Deney, herkesin hatalarına verdiği addır. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloğlu Ruh çatlağından sızan renkler. Pembeler, kırmızılar, sarılar. Artık duygular hangi yöne akarsa. Kimin yolu kiminle kesişirse. Kapalı havalarda bulutun ardından sızan ışıklar gibi. Siyaha doğru gidişler, kırmızıya dönüşler. Hayata iliştirilen siluetler, gül goncaları. Hep siyaha olmaz ya, kırmızıya, portakal çiçeklerine de durur hayat. Kendi döngüsü ve kurgusu içinde sıkışan, boğulan, debelenen ruhlara iyi gelecek ruh çatlağı. Ruh çatlağından sızan renkler hayata bir güzelleme. Arada ceee diyen küçük beyaz lekeler. Yaramaz çocuklar gibi siyahların koyu karanlıkların ardından göz kırpışlar, diğer renkleri sobelemeler. Hep şu yaramaz beyaz lekeler. Karanlık ruhlara iyi gelecek ruh çatlakları. Ne kadar çok olurlarsa o kadar iyi. Ne kadar derin açılırsa ağızları ne kadar sızarsa hayata o kadar iyi. Mesela, karanlıkları yumuşatacak. Renkleri, duyguları, kim bilir siluetleri değiştirecek, dönüştürecek. Silik olanı ön plana çıkaracak. Hatların o keskin bıçak ağzını yumuşatıp eritecek. Belki bıçakları değil ama etkilerini bile yumuşatsa az şey mi şu ruh çatlağından sızan yaramaz, sobeci pırıltılar. Pırıltılar aceleci. Sorumlulukları var. Çok işi var pırıltıların. Daha başıboş ruhları arayıp bulacak, bir birine bağlayacak, gereksiz safraları atacak, temizleyecek, yeşertecek. Sonra belki de bir kadın ve bir erkek silueti öpüşürken kırmızılarla sarmalayacak, fonu yumuşatıp eritip, ışıtıp ona bir parça rüya katacak. Ah, şu küçük pırıltılar. Ne kadar çok işleri var. Sonra koyu renkler açığa, umuda, ışığa duracak. Ruhlarda bir bahar temizliği olacak. Söz gelimi sarı kırmızıya göz kırpacak, alttan alta belki biraz mavi, belki biraz yeşil hafiften kıvıl kıvıl, kımıl kımıl yüreğimizi hoplatacak. Renkler, ışık, siluetler karanlıklar arasından parça parça dağılacak, ruh çatlağından hayata süzülecek. Bir leke, bir çizgi, bir ışık. Sen pırıltıyı takip et. Beyazın üzerinde gülümseyen renk seni gerçeğe götürecek. Kararmış siluetleri boş ver. Cesur ol. Resmin dışına çık. Kaldır kafanı. Bak. Bak mavi. Kocaman bir mavi. Ötede hareketli beyaz lekeler. Kanat çırpan çizgiler. Çizgiler, beyaz lekelere karışır. Mavinin üzerinde çırpınır, dalgalanır, durulur, aheste gezinir, sonra çizgi olur gider. Maviye maceralı bir hat çeker. İz düşümleri resme yansır. Bu iz düşümleri seni beyaza, resme götürür. Orada artık fazlalıklara, safralara yer yok. Ne diyor ressam “hesaplaşma bittiğinde giden gitmiştir.” Artık ne karanlıklar, ne lekeler, ne de siluetler var. Orada gördüğün sadece sensin. Senin yüzün. Senin kendi ruh çatlağından yansıyanlar. Her özgür ruh kendi ruh çatlağından yansıyanları, Habip Aydoğdu’nun resimlerinde, Konak Belediyesi Güzelyalı Kültür Merkezi Sanat Galerisinde düzenlenen sergide görebilir. “İzler – İç Dökümleri” başlığı altında sergilenen tablolar, sizleri gerçeğin kurgusu altında gizlenen “saklı gerçeklere” götürüyor. Bir an sadece bir “yabancılaşmadan”, “gerçeğin anlık algılanışına” kayıyor, sonra bir “bozkırda” hayal ediyorsunuz kendinizi. Belki zaten oradasınız ya da “deniz seviyesinde” bir yerlerde. Eğer serin bir yaz akşamüstünde takılı kaldıysanız “antik bir yalnızlık” sarmalar sizi. Sonra birden apansız “soluklar bir at olur”, “semaya” uçar. Her şey hayal dünyanıza ve ruh çatlağından sızanlara bağlı. Ressam sadece küçük bir pırıltı veriyor size. Pırıltının ucunu koyuverdiniz mi gerisi kendiliğinden geliyor. Böylesine güzel bir serginin düzenlenmesini ve değerli sanatçıların eserlerinin halkla buluşmasını sağladığı için Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’a da teşekkür etmek lazım. Sanatı ve sanatçıyı destekleyenlerin hemen hemen hiç kalmadığı günümüzde, Muzaffer Tunçağ’ın sanata ve sanatçıya verdiği samimi destek kutlanmaya değer. Evet, dış dünyanın boğuşması sizi sıktıysa, “kör kursağa bir lokma koşusunda” debelenmekten yorulduysanız, yorgun ve incinmiş ruhlar için Habip Aydoğdu’nun “ruh çatlağından sızan renkleri” size iyi gelecek. 21 Mart 2008 tarihine kadar Güzelyalı Kültür Merkezi Sanat Galerisinde, koşuşturmalı bir günün sonunda, safraları dışarıda bırakıp ruhlarınızı Habip Aydoğdu’nun resimlerinde dinlendirebilirsiniz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |