Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet |
|
||||||||||
|
Sokrat: Merhaba Meraklý Eþek Arýsý. Bugün seninle bir oyun oynayalým mý? Meraklý Eþek Arýsý: Merhaba Sokrat. Oyun da nereden çýktý? Her þeyi hallettik, sýra oyuna mý geldi? Hem biz çocuk muyuz da oyun oynayarak vakit geçireceðiz? Sokrat: Ýstemezsen oynamayýz. Oyuna sadece çocuklarýn deðil bazen büyüklerin de ihtiyacý vardýr. Hem bu oyundan çýkarýlan bir ders olacak. O da, insanýn tanýmýdýr. Sanýrým bunu öðrenmek istersin. Meraklý Eþek Arýsý: Doðrusu merak ettim. Haydi oynayalým. Ne yapacaðýmý söyle bana. Sokrat: Önce bir kâðýt ve bir kurþun kalem al. Meraklý Eþek Arýsý: Tamam aldým. Sonra? Sokrat: Acaba sen,daire içinde bir nokta mý, yoksa sadece nokta mý olmak istersin? Meraklý Eþek Arýsý: Bilmem. Hangisi olmalýyým? Sokrat: Elindeki kalemleönce, içinde nokta olan bir daire çiz. Bu durumda noktayý daire sýnýrlandýrýyor deðil mi? Yani sen, belli sýnýrlar içinde hareket edebilirsin ve düþünebilirsin. Meraklý Eþek Arýsý: Evet. Dairenin dýþýna çýkma imkaným yok. Dairem ne kadar büyükse o kadar da özgürüm demektir. Tabii küçüldükçe de düþünce özgürlüðüm azalacaktýr. Sokrat: Daireyi sil. Meraklý Eþek Arýsý: Sildim. Sokrat Sildiðine göre artýk, dairenin büyük ya da küçük olmasýnýn bir önemi yok. Çünkü geriye sadece bir nokta kaldý. Yani þimdi sen sýnýrý belli olmayan bir dairenin merkezindesin. Ýþte benim tanýmým: Ýnsan, sýnýrý olmayan bir dairenin merkezidir. Çünkü sen(insan) daireyi silerek dünyanýn sýnýrlarýndan kurtuldun ve düþüncenin sonsuz hayatýna girdin. Yoksa sen hâlâ bu düþüncenin sonsuzluðunun farkýna varamadýn mý? Meraklý Eþek Arýsý: Dairenin içinde kalsaydým varamazdým, ama þu an gerçekten de bunun farkýndayým. Teþekkür ederim bilgilendirmen nedeniyle. Sokrat: Meraklý Eþek Arýsý gel þimdi de bir damla sohbet edelim. Meraklý Eþek Arýsý: Edelim de, ben önce “Neden bir damla?” diye sormak istiyorum. Bu ifadenle sohbetimizi küçümser gibisin. Sokrat: Hayýr, öyle bir düþünce aklýmdan geçmedi. Bizim konuþmalarýmýz, diyeceklerimiz diðer üstadlarýn yanýnda olsa olsa sadece bir damladýr. Mesela, Mevlana gibi bir kocaman deniz varken, bizim düþünce okyanusuna katkýmýz bir damladan fazla olabilir mi? Lütfen alýnganlýk yapma! Meraklý Eþek Arýsý: Tamam, demek ki ben yanlýþ anlamýþým. Öncelikle bir damla mutluluktan bahsedelim mi? Çünkü günümüzde çok sayýda insanýn mutsuzluktan yakýndýklarýný görüyoruz. Örnek ararsan karþýnda duruyor. Sokrat: Bu ifadenden mutsuz olduðun sonucunu çýkarýyorum. Ýstersen genel olarak konuþmaktansa biraz özele inelim ve senden bahsedelim. Ben de senin geçmiþ yaþamýný merak ediyorum. Bana çocukluðunla ilgili bir þeyler anlatarak baþlayabilirsin. Meraklý Eþek Arýsý: Bugün kendimden bahsetmek istemiyorum. Ýleride belki… Sokrat: Sen bilirsin… Konumuza dönersek: Ýnsanlar mutlu olmak mý istiyor, yoksa mutluluk mu arýyor? Eðer mutluluk arýyorlarsa buna eriþmeleri belki de hiç mümkün olmayacaktýr. Soyut bir hedefin peþinde koþarak ömürlerini heba edeceklerdir. Mutlu olmak istiyorlarsa bu her zaman için mümkündür. Meraklý Eþek Arýsý: Mutlu olmak isteyen bir insan ne yapmalý? Sokrat: Öncelikle içinde bulunduðu ortamý çok iyi idrak etmeli. Þu anda bile mutlu olabilecekleri o kadar çok þey var ki… Bilgisayar ekranýndan veya kitaptan bu satýrlarý okumalarý bir mutluluktur. Gözleri görüyorsa, elleri tutuyorsa, saðlýklarý yerindeyse bunlar da mutluluktur. Yediðinden içtiðinden zevk alýyorsa, yastýða baþýný koyduðunda uyuyorsa mutluluktur. Bir eþi, annesi babasý, çocuklarý, kardeþleri, akrabalarý, arkadaþlarý varsa mutluluktur. Görmesini bilene, anlayana mutluluk verecek o kadar çok þey var ki bu dünyada. Meraklý Eþek Arýsý:Söylediklerine bakýlýrsa mutsuz olmak, hemen hemen imkansýz gibi bir þey. Sokrat: Evet, mutlu olmak deðil mutsuz olmak çok zor aslýnda. Ama biz insanlar nedense hep zoru baþarmayý(!) severiz. Yanlýþ hedef seçme, tatminsizlik ve mutluluðun ne olduðunu bilmememiz en baþta gelen mutsuzluk nedenlerimizdir. “Þöyle olursa, þunu baþarýrsam, bu dileðim gerçekleþirse kendimi mutlu hissedeceðim.” Deriz. Olur, baþarýrýz, gerçekleþir; ama biz gene mutsuzuzdur. Tatmin edilen güdüler, daha fazla tatmin ihtiyacý yaratýyorsa gene mutsuz olabiliriz. Meraklý Eþek Arýsý: “Mutlaka evlen, karýn iyiyse mutlu, kötüyse filozof olursun.(s)” demiþsin. Senin bir filozof olduðun kesin; öyleyse karýn kötüydü. Sokrat: Ýstersen buna kötüydü demeyelim de birçok kadýn gibi çok konuþurdu diyelim. Ben hayatýmýn önemli bir kýsmýnda mutluydum. Çünkü sahip olduklarýmdan dolayý hep þükrettim. Mutluluðun anahtarý þükürdedir. Þükrün arkasýndan da bolluk ve bereket gelir. Meraklý Eþek Arýsý: Bazý filozoflar, “ahlâkî eylemlerin amacýnýn mutluluk olduðunu” söylemektedirler. Mesela Kant, “Mutlu olmak, bütün insanlar için geçerli ahlâk yasalarýna uygun eylemlerde bulunmaktýr. “ diyor. Sokrat: Felsefe, mutluluk konusunda filozoflarýn söylemleriyle doludur. Senin de iþaret ettiðin gibi mutluluðu, ahlâkî eylemle açýklamaya çalýþanlar olduðu gibi, bilgiye ulaþmak, ölçülü davranmak, haz duyarak yaþamak, Tanrý’ya yönelmek olarak kabul edenler de vardýr. Meraklý Eþek Arýsý: Bu kadar farklý görüþün ortaya atýlmasý mutluluðun tanýmýný da zorlaþtýrmýyor mu? Sokrat: Ýllaki tüm insanlarýn kabulleneceði bir taným yapmak gerekmiyor. Felsefe’de doðru-yanlýþ diye bir þey söz konusu deðildir. Çünkü kime göre, neye göre doðru veya yanlýþ? Önemli olan iddialarýn doðruluðu yanlýþlýðý deðil, kendi içerisinde tutarlý olup olmadýðýdýr. Meraklý Eþek Arýsý: Sen, bir insanýn gerçekten mutlu olabileceðine ve hatta ömrünün sonuna kadar mutlu yaþayabileceðine inanýyor musunuz? Sokrat: Belki her aný için buna evet diyemem; ancak çoðunlukla mümkün olabilir. Meraklý Eþek Arýsý: Kendini mutsuz hisseden insanlara basit bir mutluluk formülü verebilir misiniz? Sokrat: Benim böyle bir becerim yok. Falcý olsaydým, moral verici yalanlarla karþýmdakini kandýrmaya çalýþýrdým. Varlýklý olsaydým maddi yokluklar nedeniyle hayatýndan memnun olmayanlara bir þeyler baðýþlardým. Ancak gene de geçici bir mutluluk olurdu bu. Meraklý Eþek Arýsý: Sence en büyük mutluluk nedir? Sokrat: Var olmaktýr. Var olmanýn bilincine varmaktýr. Bir düþünsene: Sen, ben ve onlar varýz. Þu koskocaman evrenin bir parçasýyýz. Evrene katýlmýþýz. Evren denilen bu bütünün içindeyiz. Diðer bütün var olanlarla iliþki içerisindeyiz. Var olan her þeyi kendimde, kendimi de var olan her þeyin içinde olduðunu bilmekten daha büyük bir mutluluk olabilir mi? Kýsacasý ben evrenim; evren de ben… Meraklý Eþek Arýsý: Hani bir þair “Sen mutluluðun resmini yapabilir misin?” diye soruyor ya; onun gibi bir þey mi? Sokrat: Evet, aynen öyle: Gözlerini birkaç dakikalýðýna kapat ve evrenle olan bu iç içe iliþkini düþünün, bunu yaþa, yaþa ki “sen mutluluðun resmini yapabilir misin?” diye soran þaire de bir cevap vermiþ olasýn: “Belki tual üzerine mutluluðun resmini çizemem; ama zihnime evet!” Diyebilmelisin. Meraklý Eþek Arýsý: Bir insan ne kadar mutlu olabilir? Ya da þöyle sorayým: Sahip olduðumuz mutlulukla yetinmeli mi yoksa daha fazlasýný mý istemeliyiz? Sokrat: Mutluluðun çoðu-azý olmaz. Mutluluk olduðu kadardýr. Önemli olan þu gerçeðin farkýna varmýþ olmaktýr: Mutluluk binasýnýn mimarýný baþka yerde arama; o sensin… Baþkalarýnýn yaptýklarýyla, sahip olduklarýyla aþýrý bir þekilde meþgul olanlarýn, diðer insanlarýn mutluluklarýný kýskananlarýn kazancý mutsuzluktan baþka bir þey olamaz. Meraklý Eþek Arýsý: Benden bahseder gibisin… Hem bu konudan sýkýldým da. Sokrat: Farkýndayým. Ýstersen konuyu deðiþtirelim. Meraklý Eþek Arýsý: Ýyi olur. Biraz da toplumsal yaþamla ilgili güncel olaylardan bahsedelim mi? Sokrat: Nasýl istersen öyle olsun. Meraklý Eþek Arýsý: Günümüz toplumlarýnda þiddet olaylarý azalmýyor, aksine giderek artýyor. Bunu neye baðlýyorsun? Sokrat: Þiddet olaylarýnýn artmasýnýn nedeni psikolojik, sosyal ve ekonomiktir. Psikolojik yani ruhsal yönden rahatsýzlýðý olanlar diðer insanlara karþý þiddet uygulayabilirler. Çeþitli yayýn organlarý bilerek veya bilmeyerek þiddeti körükleyebilirler; þiddet uygulayan kiþiler diðer insanlar tarafýndan örnek alýnabilirler. Ya da ekonomik yetersizlikler bazý þiddet olaylarýnýn nedenleri olarak karþýmýza çýkabilir. Meraklý Eþek Arýsý: Þiddet olaylarýný önlemenin bir yolu mutlaka olmalý. Sokrat: Tabii ki var. Eðer sebep ruhsal bir bozukluksa tedavi edilebilir. Bu tip insanlarýn toplumda elini kolunu sallayarak dolaþmasýna engel olunabilir. Suç iþlemiþ olan kiþiler, topluma kazandýrýlabilinir. Aslýnda suç iþleyen bir insanýn topluma kazandýrýlmasý ifadesini ben çok abartýlmýþ bir iddia olarak kabul ediyorum. Çünkü çoðunlukla durum tam tersi olabiliyor. Mesela adam bir cinayet iþliyor. Ýyi haldi, aftý derken birkaç senede dýþarý salýnýyor. Çýkar çýkmaz da tekrar bir baþka insanýn canýný yakabiliyor. Meraklý Eþek Arýsý: O zaman ne yapmalýyýz? Suç iþleyen insanlarýn hepsini ölünceye kadar hapishanelerde mi tutacaðýz? Sokrat: Çok radikal bir öneri olacak; ama gerekirse evet. Olaya bir de maðdur açýsýndan bakmak gerek. Suçluya özgürlük vereceðim derken, suçsuz günahsýz insanlarýn yaþama hakký elinden alýnýyor. Meraklý Eþek Arýsý: Toplumsal nedenlere gelirsek? Sokrat: Senin yaþadýðýn bu devirde kitle iletiþim araçlarý çok hýzlý yayýldý. Üstelik bunlarýn kontrolü de çok zorlaþtý. Diziler, sinemalar, oyunlar þiddet içeren unsurlarla dolu. Çocuk oyuncaklarý üretilirken bile þiddet açýsýndan mutlaka bir kontrol gerekirken, bazý eðitimsiz ebeveynler býrakýn oyuncaðý, silahýn hakikisini çocuklarýn eline tutuþturmayý bir marifet zannediyorlar. Bundan baþka aile içinde, çevresinde þiddet uygulayan insanlarla birlikte yaþayan çocuklar, ileriki yaþamlarýnda onlarý taklit edebiliyorlar. Meraklý Eþek Arýsý: Ekonominin rolü ne bu konuda? Sokrat: Ekonomik yönden yetersiz olan insanlarýn ruh saðlýklarý da bir müddet sonra bozuluyor. Aileler ekonomik nedenlerle yýkýlýyor, suçlar iþlenebiliyor. Evine ekmek götüremeyen bir insandan dürüst olmasýný, ahlâklý bir kiþi olmasýný istemesine istersiniz de, o sizi ne kadar dinler, orasý tartýþma götürür doðrusu. Meraklý Eþek Arýsý: Eskiden de ekonomik yönden yetersiz insanlar yok muydu? Vardý. Peki, o zaman neden suçlar günümüzde ekonomiye baðlý olarak artsýn? Sokrat: Þöyle anýlarýnýn ýþýðýnda geçmiþten günümüze bir bak: Bundan 50 sene öncesine git. 50 sene önce de zengin insanlar vardý. Bunlar konaklarýnda yaþarlardý; ama diðer insanlarýn oturduklarý semtlerde, mahallelerde otururlardý. Yani zengin-fakir bir aradaydý. Sonra ne oldu? Önce, zenginler mahallelerini deðiþtirdiler. Bu yetmedi kendilerine özel malikâneler yaptýrýp etrafýný yüksek duvarlarla çevirdiler. Bu da yetmedi, duvarlarýn üzerine dikenli tel çektiler. Bu da yetmedi özel korumalar tuttular ve malikânelerini kameralarla donattýlar. Bugün birçok meþhur ya da zengin kiþi adeta bir koruma ordusuyla dýþarýya çýkýyor. Meraklý Eþek Arýsý: Güvenlik elemanlarýyla korunan siteler ve rezidanslar da anlattýklarýna uyuyor sanýrým. Sokrat: Evet, onlarý da dahil edebiliriz. Bu günün devletlerinin çoðu özel mülkiyeti korumak için kanunlar çýkarmýþtýr. Bu kanunlarla bile sahip olduklarýnýn korunacaðýna inanmayanlar, kendi imkanlarýyla da çare aramýþlar ve özel korumalar tutmaya baþlamýþlardýr. Senin ülkende bile bu özel korumalarýn sayýsý yüzbinlerle ifade ediliyor. Meraklý Eþek Arýsý: Fakirin zenginin malýnda gözü mü var ki, böyle bir çare arýyorlar? Sokrat: Evet var. Nasýl olmasýn ki? Açlýktan ölen insanlardan belki de daha fazla, çok yemekten ölen insanlarýn bulunduðu bir dünyada yaþýyorsunuz. Kimi ayda bir otomobil deðiþtirirken kimi de belediye otobüsüne binmeye para bulamýyor. Kimi bir gecede yüzbinlerce lira kazanýrken, kimi ayda birkaç yüz lira gelir getiren iþini bile kaybetme kaygýsý yaþýyor. Ýnsanlar arasýndaki gelir uçurumu her geçen gün biraz daha artýyor. Meraklý Eþek Arýsý: Sosyal devlet ilkesi bu eþitsizliði yok etmek için benimsenmemiþ mi? Sokrat: Sosyal devlet ilkesi, göstermelik… Uygulamada az sayýda insana yardým yapýlýyor ve bu yapýlanlar siyasi reklâm aracý olarak kullanýlýyor. Meraklý Eþek Arýsý: Peki çözüm ne? Daha doðrusu bir çözüm var mý? Sokrat: Kapitalist sistem “birey”i ön plâna çýkarýyorum, her þey bireye göre olacak iddiasý ile geldi; ama en önemli unsur olan “insan”ý unuttu. “Býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz geçsinler anlayýþý” Pragmatist felsefe ile birleþince adeta tanrýsý para olan yeni bir din ortaya çýktý. Bu inanç sistemi çýkarcýlýðýn dýþýnda hiçbir deðer tanýmýyor. Ýnsanlarý sömürmek, öldürmek, ülkelere savaþ ilan etmek, baþka ülkelerin doðal zenginlik kaynaklarýný gasbetmek kýsacasý çýkarýnýn gerektirdiði ne varsa onu yapmak mübah sayýlýyor. Bunun sonucunda çok küçük bir zümre dünya kaynaklarýný ele geçirirken, büyük insan kitleleri açlýða, yokluða daha da ileri giderek söyleyeyim ölüme terkediliyor. Meraklý Eþek Arýsý: Haksýzlýða uðrayan toplum ya da kitleler bu duruma neden sessiz kalýyorlar? Sokrat: Güçleri, paralarý ve liderleri olmadýðý için. Çünkü maalesef para ideali de satýn aldý. Toplum önderi olabilecek insanlardan bazýlarý da saf deðiþtirip paranýn yanýnda yer aldýlar. Bu öylesine bir dinsel anlayýþ ki, tanrýlarý olan para için yapamayacaklarý þey yok. Dün kanka olduklarý kiþi bugün düþmanlarý olabiliyor, ya da tersi. Oysa insanlarýn açgözlülüðü olmasa dünyanýn nimetleri þimdilik herkese yetebilecek miktardadýr. Meraklý Eþek Arýsý: Neden þimdilik? Sokrat: Çünkü dünyadaki kaynaklar sýnýrsýz deðil. Bu hýzla tüketmeye devam edilirse, nüfus da artmasýný sürdürürse, yakýn bir gelecekte kaynaklar tükenebilir. Þimdiki bilgi seviyenizle bir baþka gezegene gitme imkânýnýz da bulunmadýðýna göre, insanlýk çok ciddi felaketlerle karþý karþýya kalabilir. Meraklý Eþek Arýsý: Ekonomik sorunlarla ilgili çözüm arayýþýndan uzaklaþtýk gibi. Sokrat: Haklýsýn. Çözümü söylemek aslýnda çok kolay; çünkü herkesin bildiði bir þey! Ama uygulamak çok zor! Çözüm: Adil bölüþümdür. Meraklý Eþek Arýsý: Adil bölüþümden kastýn, mal ve hizmetleri herkese eþit miktarda paylaþtýrmak mý? Sokrat: Hayýr. Herkesin liyakatine ve ihtiyacýna göre daðýtmak. Eðer adil bir bölüþüm gerçekleþtirilirse toplumsal problemlerin belki hepsi deðil, ancak önemli bir kýsmý çözülebilir. Meraklý Eþek Arýsý: Adil bölüþümü kim ve nasýl yapacak? Sokrat: Uygulamanýn çok zor olduðunu söylememin nedeni buydu. Zengin sahip olduklarýndan hiç birini yoksullara vermek istemiyor; yoksul da zenginlerin sahip olduklarýnýn hepsini almak istiyor. Meraklý Eþek Arýsý: O zaman, çözümü gerçekleþtirecek bir hakem gerekiyor. Sokrat: Evet de, nasýl bir hakem? Taraflardan birinin çýkarýný körü körüne savunan bir hakem olmaz; katý devlet geleneklerini uygulayacak bir hakem ise hiç olmaz. Hakemlik yapan kiþi ya da kurumlar öyle adil bir bölüþüm gerçekleþtirmeli ki, bugün sadece lafta kalan “toplumsal barýþ” sürekli olsun, hiç bozulmasýn. Meraklý Eþek Arýsý: Bu mümkün mü? Sokrat: Hacý Bektaþ Veli ve Yunus gibi gönlü doða ve insan sevgisiyle dolu, Mevlana gibi tüm insanlýðý kuþatan bir felsefeye sahip ve Hz. Ömer gibi adaletli hakem veya hakemler var olursa tabii ki mümkün. Meraklý Eþek Arýsý: Sanýrým bu belki bir dilek ya da bir ütopya oldu. Sokrat: Evet; ama insanlýðýn geleceði de, bunun gibi ütopyalarýn gerçeðe dönüþtürülmesine baðlý. Belki bir gün… Ben insanýn bunu baþaracaðý umudumu korumak istiyorum. Çünkü umutsuzluk, yenilgiyi kabul etmektir, “pes” demektir, en azýndan çare ararken fren yapmaktýr. ● ● ● Sevgili Okur! Müsveddesini okuduðunuz çalýþma, ileride bir kitap olarak yayýmlanacaktýr. Daha önce basýlmýþ olan 4 kitabýmý da yayýmlamadan önce internetteki siz okuyucularla paylaþtým. Sizlerden gelen deðerlendirmeler doðrultusunda gerekli deðiþiklikleri yaptýktan sonra yayýmlama yoluna gittim. O nedenle bu çalýþma için yapacaðýnýz eleþtiriler benim açýmdan oldukça önemlidir...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |