Ýnsan gülümsemeyle gözyaþý arasýnda gidip gelen bir sarkaçtýr. -Byron |
|
||||||||||
|
Dýþarý çýktým. Yaya kaldýrýmýndan yürüyorum, ayaðým bir taþa takýldý, az kalsýn yüzü koyun yere kapaklanacaktým. Kaldýrýmda taþýn iþi ne? Ýnsan kafasý kadar bir taþ. Nereden geldi, kim oraya koydu? Gerçi baþým havada gittiðim için bunda benim de kabahatim var ama... Birkaç adým attým, taþýn acýsý henüz geçmemiþken yoldaki su birikintisini bir otomobil üzerime sýçrattý. Sýçrayan su çok deðilse de sinirlerim bozuldu bu olaya. Otomobilin arkasýndan bastým küfürü, sanki bir marifet yaptým. Otomobili kullanan duydu mu, duysa ne olur? Yedi-sekiz kiþilik bir serseri güruhu çýktý karþýma. Elleriyle kollarýyla birtakým iþaretler yapýyorlar, saða sola tükürüyorlar, naralar atýyorlar. Saldýracaklar diye korktum. Onlardan tarafa bakmamaya çalýþarak yanlarýndan geçtim. Neyse ki bana zarar vermediler. Biraz ilerleyince arkamdan gelen çýðlýklarý duyup ürperdim, donup kaldým olduðum yerde. Hem geri dönüp bakmak istiyordum hem de dönmekten korkuyordum. Dönmeye karar verdim, ne olursa olsundu. Karar vermekle iþ bitmiyormuþ meðerse, çünkü geri dönemiyordum. Boynum, belim ve ayaklarým kaskatý kesilmiþti. Neden sonra döndüm. Bu serseri güruhu bir delikanlýya saldýrmýþtý. Delikanlýyý adeta linç ediyorlardý. Etraftaki birçok insan da hiç bir þey yapmadan bu linci izliyordu, hatta bazýlarý akýllý telefonlarýyla bu olayý kameraya çekiyordu. Oradan uzaklaþtým, adýmlarýmý açarak ama koþmadan yürümemi sürdürdüm. Dikkat ettim de, karþýdan gelen insanlarýn çoðu bana bir tuhaf bakýyorlardý. Ben de ayný tuhaf bakýþlarla cevap verdim. Neden bana karþý böyle davranýyorlar, diye biraz kendime dert ettiysem de sonra vazgeçtim. “Amaan, tümünün caný cehenneme...” deyip eve dönmeye karar verdim. Dönerken fýrýna ve markete uðradým. Hava da kararmak üzereydi. Eve geldim, hâlâ elektrikler kesik. Birazdan karanlýk bastýracak, onun için bu durum canýmý sýktý. Aldýklarýmý yerleþtirip odama geçtim, bir müddet öylece oturdum. Hava iyice kararýnca pencereden dýþarý baktým, her yer ýþýl ýþýldý. Herkeste elektrik vardý, bir tek benimkini mi kesmiþlerdi. Sonunda sigortanýn atmýþ olabileceði aklýma geldi, Öyle ya elektrikli süpürge sigortayý attýrmýþ olabilirdi. Nitekim öyle olmuþtu. Sigortayý kaldýrdým. Kendime kýzdým, niye sigortanýn atmýþ olabileceðini daha önce düþünmedim diye. Unutkanlýðým her geçen gün biraz daha artýyor. Elli sene önceki olayý hatýrlýyorum da beþ dakika öncekini unutuyorum. Kafamýn içinde beyin olduðundan ciddi ciddi þüphelenmeye baþladým. Beynim akýp gitmiþ olabilirdi. Beyin gittikten sonra da bana içi boþ bir kafatasý kalmýþ demek ki. Birileri beynimi çalmýþ olmasýn? Organ mafyasý varmýþ ya! Hadi oradan caným, kim ne yapsýn senin bunamýþ beynini? Üste para versen bile alan çýkmaz. Aynadaki densiz bana boþuna “çapulcu manyak” dememiþ olabilir mi? Aslýnda onun bu hakaretine çok taktým. O sýrada sesimi çýkarmadým, nasýl bir tepki vermem gerektiði aklýma gelmemiþti de... Þimdi düþündükçe öfkem artýyor; ödeyecek bu hakaretinin cezasýný. Ben hem çapulcuymuþum yani yaðmacý! Kimin neyini kimin malýný yaðmaladým be utanmaz? Üstüne üstlük bu sýfata bir de manyaklýk ekliyorsun. Ben gülünç müyüm, þaþýrtýcý davranýþlarým mý var, tuhaf mýyým, akýl hastasý mýyým da bana manyak diyorsun? Ya Aynadaki bunak haklýysa! Bu ihtimal canýmý sýkýyor. Onu haksýz çýkaracak bahaneler bulmaya çalýþýyorum. Þimdi aklýma geldi, daha önce de Aynadaki'nin bu hakaretinden bahsetmiþtim. Unutma had safhada olunca böyle tekrarlar sýk sýk ortaya çýkýyor... Yýrtýk pýrtýk düþünceler kafamýn içinde cirit atýyor. Giden gelen, mantýklý mantýksýz, olumlu olumsuz düþünceler. Tabii sürekli böyle deðil. Kimi zaman aklýmda hiç düþünce kalmýyor. Zihnim bomboþ. Ýþte beynimin olup olmadýðýný düþündüðüm anlar... Belki de saatlerce hiçbir þey düþünmeden daha doðrusu düþünemeden ya oturuyorum ya da yatýyorum. Ýlginç olan böyle boþ boþ yatarken hiç caným sýkýlmýyor. Adeta zihnimdeki boþluk, uzayýn devasa boþluðu ile birleþmiþ, bütünleþmiþ gibi. Varlýðým olmadan, varlýk bulunmayan bu meçhul boþluktayým. Kapý çalýyor. Gecenin bu saatinde gelen kim acaba? Önce açmamaya karar veriyorum, sonra kararýmý deðiþtirip kapýnýn yanýna gidiyorum: -Kim o? Diye soruyorum, cevap yok. Kapýyý çalmaya devam ediyor. Açýyorum kapýyý öfkeyle. Gelene aðýr laflar etmek niyetindeyim. Ama kimse yok, ileriye doðru bakýyorum; ortalýkta insan görünmüyor. Ýçeri girmek için niyetleniyorum, kapýnýn eþiðinde bir zarf olduðunu fark ediyorum. Eðilip zarfý alýyorum. Masama oturup zarfý açýyorum, ikiye katlanmýþ bir kâðýtta þu not yazýyor: “Sen beni bulamazsýn, ama ben seni istediðim zaman bulurum. Ben bir kuþ gibi uçuyorum, seviyorum uçmayý. Dilersen birlikte uçalým ve bu uçuþ hiç bitmesin. Uçuþ vaktine sen karar ver” Son cümle hariç, önceki notun aynýsý. Kâðýt ve yazý þekli de ayný. Birileri beni çýldýrtmak için oyun oynuyor olabilir mi? ● ● ● (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |