..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > MUSTAFA ESER




19 Aralık 2019
Tarikat Düşmanlığı  
Tarikat Şeriatın Düğünüdür derdi babam.

MUSTAFA ESER


Şeriatsız Tarikat Olmaz


:IDJ:
TARİKAT DÜŞMANLIĞI

Okuyucular farkındadırlar,eskiden bazı kişi ve kuruluşları belirli zamanlarda İrtica nöbeti tutardı.Şimdilerde gelenek değişti.Eskiden İrtica nöbetine girenler kendilerini Atatürkçü, ilerici,çağdaş olarak nitelendirirken şimdikiler İslam Alimi,din bilgini olarak nitelendiriyorlar ve Ehli Sünnet tarikatlara saldırıyorlar.
Ülkemizdeki hemen hemen her insanın kafasında bir tarikat olgusu mutlaka vardır. Tarikatlara saldıranların kafalarındaki tarikat imajı herkesinkinden çok farklı maalesef.Belirli siyasi fikre sahip insanların tarikat düşmanlığı bir dereceye kadar anlaşılabilir.Ya İlahiyat tahsili almış,ilim,akademik kariyer sahibi kişilerin tarikat düşmanlığını nasıl anlamak, yorumlamak lazım?
İslam tarihinde çoğu zaman Ulema ile mutasavvıflar arasında bir tartışma vardır. Ulema işi tekfir(Küfre düşme) e kadar götürürken mutasavvıflar genellikle sessiz kalarak işlerini yapmaya devam etmişlerdir.
Tarikat karşıtlarında benim dikkatimi çeken bir şey var ki yorumlamakta zorlanıyorum.Ehli Sünnet tarikatlar yaklaşık 1200 yıllık belki de daha fazla bir geleneğin sahibidirler.Bu zaman dilimi içinde yaşadıkları toplumda isyan vb.şeylere asla karışmadıkları hatta devletin zor zamanlarında silah ellerinde savaştıkları biliniyor.(Necmeddin-i Kübra-Hace Ahmet Yesevi'nin mürididir-Cengiz istilasına karşı silahlı mücadelede bulunarak talebeleriyle şehid oldu.Bu örneği ciddi bir araştırmayla binlere kadar çoğaltmak mümkün.)
Sıradan,araştırmadan konuşan insanlara bir şey diyemem-insan bilmediğinin cahilidir nihayetinde-kendisini dinin sahibi gibi gören ve konuşan ilim sahiplerinin bile ellerinde ciddi bir argümanları yok.Sokak ağzıyla tartışıyorlar,ilimleri sebebiyle aşırı kibir içindeler ama unuttukları önemli ,çok önemli bir şey var:İslam dini son dindir,kıyamete kadar bakidir ve sahibi de Allah-ü Teala’dır.İnsanlar ancak dine-Allah izin verirse eğer-hizmet edebilirler.Ehli Sünnet inancındaki tarikatlar da İslam dinine hizmet etmeye çalışıyorlar.Ulemayım diyenler kabul etmeseler de!!! Bir önceki yazıda Tarikatların bilhassa Nakşibendi tarikatının Ehli Sünnet inancına olan bağlılığını yapılan alıntılarla kesin olarak anladığımız göre Ehli Sünnet Tarikatlara olan düşmanlık Ehli Sünnet’e olan düşmanlık mıdır diye sorabilir miyiz?

1-Ehli Sünnet tarikatların Peygamber Efendimize(sav)kadar uzanan bir silsileleri vardır.
2-Ehli Sünnet tarikatlar başlangıçlarından bu gün kadar devletten,devlet adamlarından, siyasetten uzak durmuşlardır.(Mevlana Halid-i Bağdadi'nin İstanbul’a gidecek halifelerine en önemli iki şartı-devlet adamlarından uzak durmaları ve kimseden para istememeleridir.)
3- Ehli Sünnet tarikatların birinci amacı Farzlara kayıtsız şartsız bağlılık,sünnete tavizsiz bağlılık, ruhsatlardan kaçınmak yoluyla Allah'ın rızasını kazanmaktır.
4-Ehli Sünnet tarikatlar dünya malı ve makamlarından uzak dururlar.Yeteceği kadar ticaretle uğraşarak geçimlerini temin ederler.Dünya malı hırsından uzak durmaya çalışırlar.
5-Ehli Sünnet tarikat mürşidlerinin müridlerine en önemli tavsiyeleri"Ehli Sünnete aykırı bir şey görürseniz benden uzaklaşınız" dır.
6-Nakşibendi tarikatı sekr ve şatahat(cezbe ve şuursuzluk hali)a önem vermez.Prensibi dışı halk ile içi hak ile düsturuyla belirlenmiştir.
7-Ehli Sünnet tarikatlar keşif ve keramete önem vermezler.Önemli olan istikamettir.
8-Ehli Sünnet tarikatlarda Şeyhlerin kendileri adına konuşacak vekilleri yoktur.Herkes kendi konuştuğundan yaptığından mesuldür.
9-Ehli Sünnet tarikatlarda Şeyh kişiyi cennet götürmez(haşa) Kişiye cennete gidebileceği amelleri tavsiye eder.Yaşayışıyla örnek olur.
10-Ehli Sünnet tarikatlar Peygambersiz Din anlayışına karşıdırlar.
11-Sünneti inkar eden dinden çıkar.Peygamberimizin hüküm koyma yetkisi vardır.Tarikat şeyhi Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin koyduğu hükme aykırı hüküm koyamaz,böyle bir hükme uyulmaz.
12-Tarikata giren kişinin ilim sahibi olması gerekir.Farzı Ayn olan ilimleri kesinlikle bilmeli ve ilim öğrenmeye gayret etmelidir.
13-Tarikat ehli kişilerin Benim tarikatım en iyidir,diğerleri kötüdür demesi uygun değildir. Allah giden yolların sayısı.sınırı yoktur. 19/09/2018

Ehli Sünnet mutasavvıflar tasavvuf geleneğini Peygamber Efendimiz(as) dan başlatırlar. Hz. Ebu Bekir Hafi(Gizli) zikir geleneğinin,Hz.Ali ise Cehri(Sesli)zikir geleneğinin başıdır.En başta da Peygamber Efendimiz(as)bulunur.Bütün Ehli Sünnet inancındaki Tarikatların ortak kuralı Edille-i Şeriye'ye (Kitap-sünnet,icma ve kıyas) uygunluktur.Tarikatta Farzlara ve Sünnetlere tavizsiz itaat etmek şarttır.
Gelelim konumuza:Bizim Yunus'u herkes bilir.Bir de ben anlatmak isterim.Yunus Emre rivayetlerin aksine ilimsiz-kaba tabirle cahil- falan değildir.Bu günkü karşılığıyla söylersek İmam Hatip-İlahiyat-Hukuk eğitimi olan birisidir Yunus.Bugünkü karşılığı Hakim-Müftü-Belediye Başkanı-Kaymakam olan Kadılık imtihanını veremediği için Kadı olamamış köyünde çiftçilikle meşguldür.İddiama delilim;kabul edin etmeyin İLMİ OLMAYAN HİMMETİN KIYMETİNİ BİLMEZ olacaktır.İlmiyle himmetin kıymetini bilen Yunus Tapduk Emre'ye biat ederek nefis terbiyesi için dergah hizmetine başlar.Rivayetlerde 40 yıl hizmet ettiği söylense de bu tarihi gerçeklere pek uymaz.(Yunus Emre dergah hizmetini bitirdikten ve Seyr/ü Sülukunu tamamladıktan sonra Anadolu'yu baştan başa gezmiş ahir ömründe(70 yaşlarında Sakarya taraflarında dergahını açarak talebe yetiştirmiştir.) (Ayrıntılı bilgi için M.Fuat Köprülü'nün İlk Mutasavvıflar kitabını inceleyebilirsiniz) İslam tasavvuf tarihinde kişiliği ve bağlılığı sebebiyle kısa zamanda büyük mertebeler kat eden çok fazla mutasavvıf vardır.
     Ehli Sünnet tarikatlara karşı çıkanlar aynı zamanda Yunus Emre'ye karşı çıktıklarının farkında mıdırlar acaba?
Yunus Emre sıradan bir şair midir?Elbette ki hayır.Edebiyat meraklılarının hepsi bilir ki şair hissettiğini yazar.Yunus Emre'de İslam’ı yaşamış,tasavvufi gerçekleri hissetmiş,hissettiklerini de şiirleştirmiştir.Yunus Emre'yi bir şair olarak değerlendirmek o na yapılacak en büyük zulümdür aynı zamanda.
Başta da belirttiğimiz gibi Ehli Sünnet tasavvufu bozulmamış 1200 yıldan uzun bir geleneğe sahiptir.Bizim Yunus ile ondan önceki ve sonraki mutasavvıflar arasında inanç,fikir ve yaşayış açısından fark yoktur.
Ehl-i Sünnet tarikatlara karşı çıkanlar NEYE,NİÇİN KARŞI ÇIKTIKLARINI CİDDİ CİDDİ DÜŞÜNMELİDİRLER.
İnşallah dilimiz döndüğünce devam etmeye çalışacağız. 18/09/2018
İlk yazımızda belirttiğimiz gibi son zamanlarda Ehli Sünnet tarikatlara karşı büyük bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanyası Ulema kisvesi altındaki bazı kişiler tarafından son hız devam ediyor.İlk bakışta iyi niyetli gibi görünse de bu kampanya tamamen İslam dinini hedef alan bir kampanya.Neden diye sorulacak olursa deriz ki:
1- Bu kampanya da öne çıkan şahsiyetlerin birinci argümanı "Bize Kuran Yeter" cümlesidir?Bu iddia muhalif olunamayacak bir iddiadır.İddia sahipleri bu sayede Hadis ve Sünnet'i açıkça hedef alarak Peygambersiz bir din anlayışını hakim kılmaya çalışmaktadırlar.İddia sahiplerinin akademisyen olmaları bu iddianın ve hedefinin hiç te iyi niyetli olmadığının da göstergesidir aynı zamanda.
2-İddia sahiplerine sormak gerekir o zaman:Kuran-ı Kerim'de dinimizin direği Namaz kılmakla emrolunduk.Kuran-ı Kerim'de namaz tarif edilmediğine göre namaz ibadetimizi,abdest ibadetimizi,Kurban ibadetimizi nasıl yapacağız?
3-Peygamber Efendimiz(asv) "Şunu iyi biliniz ki bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. Dikkatli olun koltuğuna kurulan tok bir adamın size: 'Sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter.' diyeceği günler yakındır..." Ebu Davud, Sünnet, 6, İmare 33; Tirmizi, İlim 10) buyurmuştur.
Allah-ü Teala ve Tekaddes hazretleri Haşr Suresinde (Allah'ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah'a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) haline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah'ın azabı çetindir. Haşr : 7) ve Ali İmran Suresinde "De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." Âl-i İmrân : 31” şeklinde buyurarak Peygamber Efendimizin(sav) hüküm koyabileceğini bildirdiği halde Güncelleme meraklısı ulema kisveli kişilerin sözlerini nasıl iyi niyetle yorumlayacağız?
     İslam dinini güya güncellemeye çalışan kerameti kendinden menkul kişilerin son durakları anlışıldığı kadarıyla Deizm dir.(Allahın varlığını kabul eden ama Peygamberleri ve dinleri kabul etmeyen felsefi bir akım)(Y.N.Öztürk Deistmiydi?)
Konu Tarikatlara nasıl geldi:Ehli Sünnet tarikatların Sünnete verdikleri önemi herkes bilir.
Bu bakımdan dinde reform iddiasındaki gafillerin önlerindeki en büyük hedef Ehli Sünnet tarikatlardır.Aslında hedef bellidir.Ehli Sünnet inancını tartışmaya açmanın hedefi Peygambersiz, Kuransız bir dindir.Daha açık ifadeyle Deizm dir.Bunlarda Deizmin yeni peygamberleri oluyorlar.

Bu tesadüf değil;
Bugün için dikkat ederseniz ümmet-i Muhammed’in içinde bulunduğu en temel problem budur. Amellerimize, fer’î mükellefiyetlerimize çok daha fazla hassasiyet gösteriyoruz ama itikadî alanı genellikle ihmal ediyoruz. Bu konudaki algımızın yeterli kıvamda olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil. Bir akide seferberliğine bu milletin ciddi anlamda ihtiyacı var. Osmanlı medrese müfredatına baktığımızda sıbyan mektebinden sonra hemen her seviyede mutlaka bir akaid dersi var. Sınıflar ilerledikçe bu kelam'a dönüşüyor. Ama mutlak surette medrese sisteminde bir akide dersi her aşamada var. Bu tesadüf değil.(Doç.Dr.Ebu Bekir Sifil)
     Sifil Hocanın dediği gibi müslümanlar olarak ciddi bir akide sorunumuz var.Hepimizin malumudur Akaid dinimizin inanç kısmıdır.İslam dini Akaid ve İbadet ile bir bütündür.Akaid olmadan iman,İslam olmaz.En azından yarım olur.Allah-ü Teala'ya nasıl inanmamız gerektiğini bilmek zorundayız.
Deistlerin(Allaha inanan ama peygamberleri,dinleri ve kitapları kabul etmeyenler) farklı bir Allah inancı olduğu biliniyor.
Sanıyorum geçen sene Diyanet bir rapor açıklamıştı.Rapora göre İmam Hatip liselerinde Deizm inancı hızla artıyordu.Bugün Deizm propagandası farklı versiyonlarıyla gündemde kalmaya devam ettiriliyor.Ulema kisvesindeki birileri Peygambersiz,bozulmuş bur din ortaya çıkarmak için var güçleriyle çabalıyorlar.
İslam’ın birinci rüknü Kelime-i Şehadettir.Yani Allaha ve Muhammed(asv)a iman etmektir. Bu gün sadece Kelime-i Tevhid(Lailahe İllallah) söylemekle kişi müslüman olmaz.Bu gün Vatikan’daki piskoposlar bile Lailahe İllallah diyorlar.Hristiyanlır Teslis inançlarını çoktan bıraktılar.
     Allah-ü Teala(cc) Kuran-ı Kerimde zatından bahsederken"Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.(Rahman Suresi 29) diye buyurmaktadır.
Modernistlerin Dallin olanların niçin Ehli Sünnet tarikatlara saldırdıklarını anlıyormusunuz?Nakşibendi tarikatının birinci ismi Hz.Ebu Bekir Peygamber Efendimizin(sav) miracını duyduğunda O DEDİYSE DOĞRUDUR demişti.Çünkü Hz.Ebu Bekir(ra)Allah-ü Tealanın kudretine iman etmişti.Peygamber Efendimizin Alemlerin imanıyla tartılsa Ebu Bekir'in imanı ağır gelir buyurduğu bir imana sahipti çünkü.
     Ehli Sünnet tarikatların birinci önceliği de her zaman itikat olmuştur.Eski yeni sufilerin tamamı iman hususunda hassastır.Akaidi tam olmayanın dini yoktur.
     Dua edin inşallah.25/09/2018



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
İslam Felsefesi - İslamın Felsefesi - Müslümanın Felsefesi
Selefiler - Reformcular
Kelimeler Kavramlar - Reform - İslamda Reform
Kelimeler - Kavramlar - Oryantalistler
Kelimeler Kavramlar - Kelam İlmi
Yaratıcı - Yaratma
Elfaz - I Küfr
Kelimeler - Kavramlar - İbni Teymiyye
Kelimeler Kavramlar - Mümin - Müslüman - Veli
Kelimeler - Kavramlar - Felsefe

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Amatör Yazarın Çilesi
Zafer Toprak Söyleşisi - Tarih
Kelimeler Kavramlar - İnsan Anlatan Bir Kelimedir
Kuranı Kerim İnsanı Anlatır
Okur Hakları
İyiler Çay İçer
Kelimeler Kavramlar - Akıl Cehalet

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Mankurt İsimli Romanım [Roman]
Bereli 21 [Roman]
Bereli 30 [Roman]
Bereli 25 [Roman]
Bereli 33 Final [Roman]
Bereli 28 [Roman]
Bereli 19 [Roman]
Bereli 32 [Roman]
Bereli 29 [Roman]
Bereli 31 [Roman]


MUSTAFA ESER kimdir?

50 YAŞINDAYIM. MEMURUM. İKİ ÇOCUĞUM VAR.

Etkilendiği Yazarlar:
HERKESTEN VE HİÇ KİMSEDEN


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © MUSTAFA ESER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.