ilk ön modelleri, prototipleriydi.

İşte, üçüncü aşama ise bugün Büyük Ortadoğu Projesi ve BOP Eşbaşkanlığı ile sürdürülmekte olan içinde bulunduğumuz, yaşadığımız, tanık olduğumuz “Kürt Sorunu” olarak yaftalanan sözde barış sürecidir.

Yani bakın “Tarih tekerrürden ibarettir” sözü bu kadar güzel gerçekleşemez. BOPçular Türk ordusunu, devleti ve ulusun Kuvayı Milliye ruhunu tasfiye ederek bu amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Bu barış sürecini (!) kesmeye, tıkamaya çalışanlar kim peki?

(Kaynakça: Meydan Larousse, Encyclopedia Americana, Hoybun Cemiyeti ve Türkiye’ye Karşı faaliyetleri, Yrd. Doç. Dr. Yusuf Sarınay, T.C. Başbakanlık, Atatürk Araştırma Merkez

.Eleştiriler & Yorumlar

:: slm
Gönderen: osman demircan / , Türkiye
11 Şubat 2013
türkiye bölünürse bundan en büyük zararı kürtler görecektir. ve türkiyede bölünmeyi türkler ile aptal kürtler istiyor. kürtün akıllısı bölünme istemediği için türkiye bölünmüyor. kürtlerin elinde iskenderun, hopa, ve istanbul olmadığı sürece bir yere varamazlar. ha ne olur diyarbakır köle pazarı olur. türkler kendilerine güvensinler. özgüven çok önemli. zira şunu bilsinler türkler bölünmeden zararlı çıkmaz, kürtler çıkar. bunu bdp de biliyor. onlrın derdi kürtler değil zaten.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kürt Aşiretleri ve Yakın Tarih Üzerine Notlar (Iıı)
Kürt Aşiretleri ve Yakın Tarih Üzerine Notlar (Iı)
Yeni Bir Türk Devrimine Doğru
Postmodern Pazarlamacılar ve Kürtçülük Sorunsalı
Türkiye Kürt Kapanında (1ci Bölüm)
Türkiye Kürt Kapanında (2ci Bölüm)
Kürtçülük Sorunsalı

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çağdaş Gagavuz Şiiri
Mevlana'nın Tesettür ve Kadınların Örtünmesine Bakışı
Yahudi, Hristiyan ve İslam Teolojisinde Şeytan ve Şeytanlar (1. Ci Bölüm)
İslamlıktaki Cinselliğin Psikopatolojisi (2. Bölüm)
Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlıkta Kutsal Savaş ve Ganimetler
Yahudi - Hristiyan ve İslam Teolojisinde Cincilik ve Cinlere İnanış
Omega Melancholia (Omo) Sendromu
İslamlıktaki Cinselliğin Psikopatolojisi (1. Bölüm)
Yeni (!) Anayasayı Kimler İstiyor?
Yahudi Soykırımı Gerçek mi, Abartı mı? (3. Bölüm)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elsa'nın Gözleri [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan - II [Şiir]
Albatros [Şiir]
Yeryüzü Rüzgarları [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan [Şiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Şiir]
Malta Şahinlerine [Şiir]
Uçan Ayakkabı [Şiir]
Havanın Ölümü [Şiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Şiir]


Hulki Can Duru kimdir?

Başlıca yapıtları: Eski Kule Müziği (şiir) Geometrik Aydınlık (şiir) Havanın Fen Noktası (şiir) Tartaros Paradigması (eleştiri) Teslis Sendromu (eleştiri) Nano Kutsallık (eleştiri) Sevgili Kutlu Yaşam (öykü) Kuşku Bilinci ve Eleştiri (eleştiri)

Etkilendiği Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.