Ağlamak da bir zevktir. -Ovidius |
|
||||||||||
|
Zaman zaman arkadaşlarıma oturmaya(!) giderim. Onlar da bana gelirler. Bu “oturma” kelimesi kulağa hiç hoş gelmiyor. Ama n’apim, böyle ifade ediliyor hanımların sohbet toplantıları. İşte bu oturmalarda, kendimi çağ dışı hissederim. Arkadaşlarımın sohbetlerine katılamam. Onlar konuşur, ben dinlerim. Kimlerden bahsettiklerini anlamam. Sözünü ettikleri kişileri tanımam.İkide bir; ”Kim o bahsettiğiniz?” diye sorarım. Onlar da yüzüme şaşkın şaşkın bakarak, beni bilgilendirirler. “Ya o da kim?” d eyince de ; ”Aaaaa! Sen tanımıyor musun falancayı?” derler. ”Hayır” diye yanıtlayınca da, şaşırırlar. Ben de utanırım bu bilgisizliğim karşısında......Hep bu Televole ve diğer magazin programları yüzünden. İsterseniz biraz daha açayım konuyu: Birkaç ay önce bir arkadaşa gittim. Sevdiğim arkadaşlarımın hepsi orda. Bir sohbet tutturmuşlar ki değmeyin keyiflerine. Lâfa girmek için can atıyorum. Televolede, magazin programlarında izlediklerini anlatıyorlar. Neymiş efendim; Sibel Can’ın eşi hapisten çıkacakmış, ertesi gün askere gidecekmiş. Sibel Can ağlamış televizyonda. Çok yazıkmış. Aaaaaa! Benim hiç haberim yok.....Sibel Can değerli bir ses sanatçımız. Ben o kadarını biliyorum yalnızca. Muazzez Ersoy eşinden boşanmış. Ama eski eşi hâlâ kendisini seviyormuş. O nedenle de parmağında alyansını taşıyormuş. Ben de öööööyle dinliyorum mecburen. Ve soruyorum kendime; “M. Ersoy evli miydi? Kimle evlenmişti?”..... Boşanmış, benimse evlendiğinden bile haberim yok. Çok sevdiğim bir sanatçıdır kendisi de, özel hayatını bilmiyorum. Keşke futbol izleyeceğime, biraz da magazin programı izleseydim. Futboldan hele hele Galatasaray’dan bir konuşsalar, kimseye lâf değdirmeyeceğim. Hatta, F.Terim’i kovan Milan’ın ligde nasıl sıkıntıya girdiğinden söz edebilirim. Ligdeki başarısızlıklarından dolayı, Terim’i nasıl mumla aradıklarından bahsedebilirim. Ama nerde! ......M.Ersoy’un evlendiğinden bile haberim olmadığını kimse anlamasın diye ; “Aaaaa! Boşandı mı M. Ersoy?” diyebildim, cılız bir ses tonuyla. Sanki evlendiğinden haberim varmış gibi. Bir de yalan söylüyorum bu yaşta, işe bakın siz. N’olacak, hep bu Televole ve benzeri programlar yüzünden. Mankenlerin yaptıklarını anlatıyorlar. Kim kiminle çıkıyor, kim kimden ayrılmış? Seda Sayan’ın programına çıkan falanca manken, filanca manken hakkında neler demiş? Aaaaa! Seda Sayan yine mi başladı program yapmaya? Yemin ederim size bundan da haberim yok. Çok utandım. Mübarek sanki dağ başında yaşıyorum. Magazin kültürüm sıfır. Sözünü ettikleri mankenleri tanımıyorum hiç. Araya girip bir iki söz etmek istiyorum ama, ne diyeceğim? Anlatacak bir şeyim yok ki bu konularda. “Televole izlemezsen olacağı bu ! ” diye kızıyorum kendime. Bir ara, -adını şimdi hatırlayamayacağım - bir bayandan söz ediyorlardı. Ama hepsi o bayanı o kadar yakından tanıyorlar ki ! Demek ki öyle sanatçı, manken veya şarkıcı değil. Yakın çevremden biri olsa gerek diye düşündüm. Allah Allah! Kim bu acaba? Mudurnu’ ya yeni atanan bir öğretmen falan sandım. Meğer mankenmiş. ”Şarkı da söylüyor, sen tanımıyor musun?” diye çok ayıpladılar beni.......Eve gideyim, hemen bir magazin programı bulup, izleyeceğim. Arkadaşlarımla farklı dünyaların insanı olmak istemiyorum. Söze karışamıyorum ya, ben de kendimle konuşuyorum sessizce. Canım sıkılıyor çünkü. O kalabalıkta yapayalnızım. İçimden şöyle diyorum: “Boşveeeeer! Gereksiz bilgiler bunlar. Sanatçıların , şarkıcıların, mankenlerin özel hayatını bilsem n’olur ; bilmesem n’olur? Bu bilgiler, yemek üstüne yenilen tatlı ya da içilen kahve gibi. Olsa da olur, olmasa da.”.....Böyle diyorum ama, kendim de inanmıyorum kendi söylediklerimin doğru olduğuna. İşte bu Televole ve benzeri magazin programları yüzünden, arkadaş toplantılarından zevk alamaz oldum. ”Gitme o zaman.” Diyeceksiniz. Olur mu hiç? Arkadaşlarımdan kopmam, kopamam. Çünkü onları seviyorum. Ait olduğum toplumun fertleriyiz onlarla. Bir bütünün parçalarıyız yani. O bütüne karşı görevlerim, sorumluluklarım var.......İşte bu görevlerimden(!) biri de televole izlemek, magazin programlarını izlemek. Şarkıcıları, mankenleri ezberlemek. Onlar izlemekten vazgeçmeyeceklerine göre.......İş başa düşüyor velhasıl. Ah benim televoleci arkadaşlarım! Yarından tezi yok, sizin hatırınız için, sohbetlerinize katılabilmek için tüm magazin programlarını izleyeceğim. Siz şarkıcı, sanatçı ve mankenlerden söz ederken , benim de söyleyeceklerim olacak. Ama artık siz susun, biraz da ben konuşayım. Bugüne kadar siz konuştunuz, ben dinledim. Şimdi sıra bende.........Bakın aklıma ne geldi: “SUSMA! SUSTUKÇA, SIRA SANA GELECEK!” Benim sıram geldi de, çoktaaan geçti. Eh! Bana müsaade... Kalkayım da birazcık magazin programı izleyeyim. Şubat / 2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Kâmuran Esen, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |