..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Türkiye > Hulki Can




5 Ağustos 2009
Türkiye Kürt Kapanında (1ci Bölüm)  
Hulki Can
“Demokrasi, eşitlik, kardeşlik, özgürlük, sevgi” gibi sihirli kavramlar siyaset alanında iki ucu keskin bıçak gibidir. Fevkalade istismara açık kavramlardır. Yerinde, zamanında ve ustaca kullanmasını bilmezseniz sizi yaralar, yok eder... Bunu en iyi kullanan ülkeler İngiltere, ABD ve İsrail'dir.


:BDID:
KÜRT AÇILIMI YENİ BİR PROJE Mİ?
"Kürt açılımı" yeni bir düşünce, süreç veya "proje" değildir. I. Dünya Savaşından yenik çıkan Osmanlı Devleti'ne dayatılan şartlar arasında "Kürt Açılımı" da vardı. Acz içindeki Osmanlı hanedanı ve hükümetinin 10 Ağustos 1920de kabul ettiği ve imzalamaktan gocunmadığı 317 maddeden oluşan Sèvres Antlaşmasının 63 ve 64. maddelerinde Kürt aşiretlerinin millet yapılması ve bağımsız bir Kürt devletinin kurulması kabul ediliyordu.

Sèvres antlaşmanın hiçbir zaman yürürlüğe girmediği yolundaki resmi ve bilinen iddialar doğru değildir. Antlaşma bal gibi yürürlüğe girmiş ve bir çok maddesi uygulamaya konmuştur. Antlaşma hükümlerince Ermenistan devleti kurulmuş (Madde 28), Suriye, Filistin, Musul, Kerkük elimizden çıkmış, Filistin'de "milli bir Yahudi yurdu" kurulmuş (Madde 94-97), Hicaz denilen Suudi Arabistan ayrı bir devlet olmuştur (Madde 98). Antlaşmanın 63 ve 64üncü maddelerine göre ise:

"Türkiye Fırat nehrinin doğusunda, Ermenistan, Irak ve Suriye arasında kalan bölgede bir Kürt mahalli muhtariyet projesini kabul edecekti. Bu proje, İstanbul'daki İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir kurul tarafından hazırlanacaktı. Antlaşmanın imzalanmasından bir yıl sonra bölgenin Kürt ahalisi Milletler Cemiyetine başvurarak Kürtlerin büyük çoğunluğunun Türkiye'den bağımsız olmayı istediğini kanıtlar, ve Cemiyet bunu onaylarsa Türkiye bu bölgedeki tüm haklarından vazgeçecekti. Bu durumda Musul'daki Kürtlerin bu bağımsız Kürt devletine katılması da engellenmeyecekti."

Peki niye bu devlet hemen kurulmadı da öncelikle Kürtlere "mahalli muhtariyet" yani "yerel özerklik" verilmesi gündeme geldi? Çünkü o yıllarda doğudaki aşiretlerde bir millet olma bilinci, niteliği ve bir devlet kurmak için gerekli eğitimli insan gücü, ekipman, kadro, araç, gereç yoktu da ondan. Onun için önce federatif özerklik verilecek, Türk üniversitelerinde öğrenim görecek geleceğin Kürtçü hukukçu ve siyasetçileri yavaş yavaş yetiştirilecekti.

Projenin eğitim ayağı uygulamaya kondu ancak, "Bölgesel Özerklik Projesi" (BÖP) uygulamaya konamadı. Neden? Çünkü o sıralarda Kurtuluş Savaşı başlamış, Türkler ve Kürtler işgalcilere karşı birlikte çarpışıyordu.

Bunun üzerine "proje" ertelendi. Ama iptal edilmedi. Ertelenen "proje" elverişli ortamı bulunca uygulamaya konacaktı. Nitekim öyle oldu. Türkiye içi boşaltılan bir şirket, hortumlanan bir banka gibi haraç mezat küresel tekellere övünçle pazarlandı, satıldı, yağmalandı. "Büyük Ortadoğu Projesi" (BOP) adı altında kendine uyumlu bir eşbaşkan bulan ABD ve AB bu "eski proje"yi uygulamaya koydu. BÖP BOP oldu.

POLYANNA AYDINLAR
Osmanlı Aydınları Fransa, İngiltere ve Avrupa'daki demokrasiyi görmüşler, hayran kalmışlardı. Ama, demokrasiyi kimin, nasıl kullandığına, nasıl yönlendirdiğine, nasıl denetlediğine bakmamışlardı. Demokrasiyi denetleyenler ülkelerin asal ögeleri, yapıları ve egemen birimleriydi. Örneğin İngiltere'de, imparatorluğun asal unsurlarını oluşturan İngilizlerdi. Hindistan, Güney Afrika ve Mısır imparatorluk sınırları içinde olduğu halde İngiliz Parlamentosunda tek bir Hintli, Afrikalı, Mısırlı milletvekili yoktu.

Oysa 17 Aralık 1908de açılan ilk Osmanlı Meclisinde milletvekili dağılımı şu şekildeydi: 142 Türk, 60 Arap, 25 Arnavut, 23 Rum, 12 Ermeni, 5 Yahudi, 4 Bulgar, 3 Sırp, 1 Romen!
275 kişilik bu ilk Mecliste Türk olmayan milletvekili sayısı 133, Türk olanlar 142 idi. Kuşkusuz, Avrupa bu durumdan çok hoşnuttu, çünkü onlar için yarıya yakını Türk olmayan bir meclisi ikna etmek Abdülhamit'i ikna etmekten çok daha kolaydı.

Siyaset bilimcileri, sosyologları olmayan, ekonomi politikadan bihaber, dine dayalı bir devlet olan Osmanlı devletinin genç subaylarının ve aydınlarının masonik derneklere üye olarak eşitlik, kardeşlik, özgürlük gibi göz kamaştırıcı kavramların peşinden ağzı açık ayran budalası gibi sürüklenmeleri, bu kavramların gelişigüzel kullanımının devlet yapısını temelden sarsacağını fark edememeleri, ulus ve tarih bilincinin noksanlığından kaynaklanıyor olsa gerek.

Günümüzde de değişen bir şey yok! Bir din devletine dönüşme sürecindeki ülkemizde aynı mizansen tekrarlanıyor. "Polyanna aydınlar" yine bu kavramların emrinde Avrupa ve Batı’nın hizmetindeler. “Daha fazla demokrasi”, "tarihi fırsat", "demokratik açılım" veya “Kürt açılımı” diye tufaya gelenler medya desteğiyle alıştıra alıştıra oluşturulan bir "Kürt Kapanı" ile ülkeyi parçalamanın düğmesine bastıklarının herhalde farkında değiller. Oysa bakın ABD ve İsrail demokrasiyi nasıl kullanıyor:

ABD'DE DEMOKRASİ
Yahudi-Hristiyan karışımı bir inanca sahip olan Mormonlar 1846 yılında Utah eyaletine yerleşmiş, Salt Lake City’i kurmuşlardı. Ancak, bir süre sonra kendisini Halife (!) ilan eden Utah valisi Brigham Young, Musa şeriatını uygulamaya koyup çok eşliliğin serbest bırakıldığını ilan etti (1852). Young bağımsız bir şeriat devleti kurma yolunda hazırlıklara başlayınca ABD’de yer yerinden oynadı. Kimse Mormonların “dinsel özgürlük kısıtlanamaz, çok eşliliğe özgürlük, dinimizi özgürce yaşamak istiyoruz, yasaklar kalksın” ciyaklamalarına kanmadı. Çünkü Mormonlar çok eşliliğin Tevrat’ta yazdığını ve Allahın emri olduğunu iddia ediyorlardı.

1857de ABD başkanı James Buchanan’ın emriyle Federal Ordu harekete geçti. Mormon militanları ile ABD ordusu arasında günlerce süren kanlı çatışmalar yaşandı. 150 militan, asker, kadın, çocuk öldürüldü. Sonunda Amerikan Silahlı Kuvvetleri Utah eyaletinde denetimi sağladı. Amerikan Yüksek Mahkemesi çok eşliliğin ahlak dışı yüz kızartıcı bir suç olduğunu ilan etti. 200 Mormon hapse atıldı. Çok kadınla evlenmek Utah eyaletinde ancak 1890da yasaklanabildi.

ABD hükümeti ulusal güvenliğin tehdit altında olduğu durumlarda kimsenin gözünün yaşına bakmaz, düzene aykırı olduğu saptanan dinsel ve siyasal girişimlere en ufak bir hoşgörü gösterilmez.

Bunun en son örneği 28 Şubat 1993te Teksas eyaletinde yaşandı. 51 gün süren bir kuşatmadan sonra FBI ajanları ve ABD ordusunun özel timleri zırhlı araç, tank ve topçu desteğinde, gaz bombaları atarak Teksas Waco'da bulunan Davidyen (Davidian, Davutçular) Tarikatının merkezine karşı saldırıya geçti. Örgütün lideri David Koresh ile birlikte 21 çocuk, 2 hamile kadın olmak üzere toplam 76 kişi öldürüldü. Bu ABD tarihine “Waco Kuşatması” veya “Waco Katliamı” olarak geçti. 12 kişi kurtulabildi. Kurtulanlar hapse atıldı, mahkemeleri yıllarca sürdü. Oysa biz ne kadar hoşgörülü ve demokratik bir toplumuz değil mi?








Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kürt Aşiretleri ve Yakın Tarih Üzerine Notlar (Iıı)
Kürt Aşiretleri ve Yakın Tarih Üzerine Notlar (Iı)
Yeni Bir Türk Devrimine Doğru
İngiltere'nin Kürt Politikası
Postmodern Pazarlamacılar ve Kürtçülük Sorunsalı
Türkiye Kürt Kapanında (2ci Bölüm)
Kürtçülük Sorunsalı

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çağdaş Gagavuz Şiiri
Mevlana'nın Tesettür ve Kadınların Örtünmesine Bakışı
Yahudi, Hristiyan ve İslam Teolojisinde Şeytan ve Şeytanlar (1. Ci Bölüm)
İslamlıktaki Cinselliğin Psikopatolojisi (2. Bölüm)
Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlıkta Kutsal Savaş ve Ganimetler
Yahudi - Hristiyan ve İslam Teolojisinde Cincilik ve Cinlere İnanış
Omega Melancholia (Omo) Sendromu
İslamlıktaki Cinselliğin Psikopatolojisi (1. Bölüm)
Yeni (!) Anayasayı Kimler İstiyor?
Yahudi Soykırımı Gerçek mi, Abartı mı? (3. Bölüm)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elsa'nın Gözleri [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan - II [Şiir]
Albatros [Şiir]
Yeryüzü Rüzgarları [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan [Şiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Şiir]
Malta Şahinlerine [Şiir]
Uçan Ayakkabı [Şiir]
Havanın Ölümü [Şiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Şiir]


Hulki Can kimdir?

Başlıca yapıtları: Eski Kule Müziği (şiir) Geometrik Aydınlık (şiir) Havanın Fen Noktası (şiir) Tartaros Paradigması (eleştiri) Teslis Sendromu (eleştiri) Nano Kutsallık (eleştiri) Sevgili Kutlu Yaşam (öykü) Kuşku Bilinci ve Eleştiri (eleştiri)

Etkilendiği Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulki Can, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.