..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




18 Kasım 2017
Köpeğin Adı Badi - 64  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Ben bunları düşünürken o, yerinden kalktı; bana zarar verir korkusuyla duvar kenarına çekildim. Belki yanılmışımdır, adam etrafı seyretmek ya da aşağıya inmek için ayağa kalkmıştır. Hayır yanılmamışım. İşte üzerime doğru geliyor ve iyice yaklaşınca da sol ayağını kaldırııp kafama vuruyor.


:IJJ:
     Tüccar:
     -Bravo sana Badi! Gazetede seninle ilgili haberi okurken hem gözlerim yaşardı hem de seni tanıdığım için mutlu oldum. Haberde Badi'nin katili görüp görmediği de soruluyor. Doğrusu benim de aklıma bu soru geldi. Gördüyse Badi'yi büyük bir tehlike bekliyor demektir. Onun için bundan sonra Badi'ye mukayyet olmak gereir.
     Hoca:
     -Badi bizim kahramanımız. O, her şeyi hak ediyor, akıllı bir köpek olduğu zaten belliydi. Katili görmüş olsaydı belki de ona da saldırırdı, diğer köpeklere olduğu gibi.
     Doktor:
     -Bu hayvanı gözünüzde fazla büyütmeyin. Okuduklarınız gazetecilerin uydurması olabilir. Badi'nin cesedi kendi yemek istediği için, öteki köpeklere karşı çıktığını düşünüyorum. O sırada civarda dolaşan bazı insanlar yetişip bunu engellemişlerdir. Katili gördüğünü de sanmam; eğer görseydi şimdi hayatta olamazdı. Bu kadar cinayet işleyen biri, arkasında -bu köpek de olsa- bir tanık bırakmaz.
     Tüccar'a telefon gelince erken ayrıldı. Kenan Baba onu uğurlamak için aşağıya inerken, su almak için Hoca da onlarla beraber gitti. Terasta o gaddar adamla kaldım mı tek başıma! Gözlerimi gözlerinden kaçırmaya çalışsam da başaramıyordum; çünkü üzerime çiviliydiler. Kin ve nefret dolu, çakmak çakmak gözler; düşmanca bakışlar... Kanım dondu. Neden bu adam bana karşı bu kadar öfkeli? Bundan önceki görüşmemizde bana böyle haince bakmamıştı ve iyi bir insan olacak umuduyla sevinmiştim. Şimdi ne oldu da, ne değişti de kin ve nefret tekrar öne geçti? Ama bu, bana kalırsa sadece kin ve nefretten ibaret değil, ayrıca benden intikam da almak istiyor olabilir.
     Ben bunları düşünürken o, yerinden kalktı; bana zarar verir korkusuyla duvar kenarına çekildim. Belki yanılmışımdır, adam etrafı seyretmek ya da aşağıya inmek için ayağa kalkmıştır. Hayır yanılmamışım. İşte üzerime doğru geliyor ve iyice yaklaşınca da sol ayağını kaldırııp kafama vuruyor. Yediğim tekme beni öylesine sersemletti ki önce hiç sesim çıkmadı, oraya yığılıp kaldım. Biraz sonra kendime geldiğimde başımdaki müthiş acıyı hissettim ve viyaklamaya başladım. Niyetini anlamıştım: Beni öldürmek! Bir kere daha tekme atmak için bu sefer sağ ayağını kaldırmıştı ki, sesimi duyan Kenan Baba ve Hoca merdivenleri ikişer üçer çıkarak terasa geldiler. Kenan Baba hemen beni kucakladı.
     -Ne oldu sana arkadaşım Badi? Dedi. Hoca da birkaç laf etti, ama ne dediğini tam olarak hatırlamıyorum. Doktor, Kenan Baba'ya cevap verdi:
     -Ufak bir kaza canım, yanlışlıkla üzerine bastım. Galiba içkiyi fazla kaçırıdm da!
     Kenan Baba, bu sözlere cevap vermedi, inanmamıştı. Kafasını salladı, yüzü iki karıştı. Hoca'nın da ondan aşağı kalır tarafı yoktu.
     Gecenin geri kalan zamanında Kenan Baba'nın ve misafirlerinin konuşmalarına kafam zonkladığı için dikkat edemedim. Yalnız, giderken Doktor'un şehir hayatından bıktığını ve yakında buralarda bir yere taşınmak istediğini duydum.
     Üç gün aptal gibi dolaştım. Bu arada Doktor'un taşındığını Kenan Baba'nın Tüccar'la yaptığı telefon konuşmasından öğrendim. Canım daha çok sıkıldı. Onun bize bu kadar yakın olması hoşuma gitmiyordu; çünkü onu daha sık görmek zorunda kalabilirdim. Son olay, sabrımı iyice taşırdığından yaptıklarını ona ödetireceğime dair bir karar verdim. Hem de ilk gördüğümde... Neresini yakalayabilirsem orasını ısıracaktım. Böyle bir hareketin bedelini pahalıya ödeyebilirdim, ama olsun. Kenan Baba bana kızabilir, beni evden kovabilir ya da ısırdığım için bu alçak beni şikayet edebilir; tabii itlaf ekipleri de işimi bitirebilirdi. Bütün ihtimalleri düşündüm, kararımı uygulayacağıma dair kendime defalarca söz verdim.
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.