..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Sanat ve Sanatçılar > Seval Deniz Karahaliloğlu




13 Şubat 2012
Japon Otome Bunraku Tiyatrosunun Yaşayan Beş Ustasından Biri : Masaya Kiritake  
Japon kukla sanatçısı Masaya Kiritake, bizi 300 yıl öncesine götürdü. Japonya’nın Osaka kentinde 1680 yılında başlayan Otome Bunraku Tiyatrosunun günümüzdeki yaşayan beş ustasından birini büyülenerek izledik

Seval Deniz Karahaliloğlu


Dünya kukla tiyatrosu örnekleri arasında en önemlilerinden biri kuşkusuz Japon Kukla Tiyatrosu ve Otome Bunraku Tiyatro geleneğinin temsilcisi olan Masaya Kiritake. Dünyada yaşayan beş Kiritakeden biri olan Masaya Kiritake, İzmir Sabancı Kültür Merkezi’nde sahnelediği unutulmaz gösteri ile izleyenleri büyülüyor.


:BJDB:
Japon Otome Bunraku Tiyatrosunun Yaşayan Beş Ustasından Biri : Masaya Kiritake

Seval Deniz Karahaliloğlu

Dünya kukla tiyatrosu örnekleri arasında en önemlilerinden biri kuşkusuz Japon Kukla Tiyatrosu ve Otome Bunraku Tiyatro geleneğinin temsilcisi olan Masaya Kiritake. Dünyada yaşayan beş Kiritakeden biri olan Masaya Kiritake, İzmir Sabancı Kültür Merkezi’nde sahnelediği unutulmaz gösteri ile izleyenleri büyülüyor.

Masaya Kiritake, kendini kukla sanatına adamış çok özel bir sanatçı ve prensip olarak hiç kimseyle konuşmayı kabul etmiyor. Benim için en büyük şans Japon çevirmen arkadaşım Chiho Sato’nun sayesinde Masaya Kiritake’ye ulaşabilmek oldu. Chiho Sato’nun yardımıyla ve çevirmenliği sayesinde sanatçıyla kukla üzerine yaptığım görüşme benim için unutulmazlar arasında yerini aldı bile. Daha önce sadece bir Amerikalı gazeteci ile görüşen Masaya Kiritake’nin söyleşisine geçmeden önce sizleri Sabancı Kültür Merkezi’ne götürelim ve sanatçının Otome Bunraku Tiyatrosu geleneğinden ve yıllara dayalı deneyiminden damıtarak hazırladığı gösteriyi birlikte izleyelim.

İlk önce bir flüt sesi duyulur. Çok eski unutulmuş bir melodi. Doğuya, kadim zamanlara ait bir şarkı. Yavaş adımlarla ilerleyen siyahlar içindeki Japon sanatçı görülür. Göğsünde krem rengi bir kimono içinde porselen bir bebek taşıyor. Kukla sanatçının göğsüne belinden geçen bir kemerle bağlıdır. Beyaz yüzlü porselen bebek bizi alıp geçmişe, 1600’lü yıllara götürür. Sanki bugünmüş gibi taze bir hikayede buluruz kendimizi. Şimdi yaşanıyormuşçasına bir gerçeklik duygusuyla kalbimize dokunur. Kukla olmaktan öte aşk acısı çeken hüzünlü bir genç kızdır o.

Sanatçının vücuduyla uyumlu hareket eden bir kukla. Sanatçı soldan sağa doğru kendi çevresinde dönerken bebek de onunla birlikte döner. Porselen bebek kuklanın başı, sanatçının başına ipek iplerle bağlıdır. Masaya Kiritake’nin her hareketi, zarif tavırları, narin duruşu, bir bakışı, ustalıkla kuklaya geçer. Bir an gelir o artık porselen bir bebek değil, ruhu olan, kimliği olan ve hikayesini bizimle paylaşan hüzünlü bir genç kızdır.

İzmir Sabancı Kültür Merkezi’nde sahne alan Japon kukla sanatçısı Masaya Kiritake, bizi 300 yıl öncesine götürüyor. Japonya’nın Osaka kentinde 1680 yılında başlayan Otome Bunraku Tiyatrosunun günümüzdeki yaşayan beş ustasından birini büyülenerek izliyoruz. Sanatçı Masaya Kiritake, şu anda kaybolmakta olan geleneksel Otome Bunraku tekniğini sürdürerek kukla ile beraber sahneye çıkıyor. Sanatçı için sahneyi paylaştığı bu porselen bebek sıradan bir kukla değil. Saçından, giydiği kimonosuna kadar her ayrıntıyı titizlikle takip ettiği, bizzat kendisinin hazırladığı özel bir kimlik.

Kukla sağ elinde kavuniçi, yeşil ve altın renklerinde bir yelpaze tutar. Yelpazeyi zarif bir hareketle açar, başını eğer ve seyirciyi selamlar. Yelpazeyi göğsünün hizasında tutarak bütün sahneyi dolaşır. Geniş bir kol hareketiyle, yelpazeyi sanki elinin bir uzantısı gibi kullanarak bütün salonu tarar. Sınırlarını belirleyen bir tanrıça gibidir. Artık salona tümüyle hakim. Şimdi hikayeyi anlatma zamanı.

Etekleri çiçekler ve bahar dallarıyla bezeli ipek kimonosunun içinde büyük bir zarafetle hareket eder. Ellerini bükerek, açarak ve kırılgan bir ifadeyle geniş kol hareketleri yaparak vücut dilini kullanır. Bahar gelmiştir. Tabiat uyanır. Çiçeklerle bezeli yeşile boyanmış toprak bize umut ve mutluluk vaat eden bir dünya sunar. Başını eğişi, zarafetle yana doğru yatırışı, gözlerini açıp kapaması, başını yavaşça çevirişi, ellerinin bükülmesi, vücudunun eğimi büyük bir uyum içinde görkemli bir şiirin parçaları gibi bir araya gelir.

İkinci bölümde, kırmızı kemerli mor üzerine çiçek işli bir kimono görürüz. Beyaz saydam şemsiyesi, özel topuzu ve süsleri ile bir tablo gibi görünür. Bir dizini kırarak şemsiyeyi açar. Başını sağa sola sallar, sol elini yatay olarak göğüs hizasında tutarak çok estetik bir görüntü oluşturur. Bir yandan gösterişli, öte yandan mütevazı bir duruşu vardır. Beyaz bir mendille göz yaşlarını ve kederini siler. Bu imkansız bir aşk hikayesi. Hayvan kılığına girmiş bir varlıkla bir genç kızın sonu gelmeyecek aşkları. Bir kuşla bir genç kızın ne tür bir geleceği olabilir ki? Öyküsünü anlatırken, küçük hareketleri, ufak jestleri sanki bir ayinin parçasıymışçasına büyük bir özenle kullanır. Duyguları yüzüne, vücuduna, giysisinin her kıvrımına yansır. Kollarını iki yana açar. Kocaman kol yenleriyle bir kraliçe gibi gibidir. Başını eğerek selam verirken incelikli bir zarafet timsalidir. Kırılgan bir kelebek gibi yüreğimizin üzerinde titreşir.

Sanatçı kuklanın hareketlerini, kendi hareketleri ile eş zamanlı olarak yaratır. Aynı narin tavırla bir şiir yazarcasına yansıtır. Kuklanın gözünü açıp kapamasından belli bir açıyla seyirciye bakışına kadar her hareketin bir anlamı vardır. Bütün gösteri boyunca fonda geleneksel Japon müziğini duyarız. Ellerin aşağı yukarı doğru bükülüşünden buna uyumlu olarak başın sağa sola doğru hareket ettirilmesine kadar her şey matematiksel bir dille hesaplanmıştır. Bu sanatın, müziğin ve tiyatronun matematiksel dilidir.

Üçüncü ve son bölüm, beyazlar giymiş bir genç kız. Beyaz ölüm rengi. Saçlarını bağlayan pembe kurdeleyi söküp atar. Saçlarını savurarak serbest bırakır. Tıpkı savrulan hayatı gibi. Gözleri keder ve acı ile kapanmıştır. Siyah saçlarından bir tutam beyaz saç topuzundan dışarıya doğru akar. Kaderine isyan eder. Geniş bir hareketle yüzükoyun yere doğru düşer. Aşkına kavuşamamanın verdiği acıyla hayatına son verir.

Bütün bu gösteri boyunca kuklaya bağlı olarak onunla beraber hareket eden sanatçıyı görürüz. Buna rağmen, bir an gelir kuklayı kendi başına hareket eden bir canlı olarak algılamaya başlarız. Bu hem kukla tiyatrosunun büyüsü, hem de kuklanın ustalıkla tasarlanmasıyla yakından ilgili bir durum. Masaya Kiritake kendi kuklasının yapım aşamasında büyük özen gösteren sanatçılardan biri. Kuklayı giydirmekten saç tasarımına kadar her ayrıntıyla bizzat kendisi ilgileniyor.

Otome Bunraku Tiyatrosunun insanı büyüleyen kuklalarını anlayabilmek için kuklaların nasıl hazırlandığını da bilmek gerekir. Mesela kuklanın her parçası büyük bir özenle kukla yapım ustaları tarafından özel malzemeler kullanılarak tek tek hazırlanıyor. Masaya Kiritake gösterisini bitirdikten sonra, Sabancı Kültür Merkezindeki kulisinde kuklanın nasıl çalıştığını göstererek sorularımızı cevaplandırdı. Japon tercümanımız Chiho Sato’nun (Çiho diye okunur) yardımıyla, Masaya Kiritake ile kukla tiyatrosuna ve kuklalara dair konuştuk.

SDK – Elinizde tuttuğunuz kuklalar neden yapılıyor?
Masaya Kiritake – Kuklanın baş bölümü için Japon Selvisi kullanılıyor. Japon Selvisi ustalar tarafından özel olarak yetiştiriliyor ve çeşitli şekillerde üretiliyor.

SDK – Çiçekli mor kimono giymiş olan kuklanın saç tuvaleti çok süslü ve çok güzeldi. Kuklaların saç modellerini nasıl hazırlıyorsunuz?
Masaya Kiritake - Kuklanın saç tuvaleti çok önemli. Saç veya peruk için insan saçı ve hayvan tüyleri kullanılıyor. Kuklanın saçındaki topuz kısmı (shaguma) için Peru'da yaşayan Yaku adlı hayvanın kuyruğu kullanılıyor. İnsan saçı ise Çin’den geliyor ve özel ustalar tarafından boyanıp bu konuda özel eğitimli kuaförler tarafından tasarlanıyor.

SDK – Kimonolar çok göz alıcı ve çekici. Mesela ilk bölümde kuklanın giydiği etekleri çiçekli yavru ağzı rengindeki kimono ile ikinci bölümde gördüğümüz mor kimonodan insan gözlerini alamıyor. Kimonoları kim tasarlıyor?
Masaya Kiritake - Kuklaya giydirilen renkli ipek kimonolar özenle hazırlanıyor. Kimonolar usta kostüm tasarımcıları tarafından üretilen özel kumaşlar kullanılarak yapılıyor. Oyunlarda kendi ürettiğim kimonoları kullanmayı tercih ediyorum. Kuklaları giydirirken kıyafetler sadece kimono ile sınırlı değil. İç çamaşırının (Juban) bizim için çok büyük bir önemi var. Kimonodan önce Juban (iç çamaşırı) giydirilip, iç çamaşırının içine pamuk döşeniyor. Avrupa kuklasından farkı olarak, Otome Bunraku Tiyatrosunda öncelikli olarak, kuklanın pamukla şekillendirilmesi gerekiyor. Vücuda şekli, iç çamaşırı içine yerleştirilen pamuk veriyor. Bunun üzerine Kimono giydirilip kuklanın kadın veya erkek olması durumuna göre, göğüsler ortaya çıkıyor. Kuklanın genç veya yaşlı olması ise kemerin yukarı ya da aşağıya doğru indirilmesiyle belirleniyor.

SDK – Sahneye çıktığınızda, kuklayı çeşitli bağlarla kendinize bağlayarak taşıyorsunuz. Mesela kuklanın sizin belinize bir kemerle bağlandığını gördük. Kuklayı başınıza ve ellerinize bağlayan diğer bağlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Masaya Kiritake - Geleneksel Otome Bunraku kuklası genç kızlar tarafından oynatılan bir teknik. Kukla ve oyuncu sahnede bir arada yer alır. Sanatçı ve kuklanın ayakları, elleri ve başı ipekli bir ip yardımıyla birbirine bağlıdır. Sanatçı hareket ettiğinde, kukla ayağına ip bağlı olduğu için sanatçıyla aynı anda ayağını hareket ettirir. Kuklanın elleri ve parmakları oyuncunun el ve parmaklarına yine ipek iplerle bağlıdır. Sanatçı el ve parmaklarını oynattıkça, kukla da ellerini ve parmaklarını oynatır. (Sanatçı burada kuklanın iplerle ellerine ve parmaklarına nasıl bağlandığını göstererek fotoğraf çekmemize izin veriyor.) Ayrıca oyuncu kendi başına bağladığı ipek iplikleri kuklanın başına bağlayarak kuklanın başını istediği gibi hareket ettirir.

SDK – Oyun boyunca uzun bir süre kuklayı belinize bağlı bir kemerle taşıyorsunuz. Kukla size ağır gelmiyor mu?
Masaya Kiritake - Bunraku Tiyatrosunda kuklalar yetişkinler tarafından oynatıldığı için büyük kuklalar kullanılır ve kuklanın ağırlığı oyuncunun sol eline verilir. Otome Bunraku ise genç kızlar tarafından oynatıldığı için daha küçük kuklalar kullanılır. Kuklanın ağırlığı sanatçının omuzlarına ve eklem yerlerine metal desteklerle dağıtılır. Omuzlara metal destek vererek kuklanın ağırlığını dengeliyoruz.

SDK – Otome Bunraku Tiyatrosu kukla sanatçısı olmaya nasıl karar verdiniz?
Masaya Kiritake – Eskiden çocuk tiyatrosunda sahneye çıkıyordum. Bunraku kukla tiyatrosunu çok seviyordum ama bu tiyatroda sadece erkekler sahneye çıkıyor. Ben kadın olduğum için bunu yapamazdım ama Otome Bunrake sadece genç kızların yapabildiği bir kukla tiyatrosu için ilgilenmeye ve kukla sanatçısı olmaya karar verdim.

SDK – Oyun boyunca kukla ellerini çok özel şekillerde bükerek, açarak ve geniş hareketler yaparak oynatıyordu. Sonra oyunun belli yerlerinde kukla gözlerini açıp kapıyor. Bu hareketlerin özel bir anlamı var mı?
Masaya Kiritake – Kuklalara insani duyguları aktarmak çok zor. Ellerin bir anda bükülmesi, açılması, kapanması, kuklanın başını eğerek gözlerini açıp kapaması, oyun boyunca kuklanın yaşadığı duygusal iniş çıkışları anlatıyor. Fondaki müzikte aslında genç kızın öyküsü anlatılıyor ama bu öyküyü anlayabilmek için Japonca bilmeniz lazım.

SDK – Son bölümde kukla beyazlar giyiyor ve finalde kendini yere atıyor. Neden?
Masaya Kiritake – Kızın sevdiği kişi bir kuş. Onlar nasıl birleşebilir? Kız bunu biliyor ve artık gitmesi, elveda demesi, bu aşka bir son vermesi gerekiyor. Bu nedenle, kendini öldürüyor.

SDK – Aslında birinci bölümde genç kızın mutlu bir görüntüsü var. Hüzünlü bir hikayeden farklı olarak bu durum için ne söylenebilir?
Masaya Kiritake – Burada üç farklı hikaye var. Birinci bölümde bahar geldiği için kızın mutlu olduğunu görüyoruz. Özellikle Kyoto’da bahar çok güzeldir. Kyoto’daki çiçekler ve doğanın yeşil rengi insanı çok mutlu eder. Bunu anlatıyor. İkinci bölümde ise bir aşk hikayesi var. Büyülü bir kuş kendisini insan gibi gösteriyor ve genç kız ona aşık oluyor. Kuş da kıza aşık oluyor. Ama tabii ki olacak şey değil. Ayrılmaları lazım. Gitmesi gerekiyor. Üçüncü bölümde veda ettiği ve kendini öldürdüğü sahne oluyor.

SDK – Neden aşk ve ölüm temaları bu kadar çok birbirine bağlı ?
Masaya Kiritake – Bu imkansız bir aşk. İmkansız olmasa, aşıklar birbirlerine kavuşsa aşk olmaz. Oyunda bu nedenle, hüzünlü ve kederli bir atmosfer var.

SDK – Kukla sanatını size öğreten kukla hocasıyla nasıl tanıştınız?
Masaya Kiritake – Japon Tiyatrosunda Kyojen adı verilen bir oyun var ama oyunda kukla yok. İshinji Tapınağında Kyojen oyununda rol alıp oynarken, hocam Masako Kiritake ile aynı sahneyi paylaşıyorduk. Orada tanıştığım Kyojen hocası Masako Kiritake bana Otome Bunraku Tiyatrosunda kukla oynatmayı öğretti. Ama bunun öncesi var. İlk önce tiyatroda sesi kullanmayı ve uygun sesleri çıkarmayı öğrenmek gerekiyor. Japon Tiyatrosunda Dojoji adı verilen bir oyun var. İlk önce, Dojoji oynamayı öğrendim. Her şey sırayla gelişti

SDK – Peki kuklayla ilk temasınız nasıl oldu? Nasıl bir eğitim aldınız? Hemen kukla oynatmaya mı başladınız?
Masaya Kiritake – İlk önce kuaför olarak, bir kuklanın saçları nasıl yapılır, bir kuklanın oyun için saç tuvaleti nasıl hazırlanır, onu öğrendim. Uzun süre kuklaların saçlarını oyunlar için hazırladım ve bu konuda çalıştım. Sonra kukla oynatmayı öğrendim.

Söyleşinin tam bu noktasında, Masaya Kiritake’yi alacak olan araç geliyor ve söyleşi burada zorunlu olarak son buluyor. Sanatçı tiyatrodan çıkıyor, biz de öyle. Teknik ekip de işini bitirdi. Salonda artık hiç kimse kalmadı. Gerçekten öyle mi?

Farklı bir gerçeklikte hala var olan zarif kuklanın yarı saydam sureti boşalan sahneye vuruyor. Derinden gelen bir flüt sesi eşliğinde dans ederken Japon şarkıcının söylediği kederli şarkıyı işitiyoruz. Saflık, ruh temizliği, zarafet, kuklanın gözlerinden dünyaya kırılgan bir bakışla yansıyor. Küçük bir jeste sayfalarca şey anlatabilirsiniz. Tek bir kol hareketiyle yerlere kadar uzanan kocaman kol yenleri için öyküler yazılabilir. Başlı başına bir sanat eseri olan yelpazeler görkemli bir jestle açılır.

Kukla zarif bir tavırla dans eder. Sureti bütün bir sahneyi dolaşır. Görkemli kol yenlerini ellerini döndürerek üst üste koluna sarar. Mahcup bir edayla seyircileri selamlar. Kukla işte bu havayı dalgalandıran meltemin esintisi gibi yumuşak ve pürüzsüz bir gerçeklikte var olur ve zihinlerde sonsuza kadar yaşayacağı anılara yerleşir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sanat ve sanatçılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
'Kafkas Tebeşir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararası İzmir Festivali 20. Yaşını Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düşlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasını Taşıyan Onurlu Bir Sanatçı : Rengim Gökmen
İlhan Berk"in Şiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte İşliği : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsın" : Hakan Gerçek
Ağır Abla Cecilia"nın Müridinden Faydalı Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoğlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baş Yapıt : Fırtına
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operası

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Varmış Hiç Yokmuş
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Şensoy
Ermişler Ya da Günahkarlar, İyilik Ya da Kötülüğün Dayanılmaz Lezzeti…
Sineklidağ"ın Efsanesi : Keşanlı Ali"nin İbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanılmış "İkinci El" Stratejiler
Tek Kişilik Oyunların Efsane İsmi : Müşfik Kenter
Yağmur Yağıyor, Seller Akıyor, Kral Übü Camdan Bakıyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüğü İlkesi'
Tanrıların Takıları
Ruhi Su"nun İzinde : Köy Enstitüleri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İbneler ve Çocuk Cesetleri [Şiir]
Komşu Çocuğu [Şiir]
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… [Şiir]
İhtiyaçtan [Şiir]
Deli mi Ne? [Şiir]
Sakız Reçeli Seven Yare Mektuplar [Şiir]
Bir Nefes Alıp Verme Uzunluğunda… [Şiir]
Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti... [Şiir]
Pimpirikli Hanımın, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Şiir]
Yere Göğe Sığamıyorum… [Şiir]


Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir?

Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.

Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.