"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Yalnızlık. En sıkıcı, rahatsız edici ve istenmeyen durum. Aynı zamanda bir çeşit gereksinim... Montaigne'in es geçtiği ender kavramlardan biri. Yalnızlık ya da "kendi kendinle başbaşa kalma duygusu…” Bende yalnızlığımın içinde, kendimi upuzun bir rüyanın içinde gezinirken, kimi zaman Kordon’da yürürken, kimi zaman loş bir kilisenin pazar ayininde, bazen de martıların şarkılar söylediği, İnciraltı’nın balıkçı teknelerinin arasında buluyordum. Babası krala âşık olan, bu yüzden de ilâhlar tarafından mersin ağacı şekline getirilen "Zmirna= Smirna" adlı genç ve güzel bir kızın hayat hikâyesinden adını alan, “Smyrna"ya şimdiki adıyla İzmir’e, günler görmüş geçirmiş bilge ama bir o kadar da mütevazi, nefis bir Ege şehrine, birdenbire aşık oluvermiştim. Kalbimi çalan Arnavut kaldırımlı sokaklarımıydı, ılık ve muhteşem esen ege rüzgarları mı? Yoksa, Karşıyaka’da Çörçil’in kahvesinde içtiğim, okkalı kahvenin unutamadığım kokusu muydu? Taze bir gevrek alıp tadı damağımdan hiç gitmeyen bir dilim teneke tulum peynirine denizin mavisini katarak yediğim o mutlu öğlen yemeğini ise hala arıyorum doğrusu… Kış çoktan gelmiş, oralara … Bir yalnızlık mevsimi çoktan başlamış İzmirliler için. İzmir yalnızlıklar kenti olmuş dikiliyor karşımda, Kordon’un cıvıl cıvıl kalabalığı kendini derin bir sessizliğe bırakmış. Yol boyunca kolkola girmiş dostlar, birbirine sarılmış öpüşen sevgililer, buzlu bademciler kokoreççiler, tükürük köftecileri hepsi sırra kadem basmışlar sanki. Yalnızlığa dayanamadığımdan, İzmir’i çocukluğumdan kalan anılarım dışında, tamamen yalnızlığıyla başbaşa bırakıp yüzümü İstanbul’a çeviriyorum.Bencilce bir davranış belki de benim ki… Suların altında kalan İzmir’i ise sadece insanları için üzülerek izlemek çok uzaklardan; İstanbul’dan. İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul'dasın*ve bende yeniden kurşun kubbeler şehri İstanbul’dayım. Her nefret edişimde , her gidesim gelişinde her ihanette ve her acıda beni burada tutan sadece bu deniz ve gökyüzüydü; belki de şimdi çok daha fazlası … Buralarda da kış çok şiddetli yaşanıyor. Soğuğa karşı kasılan, direnen vücudum dışında kalp kırıklıklarına dayanıklı koskocaman bir yüreğim var artık. Belki de ruhumu okşayan, soğuktan hissedemediğim parmaklarımın hemen ucunda buluverdiğim bir sıcaklık. Yorgun pembelerin, hırçın maviliklerle karşı savaşı çoktan bitti burada; benim için ise mantık ve duygunun… Serseri bir kurşun gibi, dolaşırken bedenim İstanbul’da, ruhumda vapurun peşinde yarışan martılar gibi, bir kıyıdan karşı kıyıya geçip geçip duruyor… Daha önce hiç durmadığım başka bir kıyıdayım İstanbul’da; yüzümü acıtan hain rüzgara rağmen, hoş bir meltem esiyor içimde İzmir’deki İmbat’a benzeyen… Anlamak istiyorum şehri. Cennet mi, cehennem mi? Ve birden; cehennemi andıran bir kalabalığın arasından, tatlı bir ses duyuyorum bana cenneti anımsatan. Ruhumun derinliklerine üflenen her melodi, kulağımı okşayan her tını huzura buluyor her yanımı. Şimdi dert yok, keder yok, taş ve topraktan fazlası olan, bu şehirde. Bir yanım alıp başını gidiyor, Eminönü’ne; güvercinler arasında koşuşturuyorum, soğuğa rağmen. Öbür yanım üzerine yakamoz serpilmiş bir gecede; Salacak’tan Kız kulesin’i izlediği yaz gecelerini hayal ediyor saatlerce, hiç sıkılmadan. Tophane’de içime çekiyorum; bir nefes nargileyi, sen sayıp. Sen, sen ki… her gündoğumunda, ve batımında gördüğüm… “İstanbul beni gerçekten seviyor mu?”, diye, kayaların üzerinde saatlerce kara kara düşünüp duran karabataklardan biri olacaksın belki ileride… Ama yaşanan, benim için önem taşıyan…Denizin kokusu, güvercinlerin kokusu, teninin kokusu, şehrin kokusu birdenbire hiç farketmediğim, adeta başımı döndüren mutluluğun kokusuna dönüşüveriyor. Seviyorum İstanbul’da… Seviyorum İstanbul’u… İstanbul beni gerçekten seviyor mu? *İlhan Berk / İstanbul Kitabı Ömür İsfendiyaroğlu 27 Aralık 2001 Perşembe
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömür İsfendiyaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |