..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mermere sýkýþmýþ bir melek gördüm ve onu özgürlüðüne kavuþtuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Seval Deniz Karahaliloðlu




26 Þubat 2012
Heykel + Kukla + Kaðýt = Kaðýt Kukla Kaðýt Tiyatrosu : "Kes, Biç, Dik ve Paylaþ!"  
“Das Papiertheater”’ýn kurucusu heykel sanatçýsý Johannes Volkman 14 yýldýr “kâðýdýn sanatsal boyutlarýný keþfediyor, meraklýlar için ilmik ilmik, düðüm düðüm kaðýt tiyatrosu oyunlarý dikiyor”.

Seval Deniz Karahaliloðlu


Tüketim labirentinde kaybolmuþ modern zamanlar bireyinin macerasý bu. Eksikliklerini, “tüketerek” tamamlamaya çalýþan “eksik býrakýlmýþ”, bilerek “deðersizleþtirilmiþ”, “sýradanlaþtýrýlmýþ”, “kimliksizleþtirilmiþ”, “tek tip formuna endeksli”, modern zaman bireyleri. Çünkü sistem böyle. Ama sistem soru sormaya engel deðil. Ýþte tiyatro bu anda devreye giriyor. Makas, iðne ve iplik gibi gündelik hayatýn en basit elementlerini, en yalýn biçimde kullanarak evrensel bir dil yaratýyor.


:AHFI:
Heykel + Kukla + Kaðýt = Kaðýt Kukla Kaðýt Tiyatrosu : “Kes, Biç, Dik ve Paylaþ!”

Seval Deniz Karahaliloðlu

Önce beyaz bir kaðýt vardý. Sonra bir iðne, bir iplik, bir makas ve bir el. Sahne ýþýðý beyaz kaðýt ekraný aydýnlatýr. Ekranýn ardýnda bir hareketlilik yaþanýr. Sessizlik. Kesici bir aletle beyaz ekran yýrtýlmaya baþlar. Kýrt, kýrt, kýrt. Yukarýdan aþaðý doðru uzanan bu düzgün yýrtýðý, yatay ve dikey iki yýrtýk daha takip eder. Sonra bu üç kenarý yýrtýk yapý bir kareye dönüþür. Yanýnda ikinci bir kare daha. Bir el karelerin olduðu noktalarý üç yanýndan açar. Ortaya yan yana kondurulmuþ kare þeklindeki pencereler çýkar. Aþaðýdan açýlan bir delik daha. Bu sefer iðne ve iplik daha özgün þekiller oluþturmanýn peþine düþer. Ýðne dýþarýdan içe doðru beyaz kaðýdý deler. Kaðýt üzerinde bata çýka yol almaya baþlar. Þimdilik oyunun baþ rollerinde iðne ve iplik var. Týk, týk, týk,.. Ýðne kaðýt üzerinde gezinirken ardýnda ipliðin diktiði yerleri býrakýr.

“Das Papiertheater”’ýn kurucusu heykel sanatçýsý Johannes Volkman 14 yýldýr “kâðýdýn sanatsal boyutlarýný keþfediyor, meraklýlar için ilmik ilmik, düðüm düðüm kaðýt tiyatrosu oyunlarý dikiyor”. Kullandýklarý araçlar çok basit. Beyaz bir kaðýt rulosu, makas, iðne ve iplik gibi gündelik hayatýn en basit elementleri. Iþýklý ekranýn ardýna düþen gölgeleri, onlarý kaðýt tiyatrosunun baþ aktörleri haline getiriyor.

Alman sanatçý Johannes Volkman’ýn kurduðu “Das Papiertheater”, “ Hay Aksi, Bu Dikiþ Tutmuyor” isimli “kaðýt kukla tiyatrosu” gösterisiyle, Fransýz Kültür Merkezinde seyredenleri tek kelimeyle büyülüyor ve alýþýlmýþýn dýþýnda özel bir tiyatro diliyle seyircilere ulaþýyor. Aslýnda heykel sanatçýsý olan Johannes Volkman sahneyi tekstil sanatçýsý Susanne Winter ile paylaþýyor. Sahneledikleri oyunda baþrolü bir dikiþ makinesi ile paylaþýyorlar. Dikiþ makinesini ve dikme eylemini özel bir oyun yaratmak için kullanýyorlar. Oyunun kurallarý çok basit. Kes, biç, dik ve paylaþ. Ana materyalleri ise beyaz bir kaðýt rulosu.

Ýpliðin kaðýt üzerindeki gezintisi karelerin altýnda bir ev þekli ortaya çýkana kadar devam eder. Kare pencerelerin altýndan iki el çýkar. Evin bacasýný yapar. Sonra bir kafa belirir. Seyirciye gülümser, onlarý selamlar. Sevimli çocuk. Gülüþler eþliðinde alkýþlar. Sonra sanatçý Johannes Volkman kafasýný gülerek salladýktan sonra tekrar beyaz kaðýdýn ardýnda kaybolur ama elleri ile iðne ve iplik çalýþmaya devam eder. Maharetli el iþler. Beyaz kaðýt parýldar. Durmak yok. Sessiz bir pantomim bu. Bir çeþit “kaðýt tiyatrosu”.

Salonun ýþýklarý kararýr. Beyaz kaðýt perdenin ardýndan gelen aydýnlatmada perdeye yansýyan bir balýk, bir makas ve elinde mezüre ile ölçü alan adamýn gölgesi görülür. Adam ölçer, bakar, düþünür. Sonra ekranda elbise patronlarýnýn sayýsýz çizgileri belirir. Çizgilerden oluþan sonsuz yollar ekraný kaplar. Birbiri içine geçmiþ binlerce, uzun, kýsa, karmaþýk çizgi. Elbise patronlarý vermekle ünlü bir “moda kýyafet dergisinin kapaðý” ve bu derginin verdiði elbise patronlarýný izleriz. Bu elbise patronlarý arasýnda hareket eden bir kadýn ve bir erkek bir þeyler tasarlamak için çalýþýrlar. Susanne Winter ile Johannes Volkman kafa kafaya verirler, bakarlar, ölçerler, yeni desenler, yeni elbiseler, yeni tasarýmlar üzerinde tartýþýrlar. Karmaþýk ve hareketli bir yaratým sürecine tanýklýk ederiz.

Birden perde yýrtýlýr. Beyaz perdenin ardýndan, üzerinde kaðýt bir elbiseyle, sanatçý Johannes Volkman elinde bir seyyar teyp eþliðinde sahnede belirir. Üzerine vuran spot ýþýklarý altýnda sanki bir defiledeymiþçesine pozlar verir. Elindeki teypten gelen müzik eþliðinde çeþitli hareketlerle dans eder, kaðýt elbisesini tanýtýr.

Bu arada, beyaz kaðýt elbisenin üzerine çok sayýda elbise patronunun gölgesi düþer. Ardý ardýna beliren patronlar sanki sahnede çok sayýda elbise varmýþ hissini uyandýrýr. Renk renk, desen desen, çeþit çeþit elbiseler. Sanki bütün dünya desenlerden ibaret. Alabildiðin kadar çok elbise al. Tüket, tüketebildiðin kadar. Ýyi de nereye kadar? Bunun bir sonu yok mu?

Sanatçý podyumdaki mankenler gibi salýna salýna bir boy yürür. Döner, elbisesini bir sanat þaheseriymiþ gibi gösterir. Ve beklenmedik biçimde salona doðru sorar. “ Bu elbiseyi nasýl buldunuz? Beðendiniz mi? Alýþveriþe çýkýp kendime yeni bir elbise almalý mýyým yoksa bu üzerimdeki elbise iyi mi? ” Salonda þaþkýnlýk aný. Hafif bir mýrýltý duyulur ama kesin bir cevap yok. Birden bir ses cevap verir. “Ýçinde kendinizi rahat hissettiðiniz sürece bizce bir sorun yok”. Sanatçý bana doðru dönerek güler ve kýsaca “doðru” der.

Hangi cesaretle böyle bir yanýt verdim bilemiyorum ama duygusal aklým “tüketim çýlgýnlýðýna kapýlmýþ toplumdaki bu bireyi” tanýmýþtý. “Tüket, tüket, tüket, tüketebildiðin kadar tüket” sloganlarý içinde boðulan toplumda, hepimizin düþtüðü tuzaklarý mükemmel biçimde sembolize eden bu gösteride sahnedeki adamýn kimliðinde kendimizi görüyoruz, kendimizi tanýyoruz.

Daha sonra, beyaz kaðýt perdenin açýlan pencerelerinden birinden küçük bir dikiþ makinesi belirir. Týkýr týkýr iþleyerek, beyaz kaðýttan bir elbisenin eteklerine renkli çiçek motifleri iþler. Ve gösteri bu elbise yapýmýyla sona erer. Tiyatro iþlevini görmüþtür. Seyirci koltuklarýnda oturanlara, yani bizlere, seyircilere bir ayna tutar ve bizi düþünmeye sevk eder.

Oyundan sonra kahvelerimizi yudumlarken, Johannes Volkman ve sahneyi paylaþtýðý tekstil sanatçýsý Susanne Winter kaðýt tiyatrosu üzerine sorularýmýzý yanýtladýlar.

SDK – “Kaðýt Tiyatrosu” yapmaya nasýl karar verdiniz?
Johannes Volkman - Temel olarak, aldýðým tiyatro eðitimi bunda etkili oldu. Ben bir heykeltýraþým. Tiyatro ve heykel eðitimi, bir materyali alýp baþka formlara dönüþtürme açýsýndan birbirine benziyor. Bu, kaðýdý kesip baþka þeylere dönüþtürme aþamasýnda bana çok yardýmcý oldu. Yaptýðým sahne gösterisinin de baþlangýcýný oluþturdu.

SDK – Tiyatro ve heykel eðitiminin benzer yönleri olduðunuz söylüyorsunuz. Heykel ve tiyatro eðitiminin etkilerini nasýl bir araya getiriyorsunuz?
Johannes Volkman – Sahnedeki gösteri çok basit. Kaðýdý temel materyal olarak aldýðýmýz bir filmi sahneliyor gibi düþünüyoruz. Tekstil tasarýmcýsý arkadaþým Susanne Winter ile birlikte çalýþýyoruz. Tekstil tasarým sanatýný kaðýtla birlikte bu düþünceye katýyoruz. Elbise yapmak için gerekli olan aletleri de gösteriye ekliyoruz. Baþlangýçta aklýmda oyuna dair bir fikir ve plan yoktu. Sadece deneyimlerim vardý. Ýlk önce her þeyi deniyoruz. Her seferinde bu iyi, bu kötü diyerek bir eleme yapýyoruz. Daha sonra, deneme yanýlma yöntemiyle bulduklarýmýzý bir araya getiriyoruz.

SDK- Heykel sanatýyla ilgili bir çok þey yapabilirdiniz. Neden tiyatro yapmayý seçtiniz?
Johannes Volkman – Kaðýt Tiyatrosu yapmadan önce, bir çok farklý þey yaptýk. Kitap basmak, çeþitli sanatsal projeler, heykel projeleri, tiyatro ve kukla tiyatrosu gibi. Kukla tiyatrosunu çok seviyorum. Kukla tiyatrosundan yola çýkarak Kaðýt Tiyatrosuna ulaþtýk. Kaðýt tiyatrosu, her türlü yeniliðe çok açýk ve yaratýcý bir tiyatro formu. Farklý deneyimler ediniyorsunuz. Her sahneleme bir defa gerçekleþen bir olay. Tabii bu sýrada sahnede yapýlan anlýk doðaçlamalar da var.

SDK – Gösterinin sonunda seyircilere dönerek sorduðunuz soru beni çok etkiledi. “Alýþveriþe çýkýp kendime yeni bir elbise almalý mýyým yoksa bu üzerimdeki elbise iyi mi? ” Bu soruyu neden soruyorsunuz?
Johannes Volkman - Bu sorunun çok kýsa bir mesajý var. Bu soruya benim cevabým çok açýk. Gösteri sonuna kadar elbiseyi üzerimden çýkarmýyorum.
Herkes sürekli yeni þeyler, alýyor, alýyor, alýyor. Bunu sadece elbise ile sýnýrlamamak lazým. Ýnsanlarda sürekli yeni þeyler satýn alma alýþkanlýðý var.
Susanne Winter – Sürekli yeni elbiseler almak insanýn kendi kendisini tatmin etmekten baþka bir þey deðil. Sürekli yeni þeyler alma alýþkanlýðý çocuklarla da çok ilgili. Dýþarýdan satýn almak þart deðil. Ýnsan elbisesini kendi de yapabilir demek istiyoruz.

SDK – Buradaki kýsa mesaj nedir?
Johannes Volkman – Kýsa mesajda kendi elbiselerinizi “koruyun” deniyor. Kendi ürettiðiniz þeylere sahip çýkýn demek istiyoruz.

SDK – Elbise burada sadece bir sembol sanýyorum. Oyun yeni elbiseler almak üzerinden seyirciye neler anlatmak istiyor?
Johannes Volkman – Bütün Avrupa ülkelerinde, her gün geliþme adýna bilgisayardan arabaya kadar çok sayýda ürün, çok hýzlý biçimde, seri halde üretiliyor. Bu üretilen ürünlere gerçekten ne kadar ihtiyacýmýz var? Bu ürünlerin hayatýmýzdaki önemi nedir? Bu ürünlerin mutlu bir hayat sürmemizde ne kadar katkýsý var? Kendimiz için bir þeyler yapmalýyýz ve kendi ürettiklerimizle gurur duymalýyýz ve ürettiðimiz þeyleri korumalýyýz. Bunu bir hayat tarzý haline getirmeliyiz diye düþünüyorum.

SDK- Oyunu kesme, biçme ve dikme eylemi üzerine kurma nedeni nedir?
Johannes Volkman – Bu yaratýcý bir gösteri. Dikiþ makinesi, kaðýt, iðne, iplik, bütün bu araçlar elbise dikmek için ihtiyacýmýz olan þeyler. Bunlar, sahnede çalýþýrken kullandýðýmýz araçlar.
Susanne Winter – Sahnede kullandýðýmýz kadýn dergisi “Burda” benim iþimin bir parçasý. Kumaþlar, dergiler tasarým aþamasýnda kullandýðýmýz araçlar. Bunlar yaratým sürecinin birer parçasý.
Johannes Volkman – Mesela insanlar kullandýklarý tiþörtün nasýl yapýldýðýný bilmiyorlar. Küçük çocuklara yaratým süreci hakkýnda ufak bir fikir vermek istedik. Kullandýklarý tiþörtler cennet gelmiyor. Bunlarý birileri onlar için üretiyor. Kumaþ kullanarak, elbise patronlarýndaki çizgileri kullanarak, dikerek onlar için bir tiþört haline getiriyor.
Susanne Winter - Tabii amacýmýz bir ders vermek deðil. Sadece bir tiþörtün nasýl yapýldýðýný göstermekti. Üretim aþamasýna tanýk olmalarýný istedik.

SDK - Gösterinin baþýnda beyaz kaðýt ekrandan çýkan parmaklarýnýz kukla tiyatrosunu anýmsatýyor. Beyaz kaðýttan çýkan parmaklar konusunda nereden esinlendiniz?
Johannes Volkman - Resim yapma fikrinden yola çýktým. Seyircinin, ve çocuklarýndan zihninde kendi hikayelerini canlandýrabilmek için parmaklarý kullandým. Burada söz konusu olan sadece elbiseler deðil. Elbiselerden daha çok baþka þeylerin anlatýldýðý bir fantezi dünyasýný canlandýrýyoruz.

SDK – Fantezi dünyasý deyince bir hayal dünyasý mý canlandýrýyorsunuz?
Johannes Volkman – Yoo hayýr.
Susanne Winter – Oyunda verdiðimiz mesaj bazýlarýna göre hiçbir anlam ifade etmeyebilir.

SDK – Gösterinin en çarpýcý yerlerinden bir de ýþýk ve gölge iliþkisi. Perdenin arýndan gelen ýþýkta beliren gölgeler için ne söylenebilir?
Johannes Volkman – Heykel sanatý üç boyutlu bir sanat dalý. Gölge etkisi, heykel sanatçýsý olarak olaylarý çok boyutlu görebilme yeteneðinin bir sonucu olarak ortaya çýktý.

SDK – Siz iki sanatçý, bu projede nasýl bir araya geldiniz?
Johannes Volkman – 3 yýldýr bu projede birlikte çalýþýyoruz. Kaðýt tiyatrosu olarak 15 yýldan beri çalýþýyoruz. Kaðýt Tiyatrosu olarak 8 farklý oyun sergiliyoruz.

SDK - Peki “Kaðýt Tiyatrosu” fikri nasýl ortaya çýktý?
Johannes Volkman – Doðrusunu isterseniz bu benim için de büyük bir sürpriz oldu. Heykel çalýþmasý yaparken kukla tiyatrosu üzerine küçük bir eðitim almýþtým. O dönemde, akademide çalýþýyordum ve kaðýtla tanýþtým. Kaðýt için “bu materyalle çalýþmak çok hoþ olabilir” diye düþündüðümü anýmsýyorum. Neden kaðýtla çalýþmýyorum diye sordum kendime. Kaðýdý kullanarak çok farklý þeyler yapabileceðimi fark ettim. Ve kaðýdý kullanarak tiyatro yapmaya karar verdim. Sanýrým sadece kaðýdý kullanarak tiyatro yapan ilk kiþileriz.

Tüketim labirentinde kaybolmuþ modern zamanlar bireyinin macerasý bu. Eksikliklerini, “tüketerek” tamamlamaya çalýþan “eksik býrakýlmýþ”, bilerek “deðersizleþtirilmiþ”, “sýradanlaþtýrýlmýþ”, “kimliksizleþtirilmiþ”, “tek tip formuna endeksli”, modern zaman bireyleri. Çünkü sistem böyle. Ama sistem soru sormaya engel deðil. Ýþte tiyatro bu anda devreye giriyor. Makas, iðne ve iplik gibi gündelik hayatýn en basit elementlerini, en yalýn biçimde kullanarak evrensel bir dil yaratýyor.

Üretim aþamasýnda, emeði nerede kaybediyoruz? Aklýmýzý, enerjimizi, bilgimizi, tecrübemizi, ruhumuzu ve zamanýmýzý koyarak ortaya çýkardýðýmýz ürünler ne zaman metaya dönüþüyor? Emek hangi noktada metaya kurban veriliyor? Ne kadar kolay tüketiyoruz? Göz eskitiyor, ruh eskitiyor, üretilenler tüketmeye fýrsat kalmadan “beðeni çöplüðünde” yok olmaya terk ediliyor. Modern insanýn yazgýsý sonsuz bir tüketim döngüsü içinde kaybolmak mý? Bunun bir alternatifi yok mu? Sorular, sorular, sorular. Peki cevaplar nerede?

Tiyatronun görevi cevap vermek deðil. Þimdi çalýþma sýrasý seyircide. Bundan sonra elindeki sorularla ne yapacaðýna sadece seyirci koltuklarýnda oturanlar karar verecek. Zaten tiyatro baþka ne iþe yarar? Düþünmek, düþündürmek, sorular sordurmak ve hayaller kurdurtmaktan baþka. Bir de yeni ufuklara pencereler açmaktan…








Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte Ýþliði : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsýn" : Hakan Gerçek
Aðýr Abla Cecilia"nýn Müridinden Faydalý Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoðlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : Fýrtýna
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operasý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.