Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine... |
|
||||||||||
|
Evimizin hemen karşısında bir bahçe var. Bahçede birkaç tane heybetli ceviz ağacı, bir tane de asma. Ceviz ağaçları, görüş alanımızı kapatıyor ama, benim şikâyetim yok. Çünkü yavaş yavaş büyüdüler, alıştıra alıştıra kapattılar önümüzü. Enflasyon gibi. İşte bu bahçenin sahibi, yaşlı ceviz ağaçlarından birini kestirdi. Zavallı ceviz ağacı birkaç gün , bitkisel hayattaki hasta gibi öylece yattı yerde. Eskiden balkondan etrafımı seyrederken görüş alanımı kapatan bu ağacın yokluğuna bir türlü alışamadım. Gözümün önünde alabildiğince açılan manzarayı her görüşümde, o ceviz ağacını aradım, giysilerimden soyunmuş hissettim kendimi.Ya da çok soğuk havada, gece yatakta yatarken; yorganımın üstüne örttüğüm ve beni ısıtan battaniyemin üzerimden alındığı hissine kapıldım. Adeta üşüdüm. Kesilen ceviz ağacını kesim motoruyla birkaç parçaya ayırdılar . Her parçası bir yerde, öylece kalakaldı zavallı ceviz. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum; bir gün bahçenin sahibi kesilen dalları budadı.Ağacın kalın gövdesinin parçalarını ayrı, ince dallarını ayrı üstüste istif etti, katar yaptı. Küçük dalları baltayla parçaladı, bahçedeki samanlığa taşıdı. Geride kalan ana gövdenin parçalarının yeniden kesilmesi gerekiyor, çünkü boyları oldukça uzun. İşte o günden beri birkaç gün arayla, işçi tulumu giymiş bir genç geliyor bahçeye. Elinde kesim motoru, başlıyor ceviz dallarını kesmeye. Motor bir gürültü çıkarıyor ki, sormayın gitsin. Bahçenin evimize uzaklığı sekiz – on metre.Yani burnumuzun dibi. İki üç dal kesip, çekip gidiyor. Motorun sesi kesilince; kulaklarımızı tırmalayan motor sesinden kurtulduğumuz için seviniyoruz ailecek..Düşünmüyoruz ki, bugün olmazsa, yarın olacak bu gürültü. Biz günü kurtarma peşindeyiz.Türk hükümetlerinin ekonomi politikası gibi. Birkaç gün sonra, yine geliyor aynı kişi.Yine birkaç dal kesiyor, çekip gidiyor. Allah Allah! Bu gencin iş yapmaya niyeti yok. Madem başladın, uçla şu işi. “ Ettiğin hayır, ürküttüğün kurbağaya değsin,” demişler. Bugün iki dal kes, git; üç gün sonra iki dal daha. Biter mi böyle, karınca buğday taşır gibi ! Bir gün henüz iki yaşındaki torunum bize geldi.Birlikte güldük, oynadık falan.Sonra öğle uykusuna yattı. Çocuk daha uykuya daldı dalmadı, bir gürültü duyduk. Sanki beynimizi matkapla deliyorlar. Pencereden bir baktım, motorcu, cevizin dallarını kesiyor yine. Motorun sesi, dar bir vadide kurulmuş kasabada yankılanıyor adeta. Oğlan uyandı gürültüden, başladı bağırmaya...Birkaç dakika sonra motor sustu, torun da sustu. Oh! Çok şükür!..Baktım bizim motorcu iki- üç dal kesmiş gidiyor. Sanki özellikle bizim torunu uyandırmaya gelmiş gibi. Birkaç gün görünmedi motorcu...Geçen sabah torun geldi yine.Yedik, içtik, güldük, söyledik. Çocuğu öğlen uykusuna yatırdık, daha gözü kararmadan motor sesiyle irkildik. Allah Allah! Bu genci, bizim torunu uykudan uyandırmaya mı memur etmişler? Yani tesadüf bu kadar olur.Torun uykuya yatıyor; o genç, cevizin dallarını kesmeye başlıyor. Çocuğu uyandırıp, birkaç dakika sonra çekip gidiyor. Koşarak evden çıktım, doğru bahçeye. Hani motorcuya; “ Kardeşim, çocuk uyuyor, sonra kesseniz olmaz mı?” falan diyeceğim. Ben merdivenleri inip bahçeye varıncaya kadar motorcu çoktan yolu tutmuş. Yakalayamadım ki......Bir yakalasam biliyorum yapacağımı. “ Pehlivana tut demişler, elimden gelse canını alacağım demiş,” derler ya, o hesap. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Bizim torun gene bize geldi. Zaten üç günün biri geliyor. Getirtiyoruz daha doğrusu. Özlüyoruz keratayı.Motorcuyu çoktan unuttuk. Çocuğu öğle uykusuna yatırdık. Seslerimiz kıstık, öyle konuşuyoruz, uyanmasın diye..Terliklerimizi bile çıkardık ki, gürültü olmasın. Hazır uyumuşken, biz de dinleneceğiz. Uyanıkken, peşinde koşmaktan yorgun düştük annesi de ben de. Kahvemi pişirdim, tam keyifle yudumlayacağım, motor sesiyle irkildik. Be adam, nasıl da bilip geliyorsun, bizim torunun uyku saatinde.Torun uyandı, başladı ağlamaya.Motor sesinden de korkuyor zavallı.Tepem attı. Bir fırladım yerimden, merdivenleri ikişer ikişer iniyorum motorcuyu yakalamak için. Gene üç- beş dal keser, gider diye. Yanılmamışım. Ben bahçeye vardığımda, kesimi bırakmış, motoru susturmuş, gitmeye hazırlanıyor. Bizim torun uyandı ya, artık gidebilir.Son anda yakaladım.Bahçeden çıkmak üzereymiş..Bir hışımla; “ Kardeşim nedir senin bu yaptığın ! İkide bir gelip iki odun kesip, bizim torunu uyandırıp gidiyorsun.Şu koca üç katar odun, böyle üç günde bir, üçer- beşer kesmekle biter mi? Bir gün kes, bitir şunu. Sen de biz de kurtulalım bu işkenceden,” dedim Genç gülümseyerek, bana ne dedi biliyor musunuz?......”Ben oduncu değilim. Kesim motoru tamircisiyim.Tamir ettiğim motorları, - nasıl olsa kesilecek - bu odunlar üstünde deniyorum.”......Atalarımız; ” acemi nalbant işi, gâvur eşeğinde öğrenir,” demişler.....Bizim tamirci de, tamir ettiği motorları denemek için bula bula bizim komşunun odunlarını buldu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |