Bilge kişi her şeye şaşan kişidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Yazdığım şiirleri bile saklardım ailemden, öğretmenlerimden. Şiir de neydi? Ders çalışmak varken, şiir yazmak da ne demek oluyordu? Hatta şiir yazdığımı bilen arkadaşlar bile “Sen Aşık mısın?” derlerdi. Çünkü onlara göre şiir, yalnızca sevgiliye yazılırdı. Sevgili ! Ayyy! NE AYIP! İşte o nedenle aşk bize göre; bir kızla bir erkeğin birbirlerine karşı besledikleri, ama büyüklerin genelde hoş karşılamadıkları , hatta ayıpladıkları bir duyguydu. Aşkı, okuduğumuz romanlardan ve izlediğimiz Türk filmlerinden biliyorduk sadece. Hülya Koçyiğit ile Ediz Hun’un birbirlerine besledikleri duygulardı aşk. Gerçek hayatta ise Hülya Koçyiğit, başka biriyle evlenmişti. Demek ki gerçek hayatta aşk diye bir şey yoktu. Aşk yalnız filmlerde vardı. Bir de okuduğumuz romanlarda. Hiç unutmuyorum: Yatılı okulda okurken bana, bir erkek arkadaştan yılbaşı kartı gelmişti. Staj için bir süreliğine köy ilkokuluna giden bir erkek öğrenciden. Ve o kart eğitim şefinin eline geçmişti. Sakıncalı(!) bir kartmış meğer. Kartta; ”Kalbin hangi anı bekliyor ve kimin için çarpıyorsa, gözlerin kimi arıyorsa, yeni yılın sana onu getirmesini dilerim. Sevgiler.” gibi şeyler yazıyordu....Ve işte bu kart eğitim şefinin eline geçmişti. Bir erkek çocuk bana sevgiler sunuyordu, ne ayıptı, ne utanç vericiydi.(!) Kartı yazan gündüzlü bir öğrenciydi. Sabah okula geliyor, dersten sonra gidiyordu. Onu tenefüslerde arada bir uzaktan görüyordum sadece. Bazen de ben bahçedeki bankta otururken gelir, izin isteyerek, bankın bir ucuna ilişirdi. Havadan, sudan bir şeyler söylerdi. Bu yakınlıktan bile ürker, o oturur oturmaz hemen kalkar giderdim. Erkeklerle arkadaşlık etmenin ayıp(!) olduğunu hatırlardım. Eğer isteseydim tenefüslerde onunla sadece konuşabilirdim. Ya da okulun bahçesinde birlikte yürüyebilirdim, o kadar. İsteseydim bile bundan fazlasını yapamazdım. Gel de bunu eğitim şefine anlat! Eğitim şefi bana; “Kalbin kimin için çarpıyormuş, gözlerin kimi arıyormuş, söyle bakalım. Ne var aranızda?” diye soruyordu.... “Annen, baban seni buraya, erkeklerle fingirdeşmek için mi gönderdiler?” diye kükrüyordu......Neyse ki bir arkadaşımın tanıklığı ile, ceza almaktan kurtuldum. O günden sonra bucak bucak kaçtım erkek öğrencilerden. Kazara birini seveceğim, ya da aşık olacağım diye ödüm patladı. Gem vurdum duygularıma. Kendimi yalnızca derslere verdim. İşte bu yasaklamalar yüzünden, genç kızlığımda hiç sevgilim, erkek arkadaşım olmadı. Bir daha dünyaya gelirsem, ben biliyorum yapacağımı. Ayıp, yasak dinlemeyeceğim. Bir sevgilim olacak. Ona aşk şiirleri yazacağım. Sevgilisiz geçen genç kızlık yıllarımın acısını çıkaracağım. Oh! Sefam olsun!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |