|
• İzEdebiyat > Deneme > Sanat |
141
|
|
|
|
"Bir eserin, bütün insanlık için yararlı olması için, iyi ve kötüyü ayırması, güzel ve anlaşılır olması gerekmektedir. Sanat ancak, belli bir sınıf için değil, büyük kitleler için yarar sağladığı zaman sözü edilebilir bir değere ulaşır.
|
|
142
|
|
|
|
Ebru,ebruli gülüşlerin suda renk olup kâğıda yansımasıdır. Ebru, her haresi, her kıvrımı güzelliğe aşina ve aşiyan olan bir iklim. Bazen bir elifin dik duruşu, bazen bir vavın kul oluşudur ebru.
|
|
143
|
|
|
|
"Yazmasaydım deli olurdum" dememiş miydi Sait Faik Abasıyanık…
Yazmak…
Ah yazmak!
Mütemadiyen yazmak…
|
|
144
|
|
|
|
Dokuz aya varmadan bir hüzün doğacak. Kimse bilmiyor. Bebeğe değil, karna değil;döle hiç değil, kromozom üleşmemiş bir uzaklığa aşerdi(ler) senelerce. Birinin karnı acıya, diğerinin uzaklığa durup durdu; yürüyerek... |
|
145
|
|
|
|
Evlerde Niye Kitaplık Yok, Yalçıntaş, Yazıcıoğlu, Şairler, Yeni Kitaplar ve Edebiyat Haberleri. Edebiyat Dünyası 213 - Tarih: 05.04.2009. Edebiyatı, pazar günleri Anayurt Gazetesinden takip edin.
|
|
146
|
|
|
|
Ey sevgili ak kağıt, sen yazıyla birlikte, insanoğlunun en güzel en yüce buluşlarından birisin. Sensiz ne tarih, edebiyat ne de ben olurdum. Sen, benim ömrümün sırdaşı, şair yanımın en vazgeçilmez yoldaşı ve yaşamımın tanığısın. Ve sen tanrılar kadar sabırlı, melekler kadar temiz ve bakirsin |
|
147
|
|
|
|
Fethi Gemuhluoğlu ki; nice fikir insanımızı yetiştiren bir gönül eri…
Onun adına, Malatya’mızda lise düzeyinde eğitim gören ve şiir, deneme, öykü, çizgi alanlarında yetenekli öğrencileri yetiştirmek/yetiştirebilmek bir başka onur verici…
Proje tamamlanmış ve bitmiş durumda…
Yanılmadıysam; 17 Haziran’da da Arapgir’de bahse konu projenin ödül töreni yapılacaktır. |
|
148
|
|
|
|
Şiir; şairi affeder, kendini ise asla... |
|
149
|
|
|
|
İmge, şiirde derinliği sağlayan unsurların başında gelir. Fakat imgede de aşırılığa kaçılmamalıdır. Günümüzde bu işin de suyunu çıkaranlar az değildir. Günümüz şairleri öyle imgeler kuruyorlar ki bu durum şahsen o imgelerin şairin zihninde de bir karşılığı olmadıkları kanaatine götürüyor beni. “Ben söyledim, sen nasıl anlamlandırırsan anlamlandır” demek gibi bir şey bu… Fakat bu imgelerin ayakları havada kalıyor; bir süre sonra da baş aşağı düşüyorlar. İmgeler, şairle okur arasında köprüler kuracakken uçurumlar oluşturuyor.
|
|
150
|
|
|
|
Evet şair, herkesin göremediğini gören, bunu da şiirlerinde gösteren bir sezgi ustasıdır. Görmek derken sadece gözle görmek anlamında almıyorum elbette. Duymak , bilmek, sezinlemek, fark etmek. Bunların hepsi ve belki de daha çok şey. |
|
151
|
|
152
|
|
|
|
Türkiye’de üniversiteler, eğitim kurumları, kamu ve özel kuruluşlar ile özel kişiler tarafından yayımlanan çok sayıda dergi bulunmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre ülkemizde halen 2500 civarında dergi ve gazete yayımlanmaktadır. Bu rakamın içine yerel gazete ve dergiler, süreli sektörel yayınlar da girmektedir. Bu çok büyük bir rakamdır. Bu alanda dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. Bu yayın organları günlük, haftalık, on beş günlük, aylık, iki aylık, üç aylık ve altı aylık periyotlarda yayın yapmaktadır. 1849’da yayımlanan Vakayi-i Tıbbiye isimli bir sağlık dergisi olduğunu biliyoruz. O günden bugüne kadar nice dergiler gelip geçmiştir yayın dünyasından. 1831-1993 yılları arasında 2525 gazete ve derginin yayımlandığı saptanmıştır. Bu rakama birçok yayın daha eklenmiştir.
|
|
153
|
|
|
|
19.yüzyıl tiyatrosunun, yanılsamacı tiyatronun olduğu kadar burjuva eleştirel gerçekçi tiyatrosunun da temcilcileridendir. modernist ve avangarde tiyatronun 'babası' isveç'li oyun yazarı, şair, ve romancıdır. |
|
154
|
|
|
|
Nerede güzel bir şey olmuşsa hemen şiire benzetilir ve "şiir gibi" denir. Gibisi bile güzel olan şiirlere baktığımda, şiir diye yazılan bu kadar şeyin neden güzel olmadığına şaşar kalırım. Güzel olan her şey "şiir gibi", ancak şiir diye yazılanların güzel olmakla uzaktan yakından ilgisi yok. |
|
155
|
|
|
|
cup cuplarıma işeyen eşektir |
|
156
|
|
|
|
İşte tam da bu noktada Hüsnü Şenlendirici’nin müziğini ebru sanatına benzetebiliriz. Müthiş bir kültürler buluşması ve bunu da kendisi müthiş bir şekilde iç içe geçiriyor. Yadırganır normalde böyle şeyler, ama onun nefesinde, ruhunda bu tam bir uyuma, harika bir akışkanlığa ulaşıyor. |
|
157
|
|
|
|
Edirne' ye yaklaştıkça tarif edilmez bir heyecan sarıyor beni. Hele hele o, göğe uzanan minareleri uzaktanda olsa görür görmez içim içime sığmıyor. Edirne' de sanki bütün yollar Selimiye' ye çıkar misali, kendimizi Selimiye' nin önünde buluyoruz. Yabancısıyız Edirne' nin ama Selimiye ki; bir şaheser... Alıp götürüyor yabancılığımızı üzerimizden de onun yerine göz kamaştırıcı güzelliğiyle esir ediyor bizi kendisine. Her ne kadar Süleymaniye' den aşina olsakta Mimar Sinan' ın maharetine; yine de Selimiye' nin görkemi bir başka sanki.
|
|
158
|
|
|
|
Sanat deyince aklıma ruh gelir. Dünyaya ruhla, dolu dolu bakabilmek, kimsenin fark etmediği güzel ve çirkin ayrıntıları görebilmek, daha kolay incinebilmek, bu nedenle daha kolay başkaldırabilmek...
|
|
159
|
|
|
|
günümüz toplumunda neden cumhuriyetçiler,tanzimatçılar ya da milli edebiyat döneminde olduğu gibi kaliteli,okunan,geleceğe kalabilen şairler ya da yazarlar neden yetişmiyor. |
|
160
|
|
|
|
"Müzik, her yerde anlaşılabilen, gerçek anlamda ortak olan dildir: Bu nedenle üzerine tüm ülkelerde ve tüm yüzyıllar boyunca ciddi bir şekilde konuşuldu ve anlamlı, çok şey ifade eden bir melodi, kısa sürede tüm dünyaya yayılmaktadır. Buna karşın anlam yoksunu ve bir şey ifade edemeyen bir melodinin içeriği çok daha anlaşılabilir bir şeydir. Fakat melodinin dili kelimeler kullanmaz, daha ziyade istemin tek gerçekleri olan mutluluk ve acılardan bahseder: Bu nedenle beyinlerimize çok fazla bir şey söylemez, kalbimize seslenir. Aksini beklemek müziği alet etmektir...
A. Schopehauer
|
|
|
|