Þiir, seçmek ve gizlemek sanatýdýr. -Chateaubriand |
|
||||||||||
|
Yýllarca bekledikten sonra umduðumuzu bulmuþmuyduk? Yoksa parlak, ýslak karanlýk ve dar raylar, hýz bizi soðuk gri metalik ve neþesiz bir insan haline mi getirmeye baþlamýþtý ? 4. Levent, Mecidiyeköy, Þiþli, Taksim arasý 7 km’lik metro hattýndaki yolculuðumuz bizi mutlu edebiliyor muydu? Ýlk baþlarda trafikte olmamak, metronun bize sunduðu rahatlýk, zaman kazanýyor olmamýz beni de çok mutlu etmiþti. Ama zaman geçtikçe, metroyu daha sýk kullanmaya baþladýkça, gün be gün bana batan taraflarýný keþfetmeye baþlamýþtým. Yeni bir iliþkinin zaman içerisinde ortaya çýkan eksik yada beðenmediðimiz taraflarý gibi, metro için de buna benzer bir rahatsýzlýk duyuyordum. Levent metro istasyonundan yavaþ yavaþ katman katman, yeraltýna yaklaþtýðýmda serin bir rüzgarýn beni karþýlamasý, saçlarýmýn rüzgarda uçuþmasý, yürüyen merdiven sayesinde süzüle süzüle metroya bir adým daha yaklaþabilmek; ne olduðunu bilmediðim ama iyi diyebileceðim bir his yaþatýyordu bana. Gri aðýrlýklý, beyaz sutunlarla bölünmüþ son kata geldiðimde artýk metroya çok daha yakýndým. Raylarýn dibindeki sulara yansýyan hüzün ve mutluluk artýk apaçýk gözüme çarpýyordu. Metroya en yakýn olabildiðim bu mekan, bende kalabalýk ama boþ bir izlenim býrakýyordu. Benden baþka onu sabýrsýzlýkla bekleyenlerde vardý. Bazý günler kimseyi göremezken, bazý günler duvardaki renkli seramik karolarý sayan o genç adamý, sabýrsýzlýkla geniþ ve parlak koridoru bir aþaðý bir yukarý arþýnlayan, gözlüklü adýnýn Sabahattin olduðunu düþündüðüm amcayý, Fikrimce ismi Nesrin olan ve Metro’ya bir adým daha yakýn olabilme uðruna, sarý çigiyi bile aþan uzun saçlý kýzý, yüzünü bir kaplan gibi boyamýþ, babasýnýn elini sýký sýký tutup devamlý kükreyen küçük oðlan çocuðunu görebiliyordum. Metronun ruhumun odalarýndan da dar raylarýn sonunda görülmesiyle, bir karanlýðýn içinden, yoðun bir aydýnlýkla bizim bulunduðumuz istasyona gelmesi bir olmuþtu. Bizler de bu hýza ayak uydurmak istercesine kendimizi bir anda içeride bulmuþtuk. Nesrin, Sabahhattin amca, genç olduðunu söylediðim adam, kükreyen çocuk hepimiz içerideydik. Hýzla kapanan kapýlarýn arkasýnda kalanlarýn ise son duyduklarý bir ikaz sesi, gördükleri ise bir ýþýk treni olmuþtu. Yüzlerinde hayatý kaçýrmýþ, gözlerinde sevgilerinin tam ellerinden sýký sýkýya tutmaya karar vermiþken onlarý kaybetmiþ insanlara ait, yýkkýn bir ifade vardý. Benim içinde “O” sanki yýllarca beklenmiþ ve sonunda hep vadedilen ha bugün ha yarýn, gelecek denilen, yalnýzlýktan devren kiralýk kalbimi kiralayacak biriydi. Kapanan kapýlarýn ardýndan, duyduðum ikaz sesi sonrasýnda gördüðüm ise gözümün önünden kayýp giden bir karanlýk olmuþtu yalnýzca… Bu kez de ben istasyonda kalmamýþ treni son anda yakalamýþtým. Yýllarca bekledikten sonra umduðumu bulmuþmuydum? Yoksa yalnýz, sessiz, daraltan aylar, beni soðuk gri metalik neþesiz bir insan haline mi getirmeye baþlamýþtý? Yaptýðým, koskocaman bir aydýnlýkla karanlýða girmek mi olmuþtu, bilemiyorum. Ýlk baþlarda duyduðum heyecan kaybolmamýþtý; baþka baþka duygular eklenmiþti hemen yanýbaþýna, birde ara sýra çocukluðumdan anýmsadýðým tren yolculuðunun sesi geliyordu kulaðýma. Orada mýsýn? dedim, Güldü -Buradayým elbette dedi aþaðýlayýcý bir tavýrla. - Nerede olabilirim ki? Gerçekten de orada mýsýn dedim. - - - Çýt yok. Elbette kýzýyorsun, bana belki en çok da bu zayýflýðýma kýzýyorsun, seni kaybetme endiþeme, telaþýma, þaþkýnlýðýma, kendimi sürekli sana yönlendirmeme, sana endeksli bir hayat yaþamama, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna, söylemediðim sözlere, söyleyebildiklerime bile bazen. Yanýna gelmeye çalýþýyorum. Sana birþeyler daha söylüyorum. Duymuyorsun. Baðýrýyorsun. - Ýstemiyorum - Ýstemiyorum - Ýstemiyorum O hýzlý yolculukta bile uyuyorum. Uyanýyorum. Çýt yok. 4. Levent, Mecidiyeköy, Þiþli, Taksim arasý 7 km’lik metro hattýndaki yolculuðumuz göz açýp kapayýncaya kadar bitmiþ. - Taksim bu yöndeki son istasyonumuzdur.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömür Ýsfendiyaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |