Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloğlu Yönetimlerin sınırları vardır, toprakların tümü tutukludur, Gümüş kurdeleleriyle sarıp sarmalayan deniz de onun gardiyanı Aslında kara da, deniz de hapishane yoldaşlarıdır, Deniz daha büyükmüş sanılır. Ama aklın sınırsız krallığı cennet kadar uçsuz bucaksızdır. Cardenio. Bir dönem basında William Shakespeare’in “kayıp oyunu bulundu” haberleriyle ünlenen eseri. Magazinel bir tatla ve okuyucunun merak duygusunu kaşıyarak hazırlanmış haberlerde oyun adını ilk defa duyurdu. Sonraları basın ilgisini kaybetti, konu yine unutuldu. Cardenio’nun hikayesi macera filmlerini anımsatıyor. Cardenio’nun kaderinde hep “unutulmak” sonra “yeniden hatırlanmak” ve “yeniden unutulmak” var. İlk defa, Shakespeare’in imzasıyla 1824 yılında basılan oyun, sonraları unutuluyor. Oyun uzun bir kış uykusundan sonra tekrar hatırlanıyor. Sırasıyla, 1875, 1892, 1910, 1978 ve 1994 yıllarında tekrar basılıyor. Bu sefer artık “unutulmamak üzere”, Türkçe basımıyla birlikte tiyatro severlerin karşısına çıkıyor. Yukarıda bu eserden alınan bir bölüm yer alıyor. Cardenio, William Shakespeare ve John Fletcher’in birlikte yazdıkları bir oyun. Shakespeare, bu oyunu İspanyol yazar Cervantes’in ünlü romanı Don Quijote da yer alan “Cardenio” adlı öyküsünden esinlenerek yazıyor. İktidar, zorbalık, aşk, iffet ve ölüm temalarıyla şekillenen eserde kadınların sahip olduğu değerlerin üstünlüğü anlatılır. Oyun sahnelendiğinde, ustaca düşünülen olay dizisi, canlı tabloları ve mükemmel oyun kurgusu ile büyük beğeni kazanmış. Oyunun yardımcı yazarı John Fletcher, Shakespeare’in sağlığının bozulduğu son yıllarında “The King’s Men” topluluğuna yardımcı yazar olarak kabul ediliyor. O dönemde, “İki Soylu Akraba” oyunun yazımında Shakespeare’e yardımcı olmuştur. Kendi döneminde başarılı bir yazar olarak tanınmasını, Shakespeare’in çıraklığını yapmış olmasına borçludur. Cardenio ilk defa dilimize Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun çevirisi ile kazandırıldı. Kitap, İş Bankası Yayınları, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisinden çıktı. W. Shakespeare – Bütün Eserleri :17 olarak yayınlanan Cardenio, önümüzdeki aylarda kitapçı vitrinlerinde yerini alacak. Henüz prova baskısını elimizde tutarken, oyunun çevirmeni, tiyatro yazarı, yönetmen, Shakespeare uzmanı ve araştırmacısı, hocaların hocası Prof. Dr. Özdemir Nutku ile Cardenio oyunu üzerine konuştuk. SDK – Cardenio neden bu kadar önemli? Özdemir Nutku – Cardenio ilk defa Türkçe olarak basılıyor. William Shakespeare’in yaşlılık dönemi eserlerinden biridir. Shakespeare eseri yazarken kendinden daha genç olan John Fletcher’ın yardımını istiyor. Nedenini bilemediğimiz bir hastalık nedeniyle, elleri yazı yazarken çok titriyor. Eser bittikten sonra, Shakespeare’in imzası bile titrek atılmış. Eserin yazıldığı dönemde, Shakespeare’in içinde bulunduğu koşullar, neden Fletcher’ın yardımını istediğini bir bakıma açıklıyor. Tek oğlu Hamnet’i çok genç yaşta kaybettiği için çok üzgün ve inzivaya çekilmiş vaziyette. Sadece elinde iki kızı kalmış. John Fletcher, Shakespeare’den daha genç bir yazar ve Shakespeare ile uyumlu bir arkadaşlığı var. SDK – Kitabın kapağına baktığımızda yazar hanesinde William Shakespeare ve John Fletcher diyor. Neden sadece Shakespeare değil? Özdemir Nutku – Çünkü kitaptaki ana olay dizisini William Shakespeare, ikincil olay dizisini ise John Fletcher yazmıştır. Aynı olaya daha önce çevirdiğim ve Türkiye’de ilk defa basılan “İki Soylu Akraba” isimli oyunda da rastlıyoruz. SDK – Cardenio çok bilinen bir oyun değil. Neden bu kadar uzun bir zaman sonra ortaya çıktı? Özdemir Nutku – Oyun metninin çok maceralı bir hikayesi var. Oyunun başına gelmeyen kalmıyor. Shakespeare oyunu yazdıktan sonra, metni oynanması için ortağı olduğu Globe Tiyatrosuna “The King’s Men” topluluğuna veriyor. Bu andan itibaren oyun tiyatronun özel malı haline geliyor. O dönemde, sahne amiri oyun metinlerini alıp ilk önce kendisi ezberliyordu. Sonra oyunculara sadece kendi rollerinin olduğu bölümleri veriyor ama kendisi bütün oyunu biliyordu. Günümüzde “prompt book” denilen reji defterine o dönemde sadece kitap anlamına gelen “book” deniyordu. Sahne amiri telif hakkı sorunu nedeniyle, kimse oyun metnini çalmasın diye bu defteri tiyatrodaki kendi dolabına kilitliyor. Bu oyun ilk kez 1613 yılında Kral James’in sarayında Globe Tiyatrosu “The King’s Men” topluluğu oyuncuları tarafından oynanıyor. 29 Haziran 1613 günü zaten ahşap olan Globe Tiyatrosu tamamen yanıp kül olunca, bu oyun metni de tiyatroyla birlikte yanıyor. Sonradan aktörler ellerindeki kendi oyun bölümlerini birleştirerek oyun metnini tekrar bir araya getiriyorlar. Oyun ancak Shakespeare’in 1616’daki ölümünden sonra, 1653’de kayıt bürosuna John Fletcher adına kaydediliyor. Oyun metninin kaybolmasında, Shakespeare öldükten sonra ortakları Heminges ve Condell’in de umursamaz tavırlarının da payı var. Bunun yanı sıra siyasi olaylar da tiyatroyu ve tiyatro eserlerini baltalıyor. Kral James’in tahttan indirilmesi ve Püritenlerin başa geçmesiyle birlikte, 1642’de parlamento İngiltere’de bütün sahne oyunları ve temsillerini yasaklıyor. Tiyatrolar yıkılıyor ve 15 yıl boyunca İngiliz tiyatrosu derin bir sessizliğe gömülüyor. Oyunu kendi üzerine kaydettiren John Fletcher’ın burada bir sahtekarlığı söz konusu. Nasılsa Shakespeare öldü deyip, kayıt bürosunda eseri kendi adına kaydettiriyor. Daha sonra oyun metni kayboluyor. Eksantrik antikacı John Waburton’un 1759’daki ölümüyle ortaya çıkıyor. Yapılan müzayedelerde oyun metni elden ele geçiyor. En sonunda metni Landsdowne Markisi satın alıyor ve Marki’nin ölümüyle birlikte Cardenio’nun metni British Museum kütüphanesine satılıyor. Kütüphaneye satılmasıyla birlikte araştırmacıların da yolu açılıyor. SDK – Oyun Flertcher üzerine kayıtlıysa, Shakespeare’e ait olduğu nasıl anlaşılıyor? Özdemir Nutku – Oyunun metni iki yüz yıl önce yeniden gün ışığına çıkınca, yazı uzmanları, yani holograflar, metnin Shakespeare’e ait olup olmadığını araştırıyorlar. Bütün metnin Shakespeare’in el yazısı ile yazıldığını saptıyorlar. İ harfinin üzerindeki noktalara kadar Shakespeare’in yazı özelliğini taşıdığını görüyorlar. Shakespeare’in o tarihte elleri titriyordu ama yazı yazabiliyordu. Sadece rahatsızlığı nedeniyle titrek bir el yazısı vardı o kadar. SDK – Eğer oyunda ikincil karakterleri Fletcher yazıyorsa, bütün metinde Shakespeare’in yazısı nasıl saptanabiliyor? Özdemir Nutku – Shakespeare, Anselmus, Votarius ve Camilla karakterlerini içeren “ikincil karakterleri de sen yaz” diyor ama sonra bütün metni kendisi tekrar sil baştan elden geçiriyor. Bütün metni “düzelterek, yeniden yazıyor”. Bu nedenle, oyunun metni Shakespeare’in el yazısıyla yazılmıştır. SDK – Biraz Cardenio’nun dramatik yapısından bahsedebilir miyiz? Özdemir Nutku – Cardenio, Shakespeare’in deha ürünü olan Fırtına’dan bir yıl önce yazılmasına karşın aynı parlaklığı içermiyor. “Fırtına” Shakespeare’in sönmeden önceki son “parlak alevi” olarak değerlendiriliyor. Elbette Cardenio’da da büyük ustanın dokunuşları var. Akıllıca kurgusu, hızla gelişen olay dizisi, sert çatışmalar, müthiş bir merak öğesi, zorunlu sahneler, güçlü tümceler, beceriklice işlenmiş “kendi bulduğu deyimler”, başarılı bir konuşma örgüsü, iyi ve kötünün zaferi, bütün bu özellikler oyunda var. Onun deha oyunları olan Hamlet, Macbeth, Kral Lear, Othello, v.b. büyük oyunları ile kıyaslanmazsa, Cardenio parlak bir Shakespeare oyunu olarak kabul edilebilir. SDK – Bir yıl sonra “Fırtına” gibi bir deha eserini tek başına yazdıysa neden bir yıl önce “Cordenio” ve öncesinde “İki Soylu Akraba” oyunlarını kendisinden daha genç bir yazar olan Fletcher ile birlikte yazsın? Usta neden Fletcher’a ihtiyaç duyuyor? Özdemir Nutku – Bunu nedeni kesin olarak bilinmiyor. İşin aslını Shakespeare’in kendisine sormak lazım. Ama bir şekilde yazı yazma bakımından sonradan ellerinin açıldığı düşünülüyor. O sırada Shakespeare, tek oğlu Hamnet’i kaybetmişti ve çok üzgündü, inzivaya çekilmişti. O şartlar altında belki de Fletcher ona bir dost olarak destek olmuştu. Bir yandan ağır kaybının üzüntüsü, bir yandan çok titreyen elleri onu Fletcher ile birlikte çalışmaya itmiş olabilir. SDK – Sizin Cardenio’dan nasıl haberiniz oldu? Özdemir Nutku – Uzun yıllardır, Shakespeare’in eserleri üzerine araştırmalar yapıyor ve sürekli olarak günceli takip ediyorum. Mutlaka yapılan son çalışmalardan haberim oluyor. Aslında eserden 1960’lı yıllarda haberim vardı ama o sıralarda henüz Shakespeare çevirileri yapmıyordum ve konu ilgimi çekmedi. Ama çeviri yapmaya başlayınca ciddi olarak Cardenio ile ilgili haberleri izlemeye başladım. 1980’li yıllarda yine Shakespeare ve Fletcher’ın birlikte yazdıkları “İki Soylu Akraba” isimli oyun metnini Türkçeye çevirirken Cardenio’yu da çevirmeyi düşündüm. O yıllarda, İngiltere’de Cardenio isimli unutulmuş bir Shakespeare oyunun yeniden bulunduğu söyleniyordu. Çünkü oyun Shakespeare’in imzasıyla 1824 yılında basılmış ve sonra tekrar unutulmuş. Sonra geçen yüzyılın başlarında tekrar gün ışığına çıktı. 1990’lı yıllarda İngiltere ve Amerika’da çeşitli tiyatro toplulukları Cardenio’yu sahneye koydular. Dolayısıyla Cardenio’yu daha önce biliyordum. Benim için bir sürpriz olmadı. SDK – Oyun metnini ilk defa ne zaman okudunuz? Özdemir Nutku – Oyunu çevirmeye başladığım zaman. Bu yıl oyun metnini İngiltere’den getirttim. SDK – Oyunu ilk okuduğunuzda neler hissettiniz? Özdemir Nutku – İşin içinde John Fletcher olduğu için zaten temkinli ve hazırlıklıydım. Daha önce, Türkiye’de gene ilk defa yayınlanan “İki Soylu Akraba” oyununun çevirisini yapmıştım. Shakepeare bu oyunu da John Fletcher ile birlikte yazmıştı. Ama bu oyunun çok heyecan verici bir yanı vardı. Bu da “İki Soylu Akraba” gibi bir romanstı. Yani bir aşk hikayesiydi ama çok daha merak uyandırıcıydı. Heyecan verici bir konusu vardı. Shakespeare bu oyunun konusunu oldukça değiştirmiş olsa bile Cervantes’in Don Quijote romanındaki Cardenio’nun Tarihi adlı bölümünden almıştır. SDK – Biraz da Cardenio’nun konusundan bahsedebilir miyiz? Özdemir Nutku – Burada zorba bir adam olan Fernando’nun kardeşi Kral Cardenio’nun sevgilisi Lucinda’ya aşık olması ve Lucinda’yı elde edebilmek uğruna kardeşi kralın tahtını zorla gasp etmesi anlatılır. Lucinda, zorba Fernando’nun aşkına karşılık vermez. O tahtın gerçek sahibi ve oyuna adını varan Cardenio’yu sever. Zorba Fernando en sonunda Lucinda’ya zorla sahip olmaya kalkınca, Lucinda zorba kral Fernando’ya teslim olmamak için kendini öldürür. Burada şaşırtıcı olan, Fernando gerçekten aşıktır. Bu delicesine bir aşktır. Belki de onun tek iyi yanı gerçekten, samimi olarak sevmesidir. Sevgisi çılgınlığa varır. Fernando, sevdiği kadının “öldüğü gerçeğini” bir türlü kabul etmek istemez. Onu lahdinden çıkartır. Saraya getirtir. Herkes dehşet içindedir. Bütün dinler için en ağır suç olarak kabul edilen korkunç bir günah işlemiştir. Bir ölüyü mezarından çıkartmıştır. Lucinda’ya makyaj yaptırır. Cardenio sevdiği kadının mezarını ziyaret ettiğinde, sevdiği kadının hayaleti ile karşılaşır. Lucinda’nın hayaleti başına gelenleri anlatır. Ruhunun huzura kavuşması için ondan bedenini tekrar mezarına iade etmesini ister ve Cardenio’yu görevlendirir. Kılık değiştiren Cardenio, saraya makyaj uzmanı olarak gelir ve sevdiği kadının dudaklarına zehirli boya sürer. Zorba kral Fernando Lucinda’yı öpünce zehirlenir ve ölür. Cardenio tekrar tahta geçer, Lucinda’yı mezarına defneder ve krallığı devam ettiği sürece Lucinda’yı kendi kraliçesi olarak ilan eder. Sevgilisini mezarına yatırdıktan sonra son sahnede dokunaklı bir tiradı vardır. Sabahın rahminden yeni doğan gün ışığı Hoş geldin, sefa geldin buraya Ve geceleri sıkıcı geçen şu zavallı budalaya. Kölelere özgürlük, işçilere sağlık, yaşlılara ömür gibi Sen de hoş geldin bana. SDK – Çılgın zorba kral Fernando karakteri için neler söylenebilir? Özdemir Nutku – Fernando, Lucinda’ya o kadar çılgınca aşıktır ki, tahtı sadece sevdiği kadını elde edebilmek ve onunla evlenebilmek için gasp eder. O sırada Lucinda ile Cardenio evlenmek üzeredir. Evlenmesinler diye tahtı ele geçirir. Tahtı ele geçirme nedeni siyasi değildir. Hamlet’te olduğu gibi Cladius’un tahtı güç ve iktidar olma hırsı nedeniyle ele geçirmesinden farklı olarak, burada Fernando aşkıyla hareket eder. Fernando’nun tek saygı duyulacak yanı içtenlikle aşık olmuş olmasıdır. SDK – Neden Shakespeare oyunda Fernando gibi kötü bir karakter için imgelemi çok güçlü, böylesine güzel, şiirsel dizeler yazıyor? Özdemir Nutku – Çünkü delicesine Lucinda’ya aşık olan o. Fernando Lucinda’yı karşılıksız bir aşkla seviyor. Cardenio da Lucinda’ya aşık ama onun aşkı karşılık buluyor. Cardenio sevildiğini biliyor. Fernando’nun böyle bir şansı yok. Çektiği acı ve umutsuz aşk ona bu şiirsel dizeleri söyletiyor. Mesela Fernando umutsuz aşkını Öte vadide kurulmuş bir krallık varken Ben burada, buzul tutmuş sınırsız bir dağdaki Sahte umutları öpmekle uğraşıyorum. diyerek anlatır. SDK – Bu oyunda en sevdiğiniz şey nedir? Özdemir Nutku – Bu oyunda en sevdiğim nokta, oyun boyunca akıp giden şiirsel bölümlerin varlığı oldu. Şiirsel geçişler çok ustaca düzenlemiş. İmgeler çok zengin ve özgün deyimler kullanılmış. İngilizcede bulunmayan ve dile katkısı olan deyimleri Shakespeare kendisi bulmuş ve ustaca kullanmış. Bu oyunun sahne üzerinde oynanması çok şiirsel bir atmosfer yaratabilir. Yer yer oyunun dili melodik bir yapıya kavuşuyor. Shakespeare dehasını konuşturmuş ve dilde büyüleyici bir ritim yakalamış. Mesela, oyunun bir yerinde Cordenia’nın söylediği dizeler Ey sen, bahar dalı kadar masum ve inançlı, Gözleri yaşlı onur pınarı, Ölümün mermer dudaklarından öpeceğim seni. Dizeleri bu şiirselliğe örnek olarak verilebilir. Hatta Cardenio’nun, kötü bir karakter olan Sophonirus ölürken ona söylediği dizelerde bile ustalıklı bir dil var. Bu senin şölenin. Namusa tecavüze gülerek ölen, Fırtınada batan gemide tutunacak bir kalas bile yokken Neşeli şarkılar söyleyen uğursuz herif, geber, Sonsuza dek yaş eksilmesin gözlerinden SDK – “Bu oyunun sahnede oynanması çok şiirsel bir atmosfer yaratabilir” diyorsunuz. Oyunu sahneye koymayı düşünüyor musunuz? Özdemir Nutku – Şu an için düşünmüyorum. SDK- Şu anda elinizde çevirdiğiniz Shakespeare’in başka bir eseri var mı? Özdemir Nutku – Şu anda elimde çevirisini yapmaya başladığım William Shakespeare’in henüz Türkçe’ye çevrilmemiş olan “Love’s Lobaour’s Lost” var. Yani, “Aşkın Emeği Boşuna”. Bu çeviriyi bitirir bitirmez, gene William Shakespeare’in “Titus Andronicus” ve “Cymbeline” isimli eserlerini çevireceğim. Son sözü yine Cardenio’ya bırakalım. Oyunun finalinde sevdiği kadına hitaben söylediği sözleri anımsayalım. Yaşadığı sürece bize karşı sevgi dolu oluşuyla, Hayranlık duyduğumuz bu sevgilinin anınsa, En büyük isteğimiz onun ölüsünü onurlandırmaktır. İlk ve son kraliçemiz olarak oturtun şu tahta, Onun kararlı sadakati bizi de güçlü kılsın. Bu barış sarayına geldiği andan bu yana, Sessizliklerin Kraliçesi olarak hüküm sürsün.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |