..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Söyleşi > Seval Deniz Karahaliloğlu




30 Haziran 2007
Helios : Güneşe Adanan Sokak Tiyatrosu  
Helios güneşin doğuşunu, batışını ve bu süre içinde geçen olayları anlatır.

Seval Deniz Karahaliloğlu


Efsaneye göre, başlangıçta güneş kaostan yaratılmış olan bir yumurtadan doğar. Bu yumurtadan çıkan Helios bütün parlaklığı ile gökyüzünde yükselir, bütün bir günü gökyüzünde geçirdikten sonra tekrar yumurtasına geri dönerek batar. Helios doğuş ve batış arasındaki bir günlük süreci efsanelerde geçen ritüeller yardımıyla anlatır. Güneşin batışı da doğuşu gibi görkemli olur, bir anda gökyüzünde patlayan havai fişekler karanlığı ışığa boğar, gecenin içinde saklanan sırları açığa çıkarır.


:BBDG:
Helios : Güneşe Adanan Sokak Tiyatrosu

Seval Deniz Karahaliloğlu

“Dondum. O kış Varşova’da inanılmaz bir soğuk vardı. Üstelik karanlık, kapalı bir hava. Tek kelimeyle korkunçtu. Ben güneş adamıyım. Güneşi görmezsem ve sıcaklığını hissetmezsem yaşayamam. İşte Helios, Varşova’da güneşe duyduğum özlemle ortaya çıktı” Sylvestre Jamet ile sohbet ederken, bu sevimli, cana yakın, sıcak kanlı adamın hakikaten de güneşten uzak yaşaması imkansız diye düşünmekten insan kendini alamıyor. Üstelik konu güneş tanrısı Helios’a bir güzelleme olursa. “Helios - Bin Güneşin Destanı” isimli çağdaş sirk ve sokak tiyatrosu gösterisinin sanat yönetmeni ve yaratıcısı Sylvestre Jamet ile tam da onun istediği gibi güneşli bir günde, İzmir Fransız Kültür Merkezi’nin bahçesinde söyleşiyoruz. Malabar Gösteri ve Dans Topluluğu, Türkiye turnesini bu yıl 21. si yapılan Uluslararası İzmir Festivali kapsamında sergiledikleri sıra dışı bir dans ve müzik gösterisi ile tamamladı. Gösteriden önce, Sylvestre Jamet ile bu masalsı sokak tiyatrosunu konuştuk. Konuşmaya Helios ile başlıyoruz. Kimdir bu Helios? Bu fikir Jamet’in aklına nasıl düşmüştür? Mitolojik efsanelerden günümüz bilimkurgu masalına dönüşen Helios’un hikayesini yaratıcısından dinliyoruz.

SDK - Helios’u kaleme alırken nelerden esinlediniz?
Sylvestre Jamet – Dediğim gibi Varşova’nın kapalı, insanı depresyona sokan karanlık havası beni çok bunalttı. Ben güneşsiz yapamam. Paris’e döner dönmez ilk iş olarak, güneşi anlatan ve güneşi kutsayan çok özel bir oyun yazmaya başladım. İlk önce eski Mısır uygarlıklarının efsanelerine baktım. Eski Mısır uygarlığında güneşin çok büyük bir önemi var. Eski Mısır’da güneş bir tanrı olarak görülür ve güneşe taparlardı. Eğer eski Mısır kültürünü araştırırsanız güneşle ilgili çok sayıda efsane bulabilirsiniz. Bu efsanelerden biri olan Helios, güneşin doğuşunu, batışını ve bu süre içinde geçen olayları anlatır.

SDK – Bunu sadece eski Mısır efsanesi olarak tanımlamak ne kadar doğru olabilir? Hazırladığınız sokak tiyatrosu çok zengin bir içeriğe sahip. İşin içine danslar, müzik ve akrobasi de giriyor.
Sylvestre – Evet o yüzden bu saydıklarınızın hepsini kucaklayan bir çalışma olması gerekiyordu. Bu nedenle, Helios’u yazarken onu sadece bir eski Mısır efsanesi olarak düşünmedim. Yani, Helios bire bir eski Mısır söylencelerini anlatmıyor. Helios modern bir öyküdür. Ben Helios’u aldım, onu bütün zamanlara uyarladım. Helios’dan esinlenerek, oturdum yepyeni bir şey yarattım. Yazdığım öykü, aynı zamanda geleceği ait bir bilim kurgu öyküsü olmalıydı. Öte yandan, Mısır kültüründen etkilendiğim detayları kostümlere ve renk kullanımına yansıttım. Mesela, güneşi ve ışığı sembolize eden altın sarısı rengini akrobatların makyajlarında ve kostümlerinde kullandım. Kostümleri tasarlarken, antik Mısır uygarlığından esinlendik. Diğer taraftan müzik tamamen bilim kurgu tarzında bestelendi. Biz hikayeyi tablolar halinde anlatmak yoluna gittik. Yani her bir bölüm, ayrı bir resme karşılık geliyor.

SDK – Gösterinin bir de akrobasi boyutu var öyle değil mi?
Sylvestre Jamet – Güneş burada aynı zamanda bir akrobattır. Buna ek olarak, Helios’u kutsamaya gelen ve onun hikayesini anlatacak olan 24 metre yüksekliğindeki metalden yapılmış olan peygamberdevesinden de bahsetmeliyiz. Peygamberdevesi büyük metal kıskaçlarını açarken etrafına ışık saçar. Gösteri bu görkemli peygamberdevesinin yollarda bir kortej eşliğinde yürümesiyle başlar. Peygamberdevesinin çevresinde büyük sırıklar üzerinde yürüyen, atlayan, zıplayan altın ve gümüşe bulanmış akrobatlar güneşin doğuşunu kutlar. Mitolojideki İkarus’u bilirsiniz, güneşe aşık olmuştur ve bu aşk İkarus’u öldürür. Güneşe yaklaştıkça kanatları ısınır sonunda yanar ve İkarus ölür. Akrobatlar da burada İkraus gibi güneşe olan aşklarını sırıklar üzerinde zıplayarak, atlayarak, dans ederek, törensel bir biçimde ayinsel bir dille ifade ederler. Bu dansların hepsi ayrı bir resmi anlatır. Yalnız burada bir fark var. Bu gösteride ölüm yok. Akrobatlar İkarus gibi ölmüyorlar.

SDK – Eski Mısır uygarlığına dönersek. Helios efsanesi için neler söyleniyor?
Sylvestre Jamet – Efsaneye göre, başlangıçta güneş kaostan yaratılmış olan bir yumurtadan doğar. Bu yumurtadan çıkan Helios bütün parlaklığı ile gökyüzünde yükselir, bütün bir günü gökyüzünde geçirdikten sonra tekrar yumurtasına geri dönerek batar. Helios doğuş ve batış arasındaki bir günlük süreci efsanelerde geçen ritüeller yardımıyla anlatır. Güneşin batışı da doğuşu gibi görkemli olur, bir anda gökyüzünde patlayan havai fişekler karanlığı ışığa boğar, gecenin içinde saklanan sırları açığa çıkarır. Kortejin yürüyüş bölümü peygamber böceğinin bu öyküyü halka anlatmak için geldiği kısımdır. Sonra, akrobatlar sahneye çıkarlar ve Helios’un doğumunu büyük bir sevinçle, neşeyle kutlarlar. Bu arada sahnenin bir kenarında Helios’un bir yumurtadan nasıl dünyaya geldiğini görürüz. Daha sonra akrobatlar bir günün hikayesini hem sahnede, hem de sahneden inerek halkın içinde müzik eşliğinde danslarla hikaye ederler. Bunu Helios’un tekrar doğduğu yumurtaya geri dönüşü takip eder ve havai fişek gösterisiyle sokak tiyatrosu son bulur.

SDK – Neden bu gösteride sırıklar üzerinde yürüyen akrobatları kullandınız?
Sylvestre Jamet – Bu adı üzerinde bir sokak tiyatrosu. Gösteriyi herkesin izleyebilmesini istiyoruz ve bir yükseltiye ihtiyacımız var. Kullanılan sırıklar, akrobatları hem sıra dışı bir masal kahramanı haline getiriyor hem de hikayenin bütün kalabalık tarafından izlenebilmesini sağlıyor. Sahnede ne olup bittiğini herkesin görebilmesi için akrobatlar sırıkların üzerinde yürüyor ve dans ediyorlar.

SDK – Bıraktıkları büyüleyici etki bir yana, akrobatların sırıklar üzerinde hoplaya zıplaya yürümeleri tehlikeli değil mi? O kadar kalabalık, bir sürü insan içinde zor olmuyor mu?
Sylvestre Jamet – Tabii ki çok tehlikeli. Akrobatlar da bunu bildikleri için çok dikkatli davranıyorlar. Özellikle kalabalığın içine dalıp halkla çok yakınlaştıkları zamanlarda, tehlikeli olabiliyor ama bu da gösteriyi hem akrobatlar hem de halk açısından heyecanlı ve gizemli yapıyor. Yani, bu da gösterinin bir parçası.

SDK – Peki izleyicilerin tepkisi nasıl?
Sylvestre Jamet – Tek kelimeyle bayılıyorlar. Özellikle çocuklar. Hayretten ağızları bir karış açık izliyorlar. Halk 24 metrelik Peygamberdevesinin ve akrobatların fotoğrafını çekmek, akrobatlara dokunmak, el sıkışmak için birbirlerini eziyorlar. Halkın çok eğlendiğini rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Onlar için unutulmaz bir deneyim oluyor. Bizim de istediğimiz bu zaten.

SDK – Gösteriyi İzmir’den önce nerelerde sahnelediniz?
Sylvestre Jamet – Daha önce Ankara ve Eskişehir’de gösteri yaptık. Bu İzmir’de üçüncü gösterimiz olacak. Hatta Eskişehir’de yağmur yağdı ama Eskişehir belediyesinin büyük yardımlarını gördük. Yağmura karşı branda gerdiler ve biz gösterimizi yapabildik.

SDK – Her türlü hava koşulunda gösteriyi sahneleyebiliyor musunuz?
Sylvestre Jamet – Tabii ki gösteriyi orijinal halinde sunabilmek için havanın rüzgarsız ver açık olması lazım. Çünkü yağmur yerleri kayganlaştıracağı için sırıklar üzerinde hareket etmek akrobatlar için tehlikeli olabilir. Nihayetinde bu bir sokak gösterisi.

SDK – Son olarak, Helios’u sadece Varşova’da çok soğuk bir kış geçirdiğiniz için güneşe bir methiye olarak mı kaleme aldınız?
Sylvestre Jamet – Tabii ki hayır. Ben insanların Helios’u görünce büyülenmelerini, yaşadıkları zamanı unutmalarını ve modern kentlerde yaşamın getirdiği gündelik sıkıntılardan bir an kurtulup düşlere dalmalarını istiyorum. Ben Helios’u insanlara hayaller kurdurmak için yazdım.









Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın söyleşi kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Varmış Hiç Yokmuş
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Şensoy
Sineklidağ"ın Efsanesi : Keşanlı Ali"nin İbretlik Öyküsü
Tek Kişilik Oyunların Efsane İsmi : Müşfik Kenter
Yağmur Yağıyor, Seller Akıyor, Kral Übü Camdan Bakıyor
Rüzgara Bırakılan Şiirler: "İpek Yarası" ve Ahmet Günbaş
Yazıyla, Resimle ve Fotoğrafla Geçen 60 Yıl: Fikret Otyam
Caz Fotoğraflarına Aşık Bir Usta : Aykut Uslutekin
Mustafa Kemal'in Latif'i
Ruhi Su İle Birlikte 40 Yıl : Sıdıka Su

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
'Kafkas Tebeşir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Ermişler Ya da Günahkarlar, İyilik Ya da Kötülüğün Dayanılmaz Lezzeti…
Uluslarararası İzmir Festivali 20. Yaşını Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düşlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasını Taşıyan Onurlu Bir Sanatçı : Rengim Gökmen
Sahibinden Az Kullanılmış "İkinci El" Stratejiler
İlhan Berk"in Şiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüğü İlkesi'
Tanrıların Takıları
Ruhi Su"nun İzinde : Köy Enstitüleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İbneler ve Çocuk Cesetleri [Şiir]
Komşu Çocuğu [Şiir]
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… [Şiir]
İhtiyaçtan [Şiir]
Deli mi Ne? [Şiir]
Sakız Reçeli Seven Yare Mektuplar [Şiir]
Bir Nefes Alıp Verme Uzunluğunda… [Şiir]
Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti... [Şiir]
Pimpirikli Hanımın, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Şiir]
Yere Göğe Sığamıyorum… [Şiir]


Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir?

Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.

Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.