Ýnsan gülümsemeyle gözyaþý arasýnda gidip gelen bir sarkaçtýr. -Byron |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Elimiz boþ gitmeyelim diye de Eminönü tarafýnda hakiki gül lokumu ve gül suyu aldýk. Konak; etrafý yüksek duvarlarla çevrili, içinde meyve aðaçlarýnýn olduðu geniþçe bir avluya sahipti… Bahçede ise zincirle baðlý dev gibi bir çoban köpeði vardý. Selamlaþtýk. Hoþbeþten sonra avluda sundurmanýn altýna kurulan uzun bir masanýn uygun yerine Zeki Abiyle karþýlýklý oturduk. Ahmet amca ve kýymetli refikasý (Allah ikisine de rahmet eylesin…) öylesine asil, naif ve kibar insanlardý ki aðzýmýzý açýp konuþamýyorduk. Biz sorulan her soruya evet, evet, hayýr hayýr diye cevap verdiðimizi fark edince Hacý Ahmet amca: -Evlatlarým burasý karargah deðil, ben de komutanýnýz deðilim. Asker gibi oturmayýn, rahat olun dedi. Bu ifadeden biraz yüz bularak benim çenem açýldý tabi. – Ahmet Amca bu konakta ne hikayeler, ne mevzular olmuþtur deðil mi? dedim. – Ah! Evladým olmaz mý hiç! Durun size bu konakta yaþanmýþ komik bir mevzu anlatayým. dedi. Can kulaðýyla onu dinliyorduk. Bir taraftan çorbalar, tatlýlar, el emeði göz nuru turþular masaya diziliyor bir taraftan da Hacý Ahmed Amca yaþanan hadiseyi anlatmaya hazýrlanýyordu… Aynen nakil ediyorum: Vaktiyle Ahmet Amca’nýn paþa babasý Naci Bey babasýnýn zoruyla bu konakta bizim Zeki abinin adaþý olan Zeki Bey isminde sevmediði bir arkadaþýyla birlikte Farsça derler alýyormuþ. Bir gün Zeki Bey, sinirli ve hiddetli bir þekilde Naci Bey’e: – Ben artýk bu konaða gelmem diye köpürmüþ. -Niçin gelmek istemiyorsun Zeki Bey? – Komþularýnýz yüzünden efendim! Çok edepsizler! – Hayrolsun ne oldu ki demiþ Naci Bey, – Bahçeye girecekken komþunuzun o azgýn köpeði az kalsýn beni yere yatýrýp yiyecekti! Bu ne vahþiliktir efendim! Þehrin göbeðinde böyle canavar gibi köpek mi beslenirmiþ? Bir daha buraya ders almaya gelmeyeceðim- demiþ. Naci Bey hemen kýyafetini düzeltip ayaða kalkmýþ ve koþar adým dýþarý çýkmýþ. 5 dakika sonra ise konaða geri gelmiþ ve; – Müsterih olun artýk Zeki Bey! – Naci Bey ne yaptýnýz köpeði mi öldürdünüz yoksa?- demiþ! – Hayýr caným. – Ne yaptýnýz peki? – Köpeði satýn aldým artýk bu konakta bizimle birlikte yaþayacak- demiþ… Bende sanýyorum Ahmet Amca gibi yaþlanýyorum… Karantina dönemi bitmezse bu hikayeler akýn akýn beynimin tokmaðýna vurup vurup duracak. Ýyi tarafý þu: Daha çok gerçek hikayeler dinlemiþ olacaksýnýz. Kötü tarafý þu: Bu hatýralardaki insanlarýn varlýðýna sevinip yokluðuna ise ahh çekecekseniz… Siz sað ben selamet efendim…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Yûþa Irmak, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |